Le Monde Diplomatique’ten Erdoğan kirli savaşı ve Kürt komünalizmi

Fransa’nın dünyaca ünlü haber ve analiz dergisi Le Monde Diplomatique, Temmuz sayısında geniş bir Kürt dosyasına yer erdi.

Derginin Kürt dosyası, “Erdoğan’ın kirli savaşı”, “Kendisini Sultan sanan adam” ve “Kürt komünalizmi” başlıkları altında ele alındı.

Birinci sayfasında HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın politikalarını değerlendiren yazısına yer verildi.

“Kendisini sultan sanan adam” başlıklı analizde, “Türk Cumhurbaşkanı iktidar sarhoşluğu içerisinde muhaliflere karşı cadı avı başlattı” denildi.

Erdoğan’ın manevraları karşısında boyun eğmeyeceklerini yazan Demirtaş, Kürdistan’da yürütülen savaşa da dikkat çekti.

Demirtaş, Kürt kentlerini yıkan top atışları ve tank saldırıları karşısında Avrupa Birliği’nin sessizliğini eleştirdi.

Mülteci şantajına da işaret eden Demirtaş, yazısında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi de hatırlattı.

Demirtaş’ın analizde “Cumhurbaşkanı hiçbir şekilde diyalogun yeniden başlamasını istemiyor” vurgusu yapılıyor. 

Kürt kentlerindeki kuşatmanın bir an önce kaldırılmasını isteyen Demirtaş, "Zira savaş dili ne kadar uzun sürerse, demokratik alan da o kadar daralır" tespitinde bulunuyor.

Sonuç olarak Erdoğan’ın Türk modeli bir başkanlık sistemi istediğini söyleyen Demirtaş, ama bunu o kadar kolay olmayacağının da atını çiziyor.

“Cumhurbaşkanı’nın kirli savaşı” başlığı altında ise Laura-Mai Gaveriaux’nun Kürdistan’daki tanıklıklardan hareketle ele aldığı geniş bir haber var.

Cizre, Sur ve Silopi başta olmak üzere sokağa çıkma yasakları ve kuşatma altındaki kentleri yazan Le Monde Diplomatique, bu dosyada Türkiye ile DAİŞ arasındaki işbirliğine de dikkat çekti.

Kürt kentlerinde Jandarma Özel Harekat ile Polis Özel Harekat polislerinin duvarlara yazdığı ırkçı ve cinsiyetçi yazılamalara da yer verilen dosyada, yer alan bazı pasajlar şöyle:

"Çatışmalardan sonra Cızîr’e girebildik. Orada bir yıkım görüntüsü, travma yaşamış kent sakinleri ve rastlantısal bir güvenlikle karşılaştık."

"79 gün süren tam tecrit günlerinde işlenen ihlaller arasında, özellikle vahşet bodrumları hafızalara kazındı."

"İktidar tarafından duyurulan kentleşme planı Nisan ayında hayata geçirilirse, işlenen savaş suçunu gösteren tüm bu bodrumlar, tıpkı diğer izler gibi, buldozer ve vinçlerle alınıp götürülecek."

"Sokağa çıkma yasaklarının karanlığında, bu yeni savaş ve toplu cezalandırma toplumu afallamış bırakıyor ve Kürdistan'ı Türkiye'nin geri kalanından ayıran hendeği daha da derinleştiriyor."

“Kürt komünalizmi” başlıklı dosyada ise bu düşüncenin kökenlerine inilerek, Murray Bookchin’in ekoloji ve devrimci düşünce makalesine dikkat çekiliyor.

Dosyanın girişinde şu ifadeler öne çıkıyor:

“Murray Bookchin'in 2006'da ölümü ardından Kürdistan İşçi Partisi (PKK), sosyal ekoloji ve özgürlükçü belediyecilik teorisyeninin fikirlerinden esinlenen bir demokratik konfederalizm hayata geçirecek ilk toplumu yaratma sözünü verdi.”

Boockchin’in 1964’teki “Ekoloji ve devrimci düşünce” makalesi sosyal ekolojiye ilişkin şu kurucu fikirle sabitleniyor:

"İnsanın insana tahakküm etmesi anlayışı, doğayı tahakküm altına alma anlayışından önce oluştu."

Boockchin, işçi sınıflarını örgütlemekten çok çevre sorunlarına yanıt vermenin gerekliliğinde ısrar ediyor.

Ona göre, devrimci konu sömürülen işçi değil, tahakküm altında olan vatandaştır.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği demokratik konfederalizm ilkelerinin Rojava’nın üç kantonunda hayata geçirildiğine dikkat çekilen dosyada, Kürdistan’ın kuzeyindeki örgütlenme biçimi de şöyle özetleniyor:

"Kuzey Kürdistan’da, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) 2010'dan bu yana bölgenin kentleri, ilçeleri ve mahallelerinden gelen meclisleri federasyona bağlıyor."

Dosya, Murray Bookchin’in ulus devletle mücadelesini yeniden ele aldıktan sonra şöyle noktalanıyor: 

"İnsanın değer verdiği özgürlüğü ve rahat bir yaşamı hak ettiğine inanıyordu. Yani, rasyonel bir toplumda yaşamamak için çok fazla akıllıydı."