Adanma hakikati!

Gerilla Rustem Hemdem, Metîna’da işgalcilerle girdiği çatışmada, teslimiyeti paramparça ederek, insanüstü bir irade ve cesaretle şehit düştü. Şimdi şehit Rustem’in direniş destanı dağların türküsüyle birleşip ulaşıyor Kürt halkının isyan çığlıklarına.

RÜSTEM HEMDEM

‘Biz yaşamı uğruna ölecek kadar çok seviyoruz’ cümlesindeki gizem, faşizme ve soykırım saldırılarına karşı özgürlük savaşını devam eden gerillanın yaşam felsefesi olarak, bu topraklarda nasıl yaşanması gerektiğini en yalın haliyle anlatıyor. Bugün Kurdistan’da onur ve özgürlük savaşını veren Özgürlük Gerillası, bu felsefenin ışığında bedenini direniş kalelerine dönüştürüyor, varoluş hakikatine en anlamlı cevabı verenler olarak evrenin sonsuzluğuyla bütünleşiyor. Rustem Hemdem (Sedat Özen) arkadaş da bu hakikate ulaşan yiğitlerin kervanına katılanlardandı.

Özgür yaşamda karar kılmak, onun savaşçısı olmak, uğruna büyük ve anlamlı direnişleri geliştirmek çağın en onurlu ve insani duruşudur. İnsanlığın temel değerlerine, doğamızın güzelliklerine karşı devam eden kirli savaşlar, toplumun ahlaki ve kültürel köklerini kurutma, yok etme temelinde geliştirilirken bunun karşısında cesurca duran, savaşan, direnen Özgürlük Gerillası, kararlı mücadelesinde emin adımlarla ilerliyor. Yaşam ve gelecek soykırım saldırıları altındayken Apocu yaşam felsefesiyle kendini donatan gerilla ordusu, işgal saldırıları karşısında anı anına verdiği savaşta eşsiz devrimci kişilikleri açığa çıkarıyor. Onlar insanlık karşısında sorumluluklarını yerine getirme, varoluşun anlamına yakışır bir şekilde yaşama, hakikatin özüne ulaşmanın sonucu olarak ‘adanma hakikatini’ ortaya çıkaranlardır.

Mazlum Doğan’dan, Kemal Pir’e ve Zîlanlara kadar, gerilla bu hakikate ulaşmanın mücadelesini veriyor. Yaşam adına ne varsa yok edilmek istenirken, özgür yaşam felsefesi etrafında kenetlenenler zoru başarma cesaretini gösteriyor ve başarıyor. İşte, imkansızlıkların en yoğun hissedildiği zindan koşullarında Mazlum’a; "direnmek yaşamaktır", Zîlan’a; "anlamlı ve onurlu bir yaşamın sahibi olmak istiyorum", Kemal’e; "biz yaşamı uğruna ölecek kadar çok seviyoruz" cümlesini söyleten ve büyük eylemlerine yönelten hakikat, yaşama bağlılığın en somut ifadesi olmuştur. Ve bu hakikat etrafında çoğalan, günümüze kadar kopmaz bağlarla devam eden fedai yaşamları açığa çıkarmıştır.

Bugün "Biz yaşamı uğruna ölecek kadar çok seviyoruz" diyerek, faşist Türk işgalcilerine, ihanetin içinde debelenen KDP’ye karşı özgürlük savaşını veren her bir gerillanın yaşam felsefesi, "Direnmek yaşamaktır." İşbirlikçi güçlerin tarihten günümüze kadar devam eden ihanetine ve insanlığın başına bela olmuş faşist zihniyete karşı Kemalce yaşamak, Bêrîtanca savaşmak, Zîlanca kendini feda etmek, Apocu hareketin fedaileşen bir ordu olduğunu açıklar niteliktedir. Bu da Apocu harekette toplumsallığın ne denli güçlü yaşandığını gösteriyor.

ÖZGÜRLÜK KAPISINI AÇTI

Her gün işgal saldırılarına, bombardımanlara maruz kalan bu kadim topraklarda fedaice yaşayıp savaşan, teslimiyeti lanetleyip paramparça eden ve Zîlan gibi fedaileşen yaşamlar açığa çıkıyor. Şehit Rustem Hemdem, Kemal Pir’in ve Zîlan’ın eylemci ruhuna yakışır bir şekilde mücadelesini fedaileşerek sonsuzlaştıran gerillalardan biri.

Heval Rustem de her Kürt genci gibi doğup büyüdüğü topraklarda işgalcilerin saldırıları karşısında özgür yaşam arayışına girer. Hayalleri yüreğindeki acılar kadar büyüktü. Halkının yaşadığı acılara tahammül edemezdi, köklerine, toprağına bağlı olmak mücadele etmeyi, savaşmayı dayatıyordu. Bunu en derinden hissediyordu. Bu yüzden, "yitirdiklerimizi, düşmanın zorla bizlerden aldığı tüm değerlerimizi, öfkemizi büyüterek, intikam alarak yeniden halkımıza armağan edeceğiz" diyordu. Elbette düşmana hak ettiği gibi cevap verilmeliydi. Özgürlüğün kapısı artık sonuna kadar açık Rustem için.

Nasıl ki düşmanın zindanlarında Kemaller ve Saralar öncülüğünde gelişen direniş, faşizmin kalbinde hiçbir zaman kapanmayacak bir yara bıraktıysa, heval Rustem de esir düştüğü TC zindanlarında, teslimiyeti dayatan düşman karşısında Kemal gibi dimdik ayakta durmayı, direnişte ısrar etmeyi her zaman bildi. Özgürlüğe ne denli bağlı olduğunu, yaşamı ne kadar sevdiğini dağlarla bütünleştiğinde daha derinden hissetti. Bu his heval Rüstem’de sonsuz bir enerji, moral ve yaşam sevgisini açığa çıkarıyordu. Böylesine anlamlı duygularını, düşman karşısında sergileyeceği eylemiyle herkese gösteren Apocu bir gerilla olma hayaliyle Metîna’ya kadar devam etti yolculuğu. Tüm zorlukları aşa aşa, her bir adımına anlam yükleyerek devam etti yoluna. Girê Hekarî’de destan yazan Çekdar’la, Azê’yle yoldaşlık yapma şansına ulaştı. Girê Hekarî kahramanlarıyla beraber işgalciler karşısında anlamlı bir duruşun sahibi olmayı hep bildi.

Şehit Rustem köklerine bağlı yaşam ağacı misali, yaşamının her anında Güneş'i benliğinde hissederek mücadele etti. İşgalci Türk devletine ve ihanetin en çirkin haline karşı savaştıkça var olacağının bilinciyle yaşayan şehit Rustem, nasıl yaşamalı ve savaşmalı’yı Kemal Pirlerden, Zîlan ve Bêrîtanlardan öğrenmişti. Onların rehberliğinde fedaileşmeye karar kılmış ve Metîğna’da işgalci Türk askerleriyle girdiği çatışmada, teslimiyeti paramparça ederek, insanüstü bir irade ve cesaretle bombasının pimini çekmişti. Özgürlüğe, toprağına, halkına sevdalanmayan biri gerçekleştirebilir mi böylesine yüce bir eylemi? Düşmana büyük öfke duymayan, zafere inanmayan biri, bu aydınlığın bir parçası olabilir mi? Rustem Hemdem arkadaş bu görkemli yürüyüşün bir parçası olma yolunda gerçekleştirmişti Zîlanca eylemini. Şimdi şehit Rustem’in direniş destanı dağların türküsüyle birleşip ulaşıyor Kürt halkının isyan çığlıklarına.