Kobanê savaşında iki direnişçi: Öcalan Amara ve Kandil Yılmaz

Kobanê direnişinde yer alan YPG savaşçıları Öcalan Amara ile Kandil Yılmaz, direniş günlerini anlattı.

Kobanê direnişi ve zaferi adanmış insan faktörüyle kazanıldı. 2014 yılı Eylül ayının ortasında başlayan ve 26 Ocak 2015'te zaferle sonuçlanan savaş, zaferin yanı sıra nasıl kazanıldığının da hikayesiydi. Bu zaferin faktörü ne uçak ne tank ne de toptu, sadece inanmış insandı. Bu insanların büyük bir kısmı canlarını vererek başta Kürt halkı olmak üzere dünya halklarının kalplerine işlendi. Kalanlar ise bedenin yarım uzvuyla devrim için çalışmaya devam ediyor, bunlardan iki kişi Öcalan Amara ve Kandil Yılmaz. İkisi de Kobanê çocuğu.

Öcalan Amara 1994’te Kobanê’nin Xızıne köyünde kalabalık ve yoksul bir ailede dünyaya geldi. Yurtsever olan ailesi, ekonomik sorunlarından dolayı Amara’yı ancak iki yıl okula gönderebildi. Amara’nın bir dayısı da 2009 yılında Kürdistan’da yaşamını yitirdi.

Ekonomik sorunlar yaşayan aile, Rakka’nın yakınındaki bir köye yerleşerek, tarlalarda çalışmaya başladı. Aile, Rakka’nın DAİŞ çetelerinin eline geçmesi öncesinde yeniden Kobanê’ye göç ediyor.

Öcalan Amara, Rakka’dan Kobanê’ye döner dönmez YPG saflarına katılıyor.

O günleri, “Rakka’da iken de iyi gördüm ve anladım Kürtler hep ezilmek zorunda kalmamalı, hor görülmeyi hak etmiyor” diye anlatıyor. Amara, yeni savaşçı eğitimini de Kobanê’de görüyor.

Girê Spî ve Sirrin’deki savaşa katılan Amara, tecrübeli bir savaşçı olduktan sonra Kobanê’ye tehdit oluşturan cephelerde DAİŞ, El Nusra gibi çetelere karşı verilen mevzilerde savaşta yer aldı.

Amara o günleri şöyle anlatıyor: “Yeni savaşçı eğitiminden sonra savaş cephelerinde yer aldım. Bu coğrafyada çıkan bütün çeteler Kobanê’yi almak istiyorlardı. Bunun içinde iki önemli merkezi Girê Spî ve Sirin kasabasını kullanıyorlardı ve saldırıyorlardı. DAİŞ çeteleri bu isteklerine ulaşmak için harekete geçti ve tek bir amaçları vardı. Bayramın ilk gününde Kobanê’de olmak istediklerini söylüyorlardı. Bunu için de harekete geçtiler ve Kobanê’ye saldırdılar. Ben savaşta yaralandığım 25 Kasım’a kadar şehrin doğu kısmının savunmasında yer aldım, yaklaşık iki ay mevzilerde bulundum. Sonra bir top atışında şarapnel parçasıyla ayağımdan yaralandım bu top atışında yeni savaşçı eğitimini birlikte aldığımız bir arkadaşım şehit düştü.

Kuzey Kürdistan’a geçip tedavi oldum yaklaşık bir ay orda kaldıktan sonra geri döndüm. Yine mevzilerde yerimi aldım. Kobanê’ye döndüğümde inisiyatifin bizim arkadaşlarda olduğunu gördüm ve çok sevindim. Kobanê merkezde çetelere karşı artık saldırı hamlelerine başlamıştık. Ben Kaniya Kurda cephesindeydim. Kobanê merkezi çetelerden temizlendikten sonra durmadık ve köyleri özgürleştirme hamlelerine başladık. Ben bu hamlelerde yerimi aldım ve güney cephesinde savaşa katıldım. Burada Fransızların çok eskiden yaptığı büyük çimento fabrikası vardı. Mart ayında fabrikayı almak için yaptığımız bir hamlede bir mermi geldi ve yine ayağımdan yaralandım. Tekrar Kuzey Kürdistan’a geçerek dört ay tedavi gördüm.”

AİLESİ SINIRDAN HİÇ AYRILMADI

Amara Öcalan, Kobanê direnişinde yer alırken ailesi de sınırdan hiç ayrılmayarak, sınırın Rojava tarafında kalmış.

“Üç günde Kobanê düşecek” diyenleri hatırlatan Öcalan, “Birkaç ay sonra ise onlar ‘biz kırıldık’ diye itirafta bulundular. Bunu sağlayan ise direnişti. Kendini bomba yapıp düşmanda patlatan kadın yoldaşlardı, Arin arkadaş, Kürt kadınının gücüydü.

Önce Kaniya Kurda tepesi, sonra Miştenur, daha sonra ise köyleri özgürleştirmek için hamleler başladı. Kobanê’de kazananın Kürtler olacağını tüm dünya biliyordu. Bir tek Türk devleti bunu kabul etmek istemiyordu” diye konuştu.

MEVZİ MEVZİ KOBANÊ’Yİ SAVUNAN BİR SAVAŞÇI

Bir başka Kobanê direnişçisi ise Kandil Yılmaz kod adlı Hawar Ahmet İbrahim. Kobanê merkeze bağlı Şex Kamer köyünden olan Yılmaz’ın iki kız ve 3 erkek kardeşi var. Bir kız kardeşi de YPJ saflarında yer alıyor.

5 yıl okula gitmiş olan Yılmaz’ın babası da devrimin hizmetinde direniş günlerinde yer almış. Lojistik kurumunda geri cephede her türlü ihtiyacının gün gün eksiksiz geçmesi için de çalışmalarını sürdürüyor.

Başına aldığı yaradan kaynaklı yarı felçli olan Yılmaz konuşmakta da zorlanıyor. Kobanê direnişi boyunca kentteki tüm mevzilerde büyük bir direniş sergileyerek, özgürleştirilmesinde de büyük bir emek harcamış olan Yılmaz, “Savaşçılarda bir tek Kalaşnikof silah vardı. Elimizdeki tek ağır silah 57’lik doçkaydı. Onu da ben kullanıyordum” dedi.

Daha sonra ise köyleri özgürleştirmek amacıyla başlatılan hamlelere de katıldığını söyleyen Yılmaz, çok sevdiği ve gözü gibi bakıp koruduğu doçkanın mermisinin namluda patlaması sonucu yaralanıyor.

Tedavi edildikten sonra yeniden Rojava’ya geçen Yılmaz, “Savaş nasıldı” diye sorduğumuz soruya Kürtçe, “Baş bu” diyor. “Ya şehit düşseydin” biçimindeki soruya da “ne xemme” diye yanıtlıyor.

Hem Öcalan Amara, hem de Kandil Yılmaz, yaralanan savaşçıların tedavi, dinlenme ve dinlenirken eğitim aldıkları “Mala Birindara”da kalıyor. Sıcak savaşta yer alamayan Yılmaz, tüm cephelerdeki sıcak savaşı takip ediyor ve her zaferden sonra yüzündeki gülüş daha da artıyor.