GÖRÜNTÜLÜ

‘Halep’te öncü bir rol üstleniyoruz’

YPJ Halep Komutanı Zozan Hêvî, Astana görüşmelerine ilişkin; ‘Davet edilmediğimiz, katılmadığımız ve temsil edilmediğimiz hiçbir toplantı sonucunu tanımayız’ dedi.

 

YPJ Halep Komutanı Zozan Hêvî, gelişmelere ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

Halep’in doğusu uzunca bir süre El Nusra, Ahrar El Şam gibi El Kaide grupları başta olmak üzere, Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) çetelerinin işgali ve saldırıları altındaydı. Ancak Baas Rejimi ve Rusya’nın koordineli hamleleri ile Halep’in doğusu çetelerden arındırıldı. Halep’te şu an son durum nedir?

Suriye savaşı altıncı yılını geride bırakmaya hazırlanıyor. 2011 yılında başlayan halk ayaklanmalarının uluslararası ve bölgesel güçlerce farklı çıkarlar uğruna terörize edilmesiyle birlikte ağır bir savaş durumu ortaya çıktı. Halep de bu savaşın merkezlerinden biri oldu. Savaşın yıkıcılığından halklarımızın etkilenmemesi adına Halk Savunma Birlikleri (YPG/YPJ) olarak savunma görevini üstlendik. Şexmeqsud ve Eşrefiye mahallelerinde halklarımızın savunmasını üstlenerek savaşı bu alanlardan uzak tutmaya çalıştık. Halep’in tümünün yaşanılamaz bir hal aldığı dönemde YPG/YPJ güçlerinin savunmasını yaptığı Şexmeqsud ve Eşrefiye savaştan kaçan Halepliler için güvenli ve yaşanabilir bir alan haline geldi.

Ne yazık ki bu güvenli alan birçok kez ağırlıklı olarak DAİŞ ve SUK çetelerinin saldırılarına maruz kaldı. Halklar için güvenli bir liman olan Şexmeqsud ve Eşrefiye işgal edilmek, Kürtsüzleştirilmek istendi. Kürt halkı ve bu alanlara sığınan Halepliler çete gruplarının saldırılarına hedef oldu. Halklarımız katledildi, işkencelerden geçirildi. Ancak hiçbir gücün saldırılarına boyun eğmedi. YPG/YPJ savaşçıları ile omuz omuza diz çökmedi, direndi. Sonunda kazanan halklarımız oldu. Direnen, canını feda eden YPG/YPJ güçleri oldu.

Suriye devleti ve Rusya’nın geliştirdiği hamle sonucunda Halep, SUK çetelerinden arındırıldı. Tabi bu dönemde bizim de kimi hamlelerimiz oldu. Özellikle Halep’in doğusunda birçok mahalle YPG/YPJ güçlerinin özgürleştirme operasyonları sonucu SUK çetelerinden tamamen temizlenerek özgürleştirildi.

Bıraktığınız yerden devam ederek şunu soralım; Neden bu hamleyi yapmaya ihtiyaç duydunuz? Bu dönemde yaptığınız hamleler hangi esaslara dayalı olarak başlatıldı?

Devlet ile SUK çeteleri arasındaki çatışmalar nedeniyle Halepliler yoğun olarak Şexmeqsud mahallesi ve denetimimizdeki alanlara sığınıyordu. Sığınan Halepliler, SUK çetelerinin işgali altında bulunan mahallelerinin özgürleştirilmesini istiyordu. Öte yandan Halep’in doğu mahallelerinde altı yılı aşkın bir süredir SUK çetelerinin işgali altında olan mahallerde yaşayan halklarımız bize daha önce yaptıkları özgürleştirme çağrılarını artırdı. Özellikle de SUK çetelerinin artan baskılarından dolayı.

Biz de Halk Savunma Güçleri olarak Halep halkımızın bu çağrılarına cevap olmak istedik. Ve SUK çetelerinin işgali altında bulunan Halep’in doğu mahallelerine yönelik özgürleştirme operasyonlarına başladık. Güçlerimiz birçok mahalleyi SUK çetelerinden temizleyerek özgürleştirdi. Yani Halep’te son süreçte gerçekleştirdiğimiz hamleler halklarımızın çağrıları üzerine başlatıldı ve çok kısa bir sürede zaferle sonuçlandırıldı.

Son süreçte Halep’in doğu mahallelerinde özgürleştirilen alanlarında daha önce durum neydi? Şu anda durum nedir?

Yıllarca SUK çetelerinin işgali altında olan bölgede halk baskı, zulüm gördü. Herşeyleri talan edildi. SUK çetelerinin bölgeyi ilk işgalinden bu yana kendi sözde İslam kanunlarını zorla, baskıyla ve işkenceler ile halka dayattı. Uygulamaya koyduğu bu kanunları zorla kabul ettirdi.

Şuna dikkat çekmek istiyorum. SUK çeteleri kadınlara yönelik özel uygulamalar devreye koymuştu. 9-16 yaş aralığındaki kız çocuklarının çete üyeleri ile zorla evlendirilmeye çalışılmasından tutalım da kadınların recm edilmesine, sokağa dahi çıkamamasına kadar.

SUK çeteleri, işgal sonrası kentte okulları kapatmış, kendi dünya görüşü çerçevesinde şeriat eğitimi veren medreseler kurmuştu. Bu kurumlarda şeriat eğitimi gören çocuklara kin ve nefret aşılanıyordu. Çocuklara sözde şeriat ve cihat dersleri veriliyor ve çocukları ilerleyen süreçlerde terör eylemlerinde kullanıyorlardı.

Şu an için özgürleştirilen alanlardaki durumu özetleyecek olursam; Özgürleştirdiğimiz mahallelerde halkımız yaralarını sarıyor. SUK çetelerinin yarattığı tahribatı gidermeye çalışıyor. SUK çetelerinin işgali altında sokağa çıkamayan kadınlar yaşamı yeniden örgütlüyor. İnsanlarımız, her şeyden ziyade artık özgürce nefes alabiliyor.

YPJ olarak Halep’in doğu mahallelerindeki özgürleştirme operasyonlarında nasıl bir rol ve misyon üstlendiniz?

Kadınlar, Rojava Devrimi ve devrimci savaş pratiğinden öğrendikleri ile her hamlede olduğu gibi bu hamlede de öncü bir rol ve misyon üstleniyor.

Çok önemli, anlamlı ve altı çizilmesi gereken bir nokta da kadınların bu hamleye öncülük ve komuta etmesidir. YPJ’nin bu özgürleştirme operasyonlarına katılması ve öncülük etmesi hem kadınların hem de tarihin, YPJ’ye yüklediği misyondan kaynaklıdır. Çünkü biz her şeyden önce kadınız. Kadın savunma gücüyüz. Kadınların bize yüklediği tarihsel görev ve sorumluluklarımız var. Nerede olursa olsun ezilen her kadını korumak, kadın kimliğini korumak YPJ’nin birincil görevidir. Özgürleştirme operasyonlarında YPJ sadece SUK çetelerinin kadınlar üzerindeki baskısını değil, kadının özgürleştirilmesini temel almıştır. SUK çetelerinin kadını yok etmeyi esas alan zihniyetini yok etmeyi kendisine hedef olarak belirlemiştir. YPJ olarak bu hedefe Halep’in doğusundaki özgürleştirme operasyonları ile büyük ölçüde ulaştığımızı söyleyebilirim. Ayrıca şunu belirtmekte de fayda var; YPJ’nin kadını yok etmeyi esas alan zihniyetle hesaplaşması bitmemiştir. Mücadelemiz mutlak zafere kadar devam edecek.

Kısa bir süre önce Kuzey Suriye Kurucu Meclisi ikinci toplantısını gerçekleştirdi. Bu toplantıda Demokratik Federal sistemin toplumsal sözleşme maddeleri onaylandı. Demokratik Federal sistemi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halklar, Rojava Devrimi’nin askeri ve siyasi pratiklerle halklar için yegane çözüm projesini ortaya koyduğunu gördü. Kanton sistemi, demokratik özerklik sistemi bunlardan bazıları. Halklar bu sistemi benimsedi ve daha kapsayıcı olması için demokratik federal sistemde karar kıldı. Demokratik federal sistem iktidarın değil, halkın, toplumun sistemidir. Rejim ile sözde muhalefetin iktidar kavgasına karşı tüm Suriye halklarının hak ve özgürlüklerini savunan yegane çözüm projesidir. Herkesin bunu böyle okuması gerekir.

Merkezi despotik bir iktidar ve zihniyet yerine demokratik federasyon her bölgenin ve orada yaşayan halkların iradelerini ortaya koymaktadır. Demokratik federal sistem halkların karar gücü olduğu bir sistemi ifade ediyor.

Demokratik federal sistem; etnik, dinsel ve mezhepsel sorunları da çatışmaya değil, barışa dönüştürecek, halklar arasında ortak yaşamın temelini güçlendirecek somut bir adımdır. Bu anlamda Demokratik Federal sistem Rojava ve Suriye halklarının her alanda yaşadığı tüm sorunlara çözüm olabilecektir.

Yakın zamanda Rusya öncülüğünde Astana’da, İran, Türk devleti ve destekli SUK çeteleri arasında ‘Suriye’deki krize çözüm’ adı altında toplantı gerçekleştirildi. Suriye halklarının tek temsilcisi konumundaki Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ve Demokratik Suriye Güçleri (QSD) davet edilmedi. MSD ve QSD’nin devre dışı bırakıldığı bir toplantıdan sonuç alınabilir mi?

Öncelikle 23 Ocak tarihinde yapılan Astana toplantısının, uluslararası ve bölgesel güçlerin güdümünde sahnelenen toplantının, bir oyundan ibaret olduğunu ve toplantının başarıya ulaşamadığını ifade etmem gerekiyor.

Yakın bir zamanda altıncı yılını geride bırakacak olan savaş sürecinde birçok toplantı gerçekleşti. Bugüne kadar yapılan bütün toplantılara bakıldığında, Suriye rejimi de dahil bütün uluslararası ve bölgesel güçlerin krize çözüm bulma konusunda samimi olmadığı görülecektir. Ne yazık ki, bir kez daha görüyoruz ki Suriye halklarının tek temsilcisi konumundaki MSD ve QSD toplantıya davet edilmedi. Ancak bu durum yeni bir durum da değil bizler açısından. Hatırlarsanız daha önce Cenevre I–II–III toplantıları yapıldı. Buna ek olarak Viyana, Paris, Riyad’da kimi toplantılar gerçekleştirildi. Kürtler ve dostları bu toplantıların hiçbirine davet edilmedi. 

Peki Suriye’deki krize çözüm bulunabildi mi? Hayır. Yaptıkları toplantılardan hiçbir sonuç alamadılar. Suriye’deki savaş daha da şiddetlendi. İnsani kriz daha da büyüdü. YPJ olarak şunu çok net bir şekilde belirtiyoruz; davet edilmediğimiz ve katılmadığımız, temsil edilmediğimiz hiç bir toplantı sonucunu tanımayız. 

YPJ olarak bütün halklarımıza çağrımız; demokratik ve federal bir Suriye’nin inşası için devrimci mücadeleyi yükseltelim.