'Ölmek de işsiz kalmak da istemiyoruz'
Salgın tedbirleri kapsamında cafe, bar ve restoranlar yeniden kapatıldı. Çalışanlar ise önlemlerin alınması ama kendilerinin işsiz ve aç bırakılmasına tepkili.
Salgın tedbirleri kapsamında cafe, bar ve restoranlar yeniden kapatıldı. Çalışanlar ise önlemlerin alınması ama kendilerinin işsiz ve aç bırakılmasına tepkili.
Türkiye, Covid-19 ile mücadele çerçevesinde cafe, bar, restoran, lokanta gibi hizmet sektörünü ikinci bir emre kadar, Kasım ayının son haftasında paket servislerinin devam etmesi kaydı ile kapattı. Lakin paket servisi yapamayan mekanlar için aynı durum geçerli değil. Mart ayında ilk vakalardan sonra kapanmaya giden ülkede esnafın kiralarında düzenleme, esnaf kredisi (geri ödemeli) gibi uygulamalar olsa da yeterli bir destek verilmedi. Haziran’da açılan ülke özellikle turizm sektörünü destekleyecek şekilde önlemleri gevşetti. Fakat ikinci kapanma ile AVM’ler, fabrikalar, işyerleri çalışmaya devam ediyor ancak hizmet sektörüne bağlı cafe, lokanta ve alkollü mekanlar kapalı. AKP-MHP hükümeti bu anlamda esnafa herhangi bir destek ya da plan da açıklamış değil. Zira mekân sahipleri ise devletten para dilenmediklerini, yıllardır devlete ödedikleri vergilerle kamu kaynaklarına erişim hakkı istiyor.
AYLAR SONRA ÇALIŞIYOR OLMAK UMUT VERİCİYDİ
Kadıköy’de bar işletmecisi Cihan, yaklaşık üç yıldır bu mekânda çalışıyor. İlk açılma ile saat 22’de kapanma saatiyle bir hayli zorlandıklarını söylese de gece 12’ye çekilen süre ile en azından bir süre para kazanabildiklerini anlatıyor.
Cihan, Haaziran başından beri yaşadıklarını bir esnaf olarak şöyle anlatıyor: “Haziran’da Kadıköy'deki bütün barlar, kafeler açıldı yeniden ama ilk saat 22'ye kadardı. Açıkçası bu saat bizim gibi işletmeler açısından problemliydi çünkü insanların keyifli vakit geçireceği zamanın en kritik anında mekânları kapatmak zorunda kalıyorduk. O dönemde son derece zorluydu aslında ama bir yandan da onca ay sonunda yeniden sokaklara dönmek, mekânların açılması ve çalışıyor olmak açıkçası herkes açısından umut vericiydi. Zaten belli bir süre sonra mekânların açık kalma süresi gece 12'ye çekildi. Bizim için en olabilir bir şeydi. En azından hayatlarımızda sürdürebildiğimiz, ücretlerimizi alabildiğimiz bir zaman dilimi oldu. Çünkü dükkanlar bir şekilde iş yapmaya başlamıştı.”
BU ÖNLEMLERİN MAĞDURU OLMAMALIYDIK
Mekânların kapanma saati yeniden 22'ye çekildikten sonra tamamen kapatılacağını beklediklerini söyleyen Cihan, hizmet sektörünün bu dönem kurban edildiğini ifade ediyor: “Özellikle sağlık emekçileri ve hastaneler açısından ortaya çıkan yürütülemez sürecin sorumlusu kafeler, barlar, publar, restoranlar ve lokantalar oldu. Yani hizmet sektörü. Evet artık insanlar kafeye, restorana, bara gidip yiyip içmiyor ama her gün otobüslere ve servislere binip işe gidiyor. Metro ve metrobüsler ile evlerine geri dönüyor, oldukça olumsuz koşullarda çalışıyor. Hizmet sektöründe çalışan milyonlarca insan ki bu sektör son derece güvencesiz, sigortasız ve sendikasız çalışılan bir alan, sadece onlar açısından baktığımızda tam bir kötülük. Buna işletme sahiplerini de eklersek ki onların önüne de bir seçenek sunulmadı. Bizler hizmet sektöründe çalışan insanlar olarak pandemiye yönelik önlemler alınmasın demiyoruz fakat bu önlemler alınacaksa bu önlemlerin mağduru olmamalıydık.”
FATURA HİZMET SEKTÖRÜNE VE ÇALIŞANLARA KESİLDİ
Cihan’a göre tamamen ülkeyi 1 aylığına kapatarak herkes için eşit koşullar yaratılabilirdi: “İnsanlara hayatı daha yaşanabilir bir şekilde çözüm sunulabilir ya da 1 aylık bir tamamen kapanma sağlanırdı. Belki herkes eşit bir şekilde bu süreci yaşar ve bir şekilde atlatabilirdi de. Ama bu haliyle fatura çok net bir şekilde hizmet sektörüne ve çalışanlarına kesilmiş oldu. Biz bunu çok açıkça söylüyoruz ölmek de işsiz kalmak da istemiyoruz. Bir yandan pandemi için bu önlemleri alırken hükümet diğer yandan milyonlarca insanı açlığa mahkûm ediyor çünkü diğer türlü bir planı bile yok. Bunun da çok önemli bir sebebi var çünkü Türkiye'de devleti yönetenler, bu parayı kendilerinin sanıyorlar. Yurttaşların vergileri ile oluşan kamu geliri ne yazık ki kamu harcamaları olarak bize dönmüyor. Tüm dünyada devletler, en azından bir sosyal varlık olarak üzerine düşeni yaparken Türkiye'de ne yazık ki bu yok. Halkına bu kadar düşman ve bu kadar eziyet eden başka bir devlet var mıdır? Hatta bir adım daha ileri gideyim halkına bu kadar eziyet ederken bu kadar da rıza üreten başka bir devlet var mıdır? Gerçekten bilmiyorum...”
DEVLET UMURSAMIYOR
Cihan, çalışanların kısa dönem ödeneği aldığını fakat onun da belirsiz olduğunu ve önlerini göremediklerini ifade ediyor: “Biz esnaflar olarak önümüzü göremiyoruz elbette ki şu an çalışanlar kısa dönem ödeneği alıyor ama onun da ne kadar süreceği belli değil. Ay ay uzatılıyor, 3 ay sonra olup olmayacağı muamma. Ödemeler devam ediyor kiralar, vergiler ama devletin herhangi bir açıklaması ya da desteği yok. Çok basit bir şekilde şunu söylüyor umurumda değilsiniz. Çünkü o umursamanın bir maliyeti var. Öte yandan sadece bizi de değil, sağlık çalışanlarını da müzisyenleri de sanatçıları da umursamıyor…”
SON PARAYI DA KESİLEN ELEKTRİĞE VERDİM
Adını vermek istemen bir esnafla daha konuşuyoruz. O da 3 yıl kadardır Kadıköy’de bir cafe-bar işletiyor. Onun da paket servisi yok. Her ne kadar cafede yemek menüsü olsa da paket servisine ayrılacak bütçesi ve elemanları yok. Zira elinde kalan son parayı da kesilen elektriğe yatırmış: “Kapandığımız günden bu yana elimizde hiçbir şey yok. Karar çıktı ve biz evlerimize çekildik. Ama ödemeler devam ediyor, borç yapılandırmalar geldi, muhasebeci borç yapılandırmayı yaptı fakat bunun da ileri bir tarihe atılıp atılmayacak konusunda bir şey bilmiyoruz. Dükkânda 2 tane buzdolabı çalışıyor ama geçen gün EnerjiSA gelip cafenin elektriğini kapatmış. Var olan parayı da gidip elektriğe yatırdık. Zaten o buzdolapları içinde de dükkân için hazırladığımız et, kıyma vesaire vardı. Artık onları da bozulmasın diye eve getirip tüketmeye başladık.”
İTO AİDAT İSTİYOR
Bu borç ve ödemeler sadece benim için geçerli değil diyor ve diğer esnafların da aynı durumda olduğunu söylüyor: “Kadıköy'deki mekânların ortak bir WhatsApp grubu var orada arkadaşlardan birine bizim meslek odamız olan İstanbul Ticaret Odası’dan aidat ile ilgili tebligat gelmiş, sabah grupta paylaştı. Bu esnaf arkadaş paket servisi yapanlardan. Hafta sonu kapalı, pazartesi geliyor ve dükkânın önünde bu tebligatı görüyor, açıkçası meslek odası bunu niye ertelemedi hiçbir bilgimiz yok. Yani ödemeler devam ediyor, hiçbirinin ertelemesi yapılmadı ama bizler para kazanamıyoruz. Açıkçası ben kira konusunda biraz şanslıyım, ev sahibim iyi bir beyefendi benden kira almayacağını söyledi. Kasım ayında da yarım yatırdım zaten. Fakat ben dediğim gibi şanslıyım yoksa birçok esnaf devam eden kiralar için de çözüm bulamıyor.”
BU ŞEKİLDE AÇ BIRAKMANIN BİR ANLAMI YOK
Konuştuğumuz bu esnaf da yardım konusunda Cihan ile aynı fikirde. Hakları olan kamu bütçesinden istediklerini belirtiyor: “Bütün dünyada, Avrupa'da vs. bu kapatmalar sırasında esnafa hiç de kötü denmeyecek destekler yapıldı; ama bizde ilk kapatmada örneğin esnaf kredisi çıktı ve yaz boyunca açık kaldığımız sürece zaten onu ödemeye çalıştık. Tabii ki de maddi yardım istiyoruz çünkü bu bizim hakkımız kimse sadaka istemiyor, herkes vergi veriyor. Biz esnaflar olarak bir basın açıklaması da gerçekleştirdik zaten orada da taleplerimizi sıraladık: Stopajlar kaldırılsın, vergiler, krediler ötelensin, çalışan arkadaşların maaşları ödensin, esnafa para yardımı yapılsın ayrıca faturalardaki vergiler de silinsin. Biz bunları talep ediyoruz ama ne yazık ki devletten ne bir açıklama ne bir teşvik ne de bir destek var. Şu an hiçbir gelirimiz yok örneğin markete gidip yemek için bir şeyler alacağız ama domates olmuş 10 lira! Nasıl alayım? Hiçbir gelirimiz, bunları alacak gücümüz yok öylece evlerde oturuyoruz. Herhangi bir işsizlik ödeneği vesaire de almıyorum ben. Bizler tabii ki de esnaf arkadaşlar olarak kapanmayı destekledik, benim kendi kronik hastalığım var ve vakalar arttıkça evet ben de korkuyordum; ama hiçbir yardım planı yapılmadan esnafı bu şekilde aç bırakmanın bir anlamı yok.”