GÖRÜNTÜLÜ

Nusaybin’den Rakka’ya bir Piling

Piling Raperîn (27), Nusaybinli bir YPG savaşçısıydı. DAİŞ karanlığının başkent olarak gördüğü Rakka'ya yürürken ağır yaralandı, tedavi gördüğü Dêrik'te şehitler kervanına katıldı ve Nusaybin'e bakan Qamişlo'da ise toprağa verildi.

Piling Raperîn (27), Nusaybinli bir YPG savaşçısıydı. DAİŞ karanlığının başkent olarak gördüğü Rakka'ya yürürken ağır yaralandı, tedavi gördüğü Dêrik'te şehitler kervanına katıldı ve Nusaybin'e bakan Qamişlo'da ise toprağa verildi. 65 yaşındaki anne Şêxa Oğuz, 10 kardeşin en küçüğü olan Piling'in (Kaplan) büyüklüğünü anlattı.

Fırat'ın Gazabı Hamlesi'nde şehit düşen YPG savaşçısı Piling Raperîn'in (Ramazan Oğuz) annesi Şêxa Oğuz, oğlunun toprağına, halkına ve halkının mücadelesine bağlı olduğu kadar düşmanlarına öfkeli olduğunu belirterek, inandığı yolda şehit düşen oğluyla gurur duyduğunu söyledi.

65 yaşındaki anne Şêxa Oğuz, oğlu Piling Raperîn’i ANF’ye anlattı. Şehidini yaşatan her anne gibi geçirdiği zor bebeklikle başlıyor: "Oğlum, 1990 yılında Ramazan Bayramı'ndan 2 gün önce Nusaybin’de dünyaya geldiğinden ismini Ramazan koyduk. 10 çocuğumuzun en küçüğüydü. Dünyaya gelmesiyle çok sevindiğimiz oğlum, sağlık problemlerinden dolayı sıkıntılı ve zor bir bebeklik dönemi geçirdi. Devamlı hastane, doktor gezdirip duruyorduk. 7 yaşına geldiğinde okula yazdırdık. Sevilen bir çocuktu. Sabırlı ve uyumlu bir karakteri vardı."

SÖMÜRGECİ OKULLARI İSTEMEDİ

Okul hayatının hep başarıyla geçtiğini ama liseye vardığında artık sömürgecinin okullarında eğitim görmek istemediğini ve İzmir'e çalışmaya gittiğini belirten Şêxa Ana, 5 yıl kadar konfeksiyonda çalıştığını söyledi. Orada siyasi çalışmalarda da bulunduğuna işaret eden Şêxa Ana, İzmir’den Nusaybin’e döndükten sonra artık tamamen gençlik çalışmalarında aktif rol almaya başladığını kaydetti. Şêxa Ana, anlatmaya devam etti: "Artık herhangi bir işte çalışmayıp bütün zamanını siyasi çalışmalarda geçiriyordu. Her ne kadar engel olmaya çalışsak da aklı, fikri, kalbi hep mücadelesindeydi ve mücadeleden koparamadık. Yoldaşlarına çok bağlıydı."

TOPRAĞINA SEVDALI BİR İNSANDI

Adil bulmadığı bir konudan dolayı kontrolü dışında bir kavgaya karışınca İstanbul’a giderek iki yıl kadar kaldığını aktaran Şêxa Ana, İstanbul'a yanına gittiğinde aralarındaki diyaloğu ve gözlemlerini de paylaştı: "Bana, 'niye bana bir avuç Nusaybin'in toprağından getirmedin anne' dedi. O derece Nusaybin'e, kendi toprağına sevdalı, bağlı bir insandı. Annelik telaşımdan dolayı ben her ne kadar ‘İstanbul da güzel şehirdir, gelme, burada kendine yeni bir hayat kur desem’ de O'nun kalbi Nusaybin'de atıyordu."

İSTANBUL'DAN NUSAYBİN'E DÖNDÜ

Dayanamayıp kısa bir süre sonra Nusaybin'e dönen ve karıştığı kavganın davasından beraat edince daha fazla siyasi çalışmalara dahil olan oğlunun neredeyse artık hiç eve gelmez olduğunu ifade eden Şêxa Ana, "Her ne kadar durdurmaya çalışsam da bir türlü başarılı olamıyordum. Seni evlendirelim, dediğimde, 'senin 3 oğlun evlidir de ne faydalarını gördün' diye tepki gösteriyordu. Bana 'senin zaten 3 oğlun var, farz et ki ben senin oğlun değilim' deyip duruyordu. Sık sık 'ben Kürdistan'ın evladıyım, sadece senin değilim' diyordu’’ diye konuştu.

KİTAP OKUMAYA ENGEL TANIMIYORDU

Karanlığın bile kitap okumasına engel olmadığını ve kitaplardan çok şey öğrendiğini belirten Şêxa Ana, kitapları çok sevdiğini, kitaplarla haşır neşir olduğunu dile getirdi. "Özellikle de Önderliğin kitaplarını okumadığı gün yoktu" diyen Şêxa Ana, yine kitap okuduğu bir anda elektrikler kesilince yaşadıklarını şöyle aktardı: "Bana ışıldağın (şarzlı elektrik aleti) nerede olduğunu sordu. Nerede olduğunu bilemediğimi, bu karanlıkta da bulmamın zorluğunu anlattım. O, cep telefonunun ışığıyla elindeki kitabı okumaya devam etti. Okumak, öğrenmek tutkusunu bizimle de paylaşırdı. "

NUSAYBİN'E DÖNMEYİ UMUYORDU

Şêxa Ana, oğlunun YPG saflarına yolculuğunu ve sevdalı olduğu Nusaybin'e dönme umudunu da konuştuğu günü şöyle ifade etti: "Bir gün beni karşısına alarak 'iki aylığına yokum, beni merak etmeyin' dedi. Nereye gideceksin, diye sorduğumda, ellerimi avuçlarının içine alıp ‘Nusaybin benim evimdir. Evimi asla katillere, hainlere bırakmam. En fazla 3 ay içerisinde geri döneceğim’ dedi. Nereye gideceğini söylemezse de biliyorduk. O'nu anlıyorduk da. Bizimle paylaşmazsa da kararını çoktan verdiğinin farkındaydık."

ŞEHADET HABERİNİ ALIYOR

Her ne kadar Rojava'ya gittiğini, orada olduğunu bilseler de uzun bir ara hiç haber alamadıklarını belirten Şêxa Ana, oğlunun şehadetini ve defnedilişini de paylaştı: "Gidişinden 1 yıl 10 ay sonra çocuklarım ve akrabalarım internetten duydular. Rakka'da, mücadele verdiği cephede ağır yaralanmış ve Dêrik'te tedavisinin yapıldığı hastanede şehit düşmüş. Cenazesini Qamişlo'da bulunan akrabalarımız ve yoldaşları alıp yine Qamişlo'da kendisinin istediği onurlu ve şerefli bir şekilde törenle defnettiler. Oğlum Piling'in cenazesi Qamişlo'ya getirildiğinin görüntülerini gönderdiler bana. Tabutunun üzerindeki bayrak ve renkleri gördüğümde gurur duydum. Cenaze töreninde ailesi olarak hiçbirimiz bulunamadık ama törende yüzlerce yoldaşının ve akrabalarımızın olduğu 3 bine yakın insan vardı. Her şehadet, her evlat kaybı acıdır, büyük kayıptır ama oğlumla aynı zamanda büyük gurur duydum. Çünkü oğlum neyin peşindeyse ne için mücadele veriyorsa o yolda ilerledi ve o yolda şehit düştü. Yoldaşlarıyla omuz omuza mücadele veren kusursuz bir devrimciydi benim oğlum. Onun tek istediği bütün ailece mücadele vermemizdi ve buna hasretti. Bütün ailemizin saflara katılmasını istiyordu.’’

ŞEREFLİ BİR YOLDA ÖLMELİ

Şêxa Ana, onurlu ve şerefli ölümün geride kalanlara bıraktığı mirasa işaret ederek, Piling'in bütün yoldaşlarının kendisi için birer Piling olduğunu vurguladı. Şêxa Ana, şöyle tamamladı: "Ölüm bir sefere mahsustur ve onurlu bir şekilde olmalı. Namuslu ve şerefli bir yol uğruna ölünmeli. İyi bir yolda ve direnişle olmalı. Bütün yoldaşları gibi onurlu bir mücadele verdi ve inandığı yolda şehit düştü. Şehit düşen bütün yoldaşları da benim birer evladımdır. Oğlum Piling hangi dava için mücadele verdi ve yüreği ne ve kimin için çarptıysa annesi olarak benim de öyle olacaktır. Kuşkusuz çizdiği yolun takipçisi olacağız.