Reqa’dan izlenim: Savaşa giderken halaya duranlar

Büyük Ceng Reqa’da akşamları başlar ve her Ceng’ten önce savaşçılar zafer için halaya durur.

Reqa’da sıcaklık 50 derece, gökyüzünden sanki ateş yağıyor, iki dakika dışarda beklemek için büyük bir irade gerekiyor. Sıcaklar o kadar yüksek ki, dışarda biraz beklediğin zaman gözler bile bulanık görmeye başlıyor.

Savaştan dolayı yıkılmış, yarısı ancak ayakta duran bir evin içinde savaşçılar dinleniyor. Her biri bir köşeye kıvranmış ve o cehennem sıcağı altında uyumaya çalışıyor. Çünkü onları bekleyen uzun bir gece var. Büyük Ceng Reqa’da akşamları başlıyor ve sabahın ilk ışıklarına kadar devam ediyor.

Geceden beri DAIŞ çeteleriyle çatışan savaşçıların bir sonraki operasyon için enerji toplamaları gerekiyor. Gruplar halinde ayrı ayrı yerlerde dinleniyorlar. Bir noktada garaj ya da dükkana benzeyen fakat hala yapımı tamamlanmamış bir yapının önünde bazıları sadece bir iki saat uyumuşlar ve kendilerini pekte yorgun hissetmiyorlar. Arabaya Arapça koydukları müzik eşliğinde halaya durmuşlar. Birkaç kişi ile başlayan bu halay kısa süre içinde kalabalıklaşmaya başlıyor. Büyük bir coşku ve moralle halaya duran bu insanların birkaç saat içinde savaşa gideceklerini kimse düşünemez. Bu kadar büyük bir moral ve coşkuyla halaya durarak savaşa giden insanların gerçekliğini ancak Kürtler ve bu coğrafyadaki insanlar bilir.

İNSANLIĞIN UMUTLARINI OMUZLARINDA TAŞIYANLARDIR ONLAR

Halay Ortadoğu insanı için bir tür ayin gibi. Özellikle Kürt ve Arap halkları için halay yaşamın bir parçası ve onlar buna çok büyük anlam biçiyorlar. Her eylemlerinden önce halaya duran, isyanlarında, savaşlarında halay çekebilen halklar bu topraklarda yaşıyor. Onlar için halay sadece bir eğlenme biçimi değil. Halay onlar için direniştir, başkaldırıdır ve isyandır. Bundandır bu halkların savaşçıları, savaşa gitmeden önce mutlaka halaya dururlar.

Hepsi çok genç olan savaşçıların gözlerindeki umut ve zafer tutkusu heyecanlandırıyor görenleri. Adeta bu topraklarda yaşanan tüm özlemlerin, umutların ve yaşam tutkularının özeti bu genç insanların göz bebeklerinde yansıyor. Yüklerinin çok ağır olduğunun farkındalar, onlar kendi coğrafyalarının ve insanlığın tüm umutlarını omuzlarında taşıyorlar. Boşuna bu ceng meydanında olmadıklarını biliyorlar. Ve zaferin kaçınılmaz olduğunu. Belki de bu yüzdendir halaya dururken başları dik ve gözlerinde gelecek olan zaferin sevinci ile parlıyor.      

ARTIK CENGE HAZIRLANMA ZAMANI

Öğleden sonra saat 14:00 civarı savaşçılar toplanmaya başlıyor. Grup halinde arabalarla yavaş yavaş buluşma noktasına geliniyor. Artık akşam için başlayacak büyük ceng için hazırlıklar yapılmaya başlanıyor. Bazıları bir köşede yemek yiyor, bazıları cephanesini son bir kontrolden geçiriyor. Birer ikişer grupların gelmesiyle kısa sürede sayı oldukça kalabalıklaşmaya başlıyor. Zırhlı arabalar bu sefer diğer arabaların yerini alıyor. Çünkü gidilecek yere artık diğer arabalar giremez, panzer ve akrepler savaşçıları ceng alanına taşımak için bekliyorlar.

YOLA KOYULUYORUZ

Grup komutanları kendi aralarında küçük bir planlama toplantısı yapıyor ve tüm savaşçılara harekete geçme talimatı veriliyor. Gruplar zırhlı araçların içine girmeye başlıyorlar. Bizde bir grubun bindiği panzerin üzerine biniyoruz. Araçlar Reqa şehrinin içine doğru gitmeye başlıyor. Şehrin içinde ilerledikçe büyük cengin nasıl bir şiddetle sürdüğünü adeta bize anlatıyor yollar, yıkılan binalar. Çatışma nokrasına yakınlaştıkça insanın burnunu yakan keskin bir koku geliyor. Kan ve barut kokusu adeta bütün şehri kaplıyor. Şehrin üzerinden sürekli yükselen bir duman gökyüzünde kara bulutlar oluşturmuş durumda. Şehrin içinden geçtikçe yüksek binaların üzerinde bekleyen savaşçılar, el sallayarak savaşa giden arkadaşlarını selamlıyorlar.

İlerledikçe yavaş yavaş karanlık çökmeye başlıyor. Bir binanın yanında duruyor zırhlı araçlar. Burada çok net bir şekilde çatışma sesleri gelmeye başlıyor.  Artık savaşın en kızgın yerine nerdeyse 200 metre gibi bir uzaklık olduğunu biliyoruz. Kamera ışıklarını kapatmak zorunda kalıyoruz çünkü burada ışık yakmak olmaz.  Savaşçılar inmeye başlıyor. Binanın içinden birkaç savaşçı çıkıyor. Tümden karanlık çökene kadar o binada bekleyecekler. Binanın içine giriyoruz. Binanın duvarlarında bir insanın rahatça geçeceği bir şekilde duvar yıkılmış. Savaşçılar oradan geçerek binanın damına kadar gidiyor. Orada beklemeye başlanılıyor. Artık heyecanlarını bizde hissedebiliyoruz.

HAREKET SAATİ GELİYOR

Hareket saati geldiğinde saldırı gurubunun komutanı tüm savaşçıları toplamaya başlıyor ve onlara küçük bir konuşma yapıyor. Hepsi bir anda slogan atıyor. Ve nihayet hareket başlıyor.

Binanın çıkışına kadar onların peşinden gidiyoruz. Onlar gecenin karanlığında kaybolmaya başlıyor. Biz geri dönüp binanın damına tekrar çıkıyoruz ve nefeslerimizi tutarak başlayacak olan büyük cengi bekliyoruz. Ve nihayet yarım saat geçmeden mermi ve patlama sesleri art arda gelmeye başlıyor. Bu şekilde sabaha kadar süren çatışma. Havanın aydınlanmasıyla duruyor. Akşam bizi getiren zırhlı araçlar yine görünmeye başlıyor. Tüm gece durmadan savaşan savaşçılar bir anda büyük bir coşkuyla çıkıp geliyorlar.

Daha sora araçlara binip dinleneme yerlerine doğru hareket etmeye başlıyorlar.