'Kürtlerin attığı her adım Erdoğan için tehdit oluşturuyor'

Demokratik Modernite editörü Servet Öner ''Kürtlerin Rojava'da attığı her adım, her taktik ve stratejik hamle, Erdoğan için bir tehdit oluşturuyor. Ancak şunu bilmeli ki, Ortadoğu politikası Erdoğan'ın gözünü karartmasıyla şekillenmiyor" dedi.

Türkiye'nin uluslararası zeminde istediğini bulamayınca 'böl, parçala, yönet' siyasetini tekrarladığını söyleyen Demokratik Modernite editörü Servet Öner, "Kendi ülkesindeki Kürt gerçekliğiyle savaşarak Kürt özgürleşmesini geciktirmek ve bunun üzerinden iktidarını sürdürmek istiyor. Kürtlerin Rojava'da attığı her adım, her taktik ve stratejik hamle, Erdoğan için bir tehdit oluşturuyor. Ancak şunu bilmeli ki, Ortadoğu politikası Erdoğan'ın gözünü karartmasıyla şekillenmiyor" dedi.

Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçen hafta Ürdün ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Efrin hakkında, 'Suriye'nin kuzeyinde Akdeniz'e açılacak bir koridora müsaade etmeyiz. Oralarda Afrin'in baskın çıkma ihtimali olursa gözümüzü karartırız' demişti. Savaşın devam ettiği Rojava'yı, Türkiye'nin Efrin'e yönelik planlarına ve Rojava'ya ilişkin Demokratik Modernite Dergisi editörü Servet Öner değerlendirmelerde bulundu. ABD ve Avrupa'nın Ortadoğu özelinde Rojava'daki siyasetini batının Ortaçağ kalıntılarının yönetim biçimi olarak nitelendiren Servet Öner, "Esasında İran dışındaki tüm devlet yapılanmaları batı patentinin çok daha zalim kopyaları olmaktan çıkamamışlardır. Yine Saddam gibi Baasçı zihniyet, DAİŞ gibi cihatçı örgütlenme biçimlerinin hepsi esasta kapitalist küresel iktidar şebekeleridir. Ortadoğu için elzem olan kendi tarihsel mirası üzerinden antikapitalist, anti-modernist, anti dincilik, anti cinsiyetçi ideolojik bir hat oluşturmak. Bunun için esasta Kürt özgürlük hareketinin Rojava'da gerçekleştirdiği ideolojik ve politik hat, tarihsel olarak tüm halkların mirasının modelidir" diye konuştu.

'KÜRTLER ORTADOĞU’DA KİLİT KONUMDA’

Ortadoğu'da kapitalist moderniteye karşı demokratik modernitenin inşasının önemine dikkat çeken Öner, Kürtlerin Ortadoğu'da kilit noktada olduğunu belirtti. Kürtlerin tarihsel olarak egemenlik hattında hiçbir zaman olmadıklarını söyleyen Servet Öner, bunu önemli bir duruş olarak değerlendirdi. Kürtlerin Ortadoğu'da yürüttüğü mücadeleyi "herkesin özgünlüğünü ve özgürlüğünü koruyarak içinde var oluğu anti kapitalist ve anti iktidar mücadelesi" olarak tanımlayan Öner, "Avrupa ve ABD eksenli yürütülen savaş siyasetine karşı halkların haklarını gözeten ve ulus devletlere karşı özgürlük çizgisi oluşturma hattı oluşturan paradigmasal bir çıkıştır. Yerelden doğru demokratik, özerk, farklılıkların haklarını gözeten, kadın mücadelesini ideolojik düzeyde yürüten, kadının tarihsel misyonunu, kadın devrimi düzeyinde öznelleştiren bu hat Ortadoğu için vazgeçilmez bir kaynaktır" ifadelerini kullandı.

'21. YÜZYIL KÜRTLERİN ZAMANIDIR’

Ortadoğu'da Kürtlerin verdiği mücadelenin kazanımının, Kürtler açısından birliğin oluşturulması anlamına geldiğini kaydeden Öner, Kürtlerin inşa etmek istediği özgür yaşam modelinin Rojava'da vücut bulduğunu söyledi. Servet Öner, "Dolayısıyla şu an diğer üç parçada bulunan devletler Kürt özgürleşmesinin krizini yaşıyorlar. Çünkü kaçınılmaz olarak Kürtlerin birliği demek aynı zamanda özgürleşmiş kimlik demektir. Buda genel bir sıçrama ile Kürtlerin bulunduğu her yerde mücadele demektir. Şunu belirtmek gerekir ki dört parçaya bölünmüş Kürdistan'ın özgürleşme hamlesinden hiçbir devlet kurtaramayacaktır kendisini. Saldırabilirler, inkar, soykırım ve çatışmalarla erteleyebilirler, ancak bu zaman Kürt zamanıdır demek yerinde olacaktır" sözlerini kullandı.

'KÜRTLER KOBANE’DE YALNIZDI’

Erdoğan’ın Efrin için kullandığı sözlere değinen Servet Öner şöyle devam etti: "Erdoğan gözüne karartabilir. Kaçınılmaz olarak kendi ülkesindeki Kürt gerçekliğiyle savaşarak Kürt özgürleşmesini geciktirmek ve bunun üzerinden iktidarını sürdürmek istiyor. Dolayısıyla Efrin'e ya da Rojava'nın diğer kantonlarına karşı da saldırı girişiminde bulunmak isteyecektir. Ancak şunu bilmesi gerekir ki, Ortadoğu politikası Erdoğan'ın gözünü karartmasıyla şekillenmiyor. Rojava'da ciddi bir direniş hattı var ve Kobanê'den daha farklı güç ve ittifaklar söz konusudur. Kürtler Kobanê'de yalnızdı. Ancak şu an diğer halklar ve inançlarla oluşturulmuş ittifaklar hattı var. Dolayısıyla Suriye'de Erdoğan istediğinde gözünü karartamayacak kadar karışık bir zemin mevcut. Kürtlerin Rojava içinde attığı her adım, her taktik ve stratejik hamle, Erdoğan için bir tehdit oluşturuyor. Kürt kimliği üzerinden oluşturmaya çalıştığı kirli siyaseti kendi ülkesi açısından içinden çıkılmaz bir handikap oluşturacaktır."

'BÖL, PARÇALA, YÖNET SİYASETİ TEKRARLANIYOR’

Türkiye'nin en başından itibaren yanlış politikalarla Suriye'de bulunduğunun altını çizen Servet Öner, Türkiye'nin, DAİŞ ile mücadele eden YPG, YPJ ve çatısı olan QSD'yle beraber Suriye'deki etnik ve mezhepsel farklılıkları karşısına aldığını dile getirdi. "Rakka'dan sonra olası Deyrazor operasyonu da büyük ihtimalle QSD üzerinden gelişecektir" yorumunda bulunan Öner, Türkiye'nin 'Fırat Kalkanı' adını verdiği girişimini tamamen Kürt fobisi ve düşmanlığı üzerinden gerçekleştirdiğini söyledi. Öner, son olarak, "Şehba'nın alınması Türkiye açısından beklenmedik bir durumdu aslında. Şu an çatışmayı İdlib üzerinden çevirmeye çalıştığı sır değil. En son Erdoğan'ın yaptığı açıklamalara bakınca yıllardır Kürdistan'da yaratmaya çalıştığı işbirlikçi aşiret politikasının bir benzerini Rojava'da denemeye çalışacak. Uluslararası zeminde istediğini bulamayan Türkiye'nin her zaman uygulamaya çalıştığı içerden 'böl, parçala, yönet' siyasetini tekrarladığını görüyoruz. Efrin'e müdahale Türkiye yönetimini Kürt gerçekliğinden kurtaramayacaktır, aksine Kürt birliğini güçlendirecektir" dedi.