Savaşın ‘bozan’ dengeleri – Nurheq Erdal

Ortadoğu siyasetinin kalbi haline gelen Halep adeta bütün kirli oyunların sergilendiği bir alan konumuna gelmiştir.

Ortadoğu siyasetinin kalbi haline gelen Halep adeta bütün kirli oyunların sergilendiği bir alan konumuna gelmiştir. Özellikle Suriye’de söz sahibi olmak isteyen ve bununla birlikte Ortadoğu'da söz sahibi olmanın çabasına girmiş bütün güçler ellerindeki kozları kullanıyor.

Amerika ve Rusya arasında açıkça görülen bir uzlaşı bulunurken öte yandan her iki taraf da kendisinin desteğiyle hareket eden güçleri belli ölçüde güçlendirmeye bununla birlikte siyaset yapmaya çalışmaktadır. Ortalığı karıştıran güçler olarak rolleri kesinleşen başta Türkiye olmak üzere Katar ve Suudi Arabistan ise olası bütün çözümlere çomak sokmaya devam etmektedir.

Bir tehtid düellosu başını alıp giderken öte yandan var olan dengeler bir bir bozulmaktadır. El Nusra, İhrar Şam, Sultan Murat gibi taşeron çete grupları olası çözüm güçlerini bertaraf etmek için olağan güçleriyle bozgunculuğa devam etmektedirler.

Son Şêx Maqsûd saldırısı da bu planlar çerçevede planlanmıştı. Suriye içerisinde gerçek anlamda çözüm arayışı olan en temel güç konumundaki Kürtler yenilgiye uğratılmadan diğer hiçbir gücün siyasette söz sahibi olamayacağı ortak görüş biçiminde her ne kadar açıkça dillendirilmese bile uluslar arası toplantılara çağırılmamasından net bir biçimde anlaşılmaktadır.

Bir yandan Kürtleri müttefik olarak gören Amerika kendisine taşeron yaptıramamasından dolayı tamamen olmasa da bir oyalama politikası ile askılandırma siyasetine başvurmaktadır. Öte yandan yine Türkiye ile bazı uzlaşı noktaları bulup birçok noktada kendisine taşeron yaratmaya çalışmaktadır.

Diğer bir nokta ise yine Rusya cephesinden yardım dillendirilse de çözüme götürecek yaklaşımlardan kaçınılmakta siyasi manevralar ile süreç uzatılmaktadır. Belli başlı siyasi hamleler ile süreci kendi lehine çevirmaya çalışsa da güç dengelerine dönük çok ciddi planlamalar ortaya koyamaması alttan alta siyaset tarzıyla süreci yürütmeye çalışmaktadır.

Bu iki güç arasında bazı uzlaşıların olduğu açıktır. Burada şu soru akla gelmektedir. Bu uzlaşılarda kim vurduya götürülmek istenen güç yine Kürtler mi olacak? Özellikle Halep yoğunluklu siyasetin gündemleştiği bu günlerde sahada Kürtlerin güçlü olması bütün planları devre dışı bırakacaktı.

Bu açıdan ciddi bir saldırı dalgası Şêx Maqsûd şahsında Kürtlere yapılmak istenmiştir. Çetelerin saldırılara başladığı dönemlerde diyalog ve çözüm görüşmelerinin başladığını göz önünde bulundurursak siyasete Kürtlerin dahil edilmemesini çıkarlara kurban edilmesi olarak yorumlamak pek de yanlış olmayacak kanısındayım.

Fakat bütün bunların farkında olan Kürdistan güçleri özellikle Şex Maqsud direnişi ile birlikte yeniden herkese Kürtlerin gücünü birkez daha göstermiştir. Özellikle Kürtleri siyasi sahadan çıkarmak için Suriye Türkiye ve İran devletlerinin kapalı kapılar ardında gizli görüşmeler yoluyla statüsüz bırakılmasına dönük görüş birliği Cezayir'in tarihi lanetli tavrı ile yeniden ortaya konulmak istenmektedir.

Bunun yanında özgürlük ve adaletten bahseden Amerika ve Rusya bütün saldırılara karşı sessizliğini sürdürmüş direnişin zafere doğru yol almasıyla birlikte tavrını basit ve artık ciddiye alınmayan demeçlerle ortaya koymuştur.

Onlarca sivilin şehit edildiği Şêx Maqsûd'ta yapılan insanlık dışı ve hiçbir vicdana sığmayan katliam ve saldırılara sessizlikle cevap veren bu güçler en son olarak devlet ve çeteler arasında bir ateşkes yapma gayretine girmektedirler.

Bugüne kadar yapılan ateşkes veya çatışmasızlık dönemlerinde çete güçleri bütün yoğunluğunu Kürtlere saldırmaya vermektedirler. Fakat bundan sonra yapılacak olan bütün ateşkeslere Kürtleri dahil etmek zorunda kalacaklardır.

Bunun en temel sebebi ise en son Efrîn ve Şêx Maqsûd direnişleri ile Kürtlerin sadece Cizre ve Kobanê kantonları değil Efrin ve Halep çevresinde de siyaseti belirleyen güçlerden biri olduğunu kanıtlamış olmasıdır.

Bu açıdan olası barış veya savaş planlarını destekleyecek ya da dışında bırakılırsa bozacak en temel güç Kürtler ve Kürtlere yakın çevreler olmaktadır. Kürtler artık savaştan veya anlaşmalardan zarar gören kesim olmaktan çıkıp kendisini hiçe sayan güçlerin savaş veya anlaşmalarını bozan yani kısacası dengeleri bozan ve belirleyen güç olmuştur.

Mevcut Halep siyasetine de yine en büyük katkıyı sağlayacak güç olarak en büyük dengelerin başında yerini almıştır.