GÖRÜNTÜLÜ

‘HAYIR’ın kazanacağından kesinlikle umutluyuz’

HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, anayasa referandumu için koşulların oluşması gerektiğini belirterek ‘hayır’ kampanyasına bir seferberlik gözüyle bakılması gerektiğini söyledi.

Saray, AKP ve MHP’nin diktatörlük rejiminde anlaştığı yeni anayasa değişikliği geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclis kurulundan geçti. Yeni anayasanın uygulanması için Nisan ayında en az yüzde 51 evet oyuyla halk oylamasından geçmesi gerekiyor. Yeni bir rejim inşa etmek isteyen AKP, bu rejime her ne kadar ‘partili cumhurbaşkanlık’ sistemi dese de cumhuriyet rejiminin yıkılıp yerine dünyada eşi benzeri olmayan yetkilerle donatılmış bir ’başkanlık’, diğer adıyla ‘tek adamlık’ rejiminin inşa edilmek istendiği aşikar. ANF’ye konuşan HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, gündemdeki ‘partili cumhurbaşkanlık’ rejimini değerlendirdi. 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın, başkanlık sistemini 7 Haziran 2015’te dillendirerek niyetini o zamandan beri belli ettiğini belirten Ertan, “Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğu zaman zarfında seçim mitinglerine katılarak ‘400 milletvekili verin bu iş huzur içinde çözülsün’ demişti. Bu söylemi aslında ne kadar tehlikeli bir politika izlediklerinin bir kanıtıdır. Tabi Erdoğan tüm çabalarına rağmen istediği sonucu elde edemedi. AKP tek başına iktidar olamazken HDP de yüzde 13’le Türkiye’nin üçüncü partisi oldu. 400 milletvekili istemesinin nedeni 366 milletvekili ile anayasayı değiştirme yetkisini eline almaya çalışmasıdır. Tekrar iktidar olabilmek için ülkeyi kaosa sürükledi. Barış sürecinin bitirilmesine neden olan Ceylanpınar’daki iki polisin öldürülmesi dahil tüm katliamların araştırılmasını önerdik, AKP hepsini reddetti” ifadelerini kulandı. 

‘HALKIN İHTİYAÇLARI DOĞRULTUSUNDA ANAYASA YAPILMALI’ 

Erdoğan’ın istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda değil halkın gerçekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda anayasa veya rejim değişikliği yapılması gerektiğine aktaran HDP’li vekil Bedia Özgökçe Ertan, “OHAL döneminde bile derdimize derman olabilecek bir şeyin anayasa olduğunu düşünüyorsak, elbette meclis irade olarak yeni anayasa yapabilir. Zaten biz de mevcut anayasanın bir darbe anayasası olduğunu ve mutlak surette değiştirilmesinden yana bir partiyiz” dedi. 

2013 yılında 4 partinin bir araya gelerek Anayasa Uzlaşma Komisyonu adı altında yeni anayasa çalışmaları başlattığını ve 60 madde üzerinde uzlaşma sağlandığını aktaran Ertan, AKP’nin bu emekleri elinin tersiyle çöpe atarak, kendi bildiğini okuduğunu söyledi. Birlikte bu halkın gerçeklerini ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak bir anayasa değişikliği yapılması gerektiğinin altını çizen Ertan devamla şunları söyledi: “Tabi bu yol tercih edilmiyor. Halkın anayasayı tartışmasına dahi izin verilmiyor. Bir gecede AKP ile MHP kapalı kapılar ardında gizli anlaşıp yeni anayasa değişikliğini karşımıza çıkardılar. Meclis genel kuruluna gelen maddeler görüşüldüğü sırada meclis televizyonunun yayını bile kesildi ve halk görmesin, duymasın diye her yola başvurdular. Yasama, yürütme, yargı tüm erkler tek bir kişide toplanacak şekilde birleştirilerek, o tek kişiye inanılmaz sınırsız, önü alınamaz yetkiler bahşedildi. Tek kişi olarak seçilecek olan Cumhurbaşkanı kesinlikle yargılanamayacak.” 

‘ANAYASA REFERANDUMUNUN KOŞULLARI OLUŞMALI’

Bedia Özgökçe Ertan, anayasa referandumunun yapılması için koşulların oluşması gerektiğini, bunun da herkesin fikirlerini özgürce ifade etmesiyle olabileceğini söyledi. Günlerce, haftalarca süren; forumlar, paneller, televizyon programları, seminerler, tartışma ortamlarının yaratılması, kampanyaların yürütülmesi gerektiğini aktaran Ertan; ‘’Herkesin neden ‘hayır’ dediğini özgürce dile getirmesi gerekiyor. Ya da herkesin neden ‘evet’ dediğini özgürce söyleyebilmesi gerekiyor. Daha ötesi neden sandığa gitmek istemediğini söyleyebilmelidir. Seçmenin bunları rahatlıkla düşünebileceği ve kendini ifade edebileceği bir ortam olmadır. Bunların tamamı OHAL gerekçesiyle engelleniyor. Böyle bir ortamda anayasa yapmak çok tehlikeli ve meşru değildir” ifadelerini kullandı.

'AKP İKTİDARININ MEŞRULUĞU SORGULANIYOR'

AKP iktidarının hem içerden hem de dışarıdan meşruluğunun sorgulandığını belirten Ertan, sandıktan çıkan halkın iradesine saygı gösterilmemesini gerçek bir meşruluk problemi olarak niteledi. Hendekler ve barikatlar bahane edilerek belediyelere kayyum atanmasını halk iradesine bir saldırı olarak değerlendiren Ertan, “Devletin asıl meselesi, Kürt halkının yerelde de olsa, genelde de olsa asla söz sahibi olmasını istememesidir” şeklinde konuştu. 

Kürt illerinin kendileri için ayrı bir öneme sahip olduğunun altını çizen Ertan, referandumda sandığa gitmenin önemine vurgu yaptı: “Kürt illerinde ‘Hayır’ diyerek getirilmek istenen diktatörlük rejime karşı bir set olabiliriz. Eğer ‘evet’ denilirse bu AKP’nin şu ana kadar bizimle ilgili bütün politikalarını kabul etmek anlamına gelir. Sandığa gitmemek de aynı anlama gelmektedir. AKP iktidarının tam da isteği doğrultusundadır. Özgürlüklerimiz için hayır demeliyiz. Yaşam hakkımız için hayır. Diktatörlüğe karşı hayır deme potansiyeline sahibiz ve daha öncede bunu defalarca başardık. Hayır demek yeni bir sürece evrilmektir çünkü böyle gitmez.” 

‘KAMPANYA ÇALIŞMAMIZI SOKAK SOKAK YÜRÜTECEĞİZ’

Bedia Özgökçe Ertan, neredeyse tüm basın kurumlarının AKP’ye çalıştığına dikkat çekerek, hayır demenin bir insanlık görevini olduğunu ve bu kampanyayı bizzat partinin yürütmesini beklemeden herkesin birbirine anlatması gerektiğini söyledi.

Ertan son olarak şunları söyledi: “Bizler ev ev sokak sokak dolaşarak var gücümüzle neden hayır dediğimizi ve neden sandığa gidip hayır oyunu kullanılması gerektiğini halkımıza anlatacağız. Kesinlikle çaresiz değiliz. Bizler Kürt halkı olarak bir seferberlik gözüyle bakmalıyız. Sandığa gitmemek evet demekle eş değerdir. Hayırın kazanacağından kesinlikle umutluyuz çünkü halkımız eminim ki bu süreci iyi görüyor ve değerlendiriyor. Bütün tartışmaları bir tarafa bırakıp birbirimize sarılıp dayanışma içerisinde olmalıyız. Hayırda hayır vardır. Hayır deyin Siyabend û Xece kavuşsun. Hayır deyin halklarımız nefes alsın. Özgürlük bizlerindir. Gelecek bizim çocuklarındır ve mutlaka kazanacağız.”