Prof Oran: Asimilasyon çabası Kürtlük bilincini sivriltir

Prof. Oran, kayyumlar tarafından gerçekleştirilmek istenen asimilasyonun Kürtlük bilincini sivriltmekten başka işe yaramayacağını söyledi.

Kayyumların asimilasyon ve Türkleştirme amacıyla Kürdistan’da devreye soktuğu yer, tabela ve park isimlerini değiştirme uygulamalarını değerlendiren Prof. Baskı Oran, bu politikanın yeni olmadığını, şimdi de Türkçü-İslamcı AKP tarafından tekrarlandığını söyledi.

‘BU POLİTİKA YENİ DEĞİL’

Kürdistan’da isim değişikliklerinin yeni olmadığını belirten Oran, “Türkiye tarihinde dördüncü, Cumhuriyet tarihinde üçüncü defa yapılıyor. İlk defa Türkçü İttihat ve Terakkiciler yaptı, 1930’larda ve 27 Mayıs Darbesi'nden sonra bu Türkçü politika tekrarlandı, şimdi de Türkçü-İslamcı AKP tekrarlıyor” dedi.

Türk ulus-devletinin azınlıkları, ötekileri görünmez kılma ve Türkleştirme politikası açısından iki temel yöntem kullanageldiğini ortaya koyan Oran, şunları kaydetti: “Birincisi, kişi isimlerine müdahale. 21 Haziran 1934’te kabul edilen 2525 sayılı Soyadı Kanunu, başta Kürtler olmak üzere, Türk olmayan çeşitli Müslüman etnik grupları görünmez kılarak asimile etmeyi amaçlıyordu. Aynı görünmez kılma çabası gayrimüslimler için de söz konusuydu. Bunların seçmek istedikleri soyadlarına, bu kişilerin mensup oldukları etno-dinsel grubu yansıtmasın diye müdahale edildi. Hatta bu dönemde nüfus memurları birçok Kürde 'Türkoğlu', 'Öztürk' türünden soyadları vermiştir. İkincisi, oturdukları yerlerin isimlerine müdahale. İttihat ve Terakki’nin diktatörlük ilan ettiği 1913’ten başlayan bir politikayı Cumhuriyet de sürdürdü ve Türkiye’nin her tarafında birçok coğrafya -ırmak, vs.-ve yerleşim yeri isimlerini değiştirdi. Aslı Ermenice, Rumca, Lazca, Gürcüce, Çerkesce, Bulgarca, Kürtçe, Dimilki, Süryanice ve Arapça olan 12211 köy -toplam köylerin üçte biri- ve 4000 kasabanın, ayrıca 4000 coğrafi yerin isminin değiştirildiği hesaplanıyor. Bu arada, komünizmi anımsatan 'kızıl' gibi isimler de değiştirilmiştir. Örneğin İzmir’deki Kızılçullu’nun adı Şirinyer yapılmıştır."

‘ASİMİLASYON ÇABALARI DAHA FAZLA TEPKİ YARATIR’

Asimilasyon politikaları ile Kürt sorununun çözümünün mümkün olmayacağına da dikkat çeken Oran, “Asimilasyonun ne zaman yapıldığına bağlı. Şöyle anlatayım: Asimilasyon, toplumsal belleğin devlet tarafından sıfırlanarak azınlık/öteki kimliğinin ortadan kaldırılmasıdır. Bu iş temel olarak, bir ülkedeki insanları en güçlü toplumsal unsurun dili ve kültürü altında buluşturan 'ulusal ekonomik pazar' (UEP) tarafından halledilir. Çünkü insanın en temel faaliyeti ekonomiktir ve bu faaliyet dil ve kültürü de beraberinde götürür” diye aktardı.

Asimilasyon-azınlık bilinci ilişkisi açısından kronolojik bir çelik kural olduğunu hatırlatan Oran, devamında şunları söyledi: “Eğer UEP azınlık/öteki bilincinden önce kurulursa, azınlığın/ötekinin asimile edilmesi mümkündür hatta muhtemeldir, çünkü bu pazarın güçlü etkisi azınlık bilincinin oluşmasını önleyebilir. Fakat, UEP azınlık/öteki bilincinden sonra oluşursa, asimilasyonun şansı yoktur, denebilir. Tam tersine, bundan sonra devletin sergileyeceği asimilasyon çabaları tepki yaratarak azınlık/öteki bilincini sertleştirir. Bu durum, dünya azınlıklarının her şeyden ve birbirlerinden haberdar olmalarını kolaylaştıran küreselleşme ortamında daha da önem kazanmıştır."

‘ASİMİLASYON TAKVİMİNİ ŞAŞIRDI’

Türkiye’de Kürtlük bilincinin en geç 1960’ların başında oluştuğunu anımsatan Oran, UEP'in ise Özal döneminde, 1980’lerin sonunda oluştuğunu belirtti. Oran, "Pratik söylersek; Türkiye açısından UEP, İstanbul’da üretilen buzdolabının Hakkari’de, Hakkari’de üretilen otlu peynirin İstanbul’da her zaman bulunabilmesidir" diye belirtti.

Oran, bugünkü asimilasyon çabalarının tam bir anakronizma olduğunu ve Kürtlük bilincini sivriltmekten başka hiçbir işe yaramayacağını ifade etti.

'TERBİYEMİ MUHAFAZA ETMEK İSTİYORUM!'

Şırnak’tan Ordu’ya götürülen Kürt çocuklarına Türk bayraklı tişört giydirilmesi konusunda ise Prof. Dr. Baskın Oran, “Ben bunu yorumlardım ama, aile terbiyemi muhafaza etmek istiyorum. Yukarıda söylediklerimi okuyacak olanların yorumuna bırakalım, onlar karar versin” ifadelerini kullandı.