AKP/Saray'ın çözüm sürecine yaklaşımı bir kez daha ifşa oldu

Urfa'da 2014 yılına dair yürütülen bir soruşturma kapsamında seçilmişlere dönük siyasi soykırım operasyonuyla yapılan gözaltılar, o dönem Kürt sorununun çözümü için devam eden sürece AKP/Saray rejiminin yaklaşımını da gözler önüne serdi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan öncülüğünde Kürt sorununun çözümü için başlatılan süreç karşısında AKP/Saray rejiminin süreç boyunca ortaya koyduğu tutarsızlık ve samimiyetsizliği her geçen gün ortaya çıkan yeni gelişmeler ile kendisini dışa vurmaya devam ediyor. 2 Kasım Cuma günü Urfa'da Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında yapılan siyasi soykırım operasyonu ile bir kez daha AKP/Saray rejiminin çözüm ve diyalog sürecine nasıl yaklaştığını ortaya koydu. Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından çözüm ve diyalog sürecinin devam ettiği 2014 yılında 24 kişi hakkında açtığı soruşturma kapsamında yapılan operasyon sonucu aralarında parti meclis üyesi, belediye eş başkanı, belediye meclis üyesi, parti yöneticisi ve avukat olan 18 kişi gözaltına alındı. 6'sı hakkında ise yakalama kararı çıkartıldı. Urfa merkezli yürütülen ve ilçelerde dahil olmak üzere eş zamanlı yapılan siyasi soykırım operasyonun gözaltına alınanlar adı sık sık işkence ve hak ihlali ile geçen Urfa TEM Şubesi'ne getirilerek, 6 gündür gözaltında tutuluyor. Avukatları ile görüştürülmeyen ve henüz ifadeleri alınmayan Kürt siyasetçi, seçilmiş ve hukukçulardan oluşan 18 kişinin 2014 yılında yürütülen ve içeriğine dair hiçbir şekilde açıklama yapılmayan soruşturma kapsamında gözaltına alınması Kürt sorununun çözümüne dönük yaklaşımı da gözler önüne seriyor. Gözaltına alınanların avukatlığını yapan Hidayet Enmek, yapılan gözaltılara ilişkin ANF'ye konuştu. 

'DEVLET VE AKP'NİN SÜREÇ SAMİMİYETSİZLİĞİ'

OHAL şartlarının kendisiyle beraber mevcut avukatlık mesleğinin yerine getirilmesine de birçok engel getirdiğini söyleyen Enmek, bu nedenlerden dolayı 6 gündür gözaltına alınan müvekkilleriyle görüştürülmediklerine dikkat çekti. Enmek, gözaltılara ilişkin edindikleri tek bilginin 2014 yılına ait bir soruşturma olduğunu dile getirdi. Enmek, gözaltına alınanların ise, 2014 yılında parti yöneticiliği yapan, meclis üyesi olan veya siyasi parti çerçevesinde aktif çalışanlardan oluştuğunu söyledi. Enmek, şöyle devam etti: "Bu operasyonlarda şu ayrıntıda açığa çıktı. Soruşturma 2014 yılına ait ve 2014 yılında devam eden bir barış süreci vardı. Bu barış süreci içinde birçok karşılıklı mutabakata varılmıştı. Buna rağmen o dönem bir siyasi partide faaliyet yürüttüğü için ve bide kimsenin haberi olmadan soruşturmalar açılmış. Bunlarda şimdi ortaya çıkıyor. Bununla ilgili hazırlıklar yapmışlar. Bu da şunu gösteriyor ki, barış sürecinde devletin ve AKP hükümetinin gerçekten samimi olmadığı, tam tersi bu süreci tıkayabilecek her türlü siyasi operasyon içerisinde olduğunu göstermektedir. Burada AKP'nin sürece dair samimiyetsizliğini tamamen dışa vurduğunu gösteriyor. Belki ileri ki dönemlerde bu yıllara ait başka soruşturmalarda açığa çıkacaktır. O dönem devam eden süreç kapsamında halkın sükunet ortamında rahat bir şekilde siyaset yapma ortamı ortaya çıkacak düşüncesiyle yapmış olduğu tüm siyasi faaliyetler şuanda suç kapsamında ele alınıyor. Buda o dönemde yapılan her türlü siyasi faaliyetin bu dönemde bu halka operasyon olarak geri döneceğini ortaya koyuyor."

'AVUKAT OLARAK MÜVEKKİLLERİMİZE ULAŞMAMIZ ENGELLENİYOR'

Gözaltına alınanların savunma hakkına ilişkin yaşanan engellemelere de değinen Enmek, "Öncelikle savunma hakkı bireyin kendisine sıkı sıkı bağlayan hakkıdır. Kişi hak ve özgürlüğüdür. Bu Anayasada düzenlenmiş. Aynı zamanda kişi hak ve özgürlükler Anayasal güvence altındadır. Tabii OHAL ile birlikte bu yasal haklar askıya alındı ve kısıtlandı. Şuan da OHAL'den sonra yapılan bütün operasyonlarda gözaltına alınan müvekkillerimize erişmek, iletişim kurabilmek, ihtiyaçlarını öğrenebilmek yada suçla ilgili ayrıntıları öğrenebilmek gerekirken, operasyon yapan şüpheli ve savcıyla görüşme ve bilgi edinme haklarımız dahi kısıtlanmış durumda. Bazı zamanlarda savcı dahi dosyayla ilgili avukatla görüşmüyor. Bu operasyonları TEM Şube yapmaktadır. TEM Şubede kesinlikle nizamiyeden öteye geçemiyorsun. Genellikle telefon üzerinden kulübede bulunan görevli polis aracılığıyla taleplerimiz iletilmekte. Taleplerimiz sonucunda da genellikle ya 5 günlük süre dolduktan sonra 6'ıncı gün görüşebilirsiniz. Ki bu da artık vekalete bağlanmış. Eğer vekaletin de yoksa hiç görüşemezsiniz. Böyle kişinin kendisini savunabilecek, hukuki yardım alabilecek, haklarını kısıtlamaya yönelik uygulamalar devreye konulmuş durumdadır" diye belirtti. 

'KİŞİ HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLANIYOR'

Demokratik ve hukukun üstünlüğünü savunan ülkelerde kişi hak ve özgürlüklerinin kısıtlanamayacağına dikkat çeken Enmek, "Şu anda yaşamış olduğumuz OHAL ile birlikte aslında siyasi olsun olmasın hemen hemen herkesin gözaltında yaşadığı hak ihlalleri ile mağdur edilmekte. Bu ileri ki dönemlerde sosyolojik ve toplumsal sonuçları beraberinde ortaya çıkaracaktır. Çünkü uzun süre gözaltılarıyla birlikte insanlar büyük bir psikolojik baskı altında ve bunun vermiş olduğu korkuyla, yapılan haksızlıkların karşısında durmanın önüne geçmedir. Şuna inanıyoruz. Hukukun üstünlüğü ve demokrasi inancımızı hiçbir zaman kaybetmemiz gerekiyor. Bu yöntem baskılar ile yaşanan hukuk ihlallerine karşı yapabildiğimiz kadar haklarımızı ve arkadaşlarımızın haklarını aramaya devam edeceğiz" dedi.