Kayyum darbesi bir yılı doldurdu: Belediyelerimizi geri alacağız

DBP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hediye Karaaslan, kayyumların yolsuzluğa battığını vurgulayarak, er ya da geç belediyeleri geri alacaklarını dile getirdi.

Halkın rekor düzeydeki oylarıyla kazanılan DBP’li belediyelerin kayyum adı altında gasp edilmesinin üzerinden 1 yıl geçti. DBP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hediye Karaaslan, kayyumların yolsuzluğa battığını vurgulayarak, er ya da geç belediyeleri geri alacaklarını dile getirdi.

AKP’nin fırsata çevirdiği OHAL kapsamında yayınlanan KHK’ler en çok da Kürt halkının kazanımlarını gasp etmek üzerine kullanıldı. 2 Eylül 2016’da yayınlanan 3 KHK ile “Belediye ve bağlı idarelerin terör veya şiddet olaylarına dolaylı ya da doğrudan destek sağladığı gerekçesiyle valilik tarafından belediye veya bağlı idare taşınırlarına, bölgenin en büyük mülki idare amiri tarafından el konulabilecek” hükmünün getirilmesinin hemen ardından 11 Eylül’de 24 Demokratik Bölgeler Partili (DBP) belediyeye kayyum atandı. Yerel iradeye darbe vurularak atanan kayyumlar ağır silahlar ve yoğun güvenlik önlemleri altında karargaha dönüştürülen belediye binalarını adeta gasp etti. Sonrasında yine İçişleri Bakanlığı ve valilikler eliyle kayyum atamaları sürdü ve sonuçta 103 DBP’li belediyeden 94’üne kayyum atandı. Bu süreçte 94 belediye eş başkanı tutuklandı. Yapılan yargılamalarda sadece 23’ü tahliye edildi. DBP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hediye Karaaslan, kayyum darbesinin birinci yıldönümünde, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

FETİHÇİ ZİHNİYETLE GASP EDİLDİLER

Kayyumların Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde demokrasi açısından irdelenmesi gereken süreçlerden biri olduğunu dile getiren Karaaslan, bugüne kadar sadece askeri darbeler döneminde belediyelere el konulduğunu, ilk defa sivil bir darbe mekaniğiyle halk iradesinin gasp edildiğini kaydetti. Belediyelerinin “fetihçi” bir zihniyetle işgal edildiğinin altını çizen Karaaslan, o süreci şöyle anlattı:

DENETİM MEKANİZMASI YOK

“Kayyumlar geldiklerinden itibaren ne çalışanlar ne de meclis üyeleri belediye binalarına girebildi. Özel güvenlik yerleri kuruldu. Meclis üyeleri ve çalışanlar belediye binalarına alınmadı. Zaten kayyumların ilk icraatlarından bir tanesi de meclisi toplamamak oldu. Kendilerini KHK’daki yetkiye dayandırdıkları için meclis toplanmadı ve toplantılara çağrılmadı. Belediyeler nasıl yönetildi. Asıl kritik soru burada açığa çıkıyor. Belediyeleri kendileri ile getirdikleri 2 ile 3 bürokratla birlikte yönetiyorlar. Oysaki belediyelerin yönetim şekli 12 Eylül darbe anayasasında bile tanımlanmıştır. Türkiye’deki devlet yapılanması, sistem yapılanması hem merkezi yönetim hem de yerel yönetimler olarak tanımlanır. Merkezi yönetim büyük millet meclisi üzerinden denetlenir. Yerel yönetimler de belediye meclisi üzerinden halk iradesini bulur. Hem denetim burada gerçekleşir hem de karar süreçleri meclis üzerinden gerçekleşir. Herkes bilir ki her yılın son ayları bir sonraki yılın bütçe planlaması dönemidir. Meclislerimiz neredeyse aralıksız 20 gün boyunca çalışır ki bir sonraki yılın bütçesini hazırlasın. Belediyelerin faaliyet raporu meclislerde konuşulur ve tartışılır, sonra kabul edilir. Belediye eş başkanları tek başına bir ilin ya da bir yerin bütçesini ne onaylayabilir ne de bütçeyi kullanabilir. Meclis toplanmıyor kayyumların gelmesiyle. Peki bu kayyumlar nereden denetleniyor. Bir denetim sistemi var mı? Yoktur. Bu ne kadar meşrudur, demokratik ve ne kadar halkçıdır. Bu kayyumların içerisinde ne halk var ne de demokrasi ne de meşruiyet vardır.”

KAYYUMLAR YOLSUZLUKLARIN ODAĞI OLDU

Kayyumların halkın ne istediğini bilmeden, halka hizmet sunmak gibi bir kaygısı olmadan belediyeleri yönettiğini, bunun için çok ciddi usulsüzlüklerin döndüğüne işaret eden Karaaslan, daha bir yıl dolmadan bir çok kayyum belediyesinde ciddi çatışmalar yaşandığını anlattı. Bu belediyeleri yakından takip ettiklerini belirten Karaaslan, “Kimileri için yolsuzluktan, adam kayırmaya kadar hiçbir demokrasi ölçüsü olmayan bir takım bilgiler basında kamuoyunda paylaşılıyor. Çünkü işleyiş ve geliş itibari ile tekçiliği ve otoriter yapıyı dayattıkları için halktan belediyeleri arındırdıkları için bu tür tartışmalar kamuoyunda yoğun olarak yapılıyor. Kayyumlar DBP’li belediyeler iyi çalışmıyorlar ve iyi hizmet vermiyorlar iddiasıyla gelmediler. Kaldı ki 94 belediye eş başkanımız bu süreçte  gözaltına alındı tutuklandı. Daha sonra 23 eş başkanımız tahliye oldu. 71 eş başkanımız hala tutuklu bulunuyor. Bu arkadaşlarımız çalışmaları ile klasik belediyeciliği aşan daha önceki Kürt partilerinin verdiği bedel sonucunda 17 yıllık deneyim ile çalışmalarını bir anlayışa ve felsefe büründürdü. Bu felsefe mevcut belediyeciliği aşan bir anlayıştır. Sistem belediyeciliği ranta ve halka dayanmayan masa üzerinde merkez devlet yansımasının küçük iz düşümleri olarak yansımıştır yerel yönetimlere” dedi.

DÜNYA ÖLÇEĞİNDE PROJELERE İMZA ATTIK

DBP’nin ardılı olduğu partilerin açığa çıkardığı yerel yönetim anlayışı ile halka dayanan ve halkla birlikte çalışan belediyelere sahip olduğunu anlatan Karaaslan, yoğun yönelime rağmen çok önemli projelere imza attıklarını hatırlattı. Karaaslan bu çalışmaların bir bölümünün dünya ölçeğinde olduğuna dikkat çekerek, “Bizim yaklaşımımız böyleyken kayyumların açığa çıkardığı pratikler haliyle sorgulanacaktır. Kayyumların geliş ve hukuki dayanaklarının olmaması halkın belediyelere gitmemesi ‘belediyeler bizim ama belediyeleri yönetenler bizim değildir’ yaklaşımını geliştirmiştir. Kayyumlar bizim bu süreçte açığa çıkardığımız bütün çalışmalara yöneldi. Güven verici bir belediyecilik anlayışımız söz konusuydu. Aday olan eş başkanlarımız ve meclis üyelerimiz bu anlayışı bilerek ve bu anlayışla hizmet etme adına aday olmuş ve seçilmişlerdi. Bu yüzden halka ait alanların ranta dönüştürülmemesi temel ilkeleri arasında yer almaktadır. Yine toplum ile birlikte iş yapma temel çalışma perspektifidir. Belediyelerimiz Kürt kültürünü ve diğer etnik grupların kültürünü korumayı kendine hedef edinmişlerdir. Kadın çalışmaları konusunda belediyelerimiz çok güçlü çalışmaları ortaya çıkarmıştır. Hakeza eş başkanlık sistemimizin ilk saldırı alan ilk sistem tarafından kriminalize edilen eş başkanlık sistemiydi. Oysaki hep şunu ifade ettik eş başkanlık sistemini belediye meclis kararı ile ortaya koyduk” ifadelerini kullandı.

BELEDİYELERİMİZİ GERİ ALACAĞIZ

Kayyumların kendilerine ait yarım kalan veya engellenen projelere takla attırıp kendi projeleri gibi sunmaya başladığını aktaran Karaaslan, şöyle devam etti: “Örneğin Kadın Kent Meydanı projemiz vardı Kayapınar’da. Yerini belirlediğimiz yapmaya hazırlandığımız önemsediğimiz bir projeydi. Kayyum kadını çıkarmış, kent meydanı diyerek kendi projesiymiş gibi yansıtmaya çalışıyor. Buna benzer yüzlerce projemiz çalınarak kendi projeleri gibi veriyorlar. Çok dili tabelalarımızı indiriyorlar. Kültürel çalışmaları tamamen ret ve inkar üzerine kuruyorlar. Birkaç yıl kayyumlarla belediyelerimizi yönetebilirler ama halk her zaman kazanacaktır ve eninde sonunda belediyelerimizi geri alarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Asker ve polis gözetiminde, halkın olmadığı belediye binalarının bir yıldır çözüm getirmediğini görüyoruz. Seçimle alamadıkları kayyumla yöneteceklerini sanıyordu ama şuan sadece belediye binalarına sahip oldular. Örgütlü ve yıllara dayanan gücümüzle belediyelerimizi alacağız.”