'Şırnak boşaltılarak kimlik kırımı gerçekleştirilmek isteniyor'

Şırnak’a ve diğer Kürt şehirlerinde yaşanan sokağa çıkma yasakları ve ablukanın bir soykırım planı olduğuna işaret eden HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, ‘’Şırnak'ın vekili olmak benim için bir ayrıcalıktır" dedi.

Özyönetim ilanından sonra Türk devletinin hazmedemediği ve ardından bütün güçleriyle saldırdığı Kürdistan’ın birçok şehrinden biri olan Şırnak ili 82 gün süren bir bombardımana karşı Kürt halkı tarihi bir öz direniş gerçekleştirdi. 3 aya yakın sokağa çıkma yasağı uygulanan kentte, sokağa çıkma yasağı ve sonrasında kentin yüzde 70’nin yıkıldı. Sokağa çıkma yasaklarının kaldırıldığı Şırnak'ta 2 yıldır fiili olarak abluka altında. Şırnak'ta yaşanan sokağa çıkma yasakları ve ablukayı HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez ANF'ye değerlendirdi.

Şırnak’a ve diğer Kürt şehirlerinde yaşanan sokağa çıkma yasakları ve ablukanın bir soykırım planı olduğuna işaret eden HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, ‘’Şırnak'ın vekili olmak benim için bir ayrıcalıktır. Şırnak’ın görkemli direnişine göre de yükü, sorumluluğumuz biraz daha fazladır. Her arkadaşımızın bu süreçte yükü fazlaydı.

Çözüm sürecinin bitimiyle birlikte başlayan 'yeniden çökertme' planı adı altında devletin Kürt halkına yönelik yeni başlatmış olduğu imha, inkar ve asimilasyon politikalarıyla yeni bir savaş sürecini getirdi. Bu savaş süreciyle birlikte en çok etkilenen yerlerden bir tanesi Şırnak oldu. Kürdistan'ın birçok şehri, ilçesi etkilendi ama Şırnak'ı ve ilçeleri baz aldığımızda buradaki uygulamalar çok farklı oldu. Çünkü Şırnak hep devlet, hükümet ve iktidar politikalarına karşı en çok baş kaldıran, direnen ve kendi değerlerini, Kürdistani yanını koruyan, Kürt kimliğini ve dilini koruyan bir şehrimizdir. Bunu bilip anlayan devlet kendi politikalarını stratejik olarak Şırnak'a çok farklı bir şekilde uygulamaya çalıştı. Bu politikalar 90'lı yıllardan günümüze bu şekilde sürdürüldü. Yani devletin çökertme ve imha politikasının ilk pilot bölgesi hep Şırnak olmuştur. Öyle bir süreç yaşadık ki Şırnak ve Şırnak'ın ilçeleri Cizre, Silopi ve İdil'de hükümetin devreye koyduğu savaş konseptiyle gelen yıkım, katliamlardan sonra HDP'nin neredeyse bütün yöneticileri gözaltına alındı, tutuklandı. Bu çöktürme planının bir adımıydı. Devlet bu şekilde Kürt siyasi alanını tasfiye ederek, siyasal soykırım ve imha planını gerçekleştirmeye çalıştı” diye konuştu.

‘OSMANLI’DAN BU YANA ŞIRNAK BASKI ALTINDA’

Halkın dayanışmacı ve mücadeleci ruhunu gören hükümetin Şırnak'ı hızlı bir şekilde boşaltmayı ve kimlik kırımı politikası ile yapısını bozmayı çalıştığına dikkat çeken İrmezkendi aralarında o dayanışma ve mücadeleci ruhu gördükleri için hükümet hızlı bir şekilde Şırnak'ı boşaltmayı ve kimlik kırımı yapısını bozmayı amaç edindiğini belirten İrmez, Şırnak'ta evrensel hak, hukuk ve ahlaka uygun olmayan politikaların devreye sokulduğuna dikkat çekti: İrmez şunları söyledi:

‘’Burada dünya tarihinde görülmeyen, aylarca süren sokağa çıkma yasağı adı altında bombardımanlar gerçekleştirildi. 11 ay boyunca halkımız bir yasakla başbaşa kaldı, şehrine giremedi, evine giremedi. Halkımız evsiz barksız bırakıldı, zorla göçertildi. Sonrasında istimlak ve yıkımın devam etmesi de bu politikanın devamıydı. Halka evlerinizi boşaltın tebligatların gönderilmesi gibi girişimler söz konusu. Hatta Şırnak'ı terk edin gidin diğer ilçelerde kalın, ev edinin gibi ithamlarda bulunulmuş. Bu gibi girişimlerle aslında Şırnak'ı boşaltmak istediklerini de ortaya koyuyor... Oysa ki Osmanlı'dan bu yana Şırnak halkı hiçbir zaman iktidar politikalarına boyun eğmemiştir. Osmanlı'nın 1900'lü yıllardan bu yana Şırnak'ta süre gelen politikalar, hükümetlerin buradaki halkta kimlik, kültür kırımı gerçekleştirmeye çalıştığını gösteriyor. Örneğin, Abdirehmanê Sor Kasrı'nı yıktılar ki, bu kasr Şırnak'ın direnişini anlatan, önemli tarihi sembollerden biriydi. Bu kasr Osmanlı'nın buraya girmemesi ve Türkleştirmemesi ve işgal etmemesi için yapılan stratejik bir yapıydı.”

‘BEKÇİ ADI ALTINDA AJANLAŞTIRMA SÖZ KONUSU’

1925 yılında Şeyh Sait İsyanı sonrasında uygulamaya konulan Şark Islahat Planı'nın 2017 konjönktürüne uyarlanmış politikalarının bugün devreye sokulduğunu belirten İrmez, İskan Kanunu'nun kentsel dönüşüm adı altında uygulamaya konulduğuna dikkat çekti.

İktidarların Kürt halkını asimile etme ve statüsüz bırakma politikalarına uygun olarak yasalar çıkarttığına dikkat çeken İrmez, "Bu planların başarılı olmadığını görünce halkı birbirine kırdırtmaya çalışıyorlar. Şırnak'ın il statüsünden düşürülmesi gibi suni gündemler oluşturulmaya çalışılıyor. Yine 'bekçi' adı altında resmi ajanlaştırmaya götürmek de yine bahsi geçen planın adımlarıdır. Polisin, askerin halkın içerisine giremediğini bilen hükümet bu gibi girişimlerle halkın içerisine sızmayı hedefliyor. Oysa ki Şırnak'ı bir karakola çevirmişler. Neredeyse devletin buradaki bütün kurumları beton setlerle çevirilmiş. Bu, şunu gösteriyor ki bu halktan çok korkuyorlar" dedi.

'ŞIRNAK HALKI BAŞEĞMEDİ'

AKP hükümetinin bütün bu baskılarına karşı Şırnak halkının kendi kimliğinden vazgeçmeden daha güçlü bir şekilde mücadelesine devam ettiğini vurgulayan İrmez şunlara dikkat çekti:

‘’Devletin bütün argümanlarını uygulamaya koyduğu, imkanlarını yönlendirdiği ve devreye soktuğu Şırnak ve ilçelerinde halk tüm bunlara ve yaşadığı insani olmayan kötü koşullara rağmen şehrini, evini terk etmemiş, kültürünü, dilini daha güçlü bir şekilde sahip çıkmıştır. Devletin zorla göçertme planı, halkın bu kararlı duruşuyla boşa çıktı. Devlet 90'lı yıllarda Kürdistan'da köyleri yakıp, halkı göçertmeye çalıştığında, halk batı metropollerine göç etmek zorunda kalmıştı fakat şimdi durum çok daha farklı. Bu defa şehirler bile bombalanıp yakılmasına rağmen bu halk kendi toprağını, evini bırakmadı, aksine daha çok güçlü bir şekilde mücadele verdi. Bu durum şunu gösteriyor ki artık; Kürt halkı eski baskılara boyun eğecek halk değildir. Her şeyin farkına varmış, örgütlenmiş, bilinçlenmiş bir halktır. Bunun diğer bir önemli duruşunu 16 Nisan'da gerçekleşen referandum seçimiyle bu halk ne istediğini ortaya koymuştur. Kürt halkı devletin 2 yıldan fazla süren bombardıman, katliam, işkence ve tutuklamalarına karşı 'biz boyun eğmeyeceğiz, bu dayatmalarını kabul etmeyeceğiz' şeklinde cevap vermiş oldu. Devletin tüm girişimlerine ve 'ya baş eğeceksin ya da baş vereceksin' dayatmasına karşı kararlı ve mücadeleci ruhuyla tavrını net gösterdi. Bu durum da devlette bir korku, bir sendrom oluşturdu.”

‘NİFAK TOHUMLARI ŞIRNAK'TA YEŞERMEYECEK’

Şırnak kentinin tıpkı 90'lı yıllar gibi ablukaya alındığını, yeni alınan bekçilerle kentin her sokağını gözetlemeye çalıştığına dikkat çeken İrmez, "Şırnak'a girmeden önce 2 ayrı kontrol noktasıyla sanki başka bir ülkeye giriş yapılacakmış gibi bir durum var. Sur'da hâlâ yıkım istimlak devam ediyorsa, Şırnak’ta da bu durum devam ediyor. Devletin gönderdiği tebligatlarla evleri boşaltılmasının istenmesi bir yana, halkın ciddi barınma sorunu da bulunmaktadır. Yüzde 70'i yıkılan Şırnak'ın devlet plan ve projelerine göre yüzde 10'luk bir bölümünde de bir yıkımın daha olacağı söz konusu. Yani başta Şırnak halkının mevcut belleğini silmeyi amaç edinmiş Şırnak'a özel bir proje planı oluşturulmuş. Ancak devletin istediği o nifak tohumları burada yeşertemeyecek. Çünkü bu halk daha güçlü, daha mücadeleci bir şekilde birbirine kenetlenmiş ve yardım, dayanışmasını hayata geçiriyor” dedi.

‘ER YA DA GEÇ KÜRT HALKI KAZANACAKTIR’

Zulmün de bir ömrünün olduğuna ve tarihin haklıyı da haksızı da yazdığına ve er ya da geç her şeyin gün yüzüne çıkacağına vurgu yapan İrmez, şunları söyledi:

‘’Devletin doğasıyla, insanıyla, mimarisiyle her yönüyle katliam gerçekleştirdiği Şırnak'ta HDP olarak, başta bu yaşanılanları, yaşatılanları her daim teşhir edeceğiz. Eş başkanları, yüzlerce yöneticileri tutuklanmış partimizin tüm bunlara rağmen halkın sahiplenmesiyle dimdik ayakta durmamız da başlı başına bu hükümete korku salıyor. Atanan kayyumlar, kapatılan yüzlerce kurum, gözaltılar ve tutuklamalar da devletin ne denli korktuğunun göstergesidir. Bu tutum halkın dayanışmasını, sahiplenmesini ortadan kaldırmak içindi. Lakin Halkların Demokratik Partisi ve halkımızın kararlı, mücadeleci duruşuyla yeniden, daha güçlü bir şekilde yoluna devam ediyor. Bizler hükümetlerden, iktidarlardan medet ummadık, ummayacağız. Çünkü doğrunun, vicdanın yolu birdir ve bizler halkımızla birlikte bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Gücümüz yettiğince halkımızın yanında olacağız ve omuz omuza her yükün altına gireceğiz.”

Tarihin haklıyı da haksızı da yazdığını belirten İrmez, "İnanıyoruz ki tüm acıların, zulümlerin, dayatmaların, baskıların bir ömrü, zamanı vardır. Zorla biat ettirmenin ne denli etkisiz olduğunun da bilineceği dönemler gelecektir. Yüzyıllardır acıya, zulme direnmiş bu halk artık neyin doğru, neyin de yanlış olduğunu biliyor ve bu şekilde kendi kimliğine sahip çıkıyor, çıkmaya da devam edecektir” diye konuştu.