Kan üzerinden siyaset: “İslam dünyası Türk liderliğini istiyor mu ki?”

Focus dergisi, Erdoğan’ın Filistin-İsrail çatışmasını iç ve dış politik amaçlı kullandığı, bunun ise ‘İslam dünyasında liderlik’ amacına yönelik olduğunu vurguladı.

Focus dergisinde yayınlanan bir haberde, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir yandan İsrail’le ekonomik ilişkileri arttırırken, diğer yandan Filistin sorununu ‘nasıl enstrümantalize ettiğine’ dikkat çekildi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve Hamas’ın karşı saldırıları tüm dünyada endişe ile izlenirken, iki halk arasındaki çatışmalardan nemalanmaya çalışanların başında Erdoğan geliyor. İsrail’i ‘terör devleti’ olmakla itham eden Erdoğan, son olarak İsrail bayraklarının Viyana’da dalgalandırılmasını ve sözde Filistin yanlısı gösterilere yönelik eleştirileri gerekçe göstererek Avusturya’yı hedef göstermişti. Bu da iki ülke arasında yeni bir diplomatik krize neden olmuştu.

Ancak Türk devletinin ve başındaki Erdoğan’ın Ortadoğu ve Afrika başta olmak üzere birçok ülkedeki sorunları kendi iç ve dış politikası için kullanma taktiği tüm dünyada açıkça görülüyor.

KENDİSİNİ ‘MÜSLÜMANLARIN LİDERİ’ OLARAK SUNMAK İÇİN

Almanya’nın önde gelen haftalık dergilerinden Focus’ta yayınlanan bir haber yorumda da, bir yandan ‘Filistinlileri savunuyor’ gibi yapan Erdoğan’ın diğer yandan nasıl İsrail ile farklı ilişkiler geliştirdiğine dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaların yoğunlaştığına işaret edilen haberde, “Bu arada da Erdoğan, kendisini ‘Müslümanların lideri’ olarak sunmak ve iç politikada desteğini arttırabilmek için çatışmayı giderek kızıştırıyor” denildi.

Birçok ülkenin İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaları durdurmak için diplomatik çabalar sarf ettiğinin belirtildiği haber yorumda, Erdoğan’ın İsrail ve Avusturya’ya yönelik sözlerinde olduğu gibi gerginliği kullanmayı tercih ettiği vurgulandı. Erdoğan’ın Hamas ile bilinen bir gerçek olduğunun ifade edildiği haber yorumda, benzer şekilde son dönemlerde İsrail ile ilişkileri iyileştirme izlenimi verdiği hatırlatıldı.

SÖYLEME RAĞMEN SON YILLARDA İSRAİL’E İHRACAT ARTTI

Haber yorumda, “Çünkü, her ne kadar Erdoğan’ın İsrail’e düzenli olarak yaptığı gibi söylem düzeyinde raydan çıkmalar olsa da iki ülke arasında son dönemlerde görüşmeler oldu. Ayrıca ikili ticaret yeniden yükselişte, ki son yıllarda (Türkiye’nin) İsrail’e yönelik ihracatı düzenli olarak artış gösterdi” denildi.

Yorumda, birçok yorumcu ve araştırmacının Türkiye’nin İsrail ile Filistin arasındaki ‘sorunu çözmek’ için aracı rolünü oynamaya çalıştığını savunduğu belirtilen haberde, Erdoğan’ın İsrail karşıtı bir kampanya yürütmesiyle bunun zorlaştığına değinilen yorumlara yer verildi.

Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun İslam İşbirliği Teşkilatı Örgütü’ne yönelik yaptığı ‘Ümmetin kendilerinden liderlik beklediği’ sözlerine dikkat çekilen haberde, Türkiye’nin artık arabuluculuktan ziyade çok daha başka bir rol oynamaya çalıştığı vurgulandı. Aydın Sezer adlı bir uluslararası ilişkiler uzmanının sözlerinin yansıtıldığı haberde, AKP hükümetinin tutumunun iç politikayla bağına işaret edildi. Haberde, Sezer’in İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesinin ‘AKP tabanınca hoş karşılanmayacağı’ yönündeki tespiti paylaşıldı.

Erdoğan’ın son dönemlerde anketlerde görüldüğü gibi halkın desteğini kaybettiğinin ifade edildiği haberde, bu nedenle kemik seçmenini harekete geçirmek isteyen Erdoğan’ın sık sık milliyetçi ve dinci söylem kullandığı gerçeğine yer verildi.

İSLAM DÜNYASI BİR ‘TÜRK LİDERLİĞİ’ İSTİYOR MU Kİ?

AKP ve Erdoğan’ın sık sık ‘İslam dünyasının liderliğine’ oynaması ve kullandığı söylemin muhalefetçe de dikkatleri korona krizinin yönetimi ve ekonomik krizden başka yöne çekme amaçlı olduğunun görüldüğü belirtildi.

Haberde son olarak Türkiye’nin oynamak istediği bu sözde ‘liderlik’ rolünün ne kadar gerçekçi olduğu da sorgulandı. Haberde, “Her ne kadar Türk hükümetinin İslamcı söylemi AKP seçmenine hoş gelse de esas soru, ‘gerçekte İslam dünyasının bir Türk liderliğini isteyip istemediğidir’. Çünkü sadece İsrail ile ikili ilişkiler kötü değil, Türkiye tüm Ortadoğu’da izole olmuş durumda. Suudi Arabistan ve Mısır gibi Arap ülkeleri de Ankara’ya sırtlarını dönmüş durumdalar” yorumu yapıldı.