Sancar: Leyla Güven'i vazgeçiremezler

HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, Leyla Güven'in rehin alınmasının "hukuksal kıyım örneği" olduğunu söyledi.

Sancar, zindan direnişine de değinerek, kamuoyunu duyarlılığa çağırdı, "Talepler kabul edilmeli" dedi.

HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan ve HDP Milletvekili Serpil Kemalbay, HDP Genel Merkezinde KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşme öncesi Sancar ve Bozgeyik değerlendirmelerde bulundu.

Bozgeyik, iktidarın politikaları dolayısıyla ekonomik kriz yaşandığını belirtti, derneklerin gasp edilmesinin önünü açan kanuna da tepki gösterdi.

Sancar ise "Getirilen bütçe halk için bir bütçe değildir. Savaşa, Saray'a ve yandaşa yapılmış bir bütçedir" dedi.

Sancar, "Kürt coğrafyasında pişirdikleri kayyum rejimini bütün ülkeye zehirli bir sarmaşık gibi yaygınlaştırmayı amaçlıyorlar" diye belirtti.

"Kürt belediyelerine kayyım atanmasına ses çıkarılmadığı zaman bunun Batı’daki muhalefet belediyelerine yaygınlaştırılacağını zaten söylüyorduk" vurgusunda bulunan Sancar, ortak mücadelenin önemine değindi.

'HUKUKSAL KIYIM ÖRNEĞİ'

Sancar, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven'in rehin alınmasını da şöyle değerlendirdi:

"Demokratik siyasete yönelik baskıların son örneği, Leyla Güven hakkında verilen mahkumiyet kararıdır. DTK’ye yönelik soruşturmalar, dünya hukuk tarihine bir kara mizah, ama daha ötesi gerçekten bir kapkara bir leke, bir hukuksal kıyım örneği olarak geçecektir. İleride Türkiye hukuk tarihi yazılırken bu sayfalarda da imzası bulunan herkes o kara lekenin mutlaka altında kalacaktır. O kara leke onların alnına yapışacaktır.

Umarız, dileriz bu kara lekeye imza atanların ardılları, çocukları o utançla yaşamazlar. Onların çocuklarının da onurlu bir geleceğe sahip olabilmesi için en büyük güvence demokrasi güçlerinin ortak mücadelesidir. Leyla Güven’i vazgeçiremezler, caydıramazlar. Barış isteyen, demokrasi için her türlü bedeli göze alan bir yoldaşımızdır. Çok değerli bir arkadaşımız, kardeşimizdir. Kendisi de bunu söyledi. Hapisler elbette onu yıldırmayacaktır. Ne bir milim bile geri adım atacak ne de gözlerinde korkunun zerresini görebileceklerdir. İşte Leyla Güven bu ülkede haysiyet için, özgürlük için, demokrasi için bedel ödeyerek yürümenin canlı abidesidir, hepimizin onurudur."

ZİNDAN DİRENİŞİ

İmralı tecridine karşı tutsakların açlık grevi direnişini de ele alan Sancar, şunları söyledi:

"Cezaevlerindeki açlık grevi meselesi son derece önemli bir mesele. Yeni değil bu açlık grevleri Türkiye cezaevlerinde. Belki de dünyada cezaevlerinde açlık grevi yaşanan ülkelerin başında geliyor Türkiye. Şu anda cezaevlerinde açlık grevi süreli ve dönüşümlü olarak yürütülmektedir. Bunun daha ileri bir evreye ulaşmaması için yine demokrasi güçlerinin birlikte yüksek duyarlılık göstermeleri gerekiyor.

Taleplerin içinde en önemlileri cezaevleri şartlarının düzeltilmesidir. Biliyoruz ki cezaevleri insan onurunun yok sayıldığı uygulamalarla doludur. Cezaevlerinde bu uygulamalar çok yaygındır. En son çıkplak arama rezaleti ve skandalı gündeme geldi, önce inkar ettiler dün Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü, bunu utangaç ve ezik bir şekilde itiraf etti. Bu sadece bir örnek. Çıplak arama insan onuruna aykırı bir uygulamadır. Bunun gibi cezaevlerinde insanların en temel ihtiyaçları yok sayılmaktadır. Ve cezaevlerinde bulunanlar da buna karşı itirazlarını ellerinde belki de tek etkili araç olarak gördükleri açlık grevleriyle yükseltmektedirler. Biz açlık grevlerinin yaşanmasını istemeyiz. Bunların daha ileri bir aşamaya geçmesini de istemeyiz. Ama eğer bir ülkede insanlar onurları için açlık grevi yaptıklarını söylüyorlarsa bunu mutlaka dikkate almalıyız. Bunun için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Cezaevlerinde durumu takip etmek için bir komisyon oluşturduk. Tüm cezaevlerinden bilgiler avukatlar ve aileler aracılığıyla toplanıyor. Her gün bunları değerlendiriyoruz. Hukuk ve sağlık komisyonlarımız devrede. Yine açlık grevindekilerin bir talebi de tecridin son bulmasıdır. Bu da ilk defa gündeme gelmiyor. Tecridin büyük bir hak ve hukuk ihlali olduğu, aynı zamanda bu ülkede savaş politikalarını sürdürmenin bir simgesi olduğu gerçeğini de tekrar vurgulamak lazım. Bu iki noktada cezaevlerinde açlık grevinde bulunanların taleplerini tüm demokrasi güçlerinin sahiplenmesi ve takip etmesi gerekir. Biz bu konuda elimizden gelen çalışmayı yürütüyoruz. Çabamızı sürdürüyoruz. İnşallah daha kritik aşamalara, daha olumsuz bir evreye geçmeden bu süreç taleplerin kabulü ile son bulur. "