Mardin'in Nusaybin'e bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyünde ablukanın 13. gününde askeri sevkiyat sürüyor. Heyet olarak 4 gündür köyün 15 kilometre uzağında nöbet tutuluyor.
KÖYLÜLERİN ANLATTIKLARINI AKTARDI
ANF'ye konuşan DTK Eş Başkanı Leyla Güven, iki köye daha 'sokağa çıkma yasağı'nın ilan edilmesiyle çok sayıda askeri aracın, ambulansın sevk edildiğine dikkat çekti. Köylülerle yaptıkları telefon görüşmelerinden askerlerin hâlâ köyü terk etmediklerini öğrendiklerini belirten Güven, köylülerin aktarımlarını şöyle paylaştı:
"Evlerinden çıkmayan köylüler bize askeri ablukanın devam ettiğini, hareketlilik olduğunu, helikopterlerin dolaştığını ve çok sayıda askerlerin belirli bir yerde toplandığını söylediler. Köyde bulunan tüm erkeklerin ve bazı genç kadınların işkence, darp ve hakaret edilerek gözaltına alındığını ve şu anda köyde sadece yaşlı kadınlar ve çocukların kaldığını aktardılar. Örneğin bizi arayan bir kadın, askerler tarafından gözaltına alınan iki genç kadından haber alamadıklarını söyledi. Yine bir görgü tanığı hayvanların telef olduğunu ve köyde bir evin yandığını belirtti."
'GENÇLERİN BARIŞ İNANCI ÖLDÜRÜLÜYOR'
Heyet olarak bulundukları noktada yetkililer tarafından sürekli tehdit edildiklerini de aktaran Güven, "Güvenlik yetkilileri sürekli, ‘Zafer işareti yaparsanız veya türkü söylerseniz müdahale edeceğiz’ diye anons yapıyorlar. Burada iletişimde çok büyük sıkıntı var. Bizi arayan köylüler korkudan kısık sesle konuşmak zorunda kalıyorlar" diye aktardı. Yarın başka heyetlerin de kendilerine katılacağını belirten Güven, yaşananların 1990’lı yılları aratmadığını vurguladı. 1995 yılında devlet tarafından yakılıp yıkılan Xerabê Bava köyünün tam 17 yıl sonra aynı vahşetle karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Güven, “Hükümet Kürt sorununu demokratik çözüme kavuşturmak yerine Çiller dönemindeki yapılan hataları tekrarlıyor” dedi. Köyleri yakarak, failli meçhul cinayetler işlenerek bir yere varılmayacağını söyleyen Güven, Kürt sorununun öldürmekle, ablukayla, eş başkanlarını tutuklamakla, vekilliklerini düşürmekle çözülmeyeceğinin altını çizdi.
Kürdistan'da insanlara zindanlarda dışkı yedirilmesi ve köy meydanlarında kadınlara işkence yapılması görüntülerinin hafızalardan hâlâ silinmediğini kaydeden Güven, bütün bunlar yaşandıktan sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun aynı yöntemi kullanmasının sorunu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağını vurguladı. Köyleri yakılarak ve zorla boşaltılarak büyüyen Kürt gençlerinin gelinen noktada artık barışa inanmadığına işaret eden Güven, “O köyde doğan çocuklar şimdi genç insanlar ve yine aynı travmayı yaşıyorlar. Bu gençler bu zihniyetle barış olmayacağını söylüyorlar” şeklinde konuştu.
'ÇÖZÜM İMRALI'DA'
“Kürt sorununun demokratik çözümü mümkündür ve bunun anahtarı İmralı’dadır” diyen Güven, "Sayın Öcalan'ın kardeşine söylediği gibi artık gençler ölmesin; barış mümkünken heba edilmesin. Geçmiş yöntemlere tekrar dönülerek çözüm gelmez; yara derinleşir. Hatip Dicle’ler, Leyla Zana’lar, Orhan Doğan’lara yıllar önce yapıldığı gibi bugün HDP vekillerini tutuklayarak, vekilliklerini düşürerek ve demokratik siyasetin önünü tıkayarak sonuç alınamaz. Bu yöntemle Türkiye demokrasisi kaybeder” dedi.
AKP hükümetinin yıllar önce söylediği “Keşke 1990’lı yıllarda yaşananlar yaşanmasaydı, keşke Diyarbakır zindanlarında yaşananlar yaşanmasaydı, köyler yakılmasaydı” sözlerini hatırlatan Güven, "Bunu söyleyen bir iktidar ne oldu da yıllar sonra aynı noktaya geldi. Ölmek, öldürmek çözüm değil. Kürdü inkâr ve imha ederek bir yere varılamaz. Mehmet Ağar, Tansu Çiller'in yöntemleriyle nasıl sonuç alınmadıysa Soylu ve Erdoğan'ın bu yöntemleriyle de sonuç alınamayacak. Tarih bugün yaşananları da mahkum edecek. Bütün Türkiye halklarıyla birlikte inşa edilecek bir barışa ihtiyaç var, yıkıma değil” diye kaydetti. Bu uygulamaların halkta yarattığı yaraları onarmanın mümkün olmadığını vurgulayan DTK Eş Başkanı Leyla Güven, bir an önce bu yöntemden vazgeçilmesini istedi.