15 Ağustos coşkusunu gerilla ile birlikte yaşamak-İZLENİM

Kürdistan gerillaları ile görkemli bir kutlamaya tanıklık edeceğim için büyük bir heyecan içindeydim...

Kürt halkının özgürlük umudu olan gerilla ile Diriliş Bayramı'nı kutlamak ayrı bir coşku, ayrı bir umuttu benim için. Bu duygularla yola koyuldum. İlk defa böylesi görkemli bir kutlamayı göreceğim için heyecan beni daha çok sarmıştı. Bugünün hem PKK hareketi hem de Kürt halkı için oldukça önemli bir anlamı vardır.

15 Ağustos 1984 yılında ilk atılan kurşunun ardından, Kürt halkının özgürlük umutlarını besleyen büyük bir gerilla hareketi geliştirildi. Kürt halkı ve gerillaları her yıl Diriliş Bayramını büyük bir coşkuyla kutluyorlar. Botan halkı şahitliğinde gelişen bu atılım, Kürdistan’da yıllarca sürecek bir mücadelenin ilk adımı olmuştu. Kürt halkının özgürlük mücadelesine yeni bir ivme kazandıran Komutan AGİT’in (Mahsun Korkmaz) yoldaşları ile beraber yaptığı Eruh eyleminden sonra yüzlerce Kürt genci Komutanları Agit’in izinde dağlarda yürüyor.

Kutlama yerine doğru ilerlemeye başlarken tepemizdeki güneşin kızgınlığına aldırış etmeden yürüyen gerilla gruplarıyla karşılaştım. Gerillaların selamlaşmalarındaki yoldaşlık sevgisi heyecanıma heyecan kattı. Bir de kutlama yerine arkadaşlarına sırtlarıyla su taşıyan gerillaların tebessümleri heyecanla yürüdüğüm yolda beni etkileyen karelerden oldu. Var olan kalabalık içerisinde büyük bir ilgiyle karşılandım. Gerillalar alana gelen herkese büyük bir duyarlılıkla yaklaştılar. Gittikçe heyecanım artıyordu. Yavaş yavaş yıldızlar görünmeye başlıyordu. Hafif esen rüzgarın meltemine karışmış cırcır böceklerinin sesi güzel bir yarını çağrıştırıyordu adeta.

Kürdistan dağlarında yüzlerce gerilla ile beraber 15 Ağustos sabahına uyanacağımdan içim içime sığmıyordu. Her yerden “rojbaş heval” sesleri yükseliyordu. İlerleyen saatler ardında uzun patikalarda sessizce yürüyen gerillalar askeri törenin yapılacağı alana gidiyorlardı. Ben de onların arkasından içime dolan sevinçle yürümeye başladım. Tören sahasının büyüklüğünden kutlamaya büyük bir kalabalığın katıldığı anlaşılıyordu. Askeri yürüyüşleriyle içtimaa girmeye başlayan gerillaların düzeni Komutan Agit’in fotoğrafındaki heybetli duruşu canlandırdı beynimde.

Her gerilla da bir Agit heybeti görüyor ve büyüleniyordum. Semalarda dalgalanan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın posteri, PKK, KCK, HPG ve YJA-STAR bayrakları gökyüzüyle sarmaş dolaş olmuş bir bütünlüğü sağlıyordu. Büyük bir özenle hazırlanan her şeye doğa da eşlik ediyordu.

Günün tarihi önemini konuşmasında belirten PKK Yürütme Komite Üyesi Murat Karayılan’ın sesi etrafımızı saran yüksek dağlarda yankılanıyordu. 15 Ağustos atılımının otuz üçüncü yıl dönümüne mücadele tarihleri boyunca her gün büyük bedeller ödeyerek geldiklerini anlatırken, ben de bu büyük ordunun gün geçtikçe daha da büyüdüğünü görüyor gibiydim. Konuşmalar son bulunca hafızama kazınan diğer bir karede gerillaların 15 Ağustos gününü birbirilerine büyük bir sıcaklık ile kutlamaları oldu. Bu coşkuyu sığdıramayacağımı bilsem de bugün gördüğüm tüm kareleri kameramın kadrajına sığdırmak istiyordum.

Zaman ilerledikçe daha çok büyüleniyor gibiydim. Bir yandan hiç durmadan dolaşan keşif ve savaş uçaklarına rağmen gerillalardaki cesarete bir yandan oldukça uzak yollardan gelen gerillaların bu iradelerine şaşıyordum. Bu gerillaları bugün buraya toplayan bu ruhun sadece bugünden alınan bir ruh olmadığını anlam dolu bakışlarından seziyordum. Bugün hiç bitmesin isterken etkinliklerin sonuna yaklaşmamız üzüyordu beni. Sahada yükselen “ha gerilla” şarkısının olduğu yöne doğru yürüdüm gerilla halayına durmuş yüzlerce gerilla dağlarla özdeşleşmiş bir güzelliği tamamlıyordu.

Düşmanına meydan okurcasına Murat Karayılan, Zozan Çewlîk, Bahoz Erdal, Gülistan Gülhat ve Bozan Tekin Öncülüğünde sloganlarla yürüdüler. Bu yürüyüşte Kürt halkına yapılan zulmün intikamı ve bu halkın bir gün Önderleri Abdullah Öcalan ile özgür yarınlarda buluşacağı inancı her adımda hissediliyordu. Gördüğüm kadarı ile büyük inançlarıyla geleceği adımlayan gerillaların yürüyüşleri hiç son bulmayacaktı. Ben bir daha onları görüp kutlamalarına eşlik eder miyim bilmiyorum ama gerilla, dağlarında tüm coşkusuyla hep sürecek…

Hiç istemesem de artık ayrılık zamanı gelmişti. Gerillalar ile vedalaşmak için kucaklaştığımda bunun oldukça içten bir kucaklaşma olduğunu derinden hissettim. Bu vedalaşma bile yüreğimi ikna edemiyordu. Arkamı dönüp ilerleyemiyordum. Geldiğimiz yollardan geri dönerken etrafıma uzun uzun baktım. Şimdiden yeni tanıştığım gerillaları ve dağları özlemeye başladım. Ait olmadığım ama beni sahiplenen Kürdistan dağları, gerillaları ile beraber belleğimde hep taze kalacak…