Jîna Emînî protestolarındaki cinayetler soruşturulmadı
Jîna Emînî'nin katledilmesinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen protestolarda katledilenlere dair etkili tek bir soruşturma yürütülmedi. Yasal ve fiili baskılar arttırıldı.
Jîna Emînî'nin katledilmesinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen protestolarda katledilenlere dair etkili tek bir soruşturma yürütülmedi. Yasal ve fiili baskılar arttırıldı.
Uluslararası Af Örgütü, bir kez daha İranlı yetkililere, uluslararası hukukun ve insan haklarının gereği olarak etkin soruşturma yürüterek failleri cezalandırma konusunda çağrıda bulundu.
İran'da ‘ahlak polisi’ olarak bilinen İrşad Devriyeleri tarafından 13 Eylül 2022’de "Başörtüsü kurallarına uygun şekilde örtünmediği" gerekçesiyle gözaltına alınan 22 yaşındaki Jîna Emînî, gözaltında gördüğü işkence sebebiyle komaya girdi ve hastaneye kaldırıldı. Üç gün boyunca yoğun bakımda yaşam savaşı veren Emînî, 16 Eylül 2022'de hayatını kaybetti.
İRAN'IN AHLAK POLİSİ: İRŞAD DEVRİYELERİ
Jîna Emînî'yi gözaltında işkenceyle katleden İrşad Devriyeleri, resmi olarak 2006’da Emniyet'e bağlı bir statü kazandı, ancak İran'da 2006 öncesinde de kamusal alanda örtünme ve kılık kıyafet denetimi yapılıyordu. İran İslam Devrim Komiteleri, Cundullah Devriyeleri ve Devrim Muhafızları Devriyeleri gibi oluşumlar, 1979'dan beri şehirlerde 'açıklıkla mücadele ve örtünme kurallarına tam riayet' konusunda doğrudan denetleme yapıyordu. İran İçişleri Bakanlığı çatısı altında Emniyet’e bağlı bir birim olan Sosyal ve Ahlaki Güvenliği Sağlama Merkezi faaliyetleri kapsamında 7 yaşından itibaren kız çocuklarını saçlarını ve vücutlarını örtmeye zorlayan katı örtünme yasasına uymayan kadınları rutin olarak gözaltına alma konusunda yetki sahibi olan İrşad Devriyeleri'nin Jîna Emînî'yi katlettiği esnada anayasal düzlemde resmi bir statüsü bulunmuyordu.
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin talebi üzerine Emînî’nin ölümüyle ilgili soruşturma başlatıldı. Polis, 22 yaşındaki kadının bir ahlak polis karakolunda gözaltına alınan diğer kadınlarla birlikte beklerken "aniden hastalandığını" ileri sürdü. Tahran polisi tarafından yapılan açıklamada, İrşad Devriyesi'nin Emînî'yi açıklama için karakola götürdüğü ve burada aniden bilincini kaybetmesi ve kalp rahatsızlığı yaşaması üzerine hastaneye sevk edildiği belirtildi. Oysa hastaneden gelen görüntülerde Jîna Emînî'nin gördüğü işkencenin izleri çok net bir şekilde belli oluyordu.
GÖRGÜ TANIKLARININ KANITLADIĞI YOĞUN İŞKENCE
Emînî, Kasra Hastanesi’nin yoğun bakım servisinde yattığı sırada, görgü tanıkları, ahlak polisinin Emînî’yi polis aracının içinde kafasına vurmayı da içeren işkence ve kötü muameleye maruz bıraktığı yönünde güvenilir bilgiler paylaşmıştı. Görüntülerin sosyal medyada yayılması sonrasında yetkililer işkence uygulandığını yalanlayan beyanlarda bulundu. Emînî’nin hangi sebeple hastaneye yatırıldığına dair devletin farklı birimlerinin çelişkili beyanları vardı ve iddialara yönelik herhangi bir soruşturma yürütmeden Emînî’nin ölüm nedeniyle ilgili asılsız açıklamalar yapılmaya devam edildi.
ÇIKANLAR, BİRİNİ ÖLDÜRDÜLER, DEDİ
Jîna Emînî’nin kardeşi basına verdiği bir röportajda, 14 Eylül 2022’de ablasının gözaltına alınmasından bir gün sonra, Vozara Gözaltı Merkezi'nin önünde yakınlarını bekleyen diğer ailelerle birlikte binanın içinden çığlık sesleri duyduklarını söylüyordu. Röportajdan kısa bir süre sonra gözaltı merkezinden çıkan güvenlik güçleri dışarıda toplanan ailelere biber gazı sıktı ve onlara coplarla şiddet uyguladı. Emînî’nin erkek kardeşi, bu olaydan beş dakika sonra binadan bir ambulansın çıktığına tanık olmuştu: “Bütün vücudum yara bere içinde ve dün geceden beri gözlerim yanıyor. Gözaltı merkezinden çıkan her kız, ‘birini öldürdüler’ dedi. Onlara Jîna’nın fotoğrafını gösterdim; birisi, olay meydana geldiğinde hemen yanında olduğunu söyledi. Askerlerden birine ne olduğunu sorduğum, başka bir asker yaralandı diye yanıt verdi. Yalan söylediler. Jîna o ambülanstaydı. Ambülansın gitmesinden ablamın içinde olduğunu öğrenene kadar yarım saat geçti. Jîna’yı [gözaltı merkezinden] çıkarmışlardı ve ben Vozara’nın önünde hâlâ ablamı bekliyordum.”
Ölümünden birkaç gün sonra yayımlanan bir röportajda babası, Jîna Emînî ile birlikte gözaltına alınarak aynı aracın içine konulan ve serbest bırakılmalarının ardından kendisine ulaşan çok sayıda kadının, güvenlik güçlerine mensup bir kişinin onu ittiğini ve dövdüğünü söylediğini aktardı. Kadınlar, babasına, devlet güçlerinin Emînî’yi farklı araçlarla dövdüğünü söylemişti.
CENAZE TÖRENİNİ İSYANA DÖNÜŞTÜREN KADINLAR
Bir Kürt kadını olan Jîna Emînî'nin doğduğu şehir olan Saqiz'da defnedildiği esnada kadınların başörtülerini çıkartıp "Diktatöre ölüm'" ve "Jin jiyan azadî" sloganı ile başlattıkları eylemler, tüm Doğu Kürdistan’a, İran'a, ardından tüm dünyaya yayıldı. İstanbul,Paris, Viyana, Toronto, Roma, Berlin, Atina sokakları Emînî'nin cenazesinin defnedildiği 17 Eylül’de binlerce protestocuya ev sahipliği yaptı. Almanya'nın başkenti Berlin'de birçok kişi Brandenburg Kapısı yakınlarında bir araya geldi.
Fransa'nın başkenti Paris'te Komünist Parti Genel Sekreteri Fabien Roussel'in girişimiyle Kürt ve İranlı gençlik grupları iki protesto düzenlendi. Kanada'nın en büyük kenti olan Toronto'da binlerce kişi Jîna Emînî adına düzenlenen protestolarda yer aldı. Gösterilerde, 'dünyanın en uzun caddesi' olarak anılan Yonge Caddesi trafiğe kapatıldı.
Türkiye'de ise 20 Eylül’de sosyal medya üzerinden organize olarak İstiklal Caddesi'nde toplanarak yürüyüş düzenlemek isteyen kadınlara polis, "izinsiz yürüyüş" gerekçesiyle saldırdı.
Sanal medya üzerinden de başörtülerini çıkarırken videolarını paylaşan kadınlar, uluslararası kamuoyundan destek istedi. İranlı kadınların başlattığı saç kesme eylemi, tüm dünyada karşılık buldu.
DALGA DALGA YAYILAN PROTESTOLAR
Halkın sokaklara döküldüğü İran ve Rojhilatê Kurdistan’da ise 6 gün içerisinde 80'den fazla yerleşim yerinde protesto gösterileri düzenlendi. Dini liderler Hamaney ve Humeyni'nin resimleri devlet binalarından indirilmeye başlandı. İran sokaklarından gelen görüntüler sonrasında uluslararası kamuoyunun baskısıyla devlet, İrşad Devriyeleri'ni sokaklardan çektiğini açıklasa da, protesto gösterilerine müdahale için polis ve askerin devreye girmesi, eylemcilere ve ailelerine yönelik gözaltı ve tutuklama furyasını başlattı. Devlet televizyonu 17-24 Eylül tarihleri arasında protesto eylemlerine katılan 35 kişinin "müdahale esnasında" Emniyet güçleri tarafından öldürüldüğü bilgisini paylaşsa da, protesto gösterilerinin en yoğun olduğu haftada kaç kişinin öldürüldüğü hala bilinmemektedir.
Tahran'ın kuzeybatısındaki Kazvin’de düzenlenen gösterilerde eylemciler, sokakları ateşe vererek ülke liderlerinin aleyhinde sloganlar attı. Motosikletli devriyelerle olay yerine gelen polisin ve rejim yanlısı Besic üyelerinin cop ve biber gazı kullanarak işkence ile gözaltı görüntülerine tepki, zincir eylemler sürecini başlattı.
Tahran'ın merkezine kadar ilerleyen eylemlerde Mutaharri, Settarhan ve Sadıkiye bölgelerine kadar ulaştı. Şehrin merkezini ablukaya alan devlet güçlerinin yanında sivil giyimli motorlu paramiliter güçlerin de eylemlere saldırmak amacıyla silahlı bir şekilde sokaklarda yer aldığı görüldü. Veliasr Meydanı, Keşaverz Bulvarı ve Cihat Meydanı gibi Tahran'ın kalbi sayılan alanlara ulaşan göstericilere polisin acımasız saldırısında, aralarında çocukların da bulunduğu birçok kişi ağır yaralandı. Trafikte bulundukları esnada korna çalarak protestoculara destek veren sürücülerin dahi yoğun bir biçimde şiddete maruz kaldığına dair görüntüler basına yansıdı.
ETKİN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ
Jîna Emînî'nin katledildiği Eylül ayından Aralık ayına kadar İran'da gerçekleşen protestolar esnasında ve sonrasında devlet güçlerinin işlediği suçlar (silahsız sivillere doğrudan mermi kullanımı, göz yaşartıcı gaz kapsüllerinin can alma saikiyle kullanımı, gözaltına alma esnasında ve sonrasında işkence) kamera kayıtları ve tanıklıklarla sabit olmasına ve uluslararası kamuoyunun çağrılarına rağmen etkili tek bir soruşturma yürütmedi. Şikayetçiler de ölüm tehditleri ve dolaylı baskılarla susturulmaya çalışıldı.
İRAN'IN KADINLARA YÖNELİK YENİ CENDERESİ
Tüm yaşananlara rağmen kadınların kamusal alanda başörtü ve giyim denetlemelerini arttıran İran, İsrail ile füze gerilimini yaşadığı Nisan 2024’te Nur Planı'nı devreye sokacağını duyurdu. "Kadınların giyim ve kuşamlarına dair alınan vatandaş şikayetler sebebiyle" kamusal alanda azalan başörtüsü kullanımını yeniden "olması gereken" düzeye çekmeyi hedefleyen Nur Planı, zorunlu örtünmeyi denetlemek için kamusal alanda yaya, motosiklet, polis minibüslerinden oluşan güvenlik devriyelerinde gözle görülür bir artışa sebep oldu.
ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ’NÜN ÇAĞRISI
Uluslararası Af Örgütü, Jîna Emînî'nin işkenceyle katledilmesinin 2. yıl dönümünde yayınladığı bildiride, Eylül-Aralık 2022 protestolarıyla bağlantılı olarak Aralık 2022'den bu yana İran'ın 10 kişiyi keyfi olarak idam ettiğini ve 6 Ağustos 2024'te gizlice idam edilen Reza (Gholamreza) Rasaei gibi idamı gizli olarak yapılanların da olduğunu belirtti.
Kadınlara yönelik kuşatma politikaları zorunlu örtünmeye karşı gelen kadınlara ve kız çocuklarına yönelik artan saldırıları yasallaştırmayı amaçlayan "İffet ve Hicab Kültürünü Destekleme Yasa Tasarısı"nın parlamentodan geçirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Af Örgüttü, kadınlara yönelik gözaltında kötü muamele, işkence, taciz ve tecavüz vakalarının Jîna Emînî'den sonra artışının kaygı verici boyutlara ulaştığını vurguladı.
Uluslararası Af Örgütü, İranlı yetkililere uluslararası hukukun ve insan haklarının gereği olarak etkin soruşturma yürüterek failleri cezalandırma konusunda çağrıda bulundu.