Akarsularda doğrudan ölçümler: Bilinenden çok daha kirlilik var 

İsviçre’de akarsularda doğrudan yapılan ölçümler, başta tarım ilaçları olmak üzere birçok maddenin neden olduğu kirliliğin bugüne kadar bilinenden daha fazla olduğunu ortaya çıkardı. 

İsviçre’deki Federal Su Bilimleri ve Teknolojileri Enstitüsü (EAWAG) tarafından yapılan çalışmalar sonucunda akarsulardaki kirliliği doğrudan yerinde tespit edebilecek bir metot geliştirildi. 

YERİNDE İNCELENDİĞİNDE ÇOK DAHA KESİN SONUÇ ALINIYOR 

Su eşantiyonlarının laboratuvara götürülmeden pestisit barındırıp barındırmadığının anlaşılmasını sağlayan uzmanlar, ölçümler için gezici bir spektrometre kullanıyorlar. Bu yöntemin laboratuvar ortamına göre daha kesin sonuç verdiğini belirten EAWAG uzmanları, bu sayede hem kirliliğin boyutunu hem de kirliliğin sudaki canlılara nasıl etkide bulunduğunun görülebildiğine dikkat çekiyor. 

OLMASI GEREKENDEN 30 KAT DAHA KİRLİ 

Araştırmalarına ilişkin konuşan çevre kimyacısı Silwan Daouk, kendi metotlarıyla sulardaki kirliliğin bilinenin çok üstünde olduğunu gördüklerini söyledi. RTS radyosuna konuşan Daouk, ‘thiaclopride’ adlı tarımda kullanılan böcek ilacının bilimsel olarak belirlenen sınırın en az 30 kat üzerinde olduğunu tespit ettiklerinin altını çizdi. 

Sularda yaşayan canlı organizmaların tarımda kullanılan ilaçların neden olduğu kirlilikten etkilendiklerini belirten Daouk, kirlilik seviyelerinin düşmesi ardından dahi bu canlıların eski formlarını yakalamakta zorlandıklarını vurguladı.  

TARIM İLAÇLARI KİRLETEN TEK MADDELER DEĞİL 

Lozan Üniversitesi’nden eko-toksikoloji uzmanı Nathalie Chèvre de akarsulardaki kirliliğin gerçeğinden düşük tahmin edildiğini söyledi. Akarsulardaki kirliliğin sadece pestisit gibi tarım ilaçlarının kullanımının sonucu olmadığını söyleyen Chèvre, pestisitlerin varlığının 20 yılı aşkın bir süredir bilindiğine dikkat çekti. Chèvre, deterjanlar, kozmetik ürünler veya ilaçların da kirlilikte oynadığı role işaret etti. 

Akarsulardaki kirliliğin aşılmasının birçok düzeyde ele alınmasını isteyen uzmanlar, siyasi ve teknolojik düzeyde önlemlerin gerekli olduğunu vurguluyorlar. Uzmanlar, kullandıkları ürünlerin içerisinde yer alan bileşenleri göz önünde tutarak daha dikkatli bir tüketim içinde olmaları gerektiğinin de altını çiziyorlar.