Doğa ve yaşam savunucuları İliç için ayakta

Erzincan İliç'teki doğa katliamını Kadıköy’de protesto eden doğa ve yaşam savunucuları, zehir saçan Çöpler Altın Maden sahasının derhal kapatılmasını istedi.

Amerika ve Kanadalı Anagold Madencilik ile Çalık Holding’in ortağı olduğu Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde kullanılan siyanür borularının patlaması sonrası meydana gelen doğa katliamına yönelik tepkiler giderek büyüyor. Rant ve kar uğruna doğanın yok edilmesini protesto eden doğa ve yaşam savunucuları, Kadıköy İskele Meydanı’nda kitlesel bir eylem düzenledi.

“İliç Türkiye’nin Çernobil’idir. Maden sahası derhal kapatılsın”, “Divriği direniyor”, “ Doğamıza, suyumuza, havamıza, toprağımıza sahip çıkıyoruz” yazılı pankartlarının açıldığı eylemde, “ Siyanür zehir saçıyor, doğa mücadeleye çağırıyor”, “İliç’ten Fırat’a zehir akıyor” dövizleri taşındı. Sık sık, “İliç’ten Fırat Siyanür akıyor”, “Biz bir aradayız, hep bir arada doğayı savunacağız”, “Havama, suyuma, toprağıma dokunma” sloganlarının atıldığı eylemde, 90 ekolojist örgütünün imzası bulunduğu basın açıklama Hüsne Gölbaşı tarafından okundu.

“Kadim Fırat nehrinde Mezopotamya havzasına ölüm akıyor” vurgusunda bulunarak sözlerine başlayan Gölbaşı, medeniyetler beşiğinin, ekoloji gruplarının mücadelesine rağmen yıllardır zehir solumaya mahkum edildiğini hatırlattı.

Son iki ayda atık havuzunun sızıntısının sürekli hale geldiği Çöpler Altın Madeni’nde yaşananların bir kaza değil, doğaya ve yaşam alanlarına saldırı olduğunun altını çizen Gölbaşı, “Ülkemizin dört bir yanını tahrip eden sömürü madenciliği ve bunu mümkün kılan siyasi iktidar, çevremize telafisi imkansız hasarlar vermeye devam etmektedir. İkiyüzlülükleri sınır tanımayan şirketler, kar elde etmek için gelecek nesillere çözülmesi olanaksız problemler devretmektedir. Daha da acı olanı, bunu mümkün kılan hükümet politikalarıdır” dedi.

Artık kronik bir sorun haline gelmiş bu tutumun geçmişte Bergama, Kütahya ve Gümüşhane’de facialarla sonlandığını anımsatan Gölbaşı, aynı pervasız tutumun geçtiğimiz günlerde Manisa-Muradiye’de işçilerin ve yörede yaşayanların zehirlenmesine neden olduğuna işaret etti. Doğa yok edildikten sonra, çıkarılacak bir miktarın değerinin olmayacağını vurgulayan Gölbaşı, “Gelecek nesillerin temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ellerinden alıp, bölgedeki canlılığın soyunu tükettiğimizde; çıkardığımız altınlar bunları geri getirebilecek midir?” sorusunu yöneltti.

Denetimsiz, kontrolsüz ve hovardaca sürdürülen bu sömürge madenciliği faaliyetlerine verilen bu skandalın ceza hafif bir fırça olmaktan öteye gidemediğini belirten Gölbaşı, muhtemelen bu katliama neden olanların iştahlarını daha da kabarttığını ifade etti.

Yaklaşık bir buçuk kilometrekarelik siyanürlü atık su havuzuyla zehirlenen, bir zamanlar insanlara ve doğaya can veren Fırat nehrinin, bu zalim tavır sürdürülürse artık on yıllarca süre çevreye ölüm ve felaket saçacağına dikkat çeken Gölbaşı, talepleri şöyle sıraladı: “En başta şirket tarafından toplumla dalga geçercesine yapılmış saha genişletme başvurusunun reddedilmesi, Çöpler Altın Madeni’nin kapatılması ve ülkemizin her yerinde siyanürlü, siyanürsüz altın çıkarılmasının son bulmasıdır. Görevimiz bu eko yıkımı durdurmak, gelecek nesillere ve bize can sağlayan habitata borcumuzdur.”

Açıklamanın ardından hep bir ağızdan Burçak Tarlası şarkısı söylendi.

Katılımcılar: Kemaliye ve Köyleri Çevre Platformu Divriği Kültür Derneği, Divriği Yaşam ve Doğa Platformu , Bakırtepe Çevre Platformu, Malatya Çevre Platformu, Munzur Çevre Derneği, Ekoloji Birliği.