GÖRÜNTÜLÜ

Kerimi: Tüm Kürtler 'HAYIR' demeli, zindanların sesi olmalı

Kürtlere 'HAYIR' oyu kullanma çağrısı yapan Siyasetçi Ali Kerimi, KDP’nin AKP’ye verdiği referandum desteğine de tepki gösterdi ve “Bu büyük bir utançtır” dedi. Kerimi, Kürtlere her yerde açlık grevindeki tutsakların sesi olmalarını da istedi.

Kürt Siyasetçi ve Aydın Ali Kerimi, Pazar günkü referanduma ilişkin değerlendirmede bulundu...

'DİKTATÖRLÜK BÖLGEYE DE ZARAR VERİR'

Türkiye’nin Abdülhamit'ten bu yana birçok farklı anayaSA süreçlerinden geçtiğini, Atatürk döneminden 1982 faşist darbe sürecine kadar da birçok kez anayasada değişikliklerin yapılarak, bu sürecin 2010’a kadar sürdüğünü belirten Kerimşi, 2010 değişikliğinin de Erdoğan diktatörlüğü için anayasal anlamda ilk adım olduğunu söyledi. 
Kerimi, AKP’nin iktidara geldiği günden beri merkezileştirme siyaseti izlediğini, bunu da Türkiye’de koalisyon hükümetlerinin kısa süreli olmalarına dayandırdığını, ancak özünde amacın diktatörlük olduğunu söyledi. 

Yeni anayasa referandumuyla gücü eline alan Erdoğan’ın kriz zamanlarında olduğu gibi normal zamanlarda da tek başına her türlü kararı alma yetkisine sahip olacağını belirterek, bu sistemin Fransa ya da ABD başkanlık sistemine benzetilmesinin de büyük bir yalan olduğunu söyledi. 

Kerimi şöyle konuştu:

"Fransa’daki ya da ABD’deki gibi bir sistem öngörmüyorlar.  ABD’de de başkanın diktatör olmasının önünü alan birçok kurum ve yapı var. Ama Türkiye gibi bir devlette Ortadoğu kimliğiyle ABD sistemini getireceğini söylemektir insanları kaygılandıran, çünkü dediğim gibi giderek tek kişi hakimiyetine dayalı bir sistem geliştiriyorlar. Aksine eğer referandumda 'Evet' çıkarsa Türkiye kısmen Avrupa ve demokrasiye çevirdiği yüzünü tekrar karanlığa çevirecektir ve demokrasi adına büyük kayıplar yaşayacaktır. Zaten anayasa değişiklik maddelerine baktığımızda tüm maddeler Erdoğan’a askeriyeye, bürokrasiye, parlamentoya her türlü müdahale, bunlara dair karar verme yetkisi veriyor. Bu da tüm Türkiye bireyleri için, Türkiye’nin geleceği için, hatta Ortadoğu ülkeleri için büyük tehlike yaratıyor. Çünkü bu sistem sadece faşist diktatörlük öngören bir sistemdir ve ateşi tüm Ortadoğu’yu yakacaktır.”

'EVET ÇIKARSA ÇÖZÜM ŞANSI BİTER'

Erdoğan’ın öngördüğü bu sistemin Kürt halkı açısından olduğu kadar Türk halkı için de tehlikeli olduğunu ifade eden Kerimi, 'Evet' çıkmasının yeni bir kör savaş anlamına geleceği ve Türk halkının sadece kendi geleceklerini değil, çocuklarının ve torunlarının geleceğini de ateş vermiş olacağını belirtti.

Kerimi, bu durumda sürecin gelişme olasılığına ilişkin ise şunları belirtti:

"Aynı şekilde, son yıllarda Türkiye’de oluşan Kürt sorununun demokratik çözüm imkanı da tümden ortadan kalkacaktır. Belirsiz bir dönem başlayacak ve Türk halkı da bilmeli ki, her zamankinden daha fazla kendi çocuklarının cenazelerinin kendilerine dönmesine neden olacaktır. Dilerim böylesi bir karara 'Evet' demezler. Eğer referandumda 'Hayır' çıkarsa bu durumda Kürt sorununun çözümü yeniden gündeme gelebilir. Erdoğan ve Binali Yıldırım yeniden gerçeği görmek zorunda kalırlar. Şimdi bunlar bunu bildikleri için her şeyi bir senaryo halinde geliştirdiler. Darbenin gelişimi de böyle oldu. Erdoğan bu darbeyi kendisi bir plan dahiline geliştirdi. Halka, 'eğer benim dediklerime onay vermezseniz hep böyle darbelerle karşı karşıya kalırsınız' mesajı verdi. Sonrasında HDP eş başkanları, milletvekillerinin de tutuklanması da bu senaryo çerçevesinde gelişti. Çünkü bu şekilde karşılarındaki muhalefeti ortadan kaldırdılar ve bu şekilde halkta engelsiz şekilde algı yaratmayı amaçladılar. Şimdi her karar Erdoğan’ın köşkünde alınıyor. Aslında Erdoğan iki yıldır tek karar gücü durumundadır.”

'EYLEMLERLE ZİNDANLARA DESTEK OLUNMALI'

Zindan direnişlerine de dikkat çeken Kerimi, tüm Kürt halkı olduğu her yerde direnişleri sahiplenmeye çağırdı.

Zindan direnişçilerinin sesi olmanın sadece Kuzey Kürtlerinin sorumluluğu olmadığını, tüm Kürtlerin her yerde zindanlara ses vermesi ve eylemleriyle destek vermesi gerektiğini belirten Kerimi, şöyle devam etti:

"Şimdi Kuzey Kürdistan’daki aydınlar ya da özgürlük hareketleri her zaman büyük mücadele içinde olmuşlardır. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki özgürlük ve demokrasi için büyük bedeller ödemişler. Hatırlayalım, PKK kendi öncü kadrolarını barış için Türkiye’ye gönderdi. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da sorunların demokratik yollarla çözümü için bunu yaptı. Türk, Kürt, Ermeni, Süryani ve diğer tüm halkların bir arada barış halinde yaşaması için bunu yaptı. Bunu görmezden gelemeyiz. O açıdan bugün cezaevlerinde yürütülen açlık grevleri de aynı derecede büyüktür ve anlamlıdır. Buna sahip çıkmak gerekir. Aynı şekilde bugün HDP’lilerin tüm baskılara rağmen yürüttükleri mücadele de Türkiye’deki iktidarı ciddi anlamda zorlamaktadır. Halkın her yerde sahip çıkması gerekir. Herkes bilmeli ki şimdi bu açlık grevlerinde olanların hepsinin gözleri kendi kardeşlerinin yürüteceği mücadelededir. Sadece Kuzey için değil, tüm Kürdistan parçaları için bu geçerlidir. Onun için herkes olduğu yerde sahip çıkmalı. Çünkü onların amaçları kutsal bir amaçtır. Onlar özgürlük için bu greve girmişler.”

'KDP’NİN ERDOĞAN'A DESTEĞİ UTANÇ VERİCİ'

KDP’nin ve kendisine bağlı bazı kesimlerin Kuzey Kürdistan'da Erdoğan diktatörlüğüne destek çalışması yürütmelerine de tepki gösteren Kerimi, “Bu utanç verici bir durumdur" dedi. 

Siyasetçi Ali Kerimi, KDP ve Barzani Ailesi'nin bu yaptıklarına karşı Güney Kürdistan'da on binler halinde zindan direnişlerine ses verilmesi gerektiğini söyledi ve şunları ekledi:

"Yönetimi elinde bulunduran partiler bu direnişlerin sesi olmalıdır. Şimdi KDP ve Barzani Ailesi gidip açıktan Erdoğan’a destek veriyor. Gece gündüz çalışıp Erdoğan diktatörlüğüne destek istiyorlar. Bu kabul edilemez, utanç verici bir durumdur. KDP ve Barzani Ailesi bunu nasıl yapabilir? Aslında yarın öbür gün burada geliştirmek istedikleri sistemin altyapısını hazırlıyorlar. Erdoğan’a destek vermek bir yana Kuzey Kürdistan’da en ufak acı duyan Kürdün acısını hissetmek gerekirdi. Aydınlar, siyasiler ulusal birliğin, duygusunun gelişmesi için mücadele etmeliler. Rojava’ya da aynı şekilde sahip çıkılması gerekiyordu. Şimdi bunları yapmak bir yana KDP gidip Rojava’ya ambargo uyguluyor, hendek kazıyor. Erdoğan diktatörlüğünün gelişimi için mücadele ediyor. Herkesin bunu görmesi ve karşı durması gerekiyor.”