DİZİ I

İhanet ve soykırımın kıskacından DAİŞ'in başkentine... DOSYA-1

Êzidîler için 73'üncü kez ferman kapıya dayandığında, Êzidîleri katleden ferman değil, kara pelerinini üzerine geçirmiş olan ihanetti...

Binlerce yıldır Mezopotamya coğrafyasında yaşayan ve kültürlerinden taviz vermedikleri için onlarca kez katliam, ihanet ve soykırım kıskacına alınan Êzidî Kürtler, 73'üncü soykırımı 3 Ağustos 2014 tarihinde yaşadı. Yaşadıkları soykırımları "ferman" olarak isimlendiren Êzidî Kürtleri, bu kez DAİŞ vahşet çetesi yok etme, esir alma ve köleleştirme ablukasına almıştı. Ama Êzidîler için katliam ablukasından daha ağır olanı, kara pelerinini üzerine geçirmiş olan ihanetti.

PLANLI KATLİAM

DAİŞ çeteleri Şengal'in kapılarına dayandığında, o güne kadar kentin kontrolünü elinde tutan Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) binlerce kişilik pêşmerge ve asayiş gücüyle tek kurşun dahi sıkmadan kaçması sonrası, binlerce Êzidî çeteler tarafından katledildi, çoğunluğu kadın ve çocuk binlercesi kaçırılarak köle pazarlarında satıldı. Katliamdan önce Êzidîlere ait silahların KDP tarafından toplanması ve bölgeye giden 12 HPG ile YJA-Star gerillasından 3'ünün tutuklanması ise gelişmelerin planlı olduğunu gözler önüne seriyordu.

BM'NİN KATLİAM RAPORU

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin 17 Ekim 2014 tarihinde yayımladığı verilere göre, 3 Ağustos saldırılarında;

- 5.000 kadar Êzidî erkek öldürülmüştür.

- 100 Êzidî erkeğin kafası kesilmiştir.

- 7000 civarında Êzidî kadın ve kız kaçırılarak köle pazarlarında satılığa çıkarılmıştır.

- Birçok Êzidî kadın ve kıza tecavüz edilmiştir.

- Bazı Êzidî kadınlar DAİŞ komutanları ile evlenmeye zorlanmıştır.

Daha sonra ortaya çıkan veriler ve Şengal dağında açlık ve susuzluktan yaşamını yitiren Êzidîlerin sayısı, BM raporunun çok üzerinde bir rakam ortaya çıkardı.

DOSYANIN KAPSAMI

Şengal katliamının 4'üncü yılında girerken, bizler de görgü tanıkları, katliamı yaşayanların anlatımı ile tarihi bilgi ve kayıtların ışığında 73'üncü fermanı, 3 bölümlük yazı dizisiyle anlatmaya çalışacağız. Yazı dizimizin, Êzidî fermanları ve Şengal'in katliamdan önceki durumunu; 3 Ağustos saldırıları, KDP'nin kaçışı, HPG'nin müdahalesi ve YPG'nin açtığı insanlık koridoru, Şengal'deki 18 aylık direniş ve KDP'nin devam eden komploları, Şengal'deki örgütlenme çalışmaları ve KDP ile Türk devletinin saldırıları ve soykırım kıskacından DAİŞ'in başkenti Reqa'ya yürüyen Êzidî ordusunu ele almaya çalışacağız.

OSMANLI'DEN NEO-OSMANLILARA ÊZIDÎ FERMANLARI

Mezopotamya'nın en eski inançlarından biri olan Êzidîliğe yönelik gerçekleşen geniş kapsamlı 73 fermanın büyük çoğunluğu Osmanlı devleti tarafından gerçekleştirildi. Êzidîlere karşı alınan yok etme kararlarının çoğu Osmanlı padişahlarının fermanları ile alındığı için soykırımların adı, Êzidî Kürtlerin toplumsal hafızasına "ferman" olarak geçti. İlki 1246'da Musul Zengi Atabeyi Bedreddin Lulu tarafından yapılan ve sonuncusu ise Neo-Osmanlıcı AKP ile işbirlikçisi KDP'nin DAİŞ'e yaptırdığı son katliama kadar, tüm soykırım denemelerinin itekleme ve teşvik gücü olarak İslam kullanıldı.

TARİHTEKİ ÊZIDÎ FERMANLARI

Tarihte büyük çoğunluğu Osmanlı paşaları tarafından yapılan Êzidî katliamlarından bazıları şöyle:

* 1246'da Musul Zengi Atabeyi Bedreddin Lulu'nun Laleş'te yaptığı katliam.

* 16'ncı yüzyılda Osmanlı Şeyhülislamı Ebû Suûd Efendi’nin fetvası ve Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanıyla Şêxan'da Êzidîlere karşı başlatılan katliam.

* 1638 yılında Diyarbakır Valisi Melek Ahmed Paşa'nın Şengal'de gerçekleştirdiği katliam.

* 1650'da IV. Murad’ın fermanıyla Van Valisi Şemsi Paşa'ya Musul'da Êzidîlere karşı yapılan katliam.

* 1715'de Bağdat Valisi Hasan Paşa’nın Şengal'de gerçekleştirdiği katliam.

* 1733'te Bağdat Valisi Ahmed Paşa’nın Şêxan'da Êzidîlere yönelik katliamı.

* 1752'de Bağdat Valisi Süleyman Paşa'nın Şengal katliamı.

* 1732-33'te Nadir Şah’ın Surdaş ve Kerkük arasında Êzidîlere yönelik katliamı.

* 1733'da Celîlîlerin Zap kıyısında yaşayan Êzidîlere yönelik katliamları.

* 1735'te Nadir Şah'ın fermanıyla Mahabad, Saldûz ve Meraxi'deki Êzidîlere yönelik katliamı.

* 1742'te Nadir Şah’a bağlı Alî Takî Han’ın Saldûz'da Êzidîlerine yönelik katliamı.

* 1743'te Nadir Şah’ın Kerkük, Hewlêr ve Altunköprü'de Êzidîlere yönelik katliamı.

* 1743'te Nadir Şah’a Zap kıyısında Êzidîler yönelik katliamı.

* 1787'de Celîlîlerin Şêxan'da Denanî Êzidîlere yönelik katliamı.

* 1798'de Bağdat Valisi Yardımcısı Abdulaziz bin Abdullah Beg’in Şêxan'a yönelik katliamı.

* 1753-1800 yılları arasında Osmanlı paşalarının emirleriyle yapılan soygun, haraç ve köleleştirme saldırılarında gerçekleştirilen katliamlar. (Şengal, Şêxan, Musul ve bölgeyi kapsayan 6 büyük saldırının olduğu biliniyor.)

* 1809'da Bağdat Valisi Süleyman Paşa’nın Şengal'deki katliamı.

* 1824'te Bağdat Valisi Alî Paşa’nın Şengal Êzidîlerine yönelik katliamı.

* 1832-1834 yıllarında Soran Beyi Muhammed Paşa'nın (Mîrê Gewre (Büyük Mir) olarak da biliniyor) katliamları.

* 1835'te Musul Valisi Muhammed İnce Bayraktar’ın Şengal’e yönelik katliamı.

* 1836'da Reşîd Paşa’nın Şengal’e yönelik katliamı.

* 1837'de Hafız Paşa’nın Şengal’e yönelik katliamı.

* 1844 yılında Botan’daki Êzidîlere yönelik katliam.

* 1892'de 2'nci Abdulhamit'in Êzidîleri zorla Müslümanlaştırma politikası sonucu yaşanan katliamlar.

(Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için Prof. Dr. Kadri Yıldırım’ın "Fetvalar, Fermanlar ve Katliamlar Kıskacında Êzidîler" başlıklı yazısı ve gazeteci Mazlum Özdemir'in "Fermanlara Direnen Halk Êzidîler" isimli kitaplarına bakılabilir.)

2007 KATLİAM SALDIRISI

Êzidî Kürtler, yakın tarihteki bir diğer soykırımı da 2007 yılında yaşadı. 14 Ağustos 2007 tarihinde Şengal'in Siba Şêx Xidir ve Til Izêr köylerine bomba yüklü 4 araçla düzenlenen saldırılarda 300'ü aşkın sivil katledildi. Katliamla ilgili herhangi bir soruşturma yapılmazken, saldırının o dönem Güney Kürdistan'da kök salmaya çalışan El Kaide bağlantılı Ensar El Süne isimli çete örgütü tarafından yapıldığı belirtildi. Ancak saldırıların içerisinde Türk istihbaratı tarafından Güney Kürdistan'da kurulan Irak Türkmen Cephesi (ITC) çetesinin de olduğuna dair çokça bilgi kamuoyunda yer aldı.

Êzidîler 3 Ağustos 2014 katliamına kadar bu saldırıyı "son ferman" olarak isimlendiriyordu.

3 AĞUSTOS KATLİAMINDAN ÖNCE ŞENGAL'İN STATÜSÜ

Güney Kürdistan'da ağırlıklı olarak Duhok'un Şêxan ile Musul'un Şengal ilçeleri ve bunlara bağlı nahiye ve köylerde yaşayan Êzidî Kürtler, 1975 yılında Baas rejimi tarafından zorunlu iskana tabi tutuldu. Fermanlardan dolayı her zaman Şengal dağını mekan tutan Êzidîler, 1975'te zorla dağ köylerinden indirilerek dağın eteğindeki Xanesor, Til Izêr, Sinûnê, Siba Şêx Xidir, Koço ve Dugurê gibi 15 köye yerleştirildi.

2003 yılında ABD'nin gelmesi ve Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesi sonrası hazırlanan Irak anayasasının 140'ıncı maddesine göre Güney Kürdistan yönetimi ile merkezi Irak yönetimi arasında "tartışmalı bölge" olarak kalan ve 2007 yılında referandum yapılması öngörülen yerlerden biri de Şengal'di. Fakat referandum bir türlü yapılamadı.

Ancak Şengal Kerkük, Celewla, Xaneqîn Xurmatû gibi yerlere nazaran KDP'nin fiili olarak tek başına yönetimi elinde bulundurduğu bir bölgeydi. Kentin "güvenliği" KDP pêşmergesi, asayişi ve Irak federal polisi tarafından sağlanıyordu.

3 AĞUSTOS KATLİAMINDAN ÖNCE ŞENGAL'İN DURUMU

2003'ten sonra Şengal'in tek hakimi olan KDP, toplumsal geriliklerin tümünü korudu ve Êzidîleri çıkarları için kullanan şêxlik sisteminden sonuna kadar istifade etti. Êzidîlik inancını kendi çıkarları için kullanan ve toplum içerisinde bir kast sistemi kuran şêxleri destekleyen KDP, Êzidî toplumunu adeta bir kıskaca almıştı.

Êzidîlerin yaşadığı son katliama ilişkin ANF'ye konuşan YBŞ komutanlarından Tirêj Şengal, KDP'nin Şengal'de yarattığı sistem hakkında, "Her gideni pêşmerge yapıp maaşa bağlıyorlardı. Yiyin, için, maaşınızı alın ama düşünmeyin diyorlardı. Onur, özgürlük ve değerden bahsetmek gereksizdi onların yanında. Halk sonuna kadar örgütsüz ve eğitimsizdi" diyor.

'ÊZIDÎ TOPLUMUNDA KADIN HEP BASKILANMIŞTI'

Katliamdan önceki Êzidî toplumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Êzidî Özgür Kadın Meclisi (TAJÊ) üyesi Xoxê Dexîl, Êzidî toplumunda kadınların hep baskılandığını belirterek, "Kadının Êzidî toplumu içerisinde statüsü çok silikti. Yani Êzidî toplumuna göre kadın ne kadar baskılanır ve sessiz kalması sağlanırsa o kadar iyiydi! Ama buna karşı bir direniş de her zaman vardı. Ancak bu direniş çok bireysel kalıyordu. Fakat katliamdan sonra özellikle Rojava kadınları ve gerillayı gördükten sonra onların desteğiyle örgütlenmeye başladık."

3 AĞUSTOS KATLİAMINA DOĞRU

10 Haziran 2014'te DAİŞ çeteleri Musul'u işgal edince Musul'un bütün ilçelerinden çok Şengal için tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Çok daha öncesinde Şengal için uyarılarda bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın öngörüleri doğrultusunda PKK, Şengal dağına 12 kişilik bir grup göndermişti. (https://anfturkce.net/kurdistan/sengal-de-12-lerin-zafer-seruveni-82637) Tehlike yaklaşınca da PKK yönetimi KDP ile irtibata geçerek durumun ciddiyetinin uyarısında bulundu ve bölgeye güç gönderebileceğini iletti. Ancak KDP yönetimi PKK'nin bu çağrısını yanıtsız bıraktı.

11 BİN SİLAHLI GÜÇ VARDI

DAİŞ çeteleri, Musul'u ele geçirdikten sonra 16 Haziran günü de Şengal yakınlarındaki Türkmen kasabası Telafer'e yöneldi. Buradaki Şii Türkmenlerin büyük bölümü Şengal'e sığındı. Çetelerin Şengal'e saldırması artık an meselesiydi. Fakat KDP, bu durum karşısında tedbir alacağına Êzidî halkının silahlarını toplayarak, "biz sizi koruruz" diyordu. Daha sonra ortaya çıkan resmi verilere göre DAİŞ çeteleri Şengal'e saldırmadan önce "Şengal ve ona bağlı köy ile nahiyelerde pêşmerge, Güney Kürdistan Asayişi, Irak federal polisi, trafik polisi ve diğer siyasi partilerin silahlı güçlerinin sayısı 11 bin"di.

'PARA İÇİN BURADAYDILAR VE TEHLİKE GELİNCE KAÇTILAR'

YBŞ komutanlarından Tirêj Şengal, kentteki askeri güç hakkında şu bilgileri veriyor: "DAİŞ, Şengal'in etrafındaki yerleri bir bir aldığında bizler sıranın bize geleceğini beklemiyorduk. Çünkü Şengal'de pêşmergesinden Irak ordusuna kadar çok büyük bir güç vardı. Bizler onlara güveniyorduk. Onlar da sizi savunuruz diyorlardı. Ama saldırı başlayınca bırakıp kaçtılar. Neden bıraktılar diye sorduğumuzda ise birincisi onlara burayı kendi toprakları olarak görmüyorlardı, para için burada savunma görevi yapıyorlardı. Tehlike gelince de kendilerine gelen emirle bırakıp kaçtılar."

ÊZİDÎ GENÇLERİN SİLAHLARINA EL KONULDU

Şengal Özerklik Meclisi Eşbaşkan Yardımcısı Qehtan Xelîl ise KDP pêşmergelerinin katliamdan önce Êzidîlere ait ferdi silahlara el koymasına ilişkin şu bilgileri veriyor: "Şengal ile Telafer arasında KDP'nin bir sekteresi (kontrol noktası) vardı. DAİŞ gelince Êzidî gençlerin beraberlerinde getirdikleri tüm silahlara burada el konuldu. 'Biz sizi savunuyoruz, sizin silahlanmanıza gerek yok' denildi. Orada tüm silahlara el konuldu. Ama fermanda ise tek kurşun sıkmadan, tek şehit ve yaralı vermeden çekip gittiler."

YARIN: 3 Ağustos soykırım saldırıları, KDP'nin kaçışı, HPG ve YJA-Star'ın müdahalesi, YPG'nin Cezaa Rabia hattı boyunca açtığı insanlık koridoru, direniş ve kentin özgürleştirilmesi.