Güney Kürdistan'dan Notlar-İZLENİM

Kürdistan'da Sonbaharın renkleri kendisini kentin kıyılarındaki dağ havasından ele veriyor. Her mevsimin dağ hali güzeldir de ama en güzel renkler Eylül ile birlikte kendisini gösterir Kürdistan'da...

Şehir sokaklarında büyük alış-veriş merkezlerine inat hala seyyar satıcılar dağ köylerinden getirdikleri incirleri, üzümleri, taze cevizleri, rengarenk ve lezzetli sebzelerini sergiliyor. Yoksulluğun artık kader olmadığı ama hala insanların yoksulluk içinde olduklarını gösteren çok kare var. Ama onlar kendi emeği ile ayakta kalmanın onurlu olduğunu biliyorlar.

Evet, Güney Kürdistan'da siyaset ve toplum gündemi gerçekten yoğun. Ve Kürdistani gündemler artık tek parça ya da tek örgüt üzerinden yürümüyor. Herkes Kürdistani olan her gelişme ile ilgili. Güney'deki bağımsızlık referandumu kadar, MİT üyelerinin alıkonulması, Rakka ve diğer gelişmeler burada da toplumun gündeminde. Ama gelin size bu yazıda sonbahara girilirken bu kadar yoğun bir gündemin içinde unutturulan ya da gölgede kalan ekonomik kriz ve yoksulluktan söz edeyim.

2000'li yılların başından itibaren neredeyse her yıl Güney Kürdistan'a geldi. Değişimin toplumsal, siyasi ve ekonomik özelliklerini gözlemlemeye çalıştım. ABD'nin Irak müdahalesi sonrası Güney Kürdistan'daki durum daha fazla önem kazandı. Kendi parlamentosu, özerk, federatif yapısı oluştu. Siyasi olarak Güney Kürdistan kendisini farklılaştırdı. Ancak ekonomik olarak, durum öyle değil. Görsel olarak yükselen binalar, lüks oteller, oto galerileri ve zamanla mantar gibi biten büyük Alış Veriş Merkezleri Güney Kürdistan'ın hem otantik güzelliklerini tehdit ediyor hem de tüketim çılgınlığının varacağı noktayı gösteriyor.

Hewler, Süleymaniye gibi iki merkez siyasi olarak giderek farklılaşırken, rekabetlerini "görkemli binalar ve alışveriş merkezleri" üzerinden kendi üstünlüklerini gösterme çabasında hala ısrarlılar. Ve pazarlara bakınca rahatlıkla görülüyor ki Süleymaniye'de İran'ın tüketim malları, Hewler'de ise Türk malları baskın. Otomobil ve teknik pazarından Çin... Üretim için kurulan tesisler ise hala göze batacak bir özellik taşımıyor. İş ve yatırım açısından da gastronomi, alışveriş merkezleri, oto galerileri ve cep telefonu piyasası çok işlek gibi görünüyor. Bunda büyük kazanç sağlayanlar ise büyük partilerin politbüro yetkilileri ve çevresi. Güney Kürdistan'da hala büyük bir fabrika ve üretim tesisinin kuruluşunu gösteren ya da bir alışveriş merkezinden daha fazla gündem oluşturan fabrika kurulmuş değil.

Büyük su kaynakları, toprak ve enerji potansiyeline rağmen hala dışarıdan gelen ürünlerle tüketim yapılıyor. Geçtiğimiz yıllarda toplumu geren, büyük gösterilere neden olan ekonomik kriz ise hala bitmiş değil. "Yastık altı" birikimler ve dönemsel sıcak para girişi ile toplumun "öfkesi" hafifletilmiş ve referandum taktiği ile gündem biraz farklılaştırılmış. Ama Güney Kürdistan'ın bağımsızlığının garantisinin böyle dönemsel taktiklerle gündem farklılaştırılması değil. Kendi öz kaynakları ile ekonomik olarak bağımsız olamayan, kendi kendine yeterli bir kaynak oluşturamayan yapı ve ülke neresi olursa olsun başkalarının bağımlılığına konu olacak gerçeği ise hala tartışmaktan uzak. Zaten İran ve Türkiye'nin bu konudaki tavırları ve yine Irak merkezi hükümetinin "bunların paraları kesilirse" diye başlayan cümleleri ile hangi mesajları verdiği yeterince açık değil mi!

Tabii ki bağımsız ve özgür Kürdistan. Ama demokratik ama toplumsal ekonomisini üretimin merkezine koyan yapısal politikaları temellendirmeden, askeri olarak kendisini bir bütün güvenceye almadan gündelik politikalarla toplumu oyalamanın büyük tehlikelerinin olacağını da söylemek de fayda var.

Hala Kürdistan'ın bir toprak haritası yok. Su kaynaklarının kullanımı, tarım ve hayvancılık konusunda ilerleme bir yana kendisini gündelik tüketim ilişkileri ile sınırlandıran bir gerçeklik var. Şimdi siyasetin genel gündemini, sıcak gelişmeleri bahane edip toplumu tüketim çılgınlığının eline bırakmak, Kürdistan'ın geleceği açısından iyi sinyaller vermez. Hala Güney Gençliği, savaş olmamasına rağmen kendisini Avrupa'ya atma çabasında. Çünkü kendisine gelecek bulamadığı düşüncesinde.

Öyle sosyal medyada Kürdonot kesilenlerin, masa başından baktığı Kürdistan ile gerçek Kürdistan'ın özelliklerinin ne olduğunu bilmesi gerçekten mesele. Ve bu nedenle futbol fanatik taraftarları gibi bir partiye angaje olup "milliyetçilik" yaptığını düşünenlerin iyi görmesi gerektiği nokta bu. Kürdistan'daki beyin göçü, gençliğin hedefsizliği, aşırı tüketim kültürünün Kürdistan'ı tehdit ettiğini iyi bilmeli. Bu nedenle Kürdistani olanın Kürdistan toplumu ile iç içe, toprağı ile barışık ve gelecek kurgusunu Kürdistan üzerinden yapması ve bunun bilincini oluşturmanın önemini iyi kavramak durumunda.

Öyle çöl tozunun savrulduğu kentlerin ortasına camlı plazalar ve büyük alışveriş merkezleri, oteller dikerek, birkaç otomobil alıp yolları anlamsız kalabalık kılarak bağımsızlık zor gelir. Kendi toplumunu kendi öz kaynakları ile üretimin içine çeken, toprağına, suyuna, dağına, ormanına sahip çıkan bir anlayış ile Kürdistan hem bağımsız, hem özgür hem de daha güzel olur...