Baydemir: Hiçbir kudret sesimizi kısamayacak!

HDP Sözcüsü Baydemir, "Engeller, barikatlar, bariyerler ne olursa olsun, hiçbir güç ve kudret insanlığın vicdanını ablukaya alamaz, zulme sessiz kalınmasına neden olmaz" diyerek, halklara "Susmayalım, durmayalım, hep birlikte faşizmi durduralım" dedi.

Halkların Demokrasi Partisi (HDP) tarafından başlatılan Vicdan ve Adalet Nöbetleri Amed ve İstanbul’un ardından Van’da başladı.

Van’da Musa Anter Parkı’nda yapılacak olan Vicdan ve Adalet Nöbeti için sabahın erken saatlerinde HDP İl Örgütü binasında toplanan kitleye polis engel olmak istedi. Ancak buna rağmen kitle HDP’li milletvekillerinin öncülüğünde parka kadar yürüdü. Milletvekillerinin parka gelişi sırasında karşılayan başka bir gruba ise polis yine engelde bulundu.

Vicdan ve Adalet Nöbetine HDP Sözcüsü Osman Baydemir, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, HDP Van milletvekilleri Lezgin Botan, Bedia Özgökçe Ertan, Adem Geveri, Batman Milletvekili M.Ali Aslan, Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman, Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat, HDP-DBP Van il örgütleri katıldı.

İlk olarak HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın mesajı okundu. Yüksekdağ mesajında vicdanı olan tüm kesimlere faşizmi durdurma çağrısında bulundu,

Vicdan ve Adalet Nöbeti Grup Toplantısı ile başlandı. Musa Anter Barış Parkı’nda düzenlenen toplantıda HDP Sözcüsü Osman Baydemir konuştu.

'HİÇBİR GÜÇ DURDURAMAZ'

Baydemir, şöyle konuştu:

"Engeller, barikatlar, bariyerler ne olursa olsun, hiçbir güç ve kudret insanlığın vicdanını ablukaya alamaz, zulme sessiz kalınmasına neden olmaz. Buraya gelince kadar vicdan ve adalet diyen insanlar gözümüzün önünde gözaltına alınmaya başlandılar, insanlarımız tehdit edildi. Musa Anter Barış Parkı’nın kendisi izolasyona alınmış durumda. İşte bu fotoğraf bu Türkiye’ye dayatılan fotoğraftır. Milletin seçmiş olduğu eş başkanlarımız milletvekillerimiz cezaevinde. Halkımızın iradesi, sesi oldukları için tutuklular. Barış ve özgürlük sesini yok etmek isteyenler 7 Haziran’da ortaya çıkan halkın iradesini yok etmek istediler. Bugünkü abluka 4 yıldır adım adım barış masasını, müzakere masasını çökertmenin planını yaptılar. Suruç’tan, Ankara Garı'na kadar kan dökerek bir iktidar devşirmeye çalıştılar. Peki ne oldu, bunları yaparak ne elde ettiniz? Hangi ulvi amacı başardınız. Susmadık, susmayacağız. Bu halk hiçbir zulme, zorbalığa boyun eğmedi, eğmeyecek. Partimizin Sözcüsü İnsan Hakları Sözcüsü Ayhan Bilgen 28 Şubat’ta da ve Cizre’de, bugünde vicdanın ta kendisidir. Ayhan Bilgen tıpkı Atıf Hoca gibi hiç söylemediği bir sözden dolayı yargılanıyor. Her seferinde İskip’li Atıf Hoca’ya atıfta bulunanlar işte bugün yargıyı talimatlarla yönetiyor.

TBMM’de ihtisas Komisyonları var, İnsan Hakları İhtisas Komisyonu üyeleri Burcu Çelik ve Ayhan Çelik cezaevindeler. TBMM Başkanı Adeta Meclisin itibarını 5 trilyonluk araçlarla kurtaramazsınız. Şu anda siz olay mahalinden bu araçlarla uzaklaşmanın gayreti içindesiniz. Meclis Başkanına çağrımızdır. İnsanlık onurunun kurtulması için sizde bir rol sahibi olun. Bir vali makale yazıyor, İçişleri Bakanı'nın belediye başkanını görevden alması için 'yerindelik ilkesine aykırıdır' diyor ve o vali bugün kayyum olarak atanmış. İşte faşizm budur, insana inanmadığını yaptırır. Nitekim ben o yazının altına imza atarım. Tek bir arkadaşımız cezaevinde kalmayana kadar mücadelemiz sürecek. Siz değil misiniz, askeri vesayete karşıyım diyen, yoksullukla mücadele edeceğim diyen, AB'ye üye olacağım diyen, siz değil miydiniz OHAL’i kaldırmakla övünen, Türkiye’de OHAL, Kürt illerinde sıkıyönetim uygulanıyor. CHP’nin yürüyüşüne mihmandarlık yaptınız resmen, peki bizden niye bu kadar korkuyorsunuz. Hangi noktadan noktaya geldiniz. Faşizm herkese kaptırır.”

‘TEK TİP GUANTAMALA UYGULAMASIDIR’

“Yıllarca sizin geldiğiniz gelenek Guantamala uygulamasından şikayetçiydi, şimdi tek tip elbise Guantamala uygulamasını getiriyorsunuz” diyerek Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a tepki gösteren Baydemir, şöyle devam etti:

“Kürtçe bir söz var ka akıl, ka akıl. Tek tip elbise dayatması işkencedir. Burada hedef siyasi tutsaklardır. Cuntanın gerçekleştirmediğini şimdi legal demokratik alanına cezaevinde işkencehane kuruyorlar. Bu tablo kaybedilmişliğin ifadesidir. Tek tip elbise uygulamasına dair 12 Eylül’de elbiselerini yırtıp iç çamaşırıyla kaldılar. Rahmi Yıldırım cezaevinde tek tip işkence demiştir. Burada Van halkının yüreğinden bir kez daha sesleniyoruz. İnsanlık onuru işkenceyi yenecek. Ülkeyi öyle bir hale getirdiniz ki, her gün baskının dozunu arttırmakla çareyi buluyorsunuz. Oysa ki zulümle abad olunmaz. Zulümle abad olanın sonu felakettir. Bunu en iyi siz bilirsiniz. Siyaset sorunlara çözüm arama yeridir. Siz siyaseti kine dönüştürürseniz toplumun yarısı size nefret gözüyle bakar. Siz böyle yaparsanız toplumda boğazlaşmaya zemin hazırlamış olursunuz. Bakın BJK Konyaspor maçında meydana gelen hadise tarafların birbirini terörist ilan etmesi senin amigo siyasetinin bir sonucudur. Bir Genel Başkan amigoluk yaparsa, taraftar da sahaya iner. İşte Türkiye bu noktaya gelmesin diye HDP faşizmi durduracak.

'MİLYONLARA ÇAĞRIMIZ...'

Milyonlara çağrımız, susmayalım, durmayalım, hep birlikte faşizmi durduralım. Bir kez daha yüksek bir sesle AKP Genel Başkanı'na çağrıda bulunuyorum: Faşizmin yolu çıkmaz sokaktır. Faşizmi, baskıyı bir çare olarak gören bütün anlayışlar bu çıkmaz sokakta kendi halklarına büyük acılar yaşatarak büyük felaketlerin eşiğine getiriyor. İşte bu zihniyet, devletin yeni sahipleri kendi formatını devlete format olarak çekiyorlar. İşte bunu yaparken kocaman bir yalana sığınıyorlar. Devletin beka sorunu varmış, devletin beka sorunu yok. Devletin adalet ve vicdan sorunu var. İşte bizler onurlu bir geleceğe yürüyeceğiz. Eskiler de tekçiydi, ekranları karartırlardı, eskiler köy yakardı, siz şehirleri yakıyorsunuz."

'ROJAVA'DA TÜRKMENLER OLSAYDI...'

Biz HDP olarak Türkiye’nin bütün renklerinin sesi olmaya devam edeceğiz. Bizler asla demokrasi mücadelesinden, onurlu bir barış mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz. Şu an itibarıyla topluma yaşatılan bu baskı ve zorbalık rejiminin bir temel dayanağı var. Devletin beka sorunu varmış, Güney Kürdistan'da yapılacak referandum, beka sorunuymuş Rojava’da Kürtlerin özgürleşmesi. Eğer kardeşiz diyorsunuz, bunda samimiyetiniz varsa buna neden karşı çıkıyorsunuz? Neden bu sizin beka sorununuz olsun? Tam tersine bu toplumun en büyük çıkarı Kürt kardeşleriyle ekonomik, siyasal ilişkiler geliştirmesidir. Rojava’da Türkmenler olsaydı aynı tepkiyi mi gösterecektiniz?

'MEM VE ZİNLER'İN YOLUNDA OLACAĞIZ'

Şimdi Selahattin Demirtaş’ı 53 kişinin katili olarak anlatıyor. Bekir Bozdağ ile kardeşliğiniz mübarek olsun. Ancak Kürt halkının ve Ehmedê Xanî'nin bir destanı var, o destanda Memler, Zinler, değerler var ama Bekolar da var. Bekolar sana hayırlı olsun, biz Memler'in, Zinler'in yolunda olacağız. Bir kez daha buradan Demirtaşlar'a, Yüksekdağlar'a, gazetecilere binlerce kez selam olsun, selam olsun ki Bekir Kaya şahsında tüm halkımıza sözümüz, ülkeye barışı armağan edene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. 7 gün boyunca buradayız. Vicdan ve adaletin sesini Van Gölü’nden yükselteceğiz.”