YPG Sözcüsü: Erdoğan DAİŞ'i bitirmemizden korkuyor

YPG Sözcüsü Mehmud, "DAİŞ belasıyla Suriye'de ve uluslararası alanda mücadele etmek ve ittifakları güçlendirmek bir gerekliliktir" dedi.

G20 Zirvesi'nde bir araya gelen dünya liderleri, çözüm getiremediği küresel sermaye, Ortadoğu'da ve Suriye'de yaşanan savaş ve göç sorunlarını ele aldı. Özellikle Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yeniden Suriye halklarına, YPG güçleri ve Demokratik Suriye Güçlerine (QSD) karşı olan düşmanlığını da tekrarladı. 2011'de adlandırılan Arap Baharı da Kürtlerin ve Suriye'de halkların özgürlük ve demokrasi çıkışı oldu. Suriye'de halkların statükocu ve şovenist bloka karşı mücadelesi de sürüyor. Suriye'de ortaya konulan çözüm projesi yeni kazanımları yarattı. İşgalci ve çıkarcı güçlerin de planladığı Rojava ve Suriye'yi bir bataklığa sürükleme durumu söz konusu. YPG ve QSD'nin DAİŞ ve destekçilerine karşı verilen soluksuz direnişi sürerken; 19 Temmuz Devrimi'nin yeniden diriliş taşları da Reqa kentinde örülüyor.

Suriye'nin demokratikleşmesi ve tek merkeziyetçi güçler karşısında gelişen halkların özgürlük çizgisi yeni bir döneme girdi. Tek rejim güçlerine karşı da Kürtlerin yürüttüğü ve Suriye'de verilen direniş ve inşa mücadelesi Reqa kentinde hız kazandı. Kuzey Suriye'de Reqa'nın özgürleştirilmesi ve önemi de biliniyor.

YPG'nin ABD ve Koalisyon güçlerinin DAİŞ çetelerine karşı yaptığı ittifakı değerlendiren YPG Sözcüsü Nuri Mehmud, Rusya'nın uzlaşmacı yaklaşımlarını ve özellikle Türk devletinin ÖSO gruplarıyla işgal etmek istediği Ezaz, Cerablus, İdlip, Efrîn ve Şehba bölgesindeki gelişmeleri de ajansımıza değerlendirdi...

'TÜRK DEVLETİNİN HESAPLARINI BOZDUK'

Mehmud, şunları ifade etti:

"Suriye'de yaşanan kriz ve sürekli bir işgali meşrulaştıran DAİŞ ve destekçileridir. 2012 yılında başlatılan ve Rojava'da halkları boğmak isteyen çete gruplarının girişimleri oldu. Kobanê'de DAİŞ karşısında güçlerimizin tarihsel direnişi de görüldü. Kuzey Suriye'de halkların geleceği yok edilmek istendi. Rojava ve Kobanê savaşında güçlerimizin verdiği muazzam direniş ise, insanlığın onur ve diriliş tarihi ile yeniden yazıldı. Rojava'nın bütün kentlerinde bir savaş yaşandı. Kürtlerin şahsında ve Kürtlerin öncülük yaptığı Suriye halklarının özgürlük süreçleridir. Suriye'de halkların güvenliğini esas aldığımızdan dolayı direniyoruz. DAİŞ çete gruplarına karşı yürütülen direniş çıkarlar doğrultusunda değildir. Halkların özgürlük ilkeleri, kültürleri ve inançları temelinde koruyup savaşıyoruz. Ve meşru savunma ekseninde saldırılara cevap veriyoruz.

YPG güçlerinin Suriye'deki direnişi olmasaydı, Türk devleti DAİŞ çetelerini Suriye'de hakim kılacaktı. Halkların üzerinde barbarlık, yıkım, soykırım ve talanı farz kılacaktı. Rojava'da yapılan askeri hamleler ve Reqa'ya kadar yürüyüşümüz Suriye'nin güvenlik ve savunma teminatıdır. Türk devleti DAİŞ çetelerinin zayıf bir süreç yaşadığını görüyor. Demokratik Suriye Güçleri her yerde Êzidîleri, Arapları ve Suriye'de yaşayan halk oluşumlarının güvenliğini bir savunma çizgisi ekseninde ele alıyor ve hareket ediyor. DAİŞ'in Reqa kentinde darbe alması Türk devletinin Suriye'deki hesaplarını bozuyor. Reqa kentinde her gün yüzlerce kadın ve çocuk DAİŞ çetelerinden kurtarılıyor. Bu YPG ve QSD güçlerinin başarısıdır. Halkların savunmasını yapmak en temel güçlerimizin görevidir.

Suriye'nin demokratikleşmesi mücadelesi ve halkların savunma gücü her yerde olmalıdır. Reqa'da verilen direniş DAİŞ'in bel kemiğini kırıyor. YPG güçlerimizin terör karşısındaki duruşu ve vurduğu darbeler daha sürecek. ABD ve Koalisyon güçleriyle yapılan ittifaklarımız da sürüyor. DAİŞ belasıyla Suriye'de ve uluslararası alanda mücadele etmek ve ittifakları güçlendirmek bir gerekliliktir. Türk devleti ÖSO gruplarıyla Efrîn ve Şehba bölgesinde yeni bir işgal planını geliştirmek istiyor. Eğer Efrîn ve Şehba bölgesine yeni bir saldırı ve sevkiyat durumu olursa kabul etmeyiz. Türk devleti Reqa kentini özgürleştirmemizi istemiyor; engellemek ve sabote etmek istiyor."

'DAİŞ'E KARŞI GÜÇLÜ TUTUM SERGİLENMELİ'

YPG Sözcüsü Nuri Mehmud, "Reqa'nın kent merkezinde yoğun bir savaş ve direniş devam ederken, Rejim de halkların özgürlük prensiplerini esas almalı" diyerek, şunları da kaydetti:

"DAİŞ terörüne ve diğer çete gruplarına karşı güçlü bir tutum sergilenmesi gerekir. DAİŞ çetelerine karşı durmak isteyen, ister uluslararası alanda olsun isterse bölgedeki güçler olsun. Dünyaya bela olan bu DAİŞ terörünü erken bitirmek ve mücadeleyi yükseltmek vazgeçilmez olacaktır.

Türk devleti Suriye'de istediği gibi planlarını geliştiremedi. DAİŞ ve ÖSO'ya ilk darbeyi vuran Kürtler ve YPG'e güçleri oldu. Reqa kentinde direnen binlerce Arap genci var. Demokratik Suriye Güçleri içerisinde yer alan Devrimci Güçler de. Efrîn ve Şehba bölgesinde bir saldırı olursa Reqa hamlesini etkileyecektir. Türk devleti ABD ve QSD güçlerinin ittifak yapmasından yana değil. Erdoğan sürekli Kürtleri ve YPG güçlerini hedef alarak kin ve nefret gütmek istiyor.

Suriye'nin savunması ve halkların özgürlük talepleri üzerine her yerde DAİŞ'e darbe vurulmaya devam ediliyor."