PKK direnişinin sembolü Kobanê

PKK, kuruluşunun 40. yıl dönümünü karşılamaya hazırlanıyor. 40 yıllık mücadelesinin ürünü olan Rojava Devrimi'nin Kobanê etabı, dünya direniş tarihine damga vurdu.

Bir grup öğrenci gençlik tarafından 27 Kasım 1978’de kuruluş kongresi gerçekleştirilen PKK, o tarihten bu yana Kürdistan devrimine damgasını vuran temel bir güç oldu. Amed’in Fis köyünde gerçekleştirdiği kuruluş kongresinden 6 yıl sonra gerilla mücadelesi başlatan PKK, Ortadoğu tarihinin seyrini değiştirdi.

PKK’nin 40 yıllık kesintisiz özgürlük mücadelesinin bir ürünü olarak ortaya çıkan ve dünya devrim tarihine yeni bir soluk kazandıran Rojava Devrimi, Kürtlerin ilk defa ulusal birliktelik ruhuyla bir araya gelmesini sağlarken, dünya halkları ve devrim hareketlerinin Rojava Devrimi etrafında kenetlenmesine yol açtı. Bunun en belirleyici etabı da Ortadoğu’nun JİTEM’i DAİŞ çetesi ve arkasındaki devletlere karşı verilen Kobanê direnişiydi. Kobanê’nin Kürdistan Özgürlük Hareketi mücadele tarihinde özel bir anlamı var. Kürdistan devriminin mimarı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Ortadoğu sahasına 2 Temmuz 1979'da Rojava’nın Kobanê kenti üzerinden geçtiği. PKK tarihinde Kobanê, Ankara’dan Beka’ya uzanan yolunda önemli bir güzergahıdır. Öcalan’ın Rojava’da kaldığı ilk yer Kobanê’dir.

BOYUN EĞMEYEN KENT KOBANÊ

Tanrıça Kubaba'nın yaşadığı topraklarda kurulan Kobanê, köklü bir tarihe sahip. Kobanê coğrafik olarak Urfa ile aynı toprak parçası üzerinde, Suruç ovasından aşağılara inen Fırat Nehri boylarında. Bu iki Kürdistan kenti arasına sınır çizgisi 1. Dünya Savaşı ardından çekiliyor. Kürdistan’ın Lozan Antlaşması sonucu bölünmesiyle köyler, aşiretler, aileler de bölünerek bir kısmı Bakur’da bir kısmı da bugünkü Rojava’da kalıyor.

Doğal toplum özellikleri ve toprağa bağlılığıyla tanınan Kobanê’de, Kürtlerin yaşadığı diğer birçok yerde olduğu gibi gün yüzüne çıkarılmamış bir tarih saklıdır. Suriye rejimi inkar ve asimilasyon politikalarıyla bu saklı tarihin aydınlatılmasını yasaklamış ve hafızalardan silmeye çalışmış.

Kobanê halkı, geçmişten günümüze dek sürekli devlete olan mesafeli duruşuyla tanınıyor. Bu özelliğinden kaynaklı küçük bir kent olmasına rağmen BAAS rejimi egemenlik sağlayamamış. Ancak Kürtlerin öz yaşam kültürü ve isyankâr duruşunu hedef alarak, sindirmeyi amaçlayan çeşitli politikalar uygulamış. Ekonomisini boğarak halkı verimli topraklarından göçertme, boşaltılan bölgelere “Arap Kemeri” politikası çerçevesinde Arapları yerleştirerek demografik yapıyı değiştirme gibi uygulamalar, rejimin Kobanê’ye diz çöktürmeye dönük politikalarının başında geliyor.  

KOBANÊ’NİN EKONOMİK YAPISI

Fırat Nehri'nin kıyısında yer alan Kobanê, Rojava kentleri içerisinde susuzluk sorununun en ağır şekilde yaşandığı kenttir. Temel geçim kaynağı tarım olan Kobanêliler, kuyu ve kanallarla alternatif sulama yöntemleri geliştirerek yaşamını sürdürüyor. Fırat Nehri'ne yakın olan tarafta her türlü meyve sebze; doğu yakasında ise buğday, arpa, mercimek, nohut ve fasulye ekimi yapılıyor.

KENTİN SOSYAL DOKUSU

Kobanê'nin sosyal yapısında aşiret kültürü ve gelenekleri ağır basıyor. Kobanê aşiretleri kültürlerini koruyarak kent, kasaba ve köyleriyle sınırlı kalmış. BAAS rejimi kentin sosyal dokusunu tahrip etmeye dönük de özel politikalar devreye koymuş; aşiretler arasında meydana gelen kimi sorunlar ve kan davalarını körüklemeye çalışmış. Böylece Arap, Kürt, Türkmen, Çerkes, Süryani halklar ve inanç gruplarından oluşan toplumsal yapıyı parçalayarak, geleneksel “böl-parçala-yönet” siyasetiyle iktidarını pekiştirmeyi hedeflemiş.

NEFRET TOHUMU: ARAP KEMERİ

Bu özel politikalara bir de “Arap Kemeri” eklenerek Kürt halkına yönelik sistematik saldırılara yeni bir boyut kazandırıldı. 60 yıllarda yürürlüğe konulan “Arap Kemeri” politikasıyla Kürt bölgelerine Araplar yerleştirilmiş; Kobanê ve diğer Kürt kentlerinin bağı kopartılmıştı. BAAS rejiminin temel amacı halklar arasında düşmanlık tohumları ekerek, verimli toprakları Arap aşiretlerine vermek ve bu şekilde Kürt kentlerinde denetim sağlamaktı. Bu politikalar sonucu Kürtler ve Araplar arasında yıllarca çelişki ve çatışmalar yaşandı. Ancak Kürt Halk Önderi Öcalan’ın Kobanê’ye geçişi ardından Rojava’da gelişen halk örgütlemesi, Kürt toplumunda ulusal dirilişi geliştirerek, “Arap Kemeri” politikasıyla amaçlanan toplum kırımın önüne geçildi. PKK'nin enternasyonalist karakteri kısa sürede Arap toplumunu da etkileyerek, Arap milliyetçiliğinin hedeflediği düşmanlık yerine halklar arası birlikte yaşama kültürünü hakim kıldı.

SEMBOL KENT KOBANÊ

2 Temmuz 1979’da Öcalan’a ev sahipliği yapan Kobanê, Demokratik Konfederalizme dayalı olarak inşa edilen Rojava Devrimi'nin temelini oluştururken özgürlük mücadelesinin de Ortadoğu’ya yayılacak olan devrimler kapısı haline geldi. Bunların yanı sıra Kobanê halkı, yarım asra yayılan Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’ne binlerce genç kadın ve erkek çocuğunu adadı. Özgürlük saflarına ilk katılan Kobanê’nin yiğit evlatları Şehit Sadık, Şehit Şilan, Şehit Dicle ve Şehit Akif öncülük rolünü üstlenerek, devrim tarihine damgasını vurdu.

2004'te Qamışlo’da gerçekleşen bir futbol maçı sırasında taraftarlar BAAS rejiminin Kürtlere yönelik uyguladığı baskı ve asimilasyon politikalarını sloganlarla protesto etti. Protesto gösterilerinin ardından rejimin silahlı güçleri taraftarlara saldırarak 52 Kürt'ü katletti. Kobanê, Qamişlo Katliamı ardından da Rojava’da gelişen halk serhildanlarına öncülük ederek, BAAS rejimini bir bütün olarak kentten temizledi. Rejim günlerce kente giremedi.

21. YÜZYILIN DEVRİMİ

Kürdistan devriminin tüm kritik eşiklerinde isminden söz ettiren Kobanê, 21. yüzyılın ilk demokratik toplumculuk devrimi olan 19 Temmuz Rojava Devrimi’nin de işaret fişeğini ateşledi. Kobanê’nin bu özelliği, kenti Türkiye ve DAİŞ faşizmi ile Suriye rejiminin hedef tahtasına oturttu. 

2010’da Tunus’ta başlayan Arap halk isyanları kısa sürede Arap coğrafyasının büyük bir bölümüne yayıldı. Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün, Yemen ve Fas'ta mitingler, protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatışmalar baş gösterdi. Başlangıçta adalet ve demokrasi talebiyle Ortadoğu’daki diktatör rejimlere karşı bir içerik taşıyan halk isyanları, küresel ve bölgesel güçlerin müdahalesi ardından temel hedeflerinden uzaklaşarak iç savaşların ortaya çıkması, bölgesel istikrarsızlık ile etnik, dinsel ve mezhepsel çatışmalara dönüştü.

KÜRTLERİN 3. ÇİZGİSİ

Çatışmaların 2011'de Suriye’ye de sıçraması üzerine Kürtler hem küresel hegemonik güçler hem de kendilerini muhalif olarak tanımlayan gruplarla hareket reddederek stratejisini 3’üncü çizgi olarak tanımladı. Rojava’da askeri ve siyasi örgütlenmesini geliştiren 3. çizgi, bölgede bir alternatif olarak gelişti. Tarih 19 Temmuz 2012’yi gösterdiğinde ise Kürtlerin belirlediği strateji, Kobenê’de rejim binalarına el konmasıyla birlikte devrimle taçlandı.

Bu durum Rojava’yı hem BAAS rejimi hem de rejimi devirmek iddiasıyla ortaya çıkan çetelerin ortak düşmanı haline getirdi. Ancak Rojava’da yükselen devrim Arap, Asuri, Süryani, Türkmen halklarını da kapsayarak tüm saldırıları püskürttü; demokratik ulus modelinin Suriye krizinin yegane çözüm modelini olarak ortaya koydu. Kürdistan’ın en küçük parçasında elde edilen bu başarı, dünyayı etkileyecek demokratik toplumculuk/sosyalizm ruhunu tekrardan diriltti. 

İNSANLIK KAVGASI: KOBANÊ DİRENİŞİ

Erdoğan yönetimindeki Türk devleti, Ortadoğu halklarının umudu olarak yükselen Rojava Devrimi'ni boğmak için devrimin kalesi konumunda olan Kobanê’ye lojistik ve askeri olarak beslediği çeteleri saldırttı.

19 Temmuz Devrimi ardından Kobanê, iki yıl boyunca Türk devleti destekli ÖSO, El Nusra ve daha sonra da DAİŞ çetelerinin çemberinde kaldı. Suriye, Libya, Nijerya, Somali, Irak ve diğer birçok bölgede uyguladığı vahşetle kısa sürede alan hakimiyeti sağlayan DAİŞ çetesi, Türk devletinden aldığı destekle 15 Eylül 2014’te doğu, batı ve güney cephelerinden olmak üzere üç koldan işgal saldırısı başlattı. Ancak 105 gün süren direniş, Türk devletini ve Ortadoğu’daki müttefiki DAİŞ çetesinin Kobanê'ye yönelik plan ve hesabını bozguna uğrattı.

DAİŞ İÇİN SONUN BAŞLANGICI

Kadınları kırımdan geçirerek savaş ganimeti olarak el koyup Musul, Tel Afer, Reqa ve Dêrazor’da kurulan köle pazarlarında satan, insanları diri diri yakan, kafa kesen DAİŞ çetesi için Kobanê yenilgisi sonun başlangıcı oldu. Kobanê’de YPG/YPJ savaşçılarının sergilediği direniş, kısa sürede dünyada yankı buldu. Onlarca ülkeden devrimcinin katılımıyla oluşan Enternasyonalist Taburlar da  Kobané halkının yanında durdu.

Çin'den İtalya'ya, Kanada'dan Yunanistan'a kadar dünyanın birçok ülkesinden devrimciler yönünü Kobané’ye ve Rojava Devrimi'ne döndü. YPG/YPJ saflarına katılan enternasyonalistler, İspanya iç savaşından bu yana dünya halklarının görmüş olduğu en büyük dayanışmayı sergiledi. Devriminin savunulması için kurulan Enternasyonal Taburlar ile Türkiye Devrimci Hareketi’nin hemen hemen her kanadında yer alan parti ve örgütler Kobanê direnişinde aktif yer aldı.

İLK FEDAİ EYLEMLER

Saldırıların başladığı 15 Eylül'den itibaren YPG/YPJ savaşçıları Kobanê çevresinde yaklaşık 20 günlük bir direniş sergiledi. Çatışmalar kent merkezine kaymadan önce Kendole ve Serzori köylerinde adeta bir tarih yazıldı. YPG/YPJ savaşıcıları Viyan ve Rüstem, Kendole’de DAİŞ tanklarının üzerine yürüyerek ilk fedai eylemi gerçekleştirdi. Serzori'deki çatışmalarda ise 16 YPG/YPJ savaşçısı kuşatma altına alınmalarına rağmen teslim olmayı reddederek son nefesine kadar direndi.

Nüfusu milyonları bulan Musul, Tel Afer, Felluce, Ramadi gibi kentleri saatler içerisinde işgal eden DAİŞ çetesi, gösterilen bu kahramanlık karşısında Kobanê kent merkezine ancak 20 gün sonra ulaşabildi. Her köyde ve cephede yaşanan direnişler sayesinde DAİŞ'in hesapları yerle bir olurken, savaşın kaderi de değişti. Kobanê’de inanç ve kararlılık silahtan daha etkili bir rol oynadı. İnsanlık değerlerinin bayrağını kuşanan savaşçılar, vahşi DAİŞ çetesi karşısında çelikten bir irade ile durarak tarihe altın harflerle not düştü.

HALKLAR AYAĞA KALKTI

DAİŞ, 5 Ekim 2014 günü Kobanê kapılarına dayanırken, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antep’te düzenlediği bir mitingde “Kobanê düştü, düşüyor” ifadeleriyle DAİŞ'e desteğini yüksek perdeden dile getirdi. Erdoğan’ın bu konuşması Bakuré Kürdistan'da büyük bir öfke patlamasına yol açarak, 6-7-8 Ekim halk serhildanlarının fitilini ateşledi. Halk, Kobané etrafında ateşten bir çember örerek, öz savunmaya geçti. Sömürgeci Türk devleti bloke edildi. Kürdistan gençliği başta olmak üzere yer yaştan Kürt halkı yapay sınırları parçalayarak DAİŞ çetesine karşı verilen savaşa katıldı. Direniş Türkiye kentlerine de yayılınca AKP/Erdoğan iktidarı çözümü Öcalan’ın kapısını çalmakta buldu.

Erdoğan açıklaması yalnızca Kürt halkı değil, dünya halklarında da infiale yol açtı. Avrupa’dan Avusturalya’ya, Asya’dan Amerika’ya, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya Kürt halkı ve dostları meydanlara dökülerek, Gelhat, Diyar, Hebun, Arin, Zehra, Revan ve yüzlerce kahramanın ortaya koyduğu efsanevi direniş karşısında tek yürek, tek ses oldu. Küresel çapta sahiplenen Kobanê, insanlık tarihine onurlu direnişiyle adını yazdırdı.

1 KASIM DÜNYA KOBANÊ GÜNÜ

Kürt halkının, DAİŞ'in soykırım girişimi karşısında ayağa kalkması, Kobané’ye sahip çıkması, tüm dünyanın dikkatlerinin buraya çekilmesine vesile olurken, sol-sosyalist güçleri dayanışma eylemlerini aşacak bir pozisyona itti. Bu durum Sol-Sosyalist güçler için artık direniş cephesinde yer almanın gerekliliğini ortaya koydu. Devrimcilik ve enternasyonalizm artık dayanışma eylemlerinde atılacak sloganlara ve söyleme kalamazdı. Artık teoriyi, pratik ile buluşturmanın zamanıydı. Çünkü Şengal’deki Êzîdî soykırımına sessiz ve duyarsız kalanlar Kobané’deki soykırım girişimi karşısında sessiz kalamazdı. Bir yerde yaşanırken artık ona izleyici olmak, o suça ortak olmak anlamına gelecekti. Mevcut verili durum dünya sol-sosyalistleri için faşizme karşı enternasyonal bir cepheyi dayatıyordu.

Nitekim dünyanın sol, sosyalist, demokratik kesimleri için yeni bir cephe oluştu. Sol-sosyalist-demokratik güçler, farklı halk ve inanç gruplarından oluşan dinamikleri harekete geçirip faşizme karşı yeni bir devrimci cephe oluşturdu. Bu cephe halklar için yeni bir soluk; kapitalist sisteme karşı yaratılan yeni bir çıkışın somut, pratik hali oldu.

Yine dünyanın birçok yerinden Kobané’ye gelemeyenler ise dayanışma amaçlı değişik çalışmalarda yer alarak açıktan destek sundu. Bu şekilde vicdani duyarlılık sonucu doğal bir enternasyonel cephe örgütlenmesi gerçekleşti. Kobané şahsında 21. yüz yılın ilk sosyalist devrimi olan Rojava Devrimi etrafında bir araya gelindi. Bu görkemli direniş ve mücadele, uluslararası alanda olumlu etkiler yaratarak Kürt halkının dostları arafından evrensel bir ifadeye kavuşturulmak için 1 Kasım Dünya Kobanê Günü ilan edildi.