Çalağan: İmralı tecridi tüm toplumu etkiliyor

Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, "Kadın örgütlülüğümüzü büyüterek en geniş mücadele ağlarımızı oluşturacağız" dedi. Çalağan, İmralı tecridinin tüm toplumu etkilediğini belirtti.

Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, HDP Genel Merkezinde yaptığı basın toplantısıyla kadın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çalağan, "üç gün önce kaybettiğimiz Kürt kadın aktivist sevgili Halide Dündar’ı saygıyla anarak başlamak istiyorum. Halide’nin bıraktığı yerden kadın özgürlük mücadelesini büyüteceğimizin sözünü bir kez daha veriyoruz. Yine demokratik siyaset yürüttüğü için faili meçhul cinayetler sonucu katledilen Vedat Aydın’ı da saygıyla anıyorum" dedi.

Çalağan, şunları dile getirdi:

"Evet, uzun bir seçim maratonunu geride bıraktık. Bu süreçte başta kadınlar olmak üzere halkımız, bize gönül verenler, birlikte yol yürüdüğümüz mücadele arkadaşlarımız çok çalıştı, emek verdi. Bir kez daha verdiği emeklerden dolayı tüm arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere; kadın özgürlük mücadelemiz sadece seçimlerle sınırlı değildir. Bugün karşı karşıya olduğumuz iktidar gerçekliğinde kadın dayanışmasını, eşitlik ve özgürlük mücadelemizi daha da büyüterek yolumuza devam edeceğiz.
Her gün şiddet, ayrımcılık, ırkçı saldırılar, ekonomik kriz, yoksulluk, savaş, rant, talan, tecrit politikalarıyla uyandığımız bir ülkede; kadınlar olarak mücadelemizin ne denli yaşamsal önemde olduğunun bilincindeyiz ve bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu sorumlulukla hareket edeceğiz. Kadın örgütlülüğümüzü büyüterek en geniş mücadele ağlarımızı oluşturacağız.

İstanbul Sözleşmesinin gasbından bu yana en az 642 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 373 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Bu tablo da açıkça göstermiştir ki iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek bir yana, aksine erkek egemen politikalarla şiddeti körüklemektir.
6284 Sayılı Kanun ittifak pazarlığı konusu haline getirildi.

'HER YERDE MÜCADELE'

Durum böyleyken neden bu yasanın kaldırılmak istendiği açıktır. Kadınlar; erkek şiddetine maruz kalsa da boşanmasın, kendi hayatı hakkında söz sahibi olmasın, istihdama katılmasın! Kadınlar sadece iktidarın çizdiği sınırlarda ev yaşamına hapsolsun istenmektedir. Ancak şu iyi bilinmelidir ki iktidar olmanın gücüyle yürütülen kadın düşmanı politikalara karşı bizler mücadelemizle her yerde olacağız. Kimliği, inancı, yaşam biçimi ne olursa olsun tüm kadınlarla kararlı bir şekilde ortak mücadele yürütmeye ve dayanışmamızı büyütmeye devam edeceğiz.

KADIN İŞSİZLİĞİ

Kadınların ekonomik çöküşten etkilenmesine de değinen Çalağan, şunları söyledi:
"Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri de ekonomik kriz. Uzun bir süredir enflasyonun yüksek olması, zamlar ve faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte insanların cepleri boşalıyor. İktidar asgari ücrete zam yaparken diğer taraftan en temel ihtiyaçlar başta olmak üzere fiyatlara yaptığı zamlarla halkı yoksullaştırıyor. Yoksulluktan en fazla etkilenenler ise kadınlar oluyor. Kadınlar, derin bir emek sömürüsü altında esnek, güvencesiz ve en düşük ücretlerle çalışamaya mahkum ediliyor. DİSK AR’ın Haziran ayı araştırma sonuçlarına göre; her 100 kadından sadece 19’u kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda! Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 31,3, genç kadın işsizliği ise %49,9! Kadınların maruz kaldığı yoksulluğu onları aileye ve erkeğe muhtaç etmek üzere kullanıyor bu iktidar.
Üniversite sınavına hazırlanamayan binlerce genç kadın geleceksiz bırakılmak isteniyor."

İMRALI TECRİDİ

Çalağan, şunları belirtti:

"Türkiye’de çoklu krizler yaşanırken bunun nedenlerinden biri de hiç şüphesiz Kürt sorununda çözümsüzlük, savaşta ısrar ve İmralı’da devam eden tecrit politikalarıdır. AKP iktidarının tekçi ve inkârcı politikaları sonucunda başta kadınlar olmak üzere bugün tüm toplum tecrit altındadır. Cezaevlerinde devam eden hak ihlalleri ve halkın demokratik eylemlerine yönelik yasaklamalar da tecrit politikalarıyla doğrudan ilişkilidir. Tüm bu baskı politikalarına son verilmeli ve Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır.

CUMARTESİ ANNELERİ'NE SALDIRI

Demokratik eylem ve etkinliklerin engellenmesine yönelik en belirgin örneklerden biri de 28 yıldır kayıplarının akıbetini sorma ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanında bir araya gelen Cumartesi Annelerinin eyleminin baskı ve gözaltılarla engellenmesidir. Bildiğiniz üzere eylem 700’üncü haftaya denk gelen 25 Ağustos 2018’de yasaklandı, Galatasaray Meydanı polis ablukasına alındı. Engellemeye dair AYM’nin verdiği ihlal kararına rağmen baskı ve gözaltılarla eylemin engellenmesi hukuksuzluktur; toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkının gasp edilmesidir. Bu, kabul edilemez. Ancak bu saldırılara rağmen her hafta Galatasaray Meydanına çıkmaya çalışan Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının direnişini selamlıyoruz. Bir kez daha ifade ediyoruz ki Cumartesi Annelerinin mücadelesi, mücadelemizdir. Kayıplar bulunana ve gerçek failler yargılanana kadar Cumartesi Anneleriyle birlikte mücadelemiz sürecektir.

KOBANÊ DAVASI

Biz kadınlar için bir diğer önemli gündem ise devam eden ve adına kumpas dediğimiz Kobanê Davasıdır. Pazartesi günü bizler de tutsak yoldaşlarımızla dayanışmak üzere Sincan’daydık. Yargılanan değil yargılayanlar olarak bir kez daha onların güçlü duruşuna tanıklık ettik. Buradan Sevgili Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Ayla Akat Ata, Sebahat Tuncel ve tüm tutsak arkadaşlarımıza selamlarımızı iletiyoruz.
5000 sayfalık mütalaaya karşılık savunma için ihtiyaç duyulan süre sınırlanarak dava alelacele sonuçlandırılmak isteniyor.

KADIN BULUŞMALARI

Evet sevgili kadın arkadaşlarım, yoldaşlarım; bizler için mücadelemizi daha çok büyütme ve genişletme zamanı. Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi olarak; tarihsel kadın mücadelesinden ve birikiminden aldığımız güçle bütün mücadele alanlarında, tüm farklılıklarımızla bir arada olmaya, dayanışmayı büyütmeye, ortak platformlarda yan yana gelmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki iki aylık süreçte kadın buluşmaları gerçekleştirecek, kadınlardan alacağımız öneri ve eleştirilerle yolumuza devam edeceğiz. Bizi umutsuzluğa sürüklemek isteyenler, kazanımlarımıza göz dikenler, haklarımızı gasp edenler bilmelidir ki dün olduğu gibi bugün de varız, var olacağız!"