Kalkan: Özgür Kürdistan gerillayla olacak

Kalkan: 15 Ağustos gerilla atılımı Kürdistan’ı, bölgeyi, bütün dünyayı ve insanlığı aydınlattı. Bu nedenle bölgeselleşti ve artık herkes için bir değer ifade ediyor.

News Channel TV’de yayınlanan özel bir programa katılan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan tarihi 15 Ağustos atılımını değerlendirdi. Kalkan’ın değerlendirmelerinden bazı bölümler şöyle:

İLK KURŞUNUN HEYECANINI YAŞIYORUZ

Kürdistan’da bu 15 Ağustos’tan bu yana geçen 33 yılda her şey yeniden yaratıldı. Birey, toplum, toplumun bütün kesimleri; gençlik, kadınlar, emekçiler için bu dönem özgürlük ve demokrasi çizgisinde ulusal diriliş dönemi oldu. Kürt bireyinin ve toplumunun özgür yeniden doğuşu ve dirilişi gerçekleşti. Bu anlamda yeni bir doğuş, yeni bir toplum oldu. Bunun büyük bir coşkusu ve heyecanı var. Her 15 Ağustos bu heyecanı yeniden yaşatıyor. Her 15 Ağustos’ta hepimiz toplum, hareket ve özgür insanlık olarak özgürlük için sıkılan, hisseden herkesi özgürleştiren bu ilk kurşunun heyecanını yaşıyoruz. 15 Ağustoslarla Kürdistan yeni, çok daha güzel, çok daha anlamlı, çok daha coşkulu, heyecanlı bir çehre kazandı. Faşizm, gericilik bu atılımla ezildi ve yenildi.

15 AĞUSTOS FAŞİZMİ YENMİŞTİR

Bilindiği gibi bu atılım 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesine karşı gerçekleşti ve darbeyi yenilgiye uğrattı. Şimdi Tayip Erdoğan, Devlet Bahçeli gibileri faşizmi yeniden yapılandırmaya, diriltmeye çalışıyorlar.  Ama dönüp geriye bakarlarsa kendi öncüleri olan Kenan Evren faşist cuntasının nasıl yenildiğini, gerilla karşısında ne duruma düştüğünü görürler. Bu anlamda 15 Ağustos; faşizmi yenen, Türkiye’ye antifaşist duruşu, demokrasiyi getiren, demokrasinin ne kadar gerekli, anlamlı olduğunu gösteren bir atılım oluyor. Bu yüzden bu atılımın anlamı bugün için 33 yıl öncesi kadar tazedir.

15 Ağustos atılım ve zafer ruhuyla 34. yılda her cephede daha örgütlü, daha güçlü, daha etkili mücadele edeceğiz. DAİŞ, AKP-MHP faşizmlerine ve her türlü gericiliğe, işbirlikçiliğe, ihanete karşı, Kürdistan’ın özgürlüğü, Ortadoğu’nun demokrasisi, özgür insanın daha da gelişmesi, ilerlemesi için mücadele edeceğiz. Herkes bunu bilmeli, buna göre de hazırlıklı olmalıdır. 15 Ağustos’la yeni bir Kürdistan ile gelişen yeni bir dünya var. Çünkü Kürdistan’da birinci dünya savaşıyla dayatılan soykırımcılık, onun yol açtığı baskı, terör, katliamlar bütün insanlığa baskı ve terör olarak yansıdı. Kürdistan’ı bu durumdan kurtaran 15 Ağustos gerilla atılımı ise Kürdistan’ı, bölgeyi, bütün dünyayı ve insanlığı aydınlattı. Bu nedenle bölgeselleşti ve artık herkes için bir değer ifade ediyor. Dolayısıyla 34. yıl mücadelemizin de herkes için aydınlatıcı olacağına, özgürlük ve demokrasi getireceğine inanıyor, 34. 15 Ağustos yılında herkesi hem özgürlük ve demokrasi için mücadeleye davet ediyor, hem de başarı dileklerimi ifade ederek bayramlarını kutluyorum

PKK SİLAHLI BİR HAREKET OLARAK DOĞMADI

Gerilla mücadelesinin yürütülmesi tarih ve bir de 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesiyle bağlantılıdır. Tarihle bağlı olan yanı şu; 1980 öncesi gerilla olmayan mücadeleler verilmeye çalışıldı. PKK de böyle mücadele verdi, PKK’den önce de buna benzer mücadeleler verildi. Aydınlar vardı ve mücadele etmek istediler. Fakat ‘Kürt’ diyeni katlettiler, hapse koydular. Bir gazete çıkaranı hapse koydular. Bütün bunlar direnişi gerekli kıldı. PKK bir silahlı hareket olarak doğmadı. Bir Önderlik hareketi olarak doğdu; bir felsefe ve ideolojiydi. Daha sonra gençlik hareketi oldu, parti oldu, siyasi parti olarak siyasi mücadele yürütmek istedi. Ama bütün bunları yaparken de Kürdistan’a dayatılan faşist-sömürgeci rejimin askeri karakterini, katliamcı-soykırımcı karakterini biliyordu.

Sömürgeciliğe karşı bütün dünyada silah kullanılmıştır. Bu sadece Kürdistan’a özgü bir durum değildir. Sömürgecilik ulusal kurtuluş mücadelesi savaşlarıyla, halk savaşlarıyla yıkıldı. Dünyanın bütün sömürgecilikleri böyledir. Kürdistan’da da bilinç böyleydi ve PKK bu bilinç ile oluştu. Öte yandan Kürdistan üzerinde siyasi ve askeri tahakküm dünyanın diğer alanlarındaki sömürgelerden çok daha farklıydı. PKK kendisini tüm bunlara göre hazırladı.

Önder Apo, Maraş Katliamını değerlendirirken yeni bir askeri darbenin hazırlanmaya başlandığını tespit etti. Askeri olan Türk sömürgeciliğiydi. Türkiye’de de öyledir, Kürdistan’da da tepeden tırnağa askeridir. Dolayısıyla böyle bir askeri faşist güce karşı başka yöntemlerle yürütülen mücadeleler sonuç vermediler. TC, mücadele yürütenleri katletti. Henüz PKK Kürdistan ve Kürt halkının kurtuluşunu propaganda ederken 18 Mayıs 1977’de Antep’te bu çalışmalara öncülük eden Haki Karer devlet tarafından katledildi. Propagandaya karşı taraf askeri katliamla, silahla karşılık verdi. 15 Ağustos’u ve neden gerilla olunduğunu görmek ve anlamak için bunlar yeterlidir.

GERİLLA SAVAŞI ZAFER GETİRİYOR

12 Eylül 1980 darbesi ardından faşizm, Kürdistan’ı yeniden işgal etti, zindanları doldurdu. Her türlü katliamı yaptı. Bunun karşısında artık 1980 öncesi sözlü propaganda edildiği gibi konuşma imkanı bile kalmadı. Artık silah konuştu. Gerilla; başka mücadele imkanlarının olmadığı bir ortamda tüm ezilenlerin, gençlerin, kadınların, halkların temel kurtuluş aracı, mücadele aracı oldu.  Her yerde, Afrika’da, Asya’da halklar bu şekilde mücadele ettiler. Bu yöntemle en zayıf halklar en güçlü sömürgecileri yendiler. Afrika’nın siyah halkları gerilla ile müthiş savaşarak büyük devletleri yendiler. O savaşın temel karakteri hep gerilla oldu. Önder Apo gerillayı; “özgür insanın kendini ifade etme tarzı” olarak tanımladı. Sadece savaşta da değil, özgür olarak havayı soluma, özgür olarak düşünme, özgür olarak var olmanın, yaşamanın tarzıdır gerilla. Dolayısıyla Kürdistan’da her yerden daha fazla gerilla gerekliydi.

GERİLLA NASIL HAZIRLANDI?

PKK 1970’li yıllarda ideolojik-politik mücadele yürütmeye çalıştı. Fakat her zaman; “bu iş askeri bir çatışmaya gider, çünkü düşman böyle buna göre de hazırlanmak lazım” dedi. Düşünce olarak hep askeri koşullara hazırlandı. 70’li yıllarda da araştırdı, inceledi. Partileşme sürecine girince faşist gerici polis vb. saldırılar karşısında kendini savunmak durumunda kaldı. Antep’teki ajan yapının katliamı gibi saldırılar karşısında kendisini meşru savunma temelinde silahla savunmak zorunda kaldı. 12 Eylül askeri faşist darbesi olunca da artık diğer türlü ifade etme, mücadele etme imkanları kalmadı. Bunun için gerillaya hazırlandı. İlk dönem kısmen yurtdışına çekilme, Lübnan, Filistin sahasında askeri, ideolojik eğitimle gerillanın hazırlanmasıdır. Aslında mümkün olsaydı ve yapabilseydi PKK bunu, ülke içinde yapmak istiyordu. Siverek direnişi bunun için vardı. Çok değişik nedenlerle bunu başaramayınca yurt dışı imkanlarını kullandı. Arap toplumuyla Filistinliler şahsında kurduğu ilişkiyle büyük ölçüde gerillayı Lübnan-Filistin sahasındaki imkanlarla hazırladı. 15 Ağustos atılımını geliştiren gerilla, eğitimini Filistin gerillası içerisinde gördü. Filistin halkının mücadelesiyle Kürt halkının mücadelesi böyle iç içe geçti. Dolayısıyla Kürdistan’daki 15 Ağustos gerilla atılımı, Arap direnişinin bir parçası olarak doğdu. Şimdi Suriye’de gelişen Kürt-Arap direniş birliğinin temelleri o zamandan atıldı.

YÜREK VE BİLİNÇLE YÜRÜNDÜ

Daha sonra grupların ülkeye dönüşü oldu. Sorunlar, zorluklar vardı. 1982 sonunda ülkeye dönerken Hezil’de şehitler verdik. Bir grup arkadaş sele kapıldı. Çok zor bir durumdu. Yepyeni bir alana gelinmişti. Halkı tanımak, ilişki geliştirmek, coğrafyayı tanımak, hazırlık yapmak uzun çabalar gerektirdi. Sadece yürek ve bilinçle bu işler yürüdü. Atılıma giden gerilla bunları yaparak gitti. Şahin Kılavuz arkadaşları şehit verdik. 1983 Mayısı’nda bütün gerillanın komutanı olan Mehmet Karasungur arkadaşı şehit verdik ki kendisi Hilvan-Siverek direnişlerinin komutanıydı. 15 Ağustos sürecinin pratik hazırlıklarını yapan komutandı. Bütün bu zorlu mücadelelerle, günlük 24 saat yürütülen hazırlık çalışmalarının sonunda 15 Ağustos’a gelindi.

Bütün bunlar Önder Apo’nun dehasıyla oldu. 15 Ağustos öncesinde, 1970’li yıllarda Önderlik, ‘direniş’ gerekir deyince, birçok korkak, ürkek, küçük burjuva, işbirlikçi kesimler ‘aman katliamlar yaratacaklar’ dediler, ‘çocuklarınızı Apo’dan uzak tutun, onları katliama götürecek,’ diye halka çağrılar yaptılar. 12 Eylül sonrasında da direniş hazırlanırken aynı durumlar yaşandı. 1983’te NATO’nun desteğiyle içte provokatif dayatmalar oldu. Sözde Kürt lideri olan Kemal Burkay gibi birisi çıktı, “devrimcilik mi, terörizm mi” diye PKK üzerine bir kitap yazdı. PKK’nin dünyada terör örgütü olarak ilan edilip önünün alınması için bütün dünyaya çağrı yaptı.

15 AĞUSTOS KARARINI ZİNDAN DEVRİMCİLİĞİ VERDİ

Bütün bunlarla mücadele ederek PKK bu aşamaya geldi. Tarih, Önder Apo’yu doğruladı. Bütün bunların hepsini yalanladı. Bütün bu ruh hallerin, düşüncelerin hepsinin aslında işbirlikçilik, ürkeklik, bireysel çıkarcılık olduğunu ortaya çıkartıp gösterdi. Toplum ve ülke gerçeğiyle ve tarihle bütünleşmenin en güzel örneğini ise ruh, duygu ve düşünce, yaşam ve mücadele olarak Önder Apo’nun ortaya koyduğu tarih tarafından böylece kanıtlandı.

12 Eylül’den sonra 12 Eylül’e faşist askeri darbe diyen sadece PKK değildi. 12 Eylül darbesine karşı savaşmak için 12 Eylül’den sonra birçok örgüt yurt dışına çıktı. Güney Kürdistan’a geldiler, Filistin’e gittiler; askeri eğitim gördüler. Fakat hiçbirisi geri dönemedi. Dışarı çıkıp eğitim görmeye kadar gittiler fakat geri dönüp savaşmak gündeme gelince dağıldılar, hiçbiri geri dönemedi. Geri dönen tek güç PKK, oldu. PKK’nin geri dönüşü yapmasını doğuran iki etken vardı. Bir, Önder Apo gerçeği ve onun dehası. İki, 1982 zindan direnişi. Zindana da herkes girdi, ama zindanda da direnen PKK oldu. Zindan direnişi, gerilla direnişinin öncesidir. 14 Temmuz ulusal onur kararıdır, direnme kararıdır. Mücadelenin kararını zindan devrimciliği ve direnişçiliği verdi ve uygulamayı gerilla yürüttü.

ÖZGÜR KÜRDİSTAN GERİLLAYLA OLACAK

Önder Apo, gerillayı özgür insanın kendini ifade etme tarzı olarak tanımladı. Yaşam, çalışma, mücadele ve var olma tarzı olarak ele aldı. Ne mutlu 33 yıldır kesintisiz olarak dağda gerilla var. Her zaman da var olacak. Kürdistan’da özgür bir varlık olacaksa bu kesinlikle gerillayla olacak, gerilla tarzıyla olacak. 33 yıldır da bu temelde oldu, bundan sonra da hep böyle olacak. Kürdistan açısından gerilla bunu ifade ediyor. Önder Apo da bu gerçekliği tanımladı. Bu temelde parti öncülüğünde gerillanın gelişimine büyük önem verdi. Her şeyden daha fazla gerilla üzerinde durdu. Gerillayı geliştirmeye çalıştı.

GERİLLALAŞAN HALK GERÇEKLİĞİ

Savunmasız, güvenliksiz var olunabilir mi? Yemek, üremek, beslenmek var olmanın, canlı olmanın biçimidir, deniliyor. Güvenlik olmazsa bunların hiçbirisi olamaz. Bu bakımdan gerilla herkes için var olmanın ve özgür yaşamanın birey ve toplum olarak yegane biçimidir. Devletlerin de kendilerince savunma güçleri oluyor, ama kendi içinde baskı, sömürü, terör geliştiriyorlar. TC devletinin Türkiye’deki uygulamaları göz önünde. Orada bir özgürlük, demokrasi var mıdır? Toplumun kendini yaşayabilmesi yoktur. Ama gerilla toplumu kendi kendini savunur kılmanın ismidir. Savaşan halk gerçekliğinin bir başka tanımı gerillalaşan halk gerçekliğidir. Bir bütün gerillalaşan halk gerçekliğine ulaşmamız gerekiyor.

Demokratik ulus öz savunmasız olamaz. Kesinlikle bütün fertlerini öz savunma kültürü, donanımı içerisine almış bir toplum olmalıdır. Buna savaşan halk gerçekliği, gerillalaşan halk gerçekliği diyelim. Kendi savunmasını kendisi yapan, kendi güvenliğini kendisi alan halk gerçekliğidir. Güvenliği başkasına bırakırsanız, özgürlüğünüzü de ona bırakmış olursunuz. Çünkü silah güçtür, silahı elinde olan gücü elinde tutar. Eğer silah birilerine verilmişse silahı olmayanlar üzerinde baskı ve egemenlik kurar. Dolayısıyla güvenlik ve öz savunma devredilemez. Özgür olmanın koşulu kendi güvenliğini sağlamaktır. Gerilla, Kürt tolumu ve Kürdistan için kendi öz savunmasını, kendi güvenliğini savunma olarak ifade ediyor ki yaşamının tek koşulu budur.