Hewsel’de ağaçlar yerine “cazibe merkezi” yükselecek

Mardin Kapı, Kırklar Dağı ve Yenikapı üçgeninde Dicle Nehri’nin yanı başında sessiz sedasız yeşeren 8 bin yıllık bir cennet, rant uğruna yok edilecek!

2015 yılından bu yana UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesi’nde bulunan Hevsel Bahçeleri, 644 Sayılı KHK’nin 2. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendi ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 9. maddesi gereği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayı ile 28 Aralık’ta “Özel Proje Alanı” ilan edildi. Projenin kamuya duyurulması ve askıya çıkması gerekmesine rağmen o günden bu yana proje hakkında herhangi bir açıklama yapılmadığı gibi tarih ve ekoloji de ayaklar altına alınmakta.

Hitit, Hurri-Mitani, Asur, Arami, Urartu, İskit, Med, Pers, Makedonya, Part, Ermeni, Roma, Sansani, Bizans, Emevi, Abbasi, Şeyhoğulları, Hamdani, Mervani, Selçuklu, İnaloğulları, Nisanoğulları, Artuklu, Eyyubi, Moğol, Akkoyunlu, Safavi ve Osmanlı uygarlıklarının izlerini taşıyan Hewsel Bahçeleri yayıldığı 10 bin dönümlük alanla Antik dönemlerden bu yana şehrin “tahıl ambarı” olarak kullanılmış.

YERYÜZÜNDEKİ CENNET: HOSER

Güzelliği ve bereketi ile birçok efsane ve türküye konu olan Hevsel Bahçeleri’nin isminin Hoser (sık ağaçlıklı yer) kelimesinden türediği söylenir. Rivayete göre Hz. Muhammed Mirac’a çıkarken sık ağaçlıklı bir yer görür ve “Cennet burası olmalı” der. Bir başka rivayete göre ise Hevsel kelimesinin kökeni Esfel (hor görülen, alçaltılan) kelimesidir. Nusaybin’de İrani güçlerin önünden kaçıp Amed’e sığınmak isteyen kırk bin kişi şehre alınmayıp, şehre uzak bir noktada iskâna zorlanır. Bundan dolayı buraya yerleştirilen halka Esfel denilmiştir. Halkın şehre alınmayışı ve beraberinde gelen geçim zorlukları kendilerini ekmeye-biçmeye yönelterek bu bahçelerin ortaya çıkartmasına neden olmuştur.

HEWSEL BAHÇELERİNDE 180’DEN FAZLA KUŞ TÜRÜ YAŞIYOR

Önemli Doğa Alanı (ÖDA) içerisinde yer alan ve kuşların göç yolu üzerinde bulunan bahçelerde Kum kırlangıcı, Küçük Akbalıkçıl, Tarla Çitnesi ya da tarla Kirazkuşu, Saksağan, Kukumav, Yalıçapkını, Puhu, Kızıl Şahin gibi 180’den fazla kuş türünün yanı sıra Susamuru, Kirpi, Sansar, Kızıl Tilki, Yabandomuzu, Sincap, Kertenkele, Yılan, Kurbağa ve dünya üzerinde sadece Fırat ve Dicle nehirlerinde yaşayıp yumurtalarını Dicle Nehri kıyısındaki kumullara gömen Fırat kaplumbağası (Rafetus euphraticus) en sık görülen hayvanlar arasında sayılabilir.

14 HEKTARLIK ALAN SAHTE RAPORLARLA YERLEŞİME AÇILACAK

Dicle Nehri’nin asırlardır taşıyıp getirdiği alüvyal topraklar üzerinde yeşerip, sürekli sel ve taşkın tehlikesi altında bulunan Hewsel Bahçeleri, ekolojik, coğrafi ve tarihi yapı göz önünde bulundurulmadan Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından ‘Özel rekreasyon alanı’ olarak ilan edildi. söz konusu proje çerağaçlar yerine cami ve ‘cazibe merkezleri’ kurulacak. 32 hektarlık alanı kapsayan ‘Suriçi imar koruma projesi’nin 14 hektarı Jeolojik Etüd Raporunda yapıya yasaklı bölge olarak geçmesine rağmen bu raporlar bakanlık tarafından ‘yerleşime uygun alan’ olarak değiştirilmiştir.

2014 YILINDA DA AYNI SÜREÇ YAŞANDI ANCAK DİRENİŞ KAZANDI

Benzer bir süreç 2014 yılının Mart ayında da yaşanmış ve Hewsel Bahçeleri, yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ‘yapı rezerv alanı’ ilan edilmişti. Ancak başta gençler olmak üzere Amed halkı gerek 8 bin yıllık tarihe sahip çıkmak gerekse ekolojik düzeni korumak adına Hewsel Bahçeleri’nde çadırlar kurup direnişe geçmişti. Sadece Amed’den değil Kürdistan ve Türkiye’nin farklı şehirlerin yüzlerce insanın günler süren ekoloji ve tarih nöbeti sonucu Hewsel Bahçeleri kıyımdan kurtulmuş ancak iki yıl sonra 15 Temmuz darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL’e dayanan hukuksuz yetki kullanılarak bugün Hewsel’i talan projeleri yine gündeme getirildi. Söz konusu projenin yaşama geçirilmesi ile yüzlerce hayvan doğal ortamından koparılarak beton bloklar arasında yaşam mücadelesi vermeye mahkum edileceği gibi şehrin ciğeri olarak nitelendirilen ormanlık alan da rant uğruna yok edilecek.