GÖRÜNTÜLÜ

Şibilî: Şêx Meqsud’da halkların verdiği ortak yaşam mücadelesi kazandı

Halkların Kardeşliği Meclisi Eş Başkanı Miriyî Şibilî, Şêx Meqsud’da Kürt, Arap, Türkmen, Hristiyan halkının verdiği ortak yaşam mücadelesinin kazandığını söyledi.

Halkların Kardeşliği Meclisi Eş Başkanı Miriyî Şibilî, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Halep ve Şêx Meqsud’da 6 yılı aşkın bir süre savaş durumu söz konusuydu. 6 yıl boyunca ne yaşandı? Nelere tanıklık ettiniz?

Halkımız kadın, genç, yaşlı, 7’den 70’e YPG/YPJ ile birlikte zaman zaman rejim saldırılarına ve çoğu kez de SUK ve DAİŞ çetelerine karşı amansız bir savaş içerisinde oldu.

Suriye Ulusal Koalisyonuna (SUK) bağlı Sultan Murat Tugayı, Liwa 99, Feyleq Şam, Feyleq 16, Fatih Sultan Mehmet Taburları, Ebu Emara Taburları, Nurettin Zenki Taburu, Cephet El Şami, Ceyş El İslam, Liwa Tehrir, Suriye Türkmen Cephesi, Cephet İslami vb. çeteler Şêx Meqsud’u işgal etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptı.

Şêx Meqsud mahallesinde 6 yılı aşkın bir süre tarihi direniş sergilendi. Halkımız kuşatma, ambargo ve saldırılara rağmen kararlılığından, cesaretinden ve direnişinden bir adım geri atmadı. Türkiye'ye bağlı çete gruplarının ve kullandıkları en ağır silah ve saldırılarına yenik düşmedik.

Şêx Meqsud mahallesini hiçbir zaman terk etmeyi düşünmedik. Şêx Meqsud mahallesinde YPG/YPJ savaşçılarının öncülüğünde gerçek bir devrimci halk direnişi gösterildi.

Direniş saflarında Arap, Kürt, Türkmen, Hristiyan herkes vardı. Yüzlerce kadın ev ve işlerini terk ederek cephelerde YPG/YPJ savaşçılarına yemek hazırladı, direnişe katıldı. Şêx Meqsud mahallesindeki bu gerçeklik Suriye halklarının YPG/YPJ güçlerini savunma gücü olarak gördüğünü ortaya koydu.

Halklar sadece ve sadece YPG/YPJ güçlerinin denetiminde olan alanlarda kendilerine hayat bulabileceklerini gördü çok net bir şekilde.

Şêx Meqsud mahallesine yönelik saldırıların amacı neydi?

Herkes biliyor ki Şêx Meqsud sadece Kürtlerin yaşadığı bir mahalle değildir, Arap, Türkmen, Ermeni, Süryani vb. halk ve inanç topluluklarının bir arada eşit, özgürce yaşayabildiği bir halklar mozaiğidir.

Şêx Meqsud mahallesi her ne kadar coğrafik olarak küçük ve sıkışık olsa da diğer yerlere göre yüksek bir yerde bulunuyor. Şêx Meqsud Halep’in ve Suriye savaşının kilit noktası oldu.

İşte böylesi stratejik ve önemli bir yer olan Şêx Meqsud mahallesinde halkların iradesi teslim alınmak ve ortaya çıkan tarihsel kazanımlardan biri olan mevcut statünün dağıtılması hedeflendi. Şêx Meqsud mahallesine yönelik kuşatma, ambargo ve saldırıların amacı Halep’ten Kürtlerin çıkarılması ve bölgenin Kürtsüzleştirilmesiydi esas olarak.

SUK çeteleri son süreçte Halep’ten sökülüp atıldı. Böylece Şêx Meqsud mahallesine yönelik saldırı tehditleri de ortadan kalkmış oldu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Öncellikle şunu belirtmek isterim; SUK çetelerinin Halep’ten sökülüp atılması Suriye halkları ve insanlık için büyük bir kazanımdır. Bu kazanımı yaratan da halklardır. Eğer Şêx Meqsud halkının direnişi olmasaydı Halep çoktan düşerdi.

Suriye uzun yıllar boyunca tek dil, tek vatan, tek bayrak zihniyetiyle yönetildi. Bu duruma karşı 2011 yılında halk ayaklanmaları gelişti. Suriye’de ortaya konulan bu anlayış nedeniyle başlayan halk ayaklanmalarının uluslararası ve bölgesel güçlerce sabote edilince halklar kendisini cehennemin orta yerinde buldu.

Bu cehennemin orta yerinde Kürt halkı öncülüğünde Suriye halklarının istem ve özlemlerine cevap olan gelişmeler yaratıldı. Örneğin Şêx Meqsud’da halklar demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir küçük Suriye yarattı. Arap, Kürt, Türkmen, Hristiyanlar tarafından örnek bir halklar mozaiği yaratıldı.

Şêx Meqsud mahallesinde yaratılan bu model aslında Suriye’deki mevcut krize çözüm getirebilecek yegane çözüm yoludur. Suriye de yaşanan kaosu birlikle aşacağımıza da inanıyoruz.

Şêx Meqsud’da halkların küçük bir Suriye modeli oluşturmasından söz ettiniz. Tüm Suriye için demokratik federal sistem öneriliyor. Arap halkı demokratik federal sisteme nasıl bakıyor?

Federal sistem halklar için en uygun sistemdir. En fazla da Arap halkı için geçerlidir. Böyle bir projenin olması, düşünülmesi ve hayata geçirilmesi çok iyi oldu.

Halkların bütün egemenlikten, bütün hakimiyetlerinden kurtulup özgürce yaşayabilmeleri için en iyi sistem. Federasyon sistemi sadece Suriye için de değil, aslında tüm Ortadoğu devletler için de gerekli. Çünkü homojen olmayan, içinde değişik halkları barındıran çok devlet var.

Bu devletlerin demokratikleşmesi, halkların özgür ve eşit yaşayabilmeleri için çok uygun bir sistem. Demokratiklik göstergesi oy ve seçim değildir. Demokratik olmanın bana göre ön koşulu ortaya konulan pratiktir. Zihniyetin değişimidir. Her halkın kendisini varlığı oranında temsil etmesidir. Federasyon projesi önemli bir aşamaya ulaştı. Kendini, amaçlarını tanıttı. O yüzden dışarıda da kabul gördü. Arap halkı tarafından da benimsendi ve içselleştirildi.

Federal sistemin en önemli özelliklerinden birisi, özgünlükleri tanıması, ona göre yaklaşım belirlemesidir. Her alanın, her halkın ve hatta her insanın özelliklerine saygılı ve onların özgürce yaşaması, katılması için olan bir sistem.

Federal sistem tartışmaları yanı sıra Kuzey Suriye'de de Federasyonu çalışmaları var. Kuzey Suriye Federasyonu Arap halkı tarafından kabul görüyor mu?

İlk federasyon tartışmaları, çalışmaları Kuzey Suriye'de başladığında başta bir korku, çekingenlik vardı. Ama sonra tanıdıkça, anlaşıldıkça kabul gördü.

Suriye rejimi de yavaş yavaş Kuzey Suriye'de gerçekleşen sistemi kabul ediyor. Suriye'de yaratılanlar Suriye halklarının eseridir, uluslarası ve bölgesel güçlerin değil. Hele hele onların tetikçiliğini yapanların hiç değildir.

Girê Spî, Minbic başta olmak üzere Kuzey Suriye'de yaşayan Arap halkı bizzat Kuzey Suriye Federasyonu’nun kurucu üyesi oldu. Halkımızın yapılan toplantılara da katılımı büyük oranda oldu. Katılmayan, dışarıda kalan azınlık kısım ise Türk devleti ya da diğer güçlere bel bağlayanlardır.

Peki size göre demokratik federal sistem projesinin önündeki en büyük engel ya da engeller neler?

Bana göre en büyük engel Türk devletidir. Suriye’de halklara önerilen demokratik federal sistem esas itibariyle diğer ülkelerdeki federalizm anlayışı ve pratiğinden çok farklı.

Çünkü burada Kürt Halk Önderi Öcalan’ın ortaya koyduğu demokratik-ulus felsefesi üzerinden geliştirilen demokratik federal sistem anlayışı ve projesi var. Bu sistemde her halk ve inanç topluluğu temsiliyetini bulabiliyor. Hiçbir halk ve inanç grubu diğer halk ve inanç grupları üzerinde hakimiyet ve tahakküm kurmuyor.

Tabi bu durum Türk devleti ve İran için tehlike olarak algılanıyor. Çünkü onların sınırları içerisinde de çok değişik halklar yaşadığı için federasyonun başarıya ulaşmasını istemiyorlar. Kendileri için tehlike görüyorlar. Türkiye kendisi dışındaki halklar ve devletlere saygı duymuyor. Onların asimile etmeye ve yok etmeye çalışıyor.

Hatta bu amaçla da işgal girişimlerinde bulunuyor. Bunu da kendine hak olarak görüyor. Türkiye Suriye halklarını temsil etmeyen küçük bir azınlığı Suriye halklarını temsilcisi olarak göstermeye ve kendi politik emellerine ulaşmaya çalışıyor. İran’da aynı politik emeller ile Suriye’de boy gösteriyor.

Geçtiğimiz hafta Suriye krizine çözüm adı altında Astana’da bir toplantı gerçekleştirildi. Şimdi de bir kez daha Cenevre’de toplantı yapılması gündemde. Bu konu da neler söylemek istersiniz?

Suriye halkları iç barışın gelişmesi ve halkların ortak yaşamını inşa etmek için demokratik mücadelesini 6 yılı aşkın bir süredir yürütmüş ve tüm Suriye ve Ortadoğu için örnek teşkil etmiştir.

Tüm Suriye halkları Kürt halkı öncülüğünde Kuzey Suriye başta olmak üzere tüm Suriye’de karanlık güçlere karşı büyük mücadele içinde olmuştur. Buna rağmen, Suriye halklarının temsilcileri olan Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ve Demokratik Suriye Güçleri (QSD) şimdiye kadar Suriye krizine çözüm adıyla gerçekleştirilen hiçbir toplantıya çağırılmamıştır.

Bu iki yüzlülüktür. Suriye halklarını ve iradesini yok saymaktır. Biz bunu kabul etmiyoruz. Suriye halklarının yok sayıldığı bir toplantıdan sonuç çıkması da mümkün değildir. Kürt, Arap, Süryani, Türkmen, Ermeni vb. halk ve inanç toplulukları olarak bu durumu reddediyoruz.

Suriye’nin bütün halkları olarak toplantı masasında yer almamız gerekiyor. Kurulacak olan masalarda yer almayışımız büyük bir haksızlık ve saygısızlıktır. Çünkü biz direnişimiz ve kendi öz gücümüzle siyasi, toplumsal ve askeri alanlarda tarihi adımlar attık. Suriye krizine çözüm için geliştirilen her toplantılarda yer almak herkesten çok bizim hakkımızdır.

Ayrıca YPG/YPJ ve QSD güçleri, Suriye’nin büyük bölümünü DAİŞ çetelerinden temizlemiş olduğu için ve Suriye halklarının yegane temsilci konumunda olduğu için Suriye krizinin siyasi çözümü konusunda tek söz sahibidir. Biz Araplar bu durumu iyi biliyoruz. Bu talep ediyoruz.