’Tîrêj’ de Kerkûk Tiyatro Festivali’ndeydi

Efrîn-Şehba’daki tiyatro grubu Afrînerên Hêviyê, 4-8 Eylül’de gerçekleşen Kerkûk Tiyatro Festivali’nde ‘Tîrêj’ oyununu sergileyerek dikkatleri üzerine çekti.

ROJAVA'DA TİYATRO

Afrînerên Hêviyê, Kerkûk Tiyatro Festivali’nde şehitler Yekta ve Hêvî’nin sanat çizgisini temsil etti.

Afrînerên Hêviyê Tiyatro Grubu, Efrîn’in işgali ardından 2018’de Şehba’da kuruldu. Kuzey ve Doğu Suriye’de tiyatroda öncülük üstlenen Afrînerên Hêviyê, ikisi çocuk grubu olmak üzere üç tiyatro grubunu içinde barındırıyor ve bu tiyatro grubunda 35 oyuncu yeteneklerini sergiliyor. Afrînerên Hêviyê Tiyatro Grubu, 2021’de ‘Perspan (Pîne)’, 202’de ‘Biborînin Mem û Zîn’ ve 2024’te ‘Tîrêj’ adlı tiyatro oyunlarıyla Kerkûk Tiyatro Festivali’ne katıldı.

Kerkûk Tiyatro Festivaline katılan Efrîn-Şehba Tiyatro Grubu Yöneticisi Rûmet Beko ve Efrîn-Şehba Sinema Komünü Yöneticisi Mihyedîn Erselan ile sergiledikleri ‘Tîrêj’ adlı tiyatro oyununa ve festivale ilişkin konuştuk. 

DEVRİM ALANI MERAK EDİLİYOR


Rûmet Beko, iki yıl önce Kerkûk Tiyatro Festivali’ne katıldıklarını fakat Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan savaş ve ambargo nedeniyle sahnelenen bir tiyatroya yetişebildiklerini; son sahneyi alarak ‘Biborînin Mem û Zîn’ adlı oyunu sergilediklerini hatırlattı. Bu bağlamda tiyatro ekipleriyle istenilen düzeyde iletişim sağlayamadıklarını belirten Rûmet Beko, “Bu yıl da festivale katıldık. Devrime ve özgür bir toplumun yaşamına oldukça meraklıydılar. Tiyatro grubumuz, Şehit Yekta (Erdoğan Kahraman) ve Şehit Hêvî’nin (Gafur Doğan) sanat çizgisini temsil etti. Dört parça Kürdistan’dan katılımların olduğu festivalde Kürt halkının kültürel zenginliğine bir kez daha şahit olduk. Katılımcıların tiyatro grubumuza ilgisi yoğundu. Rojavayê Kurdistan gibi özgürlüğü için mücadele eden ve umutla direnen, savaşan bir ortamdan katılmamız dikkat çekiyordu. Tiyatromuzda kadın rengi diğer parçalara göre ön plandaydı. Dolayısıyla bir kez daha Rojava Devrimi’nin kadın öncülüğünde gerçekleştiğini göstermiş olduk. Mesela Başûrê Kurdistan tiyatro grubunda kadın oyuncu ve yönetmeler bulunmuyordu” dedi. 

ROJAVA’DAKİ SANATA YOĞUN İLGİ

Rojhilatê Kurdistan’dan gelen tiyatro ekibiyle sıcak diyalogları olduğunu kaydeden Rûmet Beko, “Jin Jiyan Azadî serhildanıyla tiyatroda nasıl bir gelişim kaydedilebilir ve Jîna Emînî gibi kadınların katledilmemesi için nasıl bir mücadele verilmeli üzerinde gelişen tartışmalarımızda Jîna Emînî şahsında katledilen kadınların direnişini işlemenin önemine dikkat çektik. Festivalde iyi karşılandık ve Rojavayê Kurdistan’da yürütlen sanat faaliyetlerine yoğun ilgi vardı” diye konuştu. 

TİYATROMUZLA DEVRİMİ ANLATTIK

Sanatın sınır tanımadığına dikkat çeken Mihyedîn Erselan ise şunları söyledi: “Kerkûk Tiyatro Festivali’ne 3. kez katılıyoruz. İlk katılım Başûrê Kurdistan’a geçişimiz engellendiğinden kaynaklı online üzerinden gelişti. 2. katılımızda da aynı sorunla karşılaştık. Bu nedenle gecikmeli bir katılım oldu. Sergilenen bir tiyatro dışında hiçbir tiyatroya yetişemedik. Bu yıl festivale hem yetişebildik hem de sergilenen tüm tiyatrolara şahit olduk. Her Kürdistan parçasında tiyatroların nasıl sergilendiğini, kültürlerin nasıl yansıtıldığını görme şansımız oldu. Tiyatro toplumun aynasıdır, denir. Sergilediğimiz tiyatromuz da toplumumuz aynasıydı. Nitelikli bir tiyatro oyunuydu. Rojava’da yaşanan devrimi sergilediğimiz ‘Tîrêj’ adlı tiyatro oyunuyla Kerkûk’e taşırdık. Oyunumuzda bir gerillanın, BAAS rejimi zindanındaki direnişi ve gelişen devrimle bu mücadelenin önemi ve katkıları dile getirildi.” 

ROJAVA BİRLİK RUHU VURGULADI


Kerkük Tiyatro Festivali’ne ilişkin gözlemlerini aktaran Mihyedîn Erselan, şöyle devam etti: “Kürdistan’ın parçalarından gelen oyuncuların sergilediği tiyatrolarda ister istemez iktidarın, kapitalizmin yakıcı etkisi hissediliyordu. Günümüze kadar ya dünya klasiklerini sergiliyoruz ya da gelenek ve göreneklerimizi tam olarak yansıtamadığımız oyunları sergiliyoruz. Dolayısıyla Kürt tiyatrosunun sergilenmesi için büyük bir direniş gerekiyor. Rojava’da Kürt tiyatrosunu yeniden diriltmek, hakikati dünyaya duyurmak, varlığını, kimliğini yaşamak için önemli bir adım attığımızı söyleyebilirim. Ayrıca Kerkûk Tiyatro Festivali, yakın ilişkilerin kurulması açısından önemlidir fakat bu festival Kürt tiyatrosunun gelişmesi, zenginleştirilmesi anlamında da öneme kavuşmalıdır. Kürt kültürünü, tarihini, hikayelerini merkezine alan tiyatroyu geliştirebilmeliyiz. Bir kez daha Kürt halkının acılarının ortak olduğunu festival aracılığıyla da anlamış olduk. Festivalde eğer acılarımız ortak ise, birliğin de yaratılması vurgusu yapıldı. Nasıl ki özgür bir Kürdistan’ın inşası için mücadele ediyorsak ve bu ruhu yaratmak istiyorsak sanatı da kapitalist sistem etkisinden kurtararak özgür bir sanat haline getirebilmeliyiz. Bu doğrultuda da katılan tiyatro gruplarıyla etkileşim halinde olarak eleştirilerimizi de ilettik.”