GÖRÜNTÜLÜ

Yok olmayla yüzyüze kalmış bir meslek: Kalaycılık

Geçmişte yaygın olarak yapılan mesleklerden biriydi kalaycılık. Bütün kaplar kacaklar bakırdı çünkü kalay ustaları köy köy, sokak sokak, ev ev dolaşıp kalaylardı bakır kapları.

 

Ustasının köye geldiğini duyan kadınlar tatlı bir telaşa kapılır, işi gücü bir tarafa bırakır, bakır kapları eteklerine doldurduğu gibi sesin geldiği yöne doğru koştururlardı.

Geçmişte yaygın olan kalaycılık günümüzde gelişen teknoloji nedeni ile unutulmaya yüz tutarken mutfaklardaki bakır çanakların yerini çelik, teflon, cam, seramik gibi mutfak eşyaları alıyor. 

50 yıldır Kalaycılık yapan Seyîtxan Taşıyan, mesleğe başladığı ilk günü şöyle anlatıyor; “12 yaşındaydım babam öldükten sonra ekonomik anlamda sıkıntılar yaşamaya başladık. Sonra annem beni elimden tutup bir kalay ustasının yanına bıraktı. Burada yaklaşık 1 yıl ücretsiz çalıştım. Bir yılın sonunda ayda 25 kuruş yevmiye ile çalışmaya başladım. Yaklaşık 20 yıl çıraklık yaptım. Bu meslek zahmetlidir emek ve heves ister, o nedenle 20 yılı devirdikten sonra kendime Usta diyebildim.”

Bakır elementinin insan vücudu üzerinde zehirleyici bir etkisi bulunduğundan yılda en az bir kere kalaylanması gerektiğini söyleyen Taşıyan, cümlesini bitirdiği gibi kalaylama işlemini görmemiz için işe koyuldu. İlk olarak bakır kabı ocakta iyice ısıtıp kabın üzerinde biriken yağlardan kurtuldu. Sonra kabın yüzeyini Kalay pamuğu yardımı ile ıslak kumla ovaladı. Kum tanecikleriyle ovma işlemi bakır yüzeyinde küçük gözenekler oluşmasına yardımcı olduktan sonra yine kalay pamuğu ile yüzeye uygulanan kalayı gözeneklere iyice yedirdi. Kalaylama işlemi bittikten sonra ise ahşap bir çekiç yardımı ile kabın üzerindeki pürüz ve eğrilikleri düzeltip soğuk suya batırıp ısısını düşürdükten sonra kabı çırağına uzattı. Ustasından aldığı kabı önce kül ile iyice ovan çırak, daha sonra su ile duruladı. Böylelikle kalaylama işlemi sona erdi.

...