DOSYA

Kobanê'de zafere giden bir hafta...

Yaşamı ve özgürlüğü için ölümü alt edenler, unutulmayacak direniş destanının yolcuları, bu yolculuğu zafer ile taçlandıracak son adımlar için harekete geçiyor…

Kobanê'de Aralık ayı ortalarında başlayan Kobanê Kurtuluş Hamlesi ile kentte önemli bir ilerleme sağlayan YPG/YPJ birçok stratejik noktayı DAİŞ çetelerinden temizledi.  Hamlede artık zafer adımları atılmaya başlanmıştı. 20 Ocak’ı 21 Ocak’a bağlayan gece başlayan zafer aşaması 26 Ocak günü çetelerin, Meryem Kobenê’nin savaşın başında söylediği gibi, girdikleri yerden kaçmaları ile sonuçlanıyordu. 

21 OCAK: SABAHA GÖZLERİMİZİ MİŞTENUR’DA AÇIYORUZ

Kobanê’de son bir haftada adeta özgürlük rüzgarı esiyor. Her an bir noktada, bir cephede soysuzlar çetesinin imha edildiği, kentin dışına atıldığı ve silindiği haberleri geliyor. 20 Ocak günü Miştenur Operasyonu'nu kesin bir şekilde reddeden, “Gündemimizde yok” diyen YPG/YPJ komutanları ve savaşçıları 20 Ocak’ı 21 Ocak’a bağlayan gece harekete geçiyor. Arin Mirkan’ın destansı fedai eylemi ile Kobanê halkının gözünde bir kez daha kutsal bir mabede dönüşen, şehit Givara’nın, şehit Dicle’nin halaya durmayı hayal ettiği Miştenur Tepesi kuşatılıyor. Tepeye ilk olarak YPJ savaşçı grubu ulaşıyor. Kadın savaşçılar tepeye ulaştıklarında çantalarına günler öncesinden yerleştirdikleri Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan posterlerini asıyor. Gece bir hareketlilik olduğunu anlıyoruz, Miştenur Operasyonu'nun başladığı ancak gizli yürütüleceği bildiriliyor. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte Miştenur Tepesi'nin çetelerden temizlendiği haberi geliyor. Hemen harekete geçiyoruz. Operasyona katılan savaşçıların dilinde artık yalnızca Kobanê’nin tümden özgürleştirilmesi var. 

22 OCAK: YPG/YPJ SAVAŞÇILARI ŞEHİT YOLDAŞLARININ MEZAR TAŞLARINI KUCAKLIYOR

DAİŞ çetelerinin Halep yolunu kullanarak Kobanê’ye en yoğun saldırdığı cephelerden olan Güney cephesi Miştenur Tepesi'nin alınmasının sağladığı avantaj ile DAİŞ çetelerinden temizleniyordu. DAİŞ çetelerinin Ekim ayı başında ele geçirdiği güney cephesinde YPG/YPJ şehitlerinin bulunduğu Şehit Dicle Şehitliği yer alıyordu. O günlerde şehitliğin DAİŞ çetelerinin denetimi alanına girmesinin YPG/YPJ komutan ve savaşçılarında yarattığı büyük manevi sarsılmayı gözlemlemiştik. Güney cephesinin temizlenmesi bu yüzden savaşçılar için büyük bir anlam taşıyordu. YPG/YPJ savaşçıları bu manevi istek ve motivasyonla DAİŞ çetelerini güneyde tarumar ediyor, eziyor ve her bir şehidin intikamını alıyordu. Güney cephesinde DAİŞ çetelerinin kaçmasına fırsat verilmemiş ve çeteler tümden imha edilerek, cephe özgürleştirilmişti. 

23 OCAK: FİNAL HAMLESİNİN İLK ADIMI  KOMUTAN DİYAR’A ADANIYOR

DAİŞ soysuzları 21 Ocak’ta başlayan zafer hamlesinin ardından Miştenur ve güney cephesinden sökülüp atılırken, barınabildikleri tek cephe olarak doğu cephesi kalmıştı. 23 Ocak günü doğu cephesini DAİŞ çetelerinden temizleme operasyonu başlıyor. Operasyon kapsamlı ancak kademeli bir şekilde yürütülüyor. Artık kentte barınamayacağını anlayan soysuzlar çetesi DAİŞ, kentin doğusunda yoğun mayınlama yapmış. Operasyonu Doğu Cephesi Komutanı Selahattin Halep yönetiyor. 

Doğu cephesinde DAİŞ çetelerine son darbeyi vuracak operasyonun başlaması ile birlikte, Meryem Kobanê’ye Ekim ayı başında söylediklerini hatırlatıyoruz. ”Herkes ‘kent düşecek' dediği günlerde verdiğimiz sözü tutmaya az kaldı. Kobanê’nin DAİŞ’in cehennemi olduğunu yakında Kaniya Kurda’da ilan edeceğiz” diyor. 23 Ocak günü çetelere ağır darbeler indiriliyor. 23  Ocak ile başlayan zafer aşaması, Kobanê direnişinin büyük komutanı Diyar Bagok’a adanır. 

Komutan Bagok, DAİŞ çeteleri 6 Ekim'de Kobanê kent merkezinde asayiş binası yakınlarına geldiğinde tek başına binaya gelen sokağı tutar. Karnından yaralanır, ancak puşisini yarasına bağlar ve savaşmaya devam eder. Yanındaki cephane ile saatlerce çetelerle çatışır. Arkadaşlarının telsizden, "yaralandın, geri çekil" çağrısına, "Şu anda yaralarımızla değil, nasıl direneceğimizle ilgilenmeliyiz" yanıtını vererek direnmeye devam eder. Tek başına bir grupmuş gibi savaşan Komutan Bagok'a karşı çeteler bölgeye büyük güç yığar, iki de bombalı araç patlatırlar. Komutan Bagok cephanesi bitse de mevzisini terk etmez, fedaice bir direnişin ardından yaşamını yitirir. 

Doğu cephesinin temizlenmesi ve Kobanê’nin özgürleştirilmesi operasyonunu Bagok’a adayan YPG/YPJ savaşçıları daha ilk günden DAİŞ’i kısa zamanda söküp atacağının işaretlerini veriyor. 

24 OCAK: 'DÖRT SOKAK SONRA ÖZGÜRLÜK GELECEK'

Operasyonun ikinci günü olan 24 Ocak'ta bizler de operasyonu yerinde izlemek için doğu cephesindeyiz. Komutan Selahattin Halep, operasyonun ikinci günü itibarıyla belediye binası ve çevresinde bulunan PYD ve konferans binaları, Parka Jina (Kadın Parkı) ve çevresi, Diyar Bagok’un şehit düştüğü asayiş binası ve Sukulhal (Sebze Hali) ile El Xensê Lisesi’nin özgürleştirildiğini aktarıyor. Komutan Halep, “Kobanê’nin özgürlüğüne dört sokak kaldı. Dört sokak sonra özgür olacak” diyor. 

Komutan Halep’in “Dört sokak sonra özgürleşecek” sözlerini yazacağımız haberde öne çıkarıp çıkartmamak konusunda bir süre kendi aramızda konuşuyoruz. “Sonuçta savaşın komutanı bunu diyorsa vardır bildiği” diyerek haberi geçiyoruz. 

25 OCAK: ÇETELER KANİYA KURDA’YA SIKIŞIYOR

25 Ocak günü, ajans ve gazetelerde Komutan Halep’in “Dört sokak sonra özgürleşecek” sözleri yankı buluyor. Yine operasyon bölgesindeyiz, Komutan Halep, artık çetelerin tutunamayacağını belirtiyor. Kaniya Kurda bölgesine çetelerin sıkıştırıldığını söylüyor. “Son darbeyi vuracağız, kaçmalarına izin vermeyeceğiz, hesabını verecekler” diyerek Kobanê’nin kanton ilanının da yıl dönümü olan bir gün sonrasını işaret ediyor. 

26 OCAK: İNSANLIK TARİHİNDE ‘YILDIZIN PARLADIĞI’ GÜN...

Sabah saatlerinde büyük bir heyecan ve coşku var. Herkes Kobanê’nin özgürlüğünün ilan edileceği operasyonun bir parçası olmak istiyor. Savaşçılar bu konuda birbirileri ile yarışıyor. Bazıları geri hatlarda bırakılacakları için kızgın. Ama yine de arkadaşlarını uğurlarken bunu belli etmemeye çalışıyorlar. Bu anlarda gerçek ve gerçeküstü arasında gidip gelen sahneler yaşanıyor. Doğu Cephesi Komutanı Selahattin Halep, bir anda tüm savaşçıları etrafına topluyor. Ne yapmaları gerektiğini anlatıyor, özgürlüğün anlamından bahsediyor. Beden dili, retoriği, İskoçya’nın özgürlüğü için savaşanları anlatan ‘Cesur Yürek' filminde William Wallace’un direnişçilere son muharebeden önce konuşma yaptığı sahneyi hatırlatıyor. Herkes pürdikkat komutanın verdiği taktik ve uyarıları dinliyor. Yaşamı ve özgürlüğü için ölümü alt edenler, unutulmayacak direniş destanının yolcuları, bu yolculuğu zafer ile taçlandıracak son adımlar için harekete geçiyor.

OPERASYON BAŞLIYOR

Kaniya Kurda Operasyonu başlıyor. Gazetecilerin geride kalmaları isteniyor, ileriye gidişimize izin verilmiyor. Geride üç YPJ savaşçısı ile birlikte bekliyoruz. Savaşçılardan Avesta, defalarca operasyonlarda yer almış, yaralanmış. Bu operasyonda geride bekliyor. Konuşmak istiyoruz, ancak ”Konuşması gerekenler operasyonu yürüten arkadaşlar. Operasyondan sonra onlarla konuşun” diyor. Avesta, telsizden operasyonu takip etmeye çalışıyor. Çok heyecanlı. Bu sırada birkaç YPG savaşçısı da geliyor. Onlar da geride bekletilmelerine hayıflanıyor. Bir ara komutanlarına telsizden ”Biz de geliyoruz. Neden bizi burada tutuyorsunuz” diyorlar. Ancak komutan kesin bir dille reddediyor.

TELSİZDEN GELEN SLOGAN SESİ

Operasyonun ilerleyen saatlerinde telsizden sesler yükselmeye başlıyor: ”Bijî Serok Apo”, ”Biji berxwedana Kobanê!” Bir savaşçı sevinçle ayağa fırlıyor; “Arkadaşlar Kaniya Kurda’yı aldı!”

Biz de hareketleniyoruz, Avesta, komutana ulaşıyor ancak ”henüz değil” cevabı geliyor. Biraz daha bekliyoruz. Kaniya Kurda alınırsa Kobanê’nin özgürlüğü ilan edilecek. Savaşçılar heyecandan yerinde duramıyor. Dile kolay, dört ayı aşkın süre, her türlü silah tekniği, takviye üstünlüğü, sayısal uçurum ve insanlık dışı yöntemlere karşı, az sayıda cephane, yetersiz gıda, giyim ve bazen günlerce uykusuz kalarak, dondurucu soğuklarda parmaklarını bir an olsun tetikten düşürmeden, teslim olmamak için ikirciksiz şekilde ölümün üzerine yürüyerek, ama bir an olsun özgür yaşamda ısrar etmekten vazgeçmeden, adeta fizik kurallarını yerle bir eden direniş yürüttüler.

CUDİ’NİN ERBANESİ

‘İlk olarak Önderliğin posterini asacağız Kaniya Kurda Tepesi'ne” diyor, kadın savaşçılardan biri. O bunları söylerken telsizden bu defa YPG savaşçısı Cudi’nin erbanesi ve çatışmaların ortasında söylediği şarkılar yankılanıyor. Bu biraz daha ilerlediklerine dair bir işaret olarak değerlendiriliyor. 

YPJ SAVAŞÇISININ SÖYLEDİĞİ MARŞ ZAFERİ MÜJDELİYOR

Bir süre sonra bu kez telsizdeki bir YPJ savaşçısının sesinden ”Bijî Rojava” adlı marşın ‘Keç û Xortên Kûrdistan, Şer Dikin Ji bo Niştiman” sözleri yükseliyor. Bundan sonra artık komutana haber verilme gereği duyulmadan YPJ/YPG savaşçıları öne doğru gidiyor. Biz de onlarla birlikte gidiyoruz. Kaniya Kurda bölgesine ulaşıyoruz. Kontrollü bir yolculuk oluyor ancak noktaya vardığımızda az önce sona eren çatışmaların ardından çekilen özgürlük halayı ile karşılaşıyoruz. Kaniya Kurda Tepesi'nin hemen karşısında yer alan caddede halaya tutuşan savaşçılar Kaniya Kurda’yı DAİŞ çetelerinden temizleyerek Kobanê’yi özgürleştirmenin derin mutluluğunu yaşıyor. Şarkılar söyleniyor, sloganlar atılıyor.

YPG BAYRAĞI KANİYA KURDA’DA DALGALANIYOR

YPG/YPJ savaşçıları dev bir YPG bayrağını Kaniya Kurda Tepesi'ne dikmek için yol almaya başlarken bizler de onlara eşlik ediyoruz. Tepeye vardığımızda savaşçıların “Bijî Serok Apo”, “Biji berxwedana Kobanê” sloganları ortalığı inletiyor. Dev bayrak Kaniya Kurda Tepesi'ne dikiliyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın posterleri ise önceki savaşçı grubu tarafından zaten tepeye asılmıştı.

‘Kobanê’nin DAİŞ’in cehennemi olduğunu tüm dünyaya, Kobanê’ye giriş yaptığı Kaniya Kurda’dan ilan edeceğiz” diyen Meryem Kobanê’nin bu sözleri amansız direnişin 134. gününde gerçeğe dönüşüyor.

DERİN MUTLULUK, DERİN HÜZÜN

Kobanê’de o gün büyük bir sevinç yaşanıyor. Tüm savaşçılar birbirine sarılıyor. Yüzlerinden tarifsiz bir mutluluğun ifadesi okunuyor. Ama bakışlara yansıyan derin bir hüzün de hemen fark ediliyor. Kobanê’de şehit düşenlerin acısı belki de en çok özgürlüğün ilan edildiği gün hissedildi. Kobanê, en mutlu gününde, en çok da bu kavgada kahramanca düşen şehitlerini hissetti. Ve mutluluğuna derin bir hüzün de eşlik etti.

KOBANÊ’NİN YAZGISI ÖZGÜRLÜKTÜR

Çağdaş İspanya’nın filozofu Jose Ortega Y Gasset, “Çünkü insanın yazgısı her şeyden önce eylemdir” derken, düşüncesi olmayan eylemi ya da eylemi olmayan düşünceyi insanlığın alt eşiği olarak tanımlıyor. Kobanê direnişi salt bir savunma savaşı değildir. Her sözün kendi eylemini beraberinde getirdiği, her eylemin kendi sözünü yarattığı, söz-eylem diyalektiğinin muhteşem gösterisini de sundu insanlığa. Komutan Meryem’in “Kaniya Kurda’da girdikleri gibi çıkacaklar” sözünün 134 gün süren amansız, olağandışı bir direniş ile gerçeğe dönüşmesi söz ve eylem birliğinin insanlık tarihinde zirveleşmesiydi. Kobanê’de tek bir söz, tilili, slogan, bakış, gülüş, boşa yaşanmadı, yapılmadı. Kobanê tüm bunların toplamında “Yazgısı özgürlük” olan bir kent oldu ve olmaya devam edecektir.