Amed’in ortasında Nazi kampı!

Diyarbakır Açık Cezaevi’nde tehdit üzerine düzenlerini kuran cezaevi idaresi ve gardiyanlar, tutukluları kayıtsız olarak ağır işlerde çalıştırıyor, itiraz edenleri ise tutanak tutarak kapalı cezaevine gönderiyor.

Amed merkez Kayapınar ilçesindeki Açık Cezaevi’ndeki koşullar akıllara Nazi kamplarını getiriyor. Cezaevi idaresi ve gardiyanların kendilerine göre kurallar koyduğu cezaevindeki tutuklular, ağır tehdit ve baskılar nedeniyle seslerini çıkaramıyor. Çoğunlukla adli tutukluların kaldığı cezaevinin pilot olarak seçildiği ve buradaki durumu bilen yetkililerin de göz yumduğu belirtiliyor. Tekel fabrikasının boşaltılan kimi depolarının cezaevine dönüştürülmesi ile inşa edilen kampusta, bir koğuşta 120-130 kişi kalıyor. Havaların iyiden iyiye soğumasına rağmen petekler yanmıyor, sıcak su ise sadece bir saat veriliyor, ondan sonra günlerce verilmiyor.

TUTANAK TEHDİDİ

Kantinde telefon kartları satılıyor, ancak cezaevindeki ankesörlü telefonlar çalışmıyor. Yemekler pişmeden tutukluların önüne konuluyor. Gardiyanlar, “Bizden bu kadar” diyerek tutuklularla alay ediyor, aşağılıyor. Gardiyanların en büyük silahı ise tutuklular hakkında tutanak tutma tehdidini her seferinde ortaya atmak oluyor. Çoğunlukla birkaç aylık cezası kalan tutukluların kaldığı cezaevinde, infazların yakılarak kapalı cezaevine gönderilme korkusundan kimse ses çıkaramıyor. Soru sormak istendiğinde dahi tutanak tutmakla tehdit ediliyor.

KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRILIYORLAR

Açık cezaevinde kalanlara “meslek edindirme” adı altında yaptırılan işler ise burada kölelik şartlarına dönüşmüş durumda. Normal şartlarda düşük de olsa belli bir ücretin verildiği tutuklular, bu cezaevinde hem parasız hem de kaza sigortaları yapılmadan çalıştırılıyor. Cezaevine ait deterjan ve tekstil atölyelerinin yanı sıra tutuklular kayıt dışı işlere de götürülüyor. Birçok tutuklu kayıt dışı olarak tarla işlerinde, yük taşımada, cezaevi çevresinde temizlik yapmada çalıştırılıyor. Ancak resmi belgeye atölyelerde çalıştıkları işleniyor. Ağır işlerde çalışmayı reddeden tutuklular, alakası olmayan yalan şahitlerle tutanak tutulup kapalı cezaevine gönderiliyor.

KİRDEN VÜCUTLARI YARA BERE İÇİNDE

Hijyenden eser olmayan cezaevinde su borularının kirliliğinden ve cezaevinin kendi üretimi olan deterjanlardan dolayı tutukluların vücutları yara içinde kalıyor. Tutuklular ise tutanak tutulacağı korkusuyla şikayet bile edemiyor. Açık cezaevi olduğu için dışardan battaniye getirme hakları olmasına rağmen tutuklulara izin verilmiyor ve yıllardır kullanılan kirli battaniyeler veriliyor.

SORU SORMA HAKKI BİLE YOK

Cezaevine giren her tutuklu baş memur tarafından karşılanıyor ve kendisine cezaevinin “kuralları” anlatılıyor. Baş memur, “Sizler mahkumsunuz. Burada size ne iş verilse yapma zorunluluğunuz var. Soru sorma hakkınız yok, çünkü sizler suçlusunuz. Bunları yapmadığını taktirde kendinizi kapalı cezaevinde bulursunuz. En az ceza 6 aydır” diye tehditler savuruyor.

FİRARLAR YAŞANIYOR

İş o kadar ileri gitmiş ki bazı tutuklulara haberleri olmadan tutanak tutuluyor. Günde ortalama bir kişi firar ediyor. Cezası bir ay olanlar bile, tutanak tehdidinden dolayı izne çıktıktan sonra dönmüyor ve firar ediyor. Ruh sağlığı bozuk olanlar bile ayrı koğuşa konulmuyor. Bu da tutukluların can güvenliğini tehlike altına atıyor.

PSİKOLOJİK OLARAK ÇÖKERTMEK İSTİYORLAR

Açık olması gereken cezaevi kantini çalışanların keyfine göre açılıyor. Kantinin kapısını çalan tutuklular hakkında ise tutanak tutuluyor, soru sorulduğunda bir daha tutanak tutuluyor. Tutuklular psikolojik olarak çökertilmeye çalışılıyor. Bilgileri veren tutukluların acil olarak tarafsız bir heyetin ve insan hakları kuruluşlarının cezaevinde inceleme yapmasını talep etti.