Kararnameyle silahlı güç kurdu

ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Kayaoğlu, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul’da da kurulan Takviye Hazır Kuvvetler Müdürlüğü’nün hukuka aykırı olduğunu, Meclis’in bile böyle bir yetkisinin olmadığını söyledi.

Türkiye kamuoyu, Karadeniz’de bulunduğu söylenen doğal gaza kitlenmişken 21 Ağustos’taki Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü’nün doğrudan merkeze bağlı, taşra teşkilatı olarak Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü’nün kurulması, satır aralarında kaldı. Yakın zamanda Çarşı ve Mahalle Bekçiler Kanunu’nda yapılan değişiklikle bekçilerin yetki alanın genişletilmesi zaten bir tartışma yaratmıştı. Özellikle kamuoyuna yansıyan bekçilerin şiddet eylemleri, bu tartışmaların ana sebebiydi. Şimdiyse herhangi bir kanun ya da yasal düzenleme olmaksızın sadece Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile böyle bir müdürlüğün hayata geçirilmesi, Erdoğan’ın ‘kendine özel ordu mu kuruyor’ söylemini yeniden gündeme getirdi.

İlk olarak Temmuz 2018’de kurulan Takviye Hazır Kuvvetler (THK), Bakanlar Kurulu kararınca doğrudan merkeze, Ankara’ya bağlı bir müdürlük ve 4 şubeden oluşuyordu. Daha sonraki kararla diğer şubeler kaldırıldı ve İstanbul’da da 500 personelli bir birim açıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden açıklamaya göre THK’nin yetki alanı şu şekilde tanımlanıyor: “Ülke genelinde toplumsal eylem/etkinliklerde (açık hava toplantısı, basın açıklaması, miting gibi) yüksek riskli spor müsabakalarında, deprem başta olmak üzere doğal afetlerde etkin bir şekilde görevlendirilmektedir.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü hakkında “Emniyet’e bağlı, hızlı harekete geçme kapasitesi olan mobil bir çevik kuvvetten söz ediyoruz” diyordu.

KENAN EVREN DÖNEMİNDE BİLE YOK

İstanbul Barosu’nun yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönünden hukuka aykırı olması nedeniyle Danıştay’a dava açtığı THK’nin, hukuki arka planını ne olup olmadığını, ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Arzu Eylem Kayaoğlu’na sorduk.

Avukat Kayaoğlu, Meclis’in bile silahlı bir birimi, olağanüstü ve savaş halleri haricinden kurma yetkisi olmadığının altını çizerek, şunları söyledi: “Meclis’e silahlı kuvvet kurma yetkisi tanınmış değil. Meclis, Türkiye halklarını ve Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden, Cumhurbaşkanlığından sonraki en büyük ikinci organ. Meclis’in bile TSK ve Emniyet dışında başka bir silahlı kuvvet ya da takviye gücü oluşturma yetkisi yok. Belki sadece savaş dönemlerinde asker sayısının, birliklerinin ya da silah çeşitliliğinin artırılması gibi bir yetkisi var. Bu tür bir birimin kurulmasına yasama organı olan Meclis tarafından karar verilebilir, o da bahsettiğim gibi durumlarda. Kenan Evren ve 80 darbesi döneminde dahi asker ve polis dışında bir ek takviye gücü yok.”

SADAT TARTIŞMALARINI DOĞRULUYOR

Av. Kayaoğlu, özellikle SADAT ve milis güçler tartışmasını hatırlatarak, bugün ortaya çıkan birimin bunu işaret ettiğini kaydetti. Av. Kayaoğlu, “SADAT denilen bir yapılanma kuruldu. Başkanı Adnan Tanrıverdi de Cumhurbaşkanı başdanışmanları arasına alındı. SADAT üzerinden silahlı bir güç oluşturulacağı söylendi. Devlet, bunu hiçbir zaman doğrulamadığı gibi yalanlamadı da. Bugün kurulan THK, söylentilerin gerçek olduğunu gösteriyor bir nevi. Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile daha yasal düzleme oturtulmaya çalıştığını da söylemek lazım” dedi.

ÜÇ CÜMLELİK KARARNAME İLE KANUNLAŞTI

ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Arzu Eylem Kayaoğlu, THK’nin yakın zamanda Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nda yapılan düzenleme ile farkını ise şöyle anlattı: “Bekçiler Kanunu, aslında yeni bir kanun değil, sadece düzenleme yapıldı. Bekçiler aslında yan bir kuvvet ve İçişleri Bakanlığı'na bağlı. Yani yasama organı olan Meclis tarafından oluşturulmuş, bir kanunla bugün bekçiler yeniden sahaya bu şekilde indi. Yasal bir zemini vardı. İktidar, halkın tepkisi sonrası bekçilerin hareketlerine biraz daha yasal zemin kazandırarak değişiklik yaptı. Takviye Hazır Kuvvetler Müdürlüğü, Meclis denetiminden geçmemiş, herhangi bir yasa ile değil, sadece Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve bir kişinin imzasıyla kurulmuş bir silahlı güç. Kimin önerisiyle geldiği, bu ihtiyacın nereden doğduğu, çok daha önemlisi neye evrileceği hiç belli değil. İki-üç cümleden oluşan bir kararname ile kanun olarak karşımıza çıkartıyorlar bunu. Yarın öbür gün silahlı bu güç, insanların arasında olacak hem de bekçilerden daha beter bir durumda karşımıza çıkıp şiddet uygulayacaklar ve belki de insanların ölümüne sebep olacaklar.”