Amed'deki yüzbinler: AKP'yi sandığa gömeceğiz

Amed'deki final mitingine katılan yüzbinler, AKP'yi yarın sandığa gömeceklerini belirtti. Mitingde sık sık “Hayır” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.

HDP’nin referandum çalışmalarının final mitingi Amed’de 5 Haziran (İstasyon) Meydanı’nda yüzbinlerce kişinin katılımıyla yapıldı. Mitingde  sık sık “Hayır” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları yankılandı.

Mitingde konuşan HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, “Hiçbir zaman diz çökmeyen Amed hoş geldiniz, selam olsun. Biz Amed ile gurur duyuyoruz. Amed ile birlikte Botan’a, Serhad’a selam olsun. Ankara’ya selamı yarın sandıklar açıldıktan sonra gönderiyoruz. Yarın Türkiye toplumunu, Kürt halkını ve Amed halkını yakından ilgilendiren referandum yapılacak. Bu referandumda sizler, bir partiye oy vermeyeceksiniz, milletvekili seçmeyeceksiniz, belediye başkanı seçmeyeceksiniz. Türkiye ve Kürdistan kendi geleceğini ve yarınlarını, özgürlüğünü oylayacak. Ve yarın tarihi bir gün. Bu kadar zulmün, acının, şiddetin ve baskının yoğun olduğu bir süreçte, seçilmişlerimizin rehin olarak tutulduğu, belediyelerimize kayyumların atıldığı bir süreçte, böylesi bir seçim herkesi ilgilendirir. En fazla Kürtleri ilgilendiriyor” dedi.

YARIN AKP’Yİ SANDIĞA GÖMECEĞİZ

Buldan konuşmasına şöyle devam etti:

“AKP son bir yıllık süreçte, Kürt halkına uygulamadığı zulüm, baskı ve şiddet kalmadı. Yarın Ankara’ya iyi bir mesaj vereceğiz. Onları sandığa gömeceğiz ve onların zulmüne ‘Hayır’ diyeceğiz. Yarın 18 maddeden oluşan anayasa taslağında, Türkiye halkları ve Kürtler iki tercihten birini seçecek. Ancak biz niye ‘Hayır’ dediğimizi, çok açık bir şekilde söylüyoruz. Niçin bu taslağı onaylamadığımızı, bir buçuk aydır şehir, şehir, ev ev anlattık. Bu meydanda bir kez daha hem size, hem de Ankara’ya anlatacağız. AKP ve MHP neden ‘Evet’ dediklerini tek bir cümle ile anlatıyorlar.

AKP/MHP’NİN ÜLKEYE GETİRECEĞİ TEK ŞEY İDAM

Dün cumhurbaşkanı açık bir şekilde söylediler; idamı getireceğiz dediler. Bu topraklara ölümden, kan ve gözyaşından başka getirecekleri olmadığı için, tutunacakları tek dalı idam olarak görüyor ve idam üzerinden siyaset yapıyorlar. Neden idam diyorlar; ortaklık yaptığı ve koalisyon kurdukları parti, Milliyetçi Hareket Partisi. AKP ve MHP’nin ülkeye getireceği tek şey idam.

DİRENEN KÜRT HALKINI KARŞILARINDA GÖRDÜLER

Sokağa çıkma yasakları ilan edilirken, AKP ve MHP’nin ortak olarak ifade ettiği; taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayacağız oldu. Taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakmazken, direnen milyonları görmezden geldiler. Onlar sokağa çıkma yasakları ile birlikte Sur’da ve Silvan’da direnen Kürtleri gördüler. Diz çökmeyen ve biat etmeyen bir halkı karşılarında gördüler.

KÜRTLER AKP’YE İYİ BİR DERS VERECEK

HDP’nin Eş Genel Başkanları, milletvekilleri, belediye eşbaşkanlarının rehin alındığı ve cezaevinde tutulduğu bir dönemde, binlerce insanın bu meydanda toplandığını Ankara’ya ciddi bir mesaj. Ankara bu meydanı ve coşkusunu görmeli, Ankara halkın direnişini yakından tanımalı. Yarın Ankara’ya, başta Amed olmak üzere tüm Kürdistan ve Türkiye’ye, ‘Evet’ diyecek kesimleri sandığa gömmek için saat saymaya başladık.

Kürt halkının yıllardır çektiği acıları, ödediği bedelleri, döktüğü gözyaşını herkes siyaset olarak kullandı. Kürdü yanına almak isteyen, benim gibi konuşacaksın dediler. Kürtlerin çoğunluğu ‘biz sizin gibi düşünmeyeceğiz, biat etmeyeceğiz’ dediler. ‘Evet’çilerin ve AKP’nin gözü Kürtlerde. AKP’yi iktidar yapan Kürtler oldu. 16 yıldır AKP’ye oy veren Kürtler, iktidar olmasını sağladı. Söz veriyoruz; yarın AKP’yi iktidardan düşürecek olan yine Kürtler olacak. Çünkü, 16 yıldır AKP’nin zulmünün, zorunun, şiddet ve baskı politikasının, artık çöplüğe gömülme zamanı gelmiştir. Artık AKP’yi sandığa gömmenin zamanı gelmiştir. Yarın Kürtler AKP’ye iyi bir ders verecektir.

ONURLU HİÇBİR KÜRT EVET DEMEYECEKTİR

Herkes oy pusulasını eline aldığı zaman, önce elini vicdanına koysun. Oy kullanmadan önce, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, tutuklu milletvekilleri ve belediye eşbaşkanlarını, Sur’u, Silvan, Cizre, Gever ve Xerabê Bava’yı düşünsün. Bunu düşünen Kürt, aksi bir oy kullanırsa bileklerimi keserim. Vicdanı ve onuru olan hiçbir Kürt referanduma ‘Evet’ demeyecektir.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan, Diyarbakır’a geldi. Kendi yaşadığı mağduriyet üzerinden timsah gözyaşları döktü. ‘Belediye başkanı iken tutuklandım’ dedi, sana sormazlar mı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları ve milletvekilleri nerede? Size sormazlar mı, bütün kentin seçilmişleri nerede? Kadınlar size Ayla Akat Ata ve Sebahat Tuncel’in nerede olduğunu sormaz mı? Bütün bunların hepsini sandık sonuçlarına göre soracaklar. Cizre’de vahşet bodrumlarında diri diri yakılan insanlarımızı, can çekişmeleri size sormaz mı? Elbette soracak. İşte bunlara hesap sorma günü yarındır.

YALANCISINIZ, HIRSIZSINIZ, HERŞEYE DARBE YAPTINIZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçime bir gün kala, bir kez daha HDP’yi karalama ve Kürtlerden oy almanın yolunu denemeye çalışıyor. Bugün, ‘HDP’nin paraları Kandil’e gidiyor’ diyerek bir yalan attı. Belediye eşbaşkanlarımız tutuklanırken de aynı yalanı söylediler. Araştırıp soruşturdular, hiçbir belediye eşbaşkanımızın ne bir hırsızlığını ve yolsuzluğunu bulamadılar. Sayın Cumhurbaşkanı’na soruyoruz; eğer bunu ispat etmezseniz istifa edecek misiniz, etmeyecek misiniz? Yarın ‘Hayır’ kazanacak ya o zaman istifa etmelisiniz. Yarın ‘Hayır’ kazandıktan sonra Türkiye’de konuşacak bir laf bulamayacaksınız. Çünkü hep yalan söylediniz, hep hırsızlık yaptınız, her şeye darbe yaptınız.

ÖCALAN ÖZGÜRLEŞENE KADAR MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK

Herkes 15 Temmuz akşamı yapılan askeri darbeden söz ediyor. Darbeye karşıyız, seçimle gelenin seçimle gitmesinden yanayız. Neden kimse AKP’nin darbelerinden söz etmiyor. Halkın seçtiği milletvekillerinin tutuklanmasının darbe olduğunu neden kimse sormuyor. Belediyelere kayyum darbe değil midir, neden kimse sormuyor. Sokağa çıkma yasağı ile evleri yakıp yıkmak darbe değil midir? Ama kimse AKP’ye bu darbeleri sormuyor. Amed’ten Ankara’ya soruyoruz; yaptığınız darbelerin hesabını ne zaman ve nasıl vereceksiniz? Sayın Abdullah Öcalan, milletvekillerimiz ve belediye eşbaşkanlarımız özgürleşene kadar mücadelemiz devam edecektir.

ZİNDAN DİRENİŞLERİNİ SELAMLIYORUZ

Sizin darbelerinizden dolayı insanlarımız cezaevlerinde açlık grevine yattılar. Onlar sizin baskı ve şiddet politikanıza isyan ediyorlar. Ancak içerdeler, tek yapacakları bedenlerini açlık grevlerine yatırmak oldu. Bütün yoldaşlarımızı selamlıyoruz. Adalet Bakanı’na sesleniyorum; cezaevlerinden çıkan tek bir cenazenin sorumlusu siz olacaksınız. Çözüm için diyaloga çağırıyoruz. Tüm sorunların diyalog ile çözüleceğine inanıyoruz. Çünkü biz barış, özgürlük ve demokrasi istiyoruz. Bütün bunları sandıktan çıkaracağımız ‘Hayır’ oyları ile sağlayabileceğimizi biliyoruz.

YARIN EMEKLERİMİZİN SONUCUNU ALACAĞIZ

Yarın güzel bir gün olacak. Herkesin umutlarının bir kez daha yeşerdiği gün olacak. Yarından sonra ülkede önemli değişiklikler ve dönüşümler olacak. Özgürlüklerin, demokrasinin, barışın ve kardeşliğin yolu açılacaktır. Türkiye’nin her yerinde bir buçuk aydır, Botan’da, Serhat’da ve Türkiye’nin her yerinde emek veren ve emek sarf eden her yoldaşıma binlerce teşekkür ediyorum. Yarın emeklerinizin sonucunu hep birlikte alacağız.”

BAYDEMİR: ÖZGÜRLÜĞÜ HAYKIRACAĞIM

Daha sonra halka hitap eden HDP Sözcüsü Osman Baydemir de şu hususlara dikkat çekti:

“Bugün bir kez daha özgürlük ve barışın kalesinde yüzbinler tek yürekte buluştu. Direnişiniz ‘Hayır’, özgürlüğün ve birlikte yaşamın çağrıcısıdır. Konuşma yapmayacağım, özgürlüğü haykıracağım. Öncelikle dün Enfal Katliamının yıldönümüydü, 200 bin insan katledildi. Bir kez daha Mele Mustafa’dan Şeyh Said’e, Sakine’den Mazlum Doğan’a, Kobanê şehitlerinden Kemal Kurkut’a Kürdistan şehitleri önünde saygıyla eğiliyorum. Alanı dolduran yüzbinlerin emeği boşa gitmeyecektir.

SANDIĞA GİDERKEN CİZRE BODRUMLARINDA YAKILANLARI UNUTMAYIN

Zulüm, baskı ve şiddet varsa, özgürlüğümüz birlikteliğimizde var. Yarın sadece bir referandum değil, aynı zamanda bir mahkemedir. Sandık başına gittiğimizde, unutmamamız gereken, sandık başına gittiğimizde nüfuz cüzdanı ve seçmen kağıdı elimizde olmalı. Ama Sur’da, Cizre’de ve Nusaybin’de insanların yatak odalarına yazı yazanları unutmayalım. Baro Başkanımız, özgürlük elçisi Tahir Elçi’yi unutmayın, yanınızda götürün. Şehirlerimizi tankla, topla yıkanları unutmayın. Taybet Ana’yı, Miray bebeği unutmayın yanınızda götürün. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ’ı, Fırat Anlı ve Gültan Kışanak ile tutuklanan bütün kardeşlerinizi unutmayın. Cizre vahşet bodrumlarından yakılan insanlarımız unutmayın, sandıklarda onların ahını alın.

NA DİYORUZ ANLAMIYORLAR

Bizleri baskı ve zulüm ile yok etmeyi düşünenlere, öyle bir siyasi harita Diyarbakır’dan çıkarın ki; onlara akıl parası olsun. Mühür sesiniz, onların kulağına küpe olsun. Bin bir emek ve çabayla, bütün sorunların insani ve diyaloga dayalı yöntemler ile çözülmesi için 80 milletvekili parlamentoya gönderdiniz. Setleri ve engelleri ortadan kaldırdınız, ancak gözleri doymadı. Milyonların iradesini tanımadılar. Yüzde 10 barajını aştınız, şimdi önümüze başka barajlar getiriyorlar. Karşı darbe ile yüzde 10 barajını yüzde 50’ye çıkarıyorlar. Kürdün dili yürütmeye dahil olmasın diye bunu yapıyorlar.

Sizlere soruyorum; bu paket “Gûr û rovî’ye”. Farklılıklarımıza dair bu pakette tek bir özgürlük alanı yok. Yalanla dolanla halkın iradesini kandıracaklarını düşünüyorlar. Fırsat senin elinde Amed. Darbe üzerine darbe yapıp, Diyarbakır’da ben belediye başkanı iken mağdur oldum diyenlere seslenelim; sizin mağduriyet edebiyatınız bu halk tarafından görülüyor, takkeniz düştü, keliniz göründü. ‘Na’ diyoruz anlamıyorlar, ‘Nê’ diyelim, ‘Çizo mêzo’ diyelim. Arapça zulümlerine ‘La’ diyelim.

YALANCININ MUMU 16 NİSAN’A KADAR YANAR

Amed Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atamak darbedir, darbe. Milletin iradesi Diyarbakır halkı sandık başına gidecek ve Yenişehir Belediyesi, Sur Belediyesi, Kayapınar Belediyesi, Bismil Belediyesi, Silvan Belediyesi, Lice Belediyesi, Kulp, Dicle, Hani, Kocaköy belediyelerine kayyum atanmalarına, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne ve kalesine kayyum atanmasına ‘Hayır’. Milyonlarca oyun sahibi, iradenin sahibi, darbe ve düşmanlık hukuku ile kayyum atanıyor. Düşman aynı düşman. Ben 10 yıl burada hizmet yaptım. Yalan söylüyorlar, ‘HDP’ye giden kaynak amacıyla kullanıyorlar’ deniliyor. Diyarbakır deyimiyle, yalancının.. Yalancının mumu 16 Nisan saat 17.00’ye kadar yanar. Bu iddianı ispat etmezsen, yalancısın. Havuç sopa politikası ile bu halk boyun eğmedi, bundan sonrada boyun eğmeyecek.

ZULÜM VARSA, ONA KARŞI DİRENMEDE VARDIR

Bir arada yaşamanın kapıları bir kez daha açılacak ve özgürce yaşamını imkanına sahip olacağız. Dayatmış oldukları sistemde, hem hakim hem savcı hem de cellat oluyorlar. Buna demokrasi diyorlar. 6 milyonun iradesi Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ aylardır tutuklu. Anayasa Mahkemesi’nin Balbay kararı var, buna sahip çıkamıyorlar. Çünkü Cumhurbaşkanı ‘O gazeteci çıkmayacak’ diyor. Bunların adalet anlayışı bu, kayyum yönetimi ve perspektifi, deli gömleği ile yönetmeye çalışıyorlar. Bu coğrafyanın hayallerinden vazgeçeceğini sanıyorlar. Zulüm varsa, ona karşı direnme vardır. Yüzde 50 barajını dayattıklarında, bu paket baskıyla zorla hileyle, yüzde 50’yi aştığında geriye kalan yüzde 50’i ne olacak. Önceki anayasalarda Kürdün varlığı ve kimliği ret edildi. Sonu ne oldu, isyan. Yarın sandık başında ret ve inkara ‘Hayır’ diyeceğiz. ‘Hayır’ diyenlerin cesareti var. Selahattin Demirtaş, ‘Cesaret bulaşıcıdır’ diyor. Cesaret nereden bulaştı bize, bu halkın direngen ruhundan bizlere bulaştı. Sandık başına gittiğimizde, sadece bir milletvekili seçmeyeceğiz. İki yıldır bize dayatılan onursuzlaştırma politikasına ‘Hayır’ diyeceğiz.

KARANLIKLARI DELEN GELENEKTEN GELİYORUZ

Ne diyor bakan; ‘İstedikleri duvara sırtlarını dayasınlar’ diyor. 4 duvar arasında olan bir gelenekten geliyoruz. Dört duvar arasında bütün karanlıkları delen geleneklerden geliyoruz. Cemile Abla 35 yıl sonra Neco’suna kavuştu. Necoların bayrağını bir kez daha şaha kaldırmak için Kürt halkı sandık başına gidiyor.

YARIN YALANLARINA ‘HAYIR’ DİYECEĞİZ

Bunların 3 Y’sine bir tane daha eklendi, o da yalan. Sandık başında onların yalanlarına ‘Hayır’ diyeceğiz. 14 yıldır iktidarlar, işsizlik onların takviminde en rekor düzeye ulaştı. Türkiye’nin genelinde yoksulluk üretme anlayışı ile karşı karşıyayız. Türkiye’nin batı yakasında her 4 gençten biri işsizken, Diyarbakır’da 5 gençten 4’ü işsiz. Gençlerimizin geleceği onların umurunda olsaydı, barış ve müzakere masasını devirmezlerdi. Bunlar aynı zamanda kadın düşmanı. Şêr şêr e, çi jin ê çi mêr e.
Bu halk nasıl ki zorla, baskıyla, ırkçılık ile baş eğmediğini sağladıysanız, insanlığı da öğreteceğiz.”

MİTİNG YÜRÜYÜŞ İLE SON BULDU

Mitingin son anına kadar yoğun yağışa rağmen alanı terk etmeyen binlerce genç, mitingin sona ermesiyle birlikte Ofis semtine doğru yürüyüşe geçti. Cezaevlerinde sürdürülen açlık grevi eylemlerini “Bijî berxwedana zindanan” sloganlarıyla selamlayan gençler, “Bijî Serok Apo” sloganlarını atarak Ofis semtine ulaştı. 

Miting gençlerin yürüyüşüyle son buldu.