Beştaş: 200 bin insanı ölüme terk ediyorlar

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, 200 bin tutsağın AKP-MHP tarafından ölüme terk edildiğini belirtti.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te görüşülmekte olan ayrımcı İnfaz Yasa Teklifine ve gündemdeki gelişmelere ilişkin basın açıklaması yaptı.

'PLANSIZLIK SALGINI ARTIRIYOR'

Beştaş'ın konuşmasının satır başları şöyle:

Önlemler yetersiz, sokağa çıkma yasağı gibi önlemler de zamansız, plansız ve yöntemsiz olduğu için maalesef milyonlarca insanın virüsü kapmasına sebebiyet vermiştir. Bunu da dün ve önceki gün ilan edilen sokağa çıkma yasağıyla bir kez daha gördük. Ve bütün dünyaya Türkiye’nin ne kadar basiretsiz bir yönetim ile idare edildiğini maalesef göstermiş oldu.

'BİRBİRLERİNİ AKLAMAYA ÇALIŞIYORLAR'

Virüs kendi gündemine devam ediyor. Virüsün işi yayılmak, bulaşmak ve daha çok insanı tehdit etmek. O kendi gündemine devam ederken, AKP iktidarı da maalesef kendi fırsatçı iktidarını devam ettirme yönündeki gündemini değiştirmiyor. Evet, insanlar virüsten mi korunsun yoksa devam ettirilen faşizminden mi korunsun? Bu konuda ciddi bir ikilem içerisinde insanlarımız.

İçişleri Bakanı ne kadar basiretsiz ve öngörüsüz olduğunu Cuma akşamı gösterdi.

İçişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı çelişkili beyanlarla birbirini aklamaya çalışıyor.

Soylu’nun dün biliyorsunuz istifası oldu ve sonrasında da biliyorsunuz bu istifası Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmedi. Bunu aslında nasıl ifade etmek mümkün? Bütün insanların hayatını sokağa çıkma yasağı ile tehlikeye atan bir İçişleri Bakanı ile karşı karşıyayız. Ve istifayı kabul etmeme gerekçesine ilişkin de şunları söyleyelim; İçişleri Bakanı istifa etmeden önce sokağa çıkma yasağı kararını Cumhurbaşkanı ile birlikte aldığını söylemişti. Ama dünkü istifasında ise, bunun kendi sorumluluğunda olduğunu söyledi. Kendisiyle açıkça çelişen bir beyanın olduğunu görüyoruz. Ne yaptı; kendisi Cumhurbaşkanını temize çıkarmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı da İçişleri Bakanını temize çıkarmaya çalışıyor. Karşılıklı birbirini aklama durumunu gerçekleştiriyorlar.

Ama bütün bunlar onların krizi yönetemediklerini, Türkiye’yi yönetemedikleri ve iç çatışmalarının, çelişkilerinin gitgide arttığını ve istifaya kadar vardığını da ortaya koymuştur.

Şimdi Soylu’nun istifasında bile iktidara rant devşirmeye çalışıyorlar ama bunu başaramıyorlar. Halk sağlığı darbe almaya devam ediyor. Bu yönetememe krizinin takipçisi olduğumuzu ve Türkiye halklarının böyle bir yönetimi hak etmediğini ısrarla söylemeye devam edeceğiz.

'İNFAZ PAKETİ KORONAVİRÜSLE İLGİLİ DEĞİL'

Bu infaz paketi COVID-19 ile beraber hazırlanmamıştır. İki yıldır özellikle iktidarın küçük ortağının birileri için af istediğini hepimiz biliyoruz. Zaten Genel Kurul’da da bunu iktidar partisi yetkilileri itiraf ettiler. Dediler ki, “bizim paketimiz 6 aydır hazır” ama bu paket 6 ay değil yıllardır hazır. Ve anlaşmanın bir parçası.

70 maddelik teklifin içerisinde sadece bir madde korona ile ilgili.

Sadece 3 maddeyle cezaevlerindeki 295 bin mahpusun yaşam hakkını koruyabiliriz.

Bütün Türkiye ev hapsindeyken hiçbir tutuklu ve hükümlünün kaçması söz konusu değil.

'200 BİN KİŞİ ÖLÜME TERK EDİLİYOR'

Bir yandan içeride tutulan 90 bin insanı çıkarmak telaşındalarken diğer yandan da aslında 200 bin insanın hayatını büyük bir şekilde tehlikeye atıyorlar ve herkesten de bu ölüme giden süreci izlemelerini bekliyorlar. Hayır, bunu izlemeyeceğiz çünkü şu ana kadar iki tane kesin olmak üzere başka iddialar da var, cezaevlerinden cenazeler çıkıyor. Hastalar var, yaşlılar var, kendisine bakamayacak durumda olanlar var, engelliler var, çocuklu kadınlar, çocuklar var. Burada ciddi bir ayrımla, fırsatçılıkla bu kişiler ölüme terk ediliyor.

İktidar, tamamen kendi gündemini işleyerek yasama organını da büyük bir tehlikeyle baş başa bırakıyor.

1 maddeyle çözülebilecek bir meseleyi bir haftadır tartışıyoruz.

Ölüme sebebiyet verme, yaralama suçları serbest bırakılıyor ama gazeteciler içeride kalacak.

Bu af yasasında söze, düşünceye, ifadeye af yok; fiile af var.

Çünkü tek bir kıbleleri var; kendimizi koruyalım, iktidarımızı tehlikeye atmayalım, iktidarımıza laf söyletmeyelim.

Cezaevinden çıkan her bir cenazenin, kaybettiğimiz her bir canın faili, sorumlusu, müsebbibi bu paketin altına imza veren ve oy veren herkestir."