Gerilla, Türk ordusunu denetimine alarak vuruyor!

Türk ordusunun bir yerde başarısızlığı varsa, orada başka bir zekanın hazırlık, inanç, sabır ve vuruş kabiliyetinden bahsetmek gerekiyor.

Son aylarda HPG, açıklamalarında sürekli olarak gerilla güçlerinin Türk askerlerini denetime alarak eylem gerçekleştirdiğini vurgulamakta.

Bu denetim nasıl sağlanıyor?

Aynı zamanda karşı güç üzerinde nasıl bir psikolojik etki yaratıyor?

Hatırlanacağı gibi daha önce ‘Türk ordusunun gizli birlikleri gerillaya av oluyor’ (link burada: https://anfturkce.net/kultur/tuerk-Oezel-birlikleri-gerillaya-av-oluyor-91764) adlı yazımda bazı hususları yazmıştım.

Ancak bu durum biraz daha farklı.

Böylesi bir eylem yapabilmek için sadece arazi hakimiyeti değil, karşı tarafın her türlü hareketine hakim olmak, hatta neler yapabileceğini hissetmek ve nasıl yapabileceğini öngörmekten geçiyor.

Gerilla birlikleri araziyi nasıl denetler?

Her şeyden önce gerilla birlikleri arazinin kuytu ve stratejik noktalarında konumlanarak genel araziye belli bir hakimiyet sağlar. Bu gerilla birliği iki kişi olabileceği gibi daha fazla da olabilir. Tamamıyla arazinin şekline ve konumuna göre kamuflaj olmuş bir gerilla birimini, Türk ordusunun son yıllarda önem verdiği ve geliştirmeye çalıştığı savaş teknolojisinin tespit edemeyeceğini rahatlıkla değerlendirebiliriz.

Tespit edilen bir Türk ordu birliği, daha doğrusu hareket ve çalışma tarzı denetime giren bir askeri birlik, bir saat, bir gün, bir hafta hatta bir ay bile takibe alınır, sürekli ve kesintisiz olarak izlemek için uygun yerlere konumlanma yapılır, zaman-mekan ve tarz detaylı olarak bilindikten sonra eylemin ne zaman yapılacağı kalır.

Bir nevi savaş, savaştan önce kazanılır sözünün tamı tamına uygulandığı, sabır ve dikkat isteyen bu takip çalışması, aslında yapılacak olan eylemin başarılı olup olmayacağının da sinyallerini rahatlıkla sunmaktadır. İyi keşif, iyi istihbarat, iyi eylemdir.

Yapılan bu eylem türleri genellikle yakın mesafeden yapılmaktadır. Bu yönlü yapılan eylemler sürpriz eylem olarak değerlendirilmekle birlikte karşı tarafı şoka uğratan ağır psikolojik etki de bırakır.

Geçmişten bugüne maddi koşulların ve düşünce yapısının değişmesi, savaşa da etkisini yapmıştır. İki tarafın karşılıklı hamleleri, birbirini boşa çıkarma durumu sadece silah ve mühimmat kapsamında değil, akıl ve psikolojik savaş temelinde de kendini göstermiştir.

Günümüz savaşlarında özellikle Türk Devleti gibi faşist ve katliamcı bir zihniyetle savaş hukuku dışında özel ve kirli savaş yürüten ülkeler, yaptıklarını gizlemeye ve başka bir kılıf ile göstermeye çabalarken, bu devletlere karşı asimetrik savaş uygulayan gerilla güçleri de bu kural tanımayan savaş biçimine karşı taktik zenginliğini çoğaltmıştır.

Türk Devleti, basın ve medya yoluyla psikolojik savaşını yönetirken, buna karşı gerilla güçleri bizzat savaş sahasında düşmanının psikolojisini bozmayı tercih etmekte. Gerilla, yaptığı her eylemde kendi hakimiyetini, kendi gücünü ortaya koyan bir tablo ortaya çıkarmaktadır. 

Bu ortaya çıkan psikolojiyi biraz daha iyi anlamak için bu habere bakmak yeterli olacaktır. ‘30 Temmuz 2017 Hakkari-Van karayolu emniyetini almak maksadıyla Çukurca ilçesi Testere Sırtları mevkiinde tertiplenen unsurların personel değişimi esnasında Deniz Piyade Sözleşmeli Er Semih Akyıldız (26), mevzileri terk ederken aynı birlikteki diğer personel tarafından bölücü terör örgütü mensuplarınca sızma yapıldığı zannedilerek yanlışlıkla vuruldu.’  Bu haber bile doğru yorumlandığında gerçekler daha net bir şekilde anlaşılacaktır.

Yukardaki haber bile HPG güçlerinin yapmış olduğu bu tür eylemlerin orduda nasıl bir ruh halini ortaya çıkardığını bizlere daha iyi anlatmaktadır. Sahadaki gerçekler böyle ortadayken hem fiziki hem de psikolojik olarak yıpranmış olan bir ordunun, her fırsatta, ‘inisiyatifin kendisinde olduğunu,  gerilla güçlerinin eylem yapamadığı’ yönündeki değerlendirmelerinin ne kadar gerçek dışı ve asılsız olduğunu bu vesile ile daha iyi anlamaktayız.

Gerilla güçlerinin taktik açıdan özellikle bu yıla damgasını vuran bu tarz eylemleri, Türk askerlerinde birbirine karşı güvensizliği pekiştirdiğini gösteriyor. Aynı zamanda çevresinde ne görürse canlı cansız demeden, hiçbir ayrım yapmadan, rastgele yaylım ateşi açması da bir tedbir biçimi değil daha çok ne yapacağını bilemeyen çaresiz bir askerin ruh halinin silah çatması olarak değerlendirilmeli.

Öz güvenini yitirmiş, savaşamayacak düzeye gelmiş, ama büyük devlet, büyük ordu safsatasıyla kendini kandıran, on yıllardır gerilla karşısında yürüttüğü onlarca taktik gelişime ve teknolojik gelişime rağmen hüsranı yaşamaktan kurtulamayan bir ordu gerçekliği mevcut.

Konumlandığı kuleler ve binalarını gelişmiş savaş sanayisi ile savunmaya çalışan, halen dağlarda gerilla gibi yaşayıp gerillaya darbe vuracağına inanan, ajanlaştırdığı binlerce insanı seferber eden, teknik takip sistemini izleme ve kayıt sistemini ormanlarda uygulayan bir devletten bahsediyoruz. Kendi doğal askeri tedbirlerini alan bir devletin, her seferinde gerillayı isyan eden ‘bir avuç topluluk’ veya ‘terörist’ olarak lanse etmesinin nedenini de sanırım anlıyorsunuz. Türk ordusunun bir yerde başarısızlığı varsa, orada başka bir zekanın hazırlık, inanç, sabır ve vuruş kabiliyetinden bahsetmek gerekiyor. Bu da karşı tarafın savaştaki taktik zenginliğini akıl ve inançla gerçekleştirdiğini gösterir.

Sonuç itibariyle HPG güçlerinin yapmış olduğu bu tür eylemler Türk ordusunu epey zorlamakta. Sürekli olarak, ‘keşif uçaklarımız vasıtasıyla hareket edemiyorlar, her an denetimimizdeler’ yönündeki beyanları tersten okumakta da fayda var. 24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana 6 bini aşkın asker ve polisi öldüren bir gerilla ordusu böylesi bir rakama nasıl ulaştı? Kısa bir süre önce bilançoda yayınlanan rakamlar bile kimin kimi denetime aldığını açık bir şekilde göstermekte.

Makinelere dayalı savaş yürüten Türk Ordusuna özel savaş medyasıyla değnek rolü olmaya çalışan AKP hükümetine karşı, insana ve dolayısıyla zeka ve inanç buluşmasının gücüne dayanan gerilla güçleri ise ‘insan en büyük tekniktir’ sloganıyla bölgedeki hakimiyetini kanıtlarcasına savaşmaya devam etmekte.