Dağ Yolunda Güney Kürdistan'dan Notlar-1

İki MİT görevlisinin gerilla tarafından özel bir operasyonla alıkonulması Türk devletini şok etmiş, Türk devleti bundan YNK'yi sorumlu tutmuş ve yaptırımlara gidiyor.

Güney Kürdistan'da dağ yolundayım. Ağustos'un son günleri... Kürdistan dağlarının en güzel mevsimi sonbahara girmek üzereyiz. Havalar hala sıcak. Dağın serinliği Güney Kürdistan kentlerinin yanı başında... Uçaktan izlediğim Kürdistan dağlarında bazı bölgelerden dumanlar yükseliyor. Türk savaş uçaklarının bombardımanları sonucu sınır hattında ormanlar yanıyor. Sonra derin vadilerden akan Kürdistan ırmakları, dağlar ve kentler...

Derken Güney Kürdistan'dayız. Çölün sıcaklığı ve dağın serinliğinin kesiştiği yerde nefesimiz kesiliyor. Her şey çok sıcak. Öylesine sıcak ki katı olan her şeyi eritecek bir sıcaklık. Uçaktan iner inmez etrafıma bakınıyorum. Sıcak karşılamalar, selamlaşmalar ve hatır sormalardan hemen sonra konu siyaset. Burası Ortadoğu'nun orta yeri. Suriye, Irak, Türkiye, İran, Suudiler, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve tabii ki Kürdistan... Her şeyin her an biçim ve içerik değiştireceği bir coğrafya... Küresel güçlerin yüz yıllardır çözemediği bir denklemin mekanı.

Dünyada siyasetin ve siyasi gündemin, savaş ve çatışmaların en fazla iç içe geçtiği bölgede yazı yazmaya başlamak, yorum ve analiz yapmak çok zordur.

Dedik ya gündem yoğun. Kiminle konuşsak Musul-Telafer Operasyonu, Şengal'de demokratik özerklik ilanı, Rakka operasyonu, Güney Kürdistan'da 'bağımsızlık referandumu', ekonomik ve siyasi kriz, Kürdistan dağlarındaki savaş ve gerilla direnişi, İran-Türkiye görüşmeleri, Güney Kürdistan'da Türk özel kuvvetleri ve MİT mensuplarına yönelik operasyonlar vb. gündemler...

Süleymaniye'deki esnaf, işveren, diplomat ve gazetecilerle her sohbette ayrı bir haber ve yazı konusu var. Her birini not edip, bir yerden başlamam gerekir diyor ve önce o notlarımı ve izlenimlerimi sizinle paylaşayım istiyorum.

MUSUL-TELAFER OPERASYONU VE REFERANDUM

-Musul-Telafer operasyonu, Irak'taki DAİŞ'i temizleme yönünde önemli bir adım. Ama asıl meselenin Doğu Suriye ve genel olarak Suriye'de İran'ın kendi nüfuzunu artırma hamlesi diye yorumlar yapılıyor. Ama gidişat Kuzey ve Doğu Suriye'nin Irak'a açılan yeni kapılarının bölgede yaratacağı siyasi ve ekonomik etki büyük sonuçlar doğuracak. KDP'nin Türkiye güdümlü Rojava politikası da bu konuda büyük bir darbe yiyecek. Kuzey Suriye üzerindeki ekonomik ambargonun bölgesel ölçekte kırılacağı bir sonuç da olası...

-Şengal'deki Demokratik Özerklik, Irak ve Kürdistan ilişkileri açısından yeni bir hukukun oluşmasını sağlaması açısından önemli. Keza Güney'deki referandum tartışmalarında Kürdistani politikaların ve ulusal birlik çalışmalarında Şengal başlığı altındaki sorunların çözümü için iyi bir zemin ortaya çıkıyor.

-Ulusal Birlik çalışmalarında KCK ve KNK'nin hummalı bir çalışması var. Değişik bir atmosfer, gerçekçi ilişki biçimi ile Kürt örgütleri arasındaki birlik hukukunun oluşturulmasında adımlar atılıyor. Herkesin ön yargılı olduğu birlik çalışmalarında herkesin katılabileceği bir demokratik zemin oluşuyor. Bu Kürt ulusal birliğinin çalışmalarını izlerken Rakka, Şengal, Musul'daki gelişmelerden bağımsız ele almayın derim.

-Güney Kürdistan'daki ekonomik ve siyasi krizin gölgesinde Bağımsızlık referandumu... En önemli gündem. Herkes kendisine göre bakıyor. Bağımsız Kürdistan'a Kürdistani olan hiçbir kimsenin karşı bir sözü yok. Ama ulusal meseleleri kişisel ve dar siyasi çıkarlar için kullanan çevrelere şüphe ile bakanlar da az değil. Örneğin Güney Kürdistan parlamentosunun yıllardır toplamayan, parlamento başkanını Hewler'e sokmayan KDP-Barzani tarafının Referandum'u ertelemek için YNK ve Goran'a acil çağrı yapmasını özellikle Goran iyi karşılamamış. Goran'da diyor ki 'gelin önce Başkanlık seçimlerini görüşelim' Hal böyle olunca KDP suskunlaşıyor. Ama referandumun yerel ve dar ele alınmaması konusunda da önemli görüşler var. Irak-Kürdistan ilişkileri, bölge devletleri, Küresel güçlerin bu sürece müdahalesinde ilginç gelişmeler olabilir. Türkiye ve İran bu konuda özel mesai harcamakta ve değişik gündemlerin oluşma ihtimali de sözkonusu.

MİT ELEMANLARI ÖZEL OPERASYONLA YAKALANDI

-Ve şimdi gelelim gündemin en sıcak meselesine. Türk devletinin Güney Kürdistan'da gerillaya yönelik 'özel operasyonları' bu ara çok fazla gündemde. Ama tersi bir durum sözkonusu. Türk devleti dağlarda kentlerde baş edemediği, boyun eğdiremediği direnişçilere 'nokta operasyonları' ile psikolojik savaşı tırmandırıp yenilgisini gizleme peşinde. Ama durum hiç de Türk devletinin istediği gibi gitmiyor, gitmeyecek. İki MİT görevlisinin gerilla tarafından özel bir operasyonla alıkonulması Türk devletini şok etmiş, Türk devleti bundan YNK'yi sorumlu tutmuş ve yaptırımlara gidiyor. Oysa olayın olduğu tarihten bu yana Türk devleti gizli bir diplomasi yürütüyor. O kadar asker ve polis aylardır gerillanın elinde esir ve Türk devleti asker ve polis ailelerinin çığlıklarına, sivil toplum örgütlerinin çağrılarına sessiz. O asker ve polisleri yok sayıyor. Hergün onlarca asker ölüyor. Haber değeri bile görülmüyor da bu iki MİT üyesinin PKK tarafından alı konulması Türk devletini niye böyle kızdırmış olabilir ki! Sorunun yanıtı açık. Demek ki bu MİT elemanları üst düzey ve çok şey biliyorlar. Ve onların konuşmuş olma olasılıkları Hakan Fidan ve Tayyip Erdoğan'ı korkutuyor. Ki KCK yetkililerinin basına verdiği sınırlı demeçlere de bakılırsa 'ötmüş' olabilirler. Ama Türk devletinin bu iki MİT yetkilisi için Hewler'e geldikleri, Dışişleri Bakanı ve MİT müsteşarının korkudan otel dışına çıkamadıkları da gösteriyor ki Türk devleti; askeri, diplomatik ve siyasi bir yenilginin değişik bir biçimini yaşıyor. Ki bu konu ile ilgili daha derin ve özel bilgiler önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır.

Türk devletinin Avrupa'ya ve Güney Kürdistan'a saldığı ajan, çete ve tetikçilerinin kayıtlarının artık kolaylıkla ele geçtiği gerçeği var. Artık oturup saçma sapan yalan haberlerle yenilgisini gizleyen Tayyip Erdoğan ve ekibi düşünsün olasılıkları.

Ha dedik ya dağ yolundayız. Dağdaki bilgi ve duygunun kentlerdekinden çok daha güçlü olduğunu şimdiden görebiliyoruz. Öyle şeyler var ki devletin gizlediği, rezilliğin bin bir türü var. Süleyman Soylu, Hakan Fidan, TSK, Türk özel kuvvetlerinin, karakollarının içine girdiği rezillikleri de diğer yazılarda yazmaya devam...