GÖRÜNTÜLÜ

Minbic: Türk devleti ve SUK çetelerine Minbic’te cehennemi yaşatacağız!

Minbic Askeri Meclis Üyesi Mistefa Minbic, Türk devleti ve Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) çetelerinin Minbic’e yönelik saldırılarının arttığına değinerek Minbic’te, Türk devleti ve SUK çetelerine cehennemi yaşatacaklarını kaydetti.

 

Minbic Askeri Meclisi Üyesi Mistefa Minbic, Türk devleti ve SUK çetelerinin Minbic’e yönelik artan saldırılarını ANF’ye değerlendirdi.

Minbic Askeri Meclis Üyesi Mistefa Minbic, son günlerde Minbic’in batısında Türk ordusunun artan hava saldırıları, SUK çetelerinin Minbic çevresinde artan hareketliliği ve buna paralel olarak gelişen Türk devleti, DAİŞ ve SUK çetelerinin koordineli saldırılarının dikkat çekici olduğunu ifade etti.

Son günlerde Türk devletinin ve SUK çetelerinin Minbic’e yönelik artan hava ve kara saldırıları söz konusu... Minbic ve çevresinde son durum nedir?

Türk devletinin Minbic’in DAİŞ çetelerinden temizlenerek özgürleştirilmesi ardından Minbic’e yönelik başlattığı saldırılar devam ediyor. Türk devleti son 5 – 6 gündür Minbic’in batısında yer alan Yılanlı, Şex Nasır, Weran, Kavaklı vb. köyler ile Arima kasabası ve çevresinde hava saldırıları ile obüs atışlarını yoğunlaştırdı.

Türk savaş uçakları şu ana kadar birden fazla noktamızı vurdu. Her bir noktaya yönelik saldırı sadece tek seferlik vuruşlar ile sınırlı kalmamış her bir nokta birden fazla kez savaş uçaklarınca vurulmuştur. Savaş uçakları Minbic’te özellikle sivilleri ve sivil yerleşim alanlarını hedef almıştır.

Şu ana kadar Türk savaş uçakları tarafından yapılan yoğun bombardımanlar sonucu çok sayıda sivil insanımız yaşamını yitirirken, onlarca sivil de yaralanmıştır. Yine yapılan bombardımanlar sonucu köylerde ciddi maddi hasarlar meydana geldi. Birçok insanımızın evleri kullanılamaz hale geldi.

İnsanlarımız kış günü saldırılar ile göçertilmek isteniyor. AKP/Erdoğan gözünü karartmış ve kaba tabir ile kurdurmuş bir şekilde Minbic’e saldırıyor. Sivilleri katlediyor, evleri yıkıyorlar, köy ve mezraları insansızlaştırmak istiyorlar.

Türk devletinin bölgedeki işgal ve saldırılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk devleti iç ve dış siyasette tam olarak büyük bir tıkanıklık yaşıyor. Bu tıkanıklığı aşmak için de Rojava – Kuzey Suriye Federasyonu topraklarında Cerablus, El Rai de işgallere başvurdu. Ve uzun süredir de bu işgali Bab kentine de yaymak için çabalıyor.

Türk devleti Suriye’deki savaşta DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Ceyş El İslam, Sultan Murat Tugayı vb. çete gruplarını açıktan destekleyerek, Suriye’deki savaşın başlangıcından bu yana savaşın bir tarafı oldu.

Türk devleti Suriye’deki savaşta DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Ceyş El İslam, Sultan Murat Tugayı vb. çete gruplarını mevcut Baas rejimine ve Suriye halklarının devrimci demokratik halk güçlerini karşı kullandı.

Türk devletinin Kuzey Suriye – Rojava topraklarına yönelik girişimlerinin en büyük nedeni Efrîn ve Kobanê kantonlarının birleşmesini engellemek. Çünkü Türk devleti, Suriye’deki savaşta açıktan desteklediği DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Ceyş El İslam, Sultan Murat Tugayı vb. çete gruplarını kendisi için tehdit olarak görmüyor.

Türk devleti farklı halk ve inanç topluluklarını biraraya getirerek eşitlik, özgürlük, adalet temelinde ortak yaşamı ve özgür yaşam sistemini inşa etmeye çalışan Arapları, Türkmenleri, Süryanileri, Kürtleri, Çerkesleri vb. halk ve inanç topluluklarını kendisi için büyük bir tehdit olarak görüyor. Minbic Askeri Meclisi ve Minbic Halk Meclisi’ni tehdit olarak görüyor.

Bu nedenle Cerablus ve El Rai kasabasını işgal etti. Yine bu nedenle Bab kentini işgal etmek istiyor. Bugün Türk devletini yöneten AKP/Erdoğan’ın bölge de yeniden Osmanlı dönemine dönme gibi bir isteği var. Plan ve projeleri var.

Yani Türk devletinin bölgedeki işgalleri ele alınırken sadece güncel siyasal ve askeri gelişmeler ile ele alınması da doğru değil. Türk devletinin bölgedeki işgallerinin ve saldırılarının tarihsel arka planı olduğunu unutmamak ve buna göre değerlendirmek gerek.

Türk devleti Minbic’e yönelik saldırıları ile ne amaçlıyor?

Türk devleti, Minbic’e yönelik saldırılar ile Rojava – Kuzey Suriye Federasyonu halklarının da iradesini kırmayı ve teslim almayı hedefliyor.

Minbic, Kuzey Suriye’nin halklar mozaiği bir kenti olması ile bilinir. Minbic Askeri Meclisi, DAİŞ çeteleri tarafından halklar hapishanesi ve cehennemine çevrilen Minbic’i özgürleştirerek yeniden farklı halk ve inanç topluluklarının merkezi haline getirdi. Ancak Türk devleti bu durumdan rahatsız.

Türk devleti bu nedenle bu bölgeye yönelik çok kirli planlar yürütüyor. Elimize ulaşan kimi bilgilere göre Türk devletinin Cerablus’ta ‘Minbic Askeri Meclisi’ adı altında yeni bir çete grubu oluşturmaya çalışıyor.

Türk devleti Efrîn ile Kobanê kantonlarının birleşmesini istemediği için Cerablus ve El Rai kasabası işgalleri başlattığı işgal ve saldırıları Bab ve Minbic’e de yaymayı amaçlıyor. Ancak bununla da Efrîn ve Kobanê kantonlarının birleşmesini engelleyebileceğini düşünüyor.

Türk devletinin Minbic’e yönelik saldırılarının bir diğer amacı da Minbic Askeri Meclisi’ni kısa vadede zayıflatmak orta ve uzun vadede ise yok ederek Minbic’i işgal altına almayı hedefliyor. Yani öyle Türk devletinin gündeminde DAİŞ çeteleri ile mücadele etmek gibi bir program ve böylesi bir derdi yok.

Türk devletinin bütün derdi Suriye halklarının binbir zorluk ile bir araya gelerek oluşturduğu özgürlükçü halk güçlerini yok etmektir.

Türk devleti Efrîn ile Kobanê kantonu arasında olası bir koridorun açılmasının bölgeye yönelik izlediği Osmanlıcı politikaları sonu olacağını görüyor. Kuzey Suriye’de Kürt düşmanlığı temelinde yürüttüğü kirli planları boşa çıkacağını çok iyi görüyor ve biliyor. Bu nedenle de Bab ve Minbic’i işgal altına almak istiyor.

Ayrıca Türk devleti öyle DAİŞ çetelerine karşı mücadele etmek için değil, DAİŞ çetelerini korumak ve SUK çatısı altında yer almasını sağlamak adına Suriye topraklarına girmiş ve işgaller gerçekleştirmiştir. Ve şimdi bu işgallere Bab ve Minbic’i de eklemek istiyor.

Tabloyu çok net bir biçimde çizdiniz... Peki, buna karşın Minbic Askeri Meclis savaşçılarının saldırılar ve işgal girişimleri karşısındaki tutumu ve pozisyonu nedir?

Minbic Askeri Meclisi’nin Minbic’i özgürleştirmesinin üzerinden yalnızca 3 geçti. Minbic Askeri Meclisi bu 3 aylık süre içinde önemli gelişmeler kaydetti.

Bu 3 aylık süre zarfında başta Türk devleti olmak üzere herkesi şoke edercesine Minbic Askeri Meclisi saflarına yaklaşık 3 bin kişi katıldı. Bunların önemli bir oranı şuan eğitimlerini görmekte. Önemli bir oranı ise bugün Türk devleti ve SUK çetelerinin saldırılarına karşı aktif bir şekilde savaşıyor ve topraklarını koruyor.

Minbic Askeri Meclisi saflarında bugün topraklarını işgal ve saldırı girişimlerine karşı koruyabilecek ve düşmana ölümcül darbeler vurabilecek yetenekte yüzlerce Arap, Türkmen, Kürt, Çerkes fedai savaşçı var.

Savaşçılarımız büyük bir moralle topraklarını ve halkını koruyarak Minbic’te tarihi bir tarih direniş ortaya koyuyor.

Bu yoğun saldırılar ile birlikte SUK çeteleri ve DAİŞ çeteleri Minbic’e ve Minbic Askeri Meclis savaşçılarına karşı koordineli saldırılar gerçekleştiriyor. Tabi Minbic Askeri Meclisi savaşçıları da gelişen saldırılar karşısında tarihi bir direniş sergiliyor.

Şimdiye kadar içinde Türk askerlerinin de olduğu onlarca çete Minbic Askeri Meclisi savaşçıları tarafından öldürüldü. Yine şu ana kadar 5 Türk tankı da yine savaşçılarımızca imha edilmiştir. Minbic Askeri Meclis savaşçıları yaklaşık bir haftadır süren yoğun hava ve kara saldırılarına rağmen bir adım dahi geri atmamıştır.

Herkes bilsin ki Minbic Askeri Meclis savaşçıları AKP/Erdoğan, DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Sultan Murat Tugayı vb. çete gruplarının Minbic’e yönelik saldırı karşısında bir geri atmayacak ve direniş büyütülecektir.

Kanımızın son damlasına kadar AKP/Erdoğan, DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Sultan Murat Tugayı vb. çete gruplarının koordineli saldırılarına karşı savaşacağız. Bütün Türk tankları ölülerimizin üzerinden de geçse bir an olsun ki topraklarımızı savunmaktan, direnişten vazgeçmeyeceğiz.

Aksine direnişimiz büyüyecek ve Minbic’te Türk devleti ve SUK çetelerine cehennemi yaşatacağız!

Türk devletinin ve SUK çetelerinin saldırıları ardından en çok merak edilen konu ise siviller... Sivillerin durumu nedir?

Bugün dahi Türk devletinin Minbic’e yönelik saldırıları yoğun bir şekilde devam etmektedir. Şuana çok sayıda sivil insanımız Türk devleti ve SUK çetelerinin saldırıları sonucu şehit ve yaralı düşmüştür.

Şu dakikalarda dahi Arima kasabasında Türk devletinin sivil insanlarımıza yönelik saldırıları sonucu birçok sivil hayatını kaybederken, çok sayıda sivil ise yaralanmıştır. Şehit düşen ve yaralı olan sivillerimiz şuan Minbic hastanesine kaldırılmıştır.

Kendisine insan hakları kuruluşu diyenlere sizin aracılığınız ile seslenmek istiyorum; ‘Neredesiniz? Neden sivil insanlarımızın Türk savaş uçakları ve Türk topçuları tarafından parçalanarak katledilmesi karşısında susuyorsunuz? SUK çetelerinin saldırılarında sivil insanlarımız katlediliyor. Neden susuyorsunuz?’

Türk devleti havadan ve karadan desteklediği SUK çeteleri ile hatta DAİŞ çeteleri ile koordineli bir şekilde Minbic’e yönelik saldırılar geliştiriyor. ABD ve Rusya gibi ülkeler bu konuda sessiz ya da çok cılız tepkiler ortaya koyuyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Türk devletinin Suriye topraklarına girerek Cerablus ve El Rai kasabasını işgal etmesi ve bu işgalleri geliştirmek istemesi tamamen bu güçlerin bilgisi ve onayı ile gerçekleşmektedir.

Minbic’e yönelik saldırılar AKP/Erdoğan, DAİŞ ve SUK çeteleri ortaklığında gelişiyor. AKP/Erdoğan’ın DAİŞ, El Nusra, Sultan Murat Tugayı vb. çete grupları ile olan ilişkilerini de herkes biliyor.

Buna rağmen ABD ve Rusya, Türk devletinin Minbic’e yönelik saldırıları karşısında sessiz kalmayı tercih ediyor. Hiç kimse ‘Minbic’te ne oluyor?’ diye sormuyor. Türk savaş uçakları Minbic’te kadınları, çocukları ve tüm sivilleri vuruyor. Herkes sessiz! Herkes kör, sağır ve dilsiz!

Minbic Askeri Meclisi olarak Minbic’e yönelik saldırıların uluslarası plan dahilinde geliştiğini düşünüyoruz. Minbic’e yönelik saldırıları böyle okuyor ve yorumluyoruz. Şehba bölgesinde Bab üzerinde yürütülen kirli siyaset bir başka Şehba kenti olan Minbic için de devreye konuldu.

Yani Türk devletinin Minbic saldırıları uluslararası plan ve proje dahilinde mi gelişiyor? Söylediklerinizden bunu mu anlamalıyız...

Evet... Türk devletinin Suriye topraklarına girmesi uluslararası güçler ile Türk devleti arasındaki ittfaklar sonucudur. Yoksa Türk devleti Suriye topraklarında bir balon dahi patlatamaz.

Anlaşılıyor ki Rojava – Kuzey Suriye Federasyonunu tasfiye etmek isteyen komplocu güçler Minbic şahsında bunu yapmak istiyor. Bunun için AKP/Erdoğan’ı daha azgınlaştırarak Minbic’e saldırtmaktalar.

Çünkü bunu DAİŞ çeteleri ile başaramadılar. Şimdi de yeniden Türk devleti ve SUK çeteleri ile kendilerini bir kez daha denemek istiyorlar. Hatırlayın Türk devleti, Kobanê’de de DAİŞ çetelerine var gücü ile destek verdi. Ancak Kobanê’de ortaya konan efsanevi direniş ile Türk devleti ve DAİŞ çeteleri başta olmak üzere tüm destekçileri yenilgiye uğradı.

Örneğin onca saldırıya rağmen bu bölgede hala bir ABD uçağı DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Sultan Murat Tugayı vb. çete gruplarının işgali altın da bulunan bölgeleri vurmamıştır. ABD ve Rusya her zaman olduğu gibi bölgeye ve halklara çıkarları temelinde yaklaşıyor.

ABD, Türk devleti ve SUK çetelerini korumaya devam ederken ve buna göre pozisyon alırken, Rusya mevcut Baas rejimine göre kendini konumlandırıyor.

Ancak aynı ABD sahada Minbic’i özgürleştirme hamlesi sürecinde Minbic Askeri Meclisi’ne destek vermişti... Aynı şekilde birçok alanda QSD güçlerine destek verdiği biliniyor...

Evet, ancak bu desteği de yine kendi çıkarları doğrultusunda veriyor. Suriye halklarının çıkarları için destek vermiyor. Bu Minbic özgürleştirilirken de böyleydi. Kobanê özgürleştirilirken de böyleydi.

Biz ABD ile Rojava – Kuzey Suriye Fedrasyonu ve halklarımızın çıkarları doğrultusunda ilişki geliştirdik. Yani biz halklarımızın çıkarlarını esas alarak herkes ile iletişim kurmaya hazırız. Bizim için önemli olan bu. Rojava - Kuzey Suriye Federasyonu ve halklarımızın çıkarlarına hizmet etmeyen hiç bir ilişki geliştirmeyiz.

Ayrıca altını çizerek belirtmek gerekiyor; ABD ve Rusya gibi iki büyük güç çok kısıtılı imkanlar ile büyük bir irade ortaya koyarak DAİŞ çetelerini yenilgiye uğratan Minbic Askeri Meclisi’ni, QSD ve bileşenlerini askeri anlamda kabul ediyor. Ancak siyasal anlamda herhangi bir kabul söz konusu değil hala.

Sonuç olarak uluslararası güçler Suriye’de devam eden mevcut savaş durumunun devam etmesini istiyor. Uluslararası güçler Suriye’de istikrar sağlanmasını ve demokratik bir Suriye’nin kurulmasını istemiyor. Eğer Suriye’de ve Ortadoğu da istikrar sağlanırsa tüm plan ve projeleri çökecek.

Arap dünyasında da bir sessizlik söz konusu... Şu ana kadar ne mevcut Baas rejimi ne de herhangi bir Arap devleti Türk devletinin Kuzey Suriye topraklarındaki işgaller ve saldırıları karşısında ortaya bir tepki koymuş değil. Bu durumu nasıl yorumlamak gerekiyor?

Türk devletinin Cerablus ve El Rai işgalleri ile birlikte Kuzey Suriye topraklarında başlattığı işgal ve saldırılar karşısında henüz hiçbir Arap devletinden, hiçbir Arap liderden Türk devletine karşı bir tepki açıklaması dahi gelmedi.

Suriye halkları başta olmak üzere hiç kimse bu işgal ve saldırılar karşısında sessiz kalmamalı. Mesele sadece Türk devletinin Kuzey Suriye topraklarındaki işgal ve saldırılarına karşı Minbic Askeri Meclisi’nin ortaya koyduğu direniş değildir.

Tüm Arap dünyası bilsin ki Türk devleti Suriye topraklarındaki işgaller ile yeniden Osmanlıcı anlayışı Arap dünyasına hakim kılmak istiyor. Osmanlı devletini bölgede yeniden canladırmak istiyor. Bunu da SUK ve DAİŞ çeteleri eliyle ve bizzat kendi dahil olarak yapmak istiyor. Bütün Arap dünyasını kendi hegemonyası altına almak istiyor.

Arap dünyasını da, ABD ve Rusya’nın da Türk devletinin Kuzey Suriye topraklarındaki saldırı ve işgalleri karşısındaki sessizliğini şiddetle kınıyoruz.

Peki, önümüzdeki süreçte Minbic’i ne bekliyor?

Anlaşılıyor ki her geçen gün Rojava – Kuzey Suriye Federasyonu’nun tasfiyesine yönelik olarak yapılan kirli ittifaklar beraberinde saldırıları getirecek ve saldırılar giderek yoğunlaşacaktır.

Bu durum aslında sömürgeci devletlerin korkusunu ortaya koyuyor. Sömürgeci devletler Rojava – Kuzey Suriye Federasyonu’ndan ve halklara verdiği umut ışığından korkuyor. Bu nedenle bugün bu bölgede yürütülen savaş aslında iki fikir, felsefe ve ideoloji arasındaki bir savaştır.

Bugün Rojava ve Kuzey Suriye topraklarında ABD, Rusya, İran, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi devletler savaş yürütüyor. Bu güçler sömürgeciliği ve iktidarlarını bu bölgede daha fazla kalıcılaştırmak ve geliştirmek istiyor.

Bu nedenle bölge üzerinde sürekli olarak kirli plan ve projeler güncellenerek devreye sokulmaya devam edecek. İşte bu bilinçle yeni döneme hazırlanmalı ve herkes yaşamını savaşa göre ayarlamalıdır.

Türk devletinin Suriye topraklarında geliştirdiği işgal ve saldırılar karşısında kim sessiz kalırsa, saldırılar ve işgallere göz yumarsa Türk devletinin saldırılarını meşrulaştırmış olur.

DAİŞ karşıtı uluslararası koalisyonun bize verdiği söyler vardı. Şuana kadar verilen sözler tutulmadı. Biz bu sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz. Türk devletinin işgal ve saldırı karşısında da sessizliklerini bozmaya ve tutum takınmaya çağırıyorum.

Ayrıca başta uluslarası güçler olmak üzere herkes bilsin ki biz Türk devletini Minbic sınırılarında kabul etmeyeceğiz! Minbic’e yönelik saldırıları reddediyoruz ve buna karşı kanımızın son damlasına kadar savaşacağımızın bilinmesini istiyoruz.

Özellikle de buradan Erdoğan’a sesleniyor ve bunu kafasına iyi koymasını istiyorum: Ant olsun ki direnişimiz büyüyecek ve Minbic’te sana ve çetelerine cehennemi yaşatacağız!