Ülkede ‘kamu güvenliğine tehdit oluşturacağı’ iddiasıyla takip edilen kişilere ait bilgilerin fişlenmesine dair bir kararnameye sendikalar tarafından itiraz edilmişti. 4 Aralık’ta yayınlanan bir kararnamede, takip edilen kişilerin siyasi görüşleri, filozofik ve dini inançları, sendikal bağlılıkları gibi bilgilerinin de polisler ve jandarmalarca not edilmesine imkan tanınıyordu. Bugüne kadar ise sadece takip edilen bireylerin ‘aktivitelerine’ dair bilgiler fişleniyordu.

‘ÖZGÜRLÜKLER İHLAL EDİLMİYOR’ İDDİASI

CGT, FO ve FSU gibi sol çalışan sendikaları ile soldaki yargı ve avukat sendikaları SM ve SAF tarafından yapılan yürütmeyi durdurma kararı, Danıştay tarafından reddedildi. Danıştay kararında, sendikaların itirazının aksine bireylerin ‘düşünce, din ve vicdan hürriyeti’ ile ‘sendikal özgürlükler’ haklarının ihlal edilmediği savunuldu.

Hükümetin hayata geçirdiği kararname polis ve jandarma tarafından ‘kamu güvenliğine yönelik tehditleri önleme’ amaçlı ‘PASP’ ve ‘GISASP’ adlı fişlemeler ile hassas önemdeki kamuya ait kurumlarda memur alımı için kullanılan ‘EASP’ adlı fişleme sistemine dairdi. İlk iki fişleme kapsamında Kasım ayı itibariyle 127 bin kadar kişinin fişlendiği bildiriliyor. Hassas önemdeki mevkiler için kamuya memur alımı kapsamındaki EASP fişleme sisteminde ise 221 bin kişinin fişlendiği duyurulmuştu.

‘DÜŞÜNCE SUÇU’ OLUŞTURMA TEHLİKESİ VAR

Sol sendikaların ve özgürlükleri savunan derneklerin tepkisini çeken fişleme kararnamesine yönelik çekinceler oldukça fazla. Sendikalar ve dernekler, bireylerin dini, siyasi görüşlerinin fişlenmesinin ‘düşünce suçu oluşturma’ riskine neden olacağını savunuyor.

İçişleri Bakanı Gerald Darmanin ise, bu riskin gerçekleşmesine izin vermeyeceklerini savunuyor.

Son olarak Darmanin tarafından sunulan ve polislerin görüntülerinin çekilmesini dahi yasaklayan bir kanun tasarısındaki bazı maddeler tepkiler üzerine geri çekilmişti.