Irak merkezi hükümeti ve KDP arasında imzalanan Şengal Anlaşmasına tepkiler devam ediyor. HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, anlaşmanın nedenlerini ve sonuçlarını değerlendirdi.

Êzidî halkının yıllardır fermanlarla yüz yüze kaldığını beliren Uca, anlaşmanın yeni fermanlara yol açacağını vurguladı.

2014 yılında yaşanan DAİŞ saldırılarının 75. ferman olduğunu hatırlatan Uca, şöyle konuştu:

"Dünyanın gözü önünde 2014 yılının Ağustos ayında Êzidî halkı katliama uğradı ve tüm dünya bu katliamı seyretti. Kimse bu fermana engel olmadı. Yüzbinlerce Êzidî kendi toprağında mülteci oldu. Yaklaşık 150 bin Êzidî, Kürt gençlerinin koridor açması sonucu yönünü Şengal dağına çevirdi. Êzidî halkı günlerce aç susuz şekilde mücadele etti. Yüzlerce Êzidî ise açlıktan ve susuzluktan hayatını kaybetti. O dönem kimse Êzidî halkının imdadına yetişmedi. Fermandan sonra Şengal'de yeni bir yaşam inşa edildi. Êzidî halkı özerkliğini ilan etti, meclislerini kurdu. Bu şekilde savunma güçlerini de oluşturdular. Çetelerden kurtulan kadınlar topraklarını savunmak için YPJ'de yer aldı."

ŞENGAL'İ BOŞALTMAK İSTİYORLAR

YBŞ ve YJŞ güçlerinin Şengal'i savunmak için büyük bedeller ödediğini söyleyen Uca, şöyle devam etti:

“Yapılan anlaşma ile Şengal'i boşaltmak istiyorlar. Bugün Şengal halkının iradesi dışında kararlar alıyorlar. Şengal'e ilişkin alınan kararlar ve imzalanan anlaşmalar tamamen siyasidir. Şengal Konsepti, Amerika'nın İran'a yönelik saldırısının önünü açmaya yönelik bir girişimdir. Anlaşma ile Şengal'i boşaltmak ve Bağdat yolu için bir hat açmak istiyorlar. Bu anlaşma sadece Bağdat ve KDP arasında değil, Bağdat, ABD ve KDP arasında imzalandı. Güney Kürdistan'da KDP dışında bütün parti ve kurumlar bu anlaşmaya karşı.

Şengal üzerinde kirli oyunlar oynanıyor. Daha önce de bu tür oyunlar oynandı ama Şengal halkı topraklarını bırakmayarak oyunlarını boşa çıkardı. Êzidî halkının örgütlenmelerinden korkuyorlar bu yüzden de yeni ferman planlarını devreye koydular. 14 Ağustos 2007 yılında da Êzidîlere karşı büyük bir katliam yapıldı. Bu katliamda yüzlerce Êzidî hayatını kaybetti. Daha o zaman Şengal'i boşaltmak istediler. 2007 yılından bu yana Êzidî gençleri topraklarını korumak ve özerk olmak istediler. 2014 yılında yaşanan DAİŞ saldırısının ardından Êzidî gençleri artık örgütlendi ve savunma güçlerini kurdular.

2014 yılında Şengal'de kim vardı? KDP Peşmergeleri vardı. Katliamdan önce DAİŞ çeteleri 'Bayram'da gelip bir çayınızı içeceğiz' diye bildiri dağıttılar. Daha sonra da saldırdılar. DAİŞ çeteleri gelmeden önce KDP peşmergeleri Êzidî halkının silahlarını topladı ve daha sonra katliam yaşandı. Birkaç gün önce Irak merkezi hükümeti de Êzidî halkının silahlarını almak istedi. Bu da başka bir katliamın işaretidir. Daha büyük bir katliamın yaşanması için Êzidî halkını savunmasız bırakmak istiyorlar. Bu yüzden de bu siyasi kararı aldılar ve bu kararın arkasında Avrupa ülkeleri de var."

İŞGAL POLİTİKALARI

ABD'nin Bağdat ve Şengal arasında Sunni bir hat oluşturmak istediğine dikkat çeken Uca, şunları ekledi: "Şengal önemli ve stratejik bir bölgedir. Bir tarafı Rojava, diğer tarafı İran. Amerika bu hatta kendine göre bir siyaset yürütmek istiyor. ABD'nin İran'a yönelik saldırı planları var bu yüzden de Şengal'e ihtiyaç duyuyor. Şengal merkezi bir pozisyona sahip. Bu yüzden bir kez daha Êzidî halkını kurban etmek istiyorlar. Êzidî halkı geçmişte boyun eğmedi, şimdi de eğmeyecektir. Bağdat, Hewler ve Avrupa ülkelerinin yaptıkları anlaşma bir sonuca ulaşamayacaktır. Êzidî toplumu asla boyun eğmeyecektir."

Türk devletinin bölgede işgal politikaları yürüttüğünü sözlerine ekleyen Uca, KDP'nin de bu politikalara ortak olduğunu ifade etti. Güney Kürdistan'da farklı bir konseptin devrede olduğunu vurgulayan Uca konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:

"Medya savunma alanları bombalanıyor ve her gün operasyonlar yapılıyor. Türk devleti sadece Maxmur ve Şengal'i değil Güney Kürdistan'ın tamamını işgal ediyor ve her gün asker sevk ediyor. Burada KDP ve Türk devleti açık bir şekilde ortaklaşıyorlar.

Erdoğan'ın, Şengal anlaşmasına benzer bir anlaşmanın Maxmur için de imzalanmasını istediğini itiraf etti. Maxmur halkı 1990'lı yıllarda Türk devletinin savaş politikalarından kaynaklı topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Fakat yine kirli politikalarla halkı göç ettirmek istiyorlar. Bu politikalarla Êzidî ve Maxmur halkını katletmek istiyorlar. Ne Êzidî halkı ne de Maxmur halkı bu politikalara boyun eğecektir. Halkımızın kaderi ile oynamaya kimsenin hakkı yok."