TL’nin düşüşünü önleyecek imkan kalmadı

İktisatçı Mustafa Sönmez, iktidarın elinde Türk Lirası’nın (TL) değer kaybını durduracak fazla imkan kalmadığını; düşüşün devam edeceğini söyledi.

Türkiye ekonomisi uzun zamandır bir kriz çıkmazında yön bulmaya çalışıyor. Ekonomi politikası üzerinden iktidarın hamlelerinin boşa düşmesi, varlığı ve yokluğu bir süredir tartışılan Merkez Bankası rezervleri ile 128 milyar dolar, tüm bunlara bağlı artan işsizlik, yoksulluk…

TÜİK ve Merkez Bankası’nın ortak yaptığı tüketici eğilim anketine göre ‘geçen 12 aylık döneme göre mevcut dönemde hanenin maddi durumu' endeksi, 2012’ye kadar giden endeks tarihinin en düşük değeri olan 61,5 olarak açıklandı. Bu da Mayıs’ta herhangi bir destek olmadan kapanmanın ardından hanelerin maddi durumuna ve genel ekonomiye dair değerlendirme, 9 yılın en düşük değerine gerilemesi anlamına geliyor. Buna ek olarak akaryakıt fiyatlarına da zam geldi. Yine geçen hafta Türkiye’de bayram dolayısıyla piyasalar kapalıyken TL, döviz karşısında Nisan ve Mayıs beklentilerinin de altına geriledi. Bir diğer tanımıyla döviz fiyatları beklentilerin de üzerine çıktı. Birçok ekonomist, bunun önümüzdeki aylarda daha da artacağını söylüyor. Bu artışın sebeplerinden biri Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) enflasyon oranının beklenenin üzerinde gelmesiydi. Buna bağlı olarak da ABD’de faiz artırımın olabileceği tahminleri. Peki ABD’de yükselen enflasyon neden Türkiye’yi bu kadar çok etkiliyor? ABD'de olası faiz yükseltme Türkiye açısından ne yaratabilir? Türkiye'nin turizmden elde edeceği dövize ilişkin beklentisi ne ve esas tablo nedir? Bunların hepsini iktisatçı Mustafa Sönmez’e sorduk.

YATIRIMCI ABD’YE GİDER

Sönmez, ABD’nin dolar üzerinden yapacağı olası faiz artırımının dünyadaki yatırımcıyı kendisine çekeceğini ifade ederek, bundan Türkiye gibi ülkelerin de doğrudan etkileneceğini şöyle açıkladı: “Biden yönetimi salgın dolayısıyla ABD halkına doğrudan yardım yaptı. Bu da ekonomide doğrudan bir talep ve canlanma yarattı. Bunu sonrasında yüzde 4’lük bir enflasyon rakamı ortaya çıktı. Kaldı ki hem Amerika Birleşik Devletleri'nde hem de Batı ülkelerinde yüzde 1 enflasyon bile büyük bir şey demek. Bu enflasyonu geriletmek için ABD faiz artıracak, henüz artırmadı ama kuvvetli bir ihtimal dahilinde gerçekleşeceği bekleniyor. Amerika'da dolar üzerinden faiz artırılması demek bugün yatırımcılar açısından cazip bir durum ve haliyle dünyadaki para oraya yönelir. Dolayısıyla da Türkiye gibi ülkelerden çıkış yapar sermaye. Bu da dövizin daralmasına, haliyle de fiyatının artmasına sebep olur. ABD'de enflasyonun yüksek gelmesinden sonra yaşanan döviz artışı da buna bağlı gelişti. Sadece Türkiye'de değil, sermayenin çekildiği birçok ülkede yerli para değer kaybeder bu durumda.”

MERKEZ’İN MÜDAHALE ŞANSI YOK

İktisatçı Mustafa Sönmez, önümüzdeki zaman diliminde Türkiye'de döviz aşağıda tutacak bir imkanın da kalmadığına işaret ederek, şunları ifade etti: “Merkez Bankası’nın 132 milyara yakın döviz rezervi eritildi, haliyle dövizle müdahale etmenin imkanı yok. TL faizini arttırma gibi bir seçenek var ama orada da zaten var olan tartışmalar çerçevesinde biliyoruz ki faizi yüzde 19'a çıkarttılar ve daha da üstüne çıkartmak istemiyorlar. O yüzden böyle bir açmaz içerisinde kalıyorlar. Kaldı ki yüzde 19 faiz hiç de az bir oran değil, öte yandan iktidarın da faizi artırmak istememesinin sebebi ideolojik bir durum. Çünkü TL faizini artırma, kredi faizini de artırmak demek ve içeride de zaten büyük oranda bir durgunluk var; yine iktidara yakın çevre bundan etkilenecek. Dolayısıyla hem faiz yükseliyor hem de döviz düşmüyor. Türkiye ekonomisi şu an iki şey arasında bir bunalma ve daralma yaşıyor.”

AKARYAKIT ZAMMI ENFLASYONU ETKİLER

Resmi Gazete’de 20 Mayıs’ta yayımlanan kararla akaryakıta yüksek oranda ÖTV zammı getirildi. İktisatçı Sönmez, hükümetin akaryakıtta izlediği politikayı, kura ve dünyada artan petrol fiyatına göre değiştirdiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Hükümet daha önce akaryakıt zamlarını hem büyük şikayetler olmasın hem de enflasyona etki etmesin diye kurdan dolayı artış yaşayan ithal benzinlerde vergi indirimine giderek dengeleme yapıyordu. Bu zam şunu gösteriyor ki; artık o politikadan vazgeçilmiş, döviz kurundan ya da ithal petrollerin yükselmesi ile de ne olursa olsun denilerek artışa gidildi. Bu da önümüzdeki zaman diliminde enflasyona etki edecektir. Bir puan kadar artırabilir.”

TURİZMDEKİ HEDEF DE ZOR

Salgın tedbirlerini nerdeyse sadece turizme göre düzenleyen Türkiye hem ABD’deki gelişmeler hem de MB’nin müdahale imkanının kalmamasına da bağlı olarak döviz beklentisini turizme bağlamış durumda. Bu beklenti ne kadar karşılanacak sorusuna Mustafa Sönmez’in cevabı şöyle: “Hızlı bir aşılama, salgında bir gerileme olduğunda ve bu da uluslararası düzeyde kabul edildiğinde belki turizm beklentisi yükselebilir. Şöyle de bir şey var; başta Almanya olmak üzere birçok ülke Türkiye'ye gidişler konusunda zorluk çıkarıyor. Rusya ise dış politikadaki birçok gelişmeye göre turist konusunda tavır belirliyor. Yine salgından da kaynaklı çok fazla göndermek istemiyor. Beklenen turizm dövizinin girişi istenilen kadar olmayabilir. Salgından önce 30 milyar dolar bir gelir vardı, salgınla birlikte 10 milyar dolara düştü. Bu yıl ise 20 milyar dolara kadar çıkarabilir miyiz gibi bir hedef var. Bu koşullarda zor görünüyor ama tabii biraz da salgının gidişatına bağlı.”