'Rojava yoğunlaşan mülteci akışını tek başına karşılayamaz'

Suriye krizinin başlaması ve DAİŞ saldırılarıyla birlikte milyonlarca Suriyeli ve Iraklı, Türkiye, Ürdün vb. bölge ülkelerinin yanı sıra Rojava ve sınırlı olarak da Avrupa’ya göç etti.

Suriye krizi ve DAİŞ saldırılarıyla birlikte yüz binlerce mültecinin aktığı Rojava'da bu kez de Musul, Dera Zor, Rakka’dan mülteciler geliyor. Rojava Demokratik Özerk Yönetimi ise, uluslararası yardım kuruluşlarının, AB ve BM’nin kayıtsızlığına rağmen sınırlı olanaklarıyla mültecileri barındırıyor. 

Suriye krizinin başlaması ve DAİŞ saldırılarıyla birlikte milyonlarca Suriyeli ve Iraklı, Türkiye, Ürdün vb. bölge ülkelerinin yanı sıra Rojava ve sınırlı olarak da Avrupa’ya göç etti. Krizin derinleşmesinde en büyük rolü olan Türk devleti, mülteci sorununu bizzat Erdoğan’ın “kapıları açarız” söylemiyle Avrupa ülkelerine karşı bir siyasal şantaj aracı yine çete devşirme mekanizması olarak kullandı. AB Şubat 2016’da mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması için Türkiye’ye 3 milyar Euro yardımı onaylarken, yüz binlerce mültecinin akın ettiği, ambargo altındaki Rojava’ya hiçbir yardımda bulunulmadı.

Süren saldırılar ve ekonomik ambargolardan dolayı eski mültecileri bile sağlıklı koşullarda barındırmakta zorlanan ve şu ana kadar ciddi bir uluslararası yardım görmemiş olan Rojava Demokratik Özerk Yönetimi'nin Musul, Dera Zor ve Rakka’dan gelen mültecileri kıt olanaklarıyla barındırması mümkün değil. 

Rojava’da bulunan 6 mülteci kampında 10 binlerce mülteci kıt olanaklarla barındırılmaya çalışılırken yeni mülteci akışıyla gündeme gelen Hol Kampı yetkilileri ve mülteciler, kendilerine birçok defa ziyarette bulunan uluslararası yardım kuruluşları ve BM’nin duyarsızlığına karşı tepkili.

Musul’dan başlayan yeni mülteci akışı ve bu toplantıda gündeme gelen Hol Kampı’nı yerinde inceleyerek mülteciler ve kamp yetkililerden yaşanan sorunları dinledik.

Hol Kampı yetkilileri, 7 Kasım günü Rojava Özerk Yönetim yetkilileri ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği arasında gerçekleştirilen toplantıda, Hol ve Mebrûka kampları için BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) yardımları ve Demokratik Özerklik Yönetiminin denetimini aktifleştirme konusunda vardığı anlaşamaya değindi. Yetkililer, bu mültecilerin Hol Kampı'na geçişlerinin başladığını, acilen yardımların gelmesi gerektiğini söylediler. 

EN FAZLA GÖÇ ALAN EFRÎN'E HİÇ YARDIM YOK

Rojava Kürdistan’ın en fazla göç alan kantonu Efrîn kantonu. Halep çevresi, Rakka, Şehba bölgesinden DAİŞ ve SUK çetelerinin saldırıları, bölgede yaşanan çatışmalar nedeniyle yoğun göçün yaşandığı Efrîn kantonuna Türk devletinin ve çetelerinin açıktan işgali ve katliamlarının da eklendiği Şehba bölgesinden göçler her geçen gün artıyor. 

Kendisi çeteler ve Türk devletinin kuşatması altında bulunan Efrîn kantonunda, Demokratik Özerklik Yönetimi mültecilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için seferber olmasına rağmen uluslararası alandaki ilgisizlik çok ciddi sıkıntıların ve dramların yaşanmasına neden oluyor. Halep’e insani yardım koridoru geliştirilmesi için verilen uluslararası çabalar, yüz binlerce mültecinin aktığı Efrîn kantonuna karşı gösterilmiyor. Uluslararası güçler Türk devletinin çeteleri ve bizzat yaptığı katliamlara sessiz kaldığı gibi Efrîn'e akın eden mültecilerin yaşadığı sorunlar ve dram karşısında da kayıtsız. Avrupa Birliği mültecileri kendisine şantaj aracı olarak kullanan çete lideri Erdoğan ve hükümetine Şubat 2016’da aldığı kararla 3 milyar Euro yardım etmiş olmasına karşın Rojava ve Efrîn kantonuna hiçbir yardım yapılmış değil. 

Rojava Demokratik Özerk Yönetimi Efrîn'de de mülteci sorunuyla tek başına da olsa baş etmeye çalışıyor. Efrîn kantonuna gelen mültecilerin bir kısmı diğer kantonlarda olduğu gibi kendi imkânlarıyla şehirde barınıyorlar. Efrîn Demokratik Özerk Yönetimi tarafından oluşturulan Rubar Kampı’nda ve son süreçte kurulan Şehba Kampı’nda ise kıt olanaklarla on binlerce mülteci barındırılarak ihtiyaçları karşılanmaya çalışılıyor. 

KOBANÊ VE CİZÎR'DEKİ KAMPLARDA DA İMKANLAR KISITLI

Rojava’daki göç eden mültecilerin barındırılması için 5 kamp daha bulunuyor. 26 Ocak 2015’te kurulan Miştenur Kampı'nda şu anda geçtiğimiz Temmuz ayında özgürleştirilen Minbicli bir kısım mülteciyle, Şam, Cerablus ve Rakka’dan gelen mülteciler barındırılıyor. 

Cizirê kantonunda yer alan Newroz Kampı'na da DAİŞ’in 3 Ağustos 2014’te Şengal'i işgali sürecinde KDP tarafından savunmasız bırakılan yüzlerce Êzîdî ailesi yerleştirilmiş. Kampta şu anda 3 bin 400 kişi yaşıyor. Rojava'daki diğer mülteci kamplarından biri de Cizirê kantonunda Irak’tan gelen mültecilerin yaşadığı Roj Kampı. 

Rojava’nın Cizîr Kantonu’nda bulunan diğer iki kamp ise Musul, Dera Zor ve Rakka’dan son göç dalgasının karşılanması üzerine Demokratik Özerk Yönetim yetkilileri ve BM Mülteciler Komiserliği'nin üzerinde vardığı kararla yeniden gündeme gelen, Hol ve Mebruka kampları. 

Cizirê kantonuna bağlı Sêrêkaniyê’nin 40 kilometre batısında bulunan Mebrûka Kampı 25 Mayıs'ta açıldı. Bu kampta Rakka’da gelen mülteciler yaşıyor.

21 Nisan 2006’da açılan Hol Kampı'nda 1200 civarında aileden oluşan 6100 mülteci yaşıyor. Bu kampın da nüfus ağırlığını özelde Musul olmak üzere Irak’tan gelen mülteciler oluşturuyor. Rojava Demokratik Özerk Yönetimi tüm mülteci kamplarında sınırlı imkanlarıyla mültecileri barındırmaya çalışıyor. 

HOL’E GELEN MÜLTECİLER KAMPA TAŞINACAK AMA…

Cizîr kantonu sınırı DAİŞ işgali altında bulunan Musul’dan her geçen gün göç almaya devam ederken, Musul Operasyonu’nun başlamasıyla birlikte Musul’dan Rojava’ya geçmek isteyen mültecilerin sayısında yoğun artış görüldü. Başta Hol olmak üzere Irak’a sınırı olan Cizirê kantonuna Musul’dan 50 bin civarında göçmen akışının olması bekleniyor. Buna hazırlık kapsamında Hol Kampı’nda bin kadar yeni çadır kurulmuş. 

Musul’dan Rojava’ya geçmek isteyenler DAİŞ’e 9 kilometre uzaklıkta Hol sınırında barındırılarak ihtiyaçları karşılanmaya çalışılıyor. Çöl arazide bulunan mültecilerin ciddi su, yiyecek, barınak sorunları var. 7 Kasım'da Demokratik Özerklik Yetkilileri ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından gerçekleştirilen anlaşmayla, bu mültecilerin BM’nin yardımlarıyla Rojava Demokratik Özerk Yönetimi denetiminde Hol Kampı'na taşınması gerekiyor. Fakat yerinde incelediğimiz Hol Kampı'nın da uluslararası yardım gelmemesinden dolayı ciddi barınak, gıda, ilaç, yakacak, su sorunları var ve gereken yardımların yapılmaması durumunda yeni insanlık dramları yaşanabilir. 

KAMP YÖNETİCİSİ: İMKANLARIMIZ ÇOK SINIRLI

Hol Kampı’nın kuruluşunda da yer alan kamp yöneticilerinden Kemal Hol, başlangıcından beri kampta çok zor koşullarda mültecileri barındırmaya çalıştıklarını ifade etti:

"Göç etmek zorunda kalan insanları buraya getirdik. Başlangıçta barınma imkanları çok çok sınırlıydı. Yakıt olmadığından yemeklerini yapmak için etraftaki ağaçların hepsini kesmek zorunda kaldılar. Son dönemlere kadar da çok az çadır vardı. Sonra biraz baskıyla UNHCR son dönemde biraz daha çadır getirdi. Ama halen de sadece Hol Kampı'nda yaşayan mülteciler için bile yeterli değil. Kampımızda 1200 civarında aile yaşıyor. Bunların bir kısmını bu çadırlara, bir kısmını da kampta bulunan eski bazı binalara yerleştirdik. Her bir evde 3-4 aile kalıyor. Şu an yaklaşık 400 aile o binalar içerisinde bir köşeye sıkışarak yaşıyor. Ama yazın o güneşin altında yarısından fazlasının barınağı yoktu. Şu anda 120 ailenin barınağı, çadırı yok. 

Yine tek ihtiyaç barınak değil. Su sıkıntısı var. 50 kilometre öteden, Hesekê’den kendi imkanlarımızla tankerle su getiriyoruz. Ama yetmiyor. Yine yiyecek, giyecek, soba, yakıt, ilaç vb. birçok sıkıntı var. Demokratik Özerk Yönetim'in, kendisi de ambargo altında olduğu için imkanları çok kısıtlı ama bu kıt imkanlarıyla kampın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor."

KAMPTA CİDDİ SAGLIK SORUNLARI VAR

Kampın yaşadığı temel sorunlardan biri de temizlik ve ilaç sıkıntısından kaynaklı sağlık sorunları. Hol Kampı'nda dolaşırken ilk gözünüze çarpan, kamp yetkilileri tarafından sınırlı imkanlarla kurulan tuvaletler. Herhangi bir kanalizasyon sistemi olmadığı için çukurlar açılarak etrafı çadırlarla çevrilerek pratik bir biçimde hazırlanmış. Fakat bu tuvaletlerin kokusu kasım soğuğunda bile etrafa yayılır. 

Kamp yetkilisi Hol, su sıkıntısı ve altyapı sorunundan kaynaklı ciddi temizlik sorunlarının yaşandığını ve bunun da çeşitli salgın hastalıklara neden olduğunu belirtiyor. 

“Kendi imkânlarımızla getirdiğimiz su, ihtiyaçları karşılamaya yetmiyor. Temizliğin yapılabilmesi için kuyuların açılması gerekiyor. Bu da ciddi bir maliyet gerektiriyor. Rojava’nın bu imkanı yok. Yardımlar da olmayınca bunu karşılayamıyoruz."

Kampta sağlık hizmetleriyle görevli olan Heyva Sor a Kurdistanê Yetkilisi Abdulaziz Ahmet Helef ise salgın hastalıklara ve ilaç sıkıntısına dikkati çekiyor:

"Kampta kirlilikten kaynaklı hepatit, yine sineklerden kaynaklı neşwan denilen ateşli bir hastalık yaygın. Yine özellikle çocuklarda ishal söz konusu. Kanser ve kalp hastalıkları gibi hastalıklar var. Fakat tüm bunları karşılayacak ilaç ve doktor sayımız yok. Bugün Rojava üzerindeki ambargodan kaynaklı Rojava’nın yerel halkı bile birçok ilacı bulamıyor. Uluslararası kurumların acil yardımda bulunmaları gerekiyor.”

EN FAZLA ZORLANAN KADINLAR

Sınır hattına gelen ve Hol Kampı'nda yaşayan mülteciler içinde en fazla zorlanan kesim yine kadınlar. DAİŞ vahşetinden kendisinin ve çocuklarının canını kurtarabilmiş olsalar da yine de imkansızlıkların yarattığı sıkıntılar hem fiziksel hem de duygusal olarak en fazla kadınları etkiliyor. 

Kampta dolaşırken kadınlar hasta çocuklarını göstererek ilaç gerektiğini ifade ediyorlar. Kimisi ise yardım gelmemesi karşısında çığlık çığlığa çaresizliğini haykırıyor. 

Kamp yetkilileri de imkânsızlıkların en fazla kadınları etkilendiğini belirterek, yeterli banyo yerinin olmaması ve binada 3-4 ailenin yaşamasından dolayı banyo yapmakta bile zorlanıldığını anlatıyor.

GÖREVLİLER YARDIM KURULUŞLARINA ve AMBARGOYA ÖFKELİ

Kemal Hol, kampa çok sayıda yardım kuruluşunun gelip gittiğini, durumu yerinde inceleyip not aldıklarını ama daha sonra yardım noktasında gerekenleri yapmadıklarını ifade ederek, şöyle diyor:

“Biz sınırlı imkanlarımızla burada yaşayan insanların ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyoruz. Ama yardım gelmiyor. Bu durumun bir drama dönüşmesinden endişe ediyoruz.

Son süreçte bazı kurumlar bizimle yine iletişime geçerek yardım getireceğini söyledi. Bazıları ekmek getirdiler. Ama çok sınırlı. Yine UNHCR de son süreçte harekete geçmiş ve planlamalarının olduğunu söylüyorlar. Ama yine işi çok ağırdan alıyorlar. Son süreçte biraz çadır getirdiler. Fakat bunlar yeterli değil, farklı ihtiyaçlar da var.”

Hol, KDP’nin Semelka Sınır Kapısı üzerinden uyguladığı ambargonun da mültecilerin durumunu olumsuz etkilediğine değiniyor: 

"Bazı yardım kuruluşları bizimle bağlantıya geçerek ilaç ve ihtiyaçlar konusunda yardım gönderdiklerini, depolarını boşalttıklarını ama bunları sınırlardan geçiremediklerini söylüyorlar. Bu konuda Semalka’daki ambargo çok etkileyici. Fakat uluslararası yardım kuruluşları bu konuda KDP üzerine bir baskı uygulayabilir. Bu konuda da kendilerini eleştiriyoruz."

‘ACİL YARDIM GELMELİ’

Hol Kampı Yöneticisi Kemal Hol, Rojava’daki hem uluslararası güçler hem de yardım kuruluşlarının Rojava'ya acil yardım ulaştırmamaları durumunda yaşanan dramların ağırlaşacağını belirtiyor: 

"Hol Kampı'nın güvenlik sorunu yok. Güvenliği sağlanıyor. Yine cepheden 50 kilometre uzaktadır. Mesela birçok yardım kurumu var, bizimle bağlantıya geçip gelmek istediklerini ama cepheye yakın olduğu için gelemediklerini söylüyorlar. Ama Hol Kampı cepheye yakın değil, güvenli alanlardadır. Gelip durumu inceleyebilirler. Yardım ulaştırabilirler. 

Yine yeni göç dalgasıyla sınır hattında konumlandırılanlar var. Onların koşulları daha ağır. Bu konuda acil yardım gerekiyor. 7 Kasım'da BM Yüksek Mülteciler Komiserliği ve Rojava Demokratik Özerk Yönetim yetkilileri arasında gerçekleştirilen anlaşma, BM’nin yardımıyla bir an evvel pratikleşmeli. Sınırdaki mülteciler 8-9 Kasım'dan itibaren grup grup Hol Kampı'na getirilmeye başlandı. Ama hızla hem bu mültecilerin hem de eski mültecilerin temel yaşam ihtiyaçlarının karşılanması için yardımlar yapılmalı.”

...