Her yer direniş alanı olmalı

Kuzey Kürdistan’da büyük bir direniş ve mücadele söz konusu. Bu direniş HPG ve YJA-STAR öncülüğünde devam ediyor...

Son zamanlarda özgürlük gerillalarının eylemleri Türk ordusuna büyük darbeler vurdu. Kuzey Kürdistan’daki bu direnişi ve Türk devletinin yaşadığı ağır kayıpları ve Türkiye tablosunu iyi okumak lazım.

Ağustos ayındayız, bu ay ulusal diriliş ve var olma mücadelesinin ifadesi olan şanlı 15 Ağustos Atılımının yıl dönümü. Efsanevi Komutan Agit’in adeta kuyu kazarcasına, tamamıyla kendi öz gücüne dayanan, çok kıt olanaklarla örgütlenen bir grup arkadaşın muazzam emekleri, çabaları ve aynı zamanda fedakarlıklarıyla gerçekleştirildiği bir tarih olmuştur. Kürdistan halkı başta olmak üzere, tüm bölge haklarının da özgürlük umudunun tohumlarının ekildiği 1984 yılındaki bu tarihsel çıkış çok büyük öneme ve derin bir anlama sahiptir.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın deyimiyle 15 Ağustos: ‘Bir inancın ve inadın atılımıdır"  Kürdistan toplumunun iç ihanetlerle paramparça edildiği, her türlü zalimane yöntemlerle bastırıldığı, varlığının dahi yok sayıldığı, herkesin tereddütsüzce kendi gerçekliğinden kaçarak egemen güçlere boyun eğdiği ve yaşamdan umudunu kestiği bir dönemde gerçekleşen bu eylemi şimdi efsanevi Komutan Agit’in ardılları olan özgürlük gerillaları ve savaşçıları devir aldılar ve bunu büyük bir bilince çıkarttılar.

Bugün özgürlük mücadelesinin ulaştığı gelişim düzeyine baktığımızda, Kürdistan halkının özgürlük ve özgürlük mücadelesinde elde ettiği tarihi kazanımlar, atılım ruhunun yarattığı etkilerin en somut ifadesi olmuştur. Efsanevi Komutan Agit’in bizzat komuta ettiği eylem büyük bir başarıyla sonuçlanırken, Kürdistan’ın ilk özgürlük çığlığı olan kurşun patlamış, korkular yavaş yavaş yerini büyük bir cesarete bırakmış, bu tarihi atılımdan sonra artık Kürdistan coğrafyasında çizgilerin keskin mücadelesi başlamıştır. Bu mücadele de elbet kazanan taraf Kürdistan halkı şahsında ortaya çıkan ve tüm halklara mal olan, özgürlük, demokrasi ve direniş çizgisi olmuştur. Kürdistan toprağına kök salan özgürlük ruhu ve bilinci yeni Kürt’ün yaşam felsefesi olmuştur. Bu çizgide örgütlenerek toplumsallığını oluşturan Kürdistan halkı olmaz denileni başarmış ve yeni ardıllar yetiştirerek tüm insanlığa bağışlamıştır.

Kürdistan ve Ortadoğu kaynıyor. Erdoğan şahsında işgalci, faşist Türk devleti, halklara, özgürlük gerillalarına ve savaşçılarına yönelik büyük saldırılar gerçekleştiriyor. Elbette, bu saldırılar sadece Kuzey Kürdistan ile sınırlı kalmıyor. Rojava’da, özellikle Efrîn Kantonu’na yönelik saldırılar da yoğunlaşmış durumda. Türk devleti sınırları tanımıyor. Her gün Efrîn Kantonu’nu, Şehba’yı toplar, tanklar ve hava saldırıları ile vuruyor. Sivillere yönelik katliamlarını devam ettiriyor. Medya Savunma Alanlarında keşif uçuşlarının yapılmadığı, savaş uçaklarının vurmadığı gün yok neredeyse.

Kürdistan coğrafyasını kullandığı teknik ile yok etmek istiyor. Kürdistan coğrafyasındaki dağları bombalayarak, ormanları ve bitki örtüsünü yok etmiş durumda. Bununla da yetinmiyor Türk devleti ve medyası, Kürdistan’da özel savaş yürütüyor. Yalan-yanlış haberler ile kendisini Türkiye halklarına kabul ettirmek istiyor. Fakat öyle görünüyor ki oyunlar yavaş yavaş bitiyor, Türk devletinin ve AKP-MHP blokunun maskesi düşüyor. İşgalci Türk devleti kendi eliyle kendisini bitiriyor.

Ortadoğu’da Türk devleti gibi kirli siyaset yürüten dış güçler de var. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren dış güçler. Kürt halkı bu güçler için tehlike oluşturuyor. Çünkü Kürt halkı kendisiyle birlikte bir alternatif getiriyor. Sadece kendi özgürlüğünün peşine düşmemiş, yeni bir yaşam kurma ve çabaları ile mücadele eden bir halk çıkıyor karşılarına. Bu yeni yaşam demokratik ulusu ifade ediyor. Bu yaşamın en somut örneği Rojava devrimi ile birlikte Rojava Kürdistanı’nda yaşanıyor. Rojava’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesi, projeleri ile direniş sürüyor, mücadele devam ediyor. Aynı zamanda bu felsefe ve demokratik bir Türkiye için Kürt Halk Önderi’nin ortaya koyduğu öneri ve projeler ile direnişler sürdükçe faşist Türk devletinin saldırı, katliam ve kırımları da artıyor.

Bundan dolayı da yıllardır PKK hareketini tasfiye etmeye dönük dış güçlerle ortaklaşa saldırılarını sürdürüyor. Yıllardır İmralı Adası’nda ağırlaştırılmış tecrit söz konusu, Kürdistan kentlerinde, sınır hatlarında dünyanın gözü önünde çocuklar katlediliyor, kadınlar taviz ve tecavüze uğruyor. Kürdistan coğrafyası tahrip ediliyor, barajlar, HES’ler, karakollar inşa ediliyor. Tarihi yerler ya sular altında bırakılıyor ya da Sur gibi tarihi bir öneme sahip yerler yakılıp yıkılıyor. Demokrasiden yana kesimler, gazeteciler, halkın iradesi olan seçilmişler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Faşist ve işgalci AKP-MHP’nin yaptıkları Hitler’in yaptıklarından az mıdır? Elbette az değildir. Kürdistan’da bir soykırım yaşanıyor, dünyanın bunu görüp iyi okuması gerekiyor.

Bu soykırım her yönüyle sürüyor. Lozan Antlaşması’ndan sonra Kürt halkı için hem fiziki hem kültürel soykırımı yapma kararını aldılar, bu karar devam ediyor ve uygulamaya bile sokuluyor. Kürtleri hem fiziki hem de kültürel olarak soykırıma tabi tutuyorlar. Ama onlar da biliyorlar ki bu soykırıma ne Kürtler ne de bu dava uğruna ölümüne savaşan eşsiz kahramanlar buna müsaade etmeyecek, mücadele ve direnişleri ile onları boşa çıkartacaklardır. İşgalci AKP-MHP’nin planladıkları tutmuyor. Onlara göre Nisan 2017’de kimse artık Özgürlük Hareketi’nden bahsetmeyecekti, çünkü özgürlük hareketini bitirmeyi düşünüyorlardı. Çöktürme adı altında planlar yaptılar, bu planlarını harekete geçirmek istediler. Onlara diz çöktürmek istediler, baş eğeceklerini zannettiler. Bu konuda kendilerine çok fazla güvendiler. Ama sadece düşünce ve söylemde kaldı bu durum. Özgürlük Hareketi her yere yayılmış durumda, akın akın katılımlar var gerillaya. Kürtler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Türkmenler, enternasyonalist kesimler Rojava’ya, Rojava devrimine yönünü vermiş durumda. Efsanevi Komutan Agit’in ardılları buna müsaade etmedi, direnişlerini ve mücadelelerini en zirveye taşırmasını bildiler. Bu aya da verilecek en anlamlı cevap da bu olurdu herhalde.

Şimdi Ortadoğu’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesi ve çözüm önerileri ile yeniden tarih yazılıyor. Kuzey Suriye’de ilan edilen Demokratik Konfederasyon, Rakka Hamlesi, Şengal’in kendi özerkliğini ilan edeceği, Kuzey Kürdistan’daki Agit’in savaşçılarının eylemleri başta işgalci, faşist Türk devletini nasıl sallıyorsa, Ortadoğu’da ortaya çıkan ulus devlet zihniyetini de yerinden sallıyor. Bunun için, Kürdistan için basit hesaplar yapanlar duvara nasıl çarptıklarını göreceklerdir. Kürt halkının topraklarını bırakmaması, terk etmemesi, birlikteliklerini güçlendirmesi, gerillaya, Rojava Devrimine katılımların olması bir kez daha göstermiştir ki Kürtler birlikte, ortaklaşa mücadele etseler aslında dünyada onlara karşı gelebilecek güç yoktur. Bunun için de herkes üstüne düşen görevi yerine getirmelidir. Var olan eylemler yetmiyor, bu eylemleri daha fazla yükseltmek gerekiyor. Bunun için de her yerin direniş alanına dönüşmesi lazım. Özgür bir Kürdistan için öz yönetim zamanındaki direnişlerin devam edilmesi, mücadelenin kat be kat attırılması ve serhildanların zirveye ulaşması lazım. Bu konuda kadınlara ve gençlere büyük rol düşüyor.