Savaşçılar Tabqa kuşatmasını anlatıyor...

21 Mart günü başlatılan Tabqa’yı DAİŞ çetelerinden temizleme hamlesi devam ediyor. Biz de savaşçıların yaşamına, acı, sevinç ve an an yürüttükleri savaş hazırlığına şahitlik ediyoruz.

Tabqa’yı DAİŞ çetelerinden temizleme ve halkı özgürleştirme hamlesi, çetelerin “Başkentim” dediği Rakka’yı yalnızlaştırma hamlesi emin adımlarla sürüyor. 21 Mart’ta başlayan hamle kapsamında Tabqa’yı kuşatma çemberi tamamen daraltıldı.

Hamle boyunca kasabanın doğu ucundaki baraj gölü ve kıyıları çetelerden temizlenerek, barajın bir kısmı savaşçıların eline geçti. Savaşçılar eş zamanlı olarak baraj gölünü hem helikopterle hem de feribotla geçerek, özgürlük savaşçıları çok kısa sürede Tabqa Askeri Havaalanı’na ulaştı. Daha sonra ise doğuya doğru ilerleyen savaşçılar Fırat Nehri’ni botlarla geçen diğer kol ile birleşerek, Büyük Safsafah köyünü çetelerden temizledi ve Tabqa kuşatmasındaki çemberi iyice daralttı.

Tabqa’nın güney ve güneybatı kısmından merkeze bağlı dış mahalleler çetelerden temizlendi, dış mahallelere mevzilenen savaşçılar ise emin adımlarla kazandıkları mevzilerden yönlerini kent merkezine çevirmiş durumda.

Çatışmalar en çok da dış mahallelerde yaşanıyor. Mevsim koşullarından faydalanmak isteyen çeteler, toz fırtınasının ve yağmurun başladığı zamanlarda QSD güçlerinin mevzilerine saldırma girişiminde bulunuyor, ancak her saldırıları sert karşılık buluyor ve çeteler ağır kayıplar vererek, geldikleri çöl araziye kaçmak zorunda kalıyor.

Çeteler Tabqa merkezde ise bomba yüklü araçlar ve ellerindeki havan ve tanklarla düzenlemek istediği saldırı girişimi ise boşa çıkarılıyor.

Bir taraftan savaş yaşanırken, biz ise savaşçıların günlük yaşam ve savaş hazırlığına tanıklık ediyoruz. Savaşçılarla aynı alanda olmak, onlarla aynı yemeği paylaşmak, onları izlememizde de yardımcı oluyor. İçlerindeki biri gibi görünüyoruz, kendi aralarındaki sıcak ilişkiyi de hissediyoruz.

Kentin dış mahallelerine yerleşmiş olan savaşçıların arasında geçirdiğimiz birkaç saat oldukça ilgi çekici ve heyecanlıydı. Savaşçıların yanına havaalanı yakınlarından araçla gittik. Hem savaşçılar hem de komutanlar önlerinde uzayıp giden kasabayı bir evin çatısından keşfediyordu. Bir taraftan kendi mevzilerini görüntülerken, diğer yandan da sonraki hedeflerini gözetliyorlardı.

Bulunduğumuz evin bahçesinde de harıl harıl bir hazırlık yapıyor. Ellerindeki silahların bakımını yapan savaşçılar, diğer yandan mevzide bulunan yoldaşlarına yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılamaya çalışıyordu.

Evin çatısındaki keşif ve izlemeden sonra komutanlardan Rızgar yanındakilere havaalanına gideceğini söyledi. Ona eşlik etme talebimizi nazikçe kabul etmesinden sonra yola çıktık. Havaalanında 50 kadar savaşçı bekliyordu. Hepsi de bir süre sonra mevzilerde yer alacak savaşçılardı. Hepsi de çok heyecanlıydı, Komutan Rızgar savaşçılara yaklaşık 10 dakikalık bir konuşma yaptı. Hem kendi durumlarını hem de DAİŞ çetelerinin durumunu anlattı.

Şu anki yaşadıkları durumun büyük bir fedakarlık ve emeğin sonucu olduğunu söyleyen Komutan Rızgar, “Savaşın kazanılmasında en önemli pay sahibi olanlar da tabii ki şehitlerimizdir” dedi.

Konuşmanın ardından da hangi takım ve manganın hangi mevzilerde yer alacağını da anlattıktan sonra savaşçılar heyecanla araçlara yöneldi. Bir kısım savaşçı bunları yaşarken, bir kısmı da sevinçlerini halay çekerek gösteriyordu.

Sonrasında ise hüzünlü an… Ayrılık anı geldi, çattı. Herkes sevgisini bir diğerine sarılarak geçeceğini bilerek en içten sarılışlarla ayrıldılar…

Biz ise Komutan Rızgar ile birlikte özgürleştirilen alanlardaki tura devam ettik. Ön cephede mevzilenmiş birkaç savaşçıyı ziyaret ediyoruz. Kadın ve erkek savaşçılar sağlamlaştırdıkları mevzilerde mevzilenecekleri noktaları tespit ediyordu.

Öğlen vakti geldiğinde aç olup olmadığımızı soran savaşçılar, “hayır aç değiliz” cevabını alınca, “Bari suyumuzu için” diyerek sularını bizimle paylaştılar.

Savaşçıların yanında DAİŞ çetelerinin tarihin çöplüğüne gidişini izlemek keyif veriyor…

Cephede yaşayan savaşçılar, gün içinde güven verirken, yarınlar için de insanın içine umut aşılıyor…