GÖRÜNTÜLÜ

Hesen: Ortadoğu’da sınırlar değişirken Kürtler birlik olmalı

YNK Kürdistan Parlamenteri Hesen, “Bölge devletleri Kürtlerin birlik olmasını istemiyorlar. Güney ve Rojava parçalarının özgürleştirilmesi diğer parçalara da önemli katkılar sağlayacaktır” dedi.

YNK Kürdistan Parlamenteri Diler Mustafa Hesen, Musul ve Rakka operasyonlarının durum ve bu kentlerin özgürleştirilmesinin ardından öngörülen değişimler, Türk devletinin Güney Kürdistan’a asker göndermesi ve ulusal birliğinin önemini ANF’ye değerlendirdi.

Musul operasyonun gidişatı hangi düzeyde ve sonuçları ne durumda ayrıca DAİŞ’in Musul merkezde direneceğine söyleniyor. Bu söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Musul kenti iki yüz yıldır dünya güçlerinin çelişkilerini kapıştığı bir yer. Musul şehri tarihte 12 kez işgal edildi ve kurtarıldı. Bu kent 2014’ten itibaren de DAİŞ tarafından işgal edildi. DAİŞ’in eline geçtikten sonra bölge halkı çok zarar gördü. Operasyon başladığından günümüze kadar DAİŞ’in hareketliği Musul çevresinde sınırlandırılmış durumda. Biz Irak ordusuyla ve istihbaratıyla ortak hareket ediyoruz. Musul’un gelecekte nasıl ve kimler tarafında yönetileceği konusunda bir anlaşmaya da varılmamış daha. Musul, Kürdistan toprağına girmektedir ve nüfusunun yüzde otuzu da Kürtlerden oluşmaktadır. DAİŞ saldırdıktan sonra Irak sınır bölgelerini peşmerge korudu.

Bu savaşta çok sayıda kayıp verdik. Dokuz bine yakın yaralı, bin 500’e yakın da şehit verdik. Buna rağmen peşmerge halkı ve kendi sınırlarını korumaya devam edecektir. Irak Anayasasının 140. Maddesine göre Kürdistan toprakları olan topraklar DAİŞ’ten peşmergeler tarafından alınmış durumda. Tarihte Kürdistan sınır Musul kentinde Irak devleti ve Osmanlı arasında her zaman sorun çıkmıştır. Bu çelişki halen devam etmektedir. Şimdi DAİŞ Musul merkezinde kalmıştır. DAİŞ’in şehir merkezinde direneceği iddia ediliyor ama bu direniş koalisyon güçleri, Irak ordusu ve peşmerge güçleriyle bu direnişte kırılacaktır.

DAİŞ’in güçlerini Musul’dan Rakka’ya çektiği söyleniyor. Bu doğru mu, eğer doğruysa bunun nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bana göre öyle değil. Musul DAİŞ için önemli bir mevzidir. Onun koruyacaktır. Eğer DAİŞ Musul’da kırılırsa Rakka’nın alınması o kadar zor olmayacaktır. Bunun için Musul’da direnişi geliştiriyor. Burayı elinde tutmak istiyor. Koalisyon güçlerine göre Musul operasyonuyla birlikte Rakka operasyonunun başlaması DAİŞ’in her iki cephede savaşamayacağı tahmin edilmektedir. Rakka, Musul’a destek güç gönderemeyecek ve aynı zaman da Musul’da destek güç Rakka’ya gönderemeyecektir. Onun için Musul’da direnecektir. Musul düşerse, Rakka da kolay düşer.

Musul ve Rakka’nın özgürleştirme operasyonları Kürtler için önemi nedir?

Musul operasyonunda Kürtlerin yer alması Kürtlerin önemini ortaya koymaktadır. Kürtler bundan gurur duymalıdır. Fransa ve Amerika ve diğer batılı ülkeler DAİŞ tehlikesi ile yüz yüze olduklarını söylüyorlar. Onlar karşı duruyorlar da neden Kürtler yer almasın ki bu operasyonda. Musul’un DAİŞ’in eline geçmesiyle birlikte stratejik konumundan kaynaklı Bağdat ve Hewler tehlike altına girdi. Musul’un düşmesi ile birlikte bu tehlikeler ortadan kalkacaktır. Şimdi önceki gerginlikler ortada görünmez ikin Musul özgürleştikten sonra Irak hükümeti ve uluslararası güçleri ile yeni bir sürece girmiş olacağız.

Musul özgürleştikten sonra sınırlar yeniden yapılandırılacak. Ama bu paylaşımda Kürtler nasıl bir hak elde edecek belli değil. Şii ve Sünniler var ve bunların arkasında devletler var. Şiiler Musul’u Irak hükümetinin yönetmesini istiyor, Sünniler Ninova’nın başkent olmasını istiyor. Kürtler ise, Şengal diyorlar. İşte bu operasyon bu konularda hiçbir anlaşma yapılmadan çelişkiler bir kenara bırakılıp bu operasyon yapılmaktadır. Şimdi bu aralıkta Kürtler nasıl çıkacak belli değil. Beyaz Saray sözcüsünün söylediğine göre Irak böyle kalmayacak, parçalanacak. Bahsi edilen ülkeler Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan devletlerdi. Sistemleri iyi gitmedi ve savaş gelişti. Belki de DAİŞ bu siyasi boşluktan faydalanarak çıkmıştır. Sünni ve Şii mezhepler arasında bu boşluğu değerlendirme girişiminden kaynaklı taraflar arasında savaş çıktı. Amerika geldi Saddam’ı devirdi iyi bir sistem kurmak için olduğunu söyledi. Bazı hesapları yanlış yapmak DAİŞ gibi örgütlerin çıkmasına neden oldu. Şimdi bu savaşta uluslararası güçler toprak paylaşımında Kürtleri için ne bırakacaklar bilinmiyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda Ortadoğu’da ittifaklarımız olsaydı şimdi daha fazla imkanlar olacaktı. Savaşlardan sonra ittifaklar verilen sözler yerine getirilmeyebilir. Bunun için Irak hükümetinin Kürtlerden hak talep etmesinden korkuyor. Aynı zamanda Kürtlerin de bu konuda kaygılar var. İmzalanmış bir anlaşma yok. Ne olacağı belli değil.

Ortadoğu’da bu değişimler Kürtlerin haklarında nasıl bir olanak sağlayabilecek. Hangi sonuçlar Kürtler nasıl etkiler?

Kürt sorununun tarihten bu döneme kadar hep oyunlar oynandı. İngilizler ve Osmanlılar Kürtleri hep ekonomik, sosyal kültürel olarak soykırımdan geçirmek istemiştir. Kürtlerin liderlerini katlettiler. Bu da Kürt hareketleri arasında birlikteliği sağlamamada ciddi etkisi olmuştur. Çoğu zaman ele geçen fırsatları kaçırmalarının nedeni birincisi, Kürtlerin şansının olmaması ikincisi ise, Kürtler kendi birlikteliğini oluşturmadıklarından kaynaklıdır. Tarihte iyi biliyoruz, dünya devletleri Birinci Dünya Savaşında Kürtleri Mustafa Kemal’e sattılar. Sonra da İngilizler geldiğinde ise Musul’u Sünni Araplara sattılar. Ruslar Doğu Kürdistan’da Mahabbad Kürt Cumhuriyetini İran’a sattı. Cezayir anlaşmasıyla birlikte Kürt hareketlerinin silahlı güçlerini İran ve Irak devletlerine sattılar. Bütün Kürt güçleri bu uluslararası güçlerin senaryosunu görmeli birlik oluşturmalıdırlar. Kürtlerin parlamenteri olmalı, halkın hükümeti olmalı, parti yasaları değil, halkın anayasası olmalı, profesyonel bir askeri güç oluşturmalıdır. Kürtlerin düşmanı kim dostu kim bu belli değil. Yarın dost bildikleri düşmanı olabilir. Bunlar üzerinden Kürt güçleri bu fırsatı geri tepmeden birlik oluşturmalıdırlar. Kürtler parçalı olursa dış devletlere göre giderse ancak Kıbrıs gibi devletleri olur, ama birlik olurlarsa başarma şansları olabilir.

Türk devleti HDP Eş Başkanları ve vekillerini tutukladı. Sizce Türk devleti bu vekilleri tutuklayarak ne yapmak istiyor? Amacı nedir?

Siyasi İslam projeleriyle gelenler ilk başlarda kendilerini ılımlı uzlaşmacı olarak gösteriyorlar. Ama bugün AKP siyaseti gösteriyor ki bunların hepsi aldatmacadır. Kendi gerçek yüzlerini ortaya çıkardılar. Osmanlı Türk devletinin tarihi Kürtleri ezmek yok etmek üzerine gelişmiştir. Bu baskılara karşı Kürtler akıllı davranarak kendini siyasi askeri anlamda bir güç oldu ve parlamenter sistemde kendini yürütme düzeyine getirdi. Biz savaşla uluslararası devletleri götürecek değiliz ama siyasetimizle Kürtlerin kazanımlarını sağlamlaştırabiliriz. Türkler Kürtleri kötülüyordu ama DAİŞ’e karşı savaştan sonra dünya Kürtleri Türklerin tanıttığı gibi tanımıyor artık.

Kuzey Kürdistan’da Kürtler sivil siyaset yapıyorlardı, parlamentoya 80 vekil gönderdiler, AKP darbe yaptı. İkici kez 60 vekil gönderdi. AKP bu dönem de her zaman çok Kürtlere karşı soykırım politikalarını sürdürecektir. Buna karşı Kürtler mücadelesinden taviz vermeyecektir. Kürtler dünyada tanınan bir dönemde. Kürtleri kötü, bazı Türk devletini iyi sana uluslararası güçler bugün kimin kötü kimin iyi olduğunu gördüler. YNK olarak biz demokratik siyasetten yanayız, HDP’nin başarısıyla birlikte hükümette yer almasını istiyorduk. Halen de umudumuz var HDP daha çok gelişecek. HDP vekilleri tutuklanacaklarını biliyorlardı. Tarihte olduğu gibi Kürt liderlere yaptıkları gibi onlara yapacaklarını biliyorlardı. Bölge ve uluslararası güçler de Türkiye devletinin üzerine baskı kurmalıdır. Çünkü Türkiye DAİŞ’e yardım ediyor.

Güney Kürdistan partileri HDP’lilerin tutuklanmasına karşı tepkilerin yazılı olarak gösterdiler. Buna karşı pratik anlamda ne yapmalılar?

Yazılı olarak bunu kınadığımızı açıkladık. Daha sonra genel anlamda eylemler gelişti. Diğer partilerle birlikte uluslararası güçlerin AKP’ye karşı tavır almasını sağlamalı ve bu politikalardan vaz geçmesi için çaba sarf edilmelidir. Şimko Şıkak, Şex Mahmut Berzenci’nin yardımına gitti. Mele Mustafa Barzani Mahabbad Kürt Cumhuriyeti’nin yardımına gitti. YNK Rojhilat Kürdistan’a gitti. DAİŞ’in saldırısıyla birlikte Rojhilat, Kuzey ve Rojava’dan Kürt güçleri DAİŞ’e karşı savaşmaya geldiler, halen Kerkük’te Celawla’da savaşmaktadırlar. Kürtlerin ortak yardımlaşması her zaman vardı. Kürtlerin sorunu içi sorundur, dış devletler ile çözülmez.

Bu dönemde ulusal birliğin önemi ne kadar öne çıkmalıdır?

Kürtler birlik olmamıştır. Bölge devletleri Kürtlerin birlik olmasını istemiyorlar. Güney ve Rojava parçalarının özgürleştirilmesi diğer parçalara da önemli katkılar sağlayacaktır. Bu dönemde parlamentoda yer almak önelidir. Ulusal kongre Kürt halkının istemidir, siyasi partilerin çelişkileri bırakmıyor ki ulusal birlik kongresi oluşsun. Tüm taraflar bu çelişkilerden derhal uzak durmalıdır.

Türk askerinin Güney Kürdistan’a geçtiği söyleniyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye askeri daha önce de Güney Kürdistan’ın 16 yerinde üst yerleri vardı. Ama şimdiki durum faklıdır. Neden farklıdır? Çünkü bugün Kürtlerin kazanımı her zamankinden fazla olduğu için farklıdır. İşgalci Türk devleti işbirlikçileriyle birlikte diğer güçleri zayıflatmak için Güney Kürdistan’a gelmektedir. Şimdi Türkiye kendine PKK’nin Şengal’de bulunması ve özgürleştirilmesi ve Musul operasyonuna katılma korkusu, ayrıca Rojava’da DAİŞ barbarlığının saldırıları kırılması Türkiye’yi korkutmaktadır. Neden korkuyor kendi geleceği için korkuyor. Onun için tekçi zihniyeti savunmaktadır. Kürtler buna karşı direnecektir.