Tan: Tekçiliğe karşı bütünsel mücadele şart

Dilbilimci Sami Tan, Kürt diline yönelik ırkçı saldırıları genel siyasi iklimden ayırmanın mümkün olmadığını vurgulayarak, “Tekçiliğe ve şovenizme karşı bütünsel bir mücadele şart” dedi.

Dilbilimci Sami Tan, Kürt diline yönelik ırkçı saldırıları genel siyasi iklimden ayırmanın mümkün olmadığını vurgulayarak, “Tekçiliğe ve şovenizme karşı bütünsel bir mücadele şart” dedi.

Kürt diline yönelik ırkçı saldırılara her gün yenisi ekleniyor. Sunucu Didem Arslan Yılmaz’ın, programında Kürtçe konuşan konuğuna yönelik büyük tepki toplayan ırkçı söyleminin ardından, bu kez de cezaevinde Kürtçe halay çeken DTK Eşbaşkanı Leyla Güven ve koğuş arkadaşlarına disiplin cezası verildi.

Dünyanın en zengin dilleri kategorisinde 9’uncu sırada yerini alan Kürtçeye yönelik giderek artan ırkçı söylem ve saldırıları ANF’ye değerlendiren Kürt Enstitüsü'nün önceki dönem başkanı ve Dilbilimci Sami Tan, bu saldırıları Türkiye’deki genel siyasal iklimden ayırmanın mümkün olmadığını vurguladı.

Siyasal iklim ne kadar kötüleşirse, saldırıların o oranda arttığına işaret eden Tan, Kürtlere, mültecilere ve ötekilere yönelik ırkçı yaklaşımların maalesef dil ve kültüre de yansıdığını belirtti.

Daha demokratik bir tavır sergilemesi beklenen birçok insanın bu iklime uyduğuna da dikkat çeken Tan, Didem Arslan Yılmaz örneğinde olduğu gibi kendisi de Kürt olan insanların da bu tür yaklaşımların içine girebildiğini hatırlattı.

‘İKTİDAR TEKÇİLİK ÜZERİNDEN RANT DEVŞİRİYOR!’

Bu ırkçılığın kökeninde tekçi anlayışın yattığını vurgulayan Tan, önce bu anlayışın mutlaka değişmesi gerektiğinin altını çizdi.

2000’li yıllardan sonra bu anlayışın bir ölçüde aşıldığını belirten Tan, ancak iktidarın yaptığı yeni ittifak ile birlikte tekrar aynı noktaya geri dönüldüğünü söyledi.

Tan, “2000’li yıllardan sonra dilsel, kültürel kimliğin bir tehdit olmadığı, bir bölünme gerekçesi olmadığı gerçeği biraz olsun yerleşmişti. Tekçi anlayışın yavaş yavaş aşıldığını gördük. Ancak iktidar şu anda yaptığı ittifak itibarıyla tamamen tekçi, inkarcı, asimilasyoncu kodlara geri döndü. Bu dönüş ile birlikte toplumdaki şovenizm ve ayrımcılık da arttı. Bu da en çok dil ve kültür alanına sirayet etti” dedi.

Şu anda iktidar blokunun bütün yatırımlarını bu ayrımcılığa ve tekçiliğe yaptığını vurgulayan Tan, bunun üzerinden rant devşirdiğini ve sömürüyü devam ettirdiğini ifade etti.

21. Yüzyılda bu zihniyetin toplumda hâlâ karşılık bulmasının, tekçiliğin köklerinin çok derin olduğunu gösterdiğine dikkat çeken Tan, bugün hâlâ dünyada en çok iş yapan ideolojinin maalesef milliyetçilik, şovenizm ve din üzerinden siyaset olduğunu söyledi.

Bu ideolojilerin özellikle Türkiye toplumunun neredeyse yüzde 80-90’ına hitap ettiğini belirten Tan, Diyanet’e bu kadar yatırım yapılmasının bunun açık bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

Milliyetçilik, şovenizm ve dinciliğin çağa uymayan ideolojiler olduğunu kaydeden Tan, bunu görmek ve bunun mücadelesini yükseltmek gerektiğini dile getirdi.

‘ÇOĞULCULUĞU GELİŞTİRMEK LAZIM'

Bu zihniyete karşı bütünlüklü bir mücadele yürütmek gerektiğini vurgulayan Tan, bir demokrasi cephesi oluşturulması gerektiğinin altını çizdi.

Bu tekçi anlayış yıkıldığı zaman domino taşı gibi gerisinin de geleceğini kaydeden Tan, “Dillerin düşmanlığını değil, dillerin kardeşliğini ön plana çıkartan bir mücadele şart. Tekçi ve şoven anlayışa karşı çoğulculuğu geliştirmek ve kimliklerin bir arada yaşamasının imkanlarını yaratmak lazım. Bunun için bütünlüklü bir mücadele şart. Bütünlüklü derken, ekolojiden kadın haklarına, emekten kültürel alana kadar bütünlüklü bir mücadele tarzı lazım. Çünkü gelinen noktada bütün bu haklar tehlike ve saldırı altında. Çıkış yolu da bütünsel mücadeleyle olacak” dedi.