Demokratik Kurumlar Platformu, Amed'de bulunan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde (GGC) yaptığı açıklamayla, "Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" kampanyasına yeni bir aşama kazandırdıklarını açıkladı. Platformun “Komploya karşı direniyoruz, özgürlük için Amed’de buluşuyoruz” başlıklı açıklamasına göre, 13 Ekim'e kadar devam edecek eylem ve etkinliklerin finali Amed'de olacak. 13 Ekim'de Amed'de büyük bir miting düzenlenecek.

 'ABDULLAH ÖCALAN ÇÖZÜM GÜCÜDÜR'

Basın metninin okunması ardından konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, deklarasyonun 12 Eylül Askeri Darbesi’nin yıl dönümünde açıklandığını belirterek, Türkiye’de darbe mekanizmasının her gün kendini yenilediğini söyledi. Bayındır, “AKP-MHP iktidarı Kenan Evren dönemini andırıyor. Kurumlar, siyasi partiler, halklar olarak çağrımız şudur; Halkların yaşadığı krizin çözümü Kürt sorununun çözümüdür. 44 yıldır devreye konulan savaş politikaları, bugün de devam ediyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 25 yıldır İmralı’da Kürt sorununun muhatabı ve çözüm gücü olarak duruyor. Kürt sorununu çözmek için de sürekli çalışma içindedir. AKP-MHP iktidarı sorunun çözümü, demokratik anayasa için çözüm üretmek yerine dört parça Kurdistan’da darbe mekanizmasını uygulamayı sürdürüyor” dedi.
Çağrılarının barış ve özgürlük isteyen herkese olduğunu belirten Bayındır, Kürt sorununun çözümü için irade ortaya konulmasını istedi. Bayındır, “Kürt sorununun çözümü, Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin sonlanması ve özgürlüğüyle sağlanır. 13 Ekim’de yüz binlerle; yazar, aydın ve halkımızla birlikte çözüm iradesini göstereceğiz. Kürt sorununun çözümü için bir araya geleceğiz” diye belirtti.

'ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ BÜYÜTECEĞİZ'

Barış Anneleri adına konuşan Meryem Turan, “13 Ekim’deki mitingimize başta anneler olmak üzere tecride karşı olan herkesi davet ediyoruz. Tecrit kalksın, hapishanelerin kapıları açılsın” dedi.

ÖHD Eş Genel Başkanı Ekin Yeter de şöyle konuştu: "Umut Hakkı kapsamında özgürlük talebi devam eden bir aşamaya geçirme noktasındayız. Bu kapsamda insan hakları savunucu olarak hukukun uygulanmasını isteyen kesimlerle bir halkın statü talebini savunuyoruz. ‘Adil ve özgürce yaşamı talep ediyoruz’ diyen kesimlerle birlikte bu özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz. Bütün Kürdistan ve Türkiye kamuoyunu bu çalışmalara güç vermeye çağırıyoruz."